Sürüp giden
Arkası boş
Yazık geç kaldım
II
Ah! Benim kırılgan korkularım
O denli hiçbir şeyle doluyum ki
Savaş yetimi çocuklar gibi
Savrulup gideceğim birazdan
III
Seni böyle arkanı dönüp gittiğinde seviyorum
Suların ayak izlerine basarak
dönsen, yürünecek ne çok yolun var
Dönsem
Her şey altüst olacak
IV
Gözlerin bir şeyler anımsatıyor bana
Şüphem yok! Gece bastırdı
F tipi bir hücrede yüreğim
Asi iklimlere başladı başlayacak
Yasak koyma güneşime
V
Sahi ben neye geç kaldım
Herkes bir şeylerden dönerken
.............................
VII
Hangi bakışınızdı sokağımızdan geçen
Gecenin ipinde asi kelebek
Çözer, bağlar saçlarımı
Işıklar büyür
Üşenmem bütün iklimleri denemekten
Giden bir tren için bu şiir yeter
Bütün virajlarını dolandım ayrılığın
Tünellerinden geçtim, ıslandım
Ne çok beklemişim gidişini yeniden
-Siliyorum parmaklarımdan uzun merhabaları-
Kendime izin verdim günlerden Salı
Çocuklar büyüttüm
Kuşlar sağalttım tüneklerde
Yine de tedirginim bir şeyleri incitmekten
.................................
VIII
Yağmur başladı yeniden
Denemediğim bir saçak altı olmalı
IX
Seni yitirdiğim kentte buldum
Oradaydın
Yanıtsız sorular susuyordun
Konuşsam her şey altüst olacak
..........................
XI
Hep aynı gölgeye sığınıyorum
Büyümüyorum iyi ki
Hiç şansım kalmayacak
XII
Ara sıra denemekten ne çıkar
Kırın tüm aynaları
Yüreğinizde ağlayan çocuklar sussun
Size çirkinlik yakışıyor
........................
XIV
Ah! Benim kırılgan umutlarım
O denli hiçbir şey istiyorsun ki
Yakışmıyor gittikçe büyüyen yaşıma
kalbim payına ne çok susmak düşüyor
XV
Ne zamana dek sürer sanıyorsun
Nefesi tükenir acıların da
Ara sıra söylenen kent şiirleri gibi
Başıbozuk sokaklarda
Tükense de gençliğin
XVI
Ah! Benim kırılgan sevdalarım
ben buyum, uzağa gidemem ki...
XVII
Bir otobüs nerede durur, bilmiyorum
sana ve iklimlere dönerken
Beklesen duraklarda
Her şey altüst olacak
XVIII
Kalbim, payına ne çok sevda düşüyor
............................
XXII
Geldim ve
Sana dair ne varsa bıraktım
Gece vakti kapına,
Bir tren gibi taşıdım yokluğunu
Gitmeliyim
Bütün sitemlerim avuçlarımda
Nasılsa yine bir kuş beslerim
.............................
alinti
Sürüp giden yorumları
nedim
28.10.2007cok güzel yazmışsınız tebrikler
celin
11.10.2007uzun olmasina ragmen hic sıkılmadan okudum Misafir kardes,
eklentin bu sayfayi tamamladi...:) emegine saglik !
kalmaliyiz biz böyle
biriksede istekler,
devirsede beklentileri
eller uyussada
ask bir yabanci
uzak diyarlarda dolasan turist misali
biz böyle iyiyiz
hem sevda hem sevdali
mevsimlere ayak uyduran.....Misafir
11.10.2007Emeğine,yüreğine sağlık Celin..
Bende şiirler arasında dolaşırken çok uzun ve bi o kadar da sürükleyici güzel bir şiire denk geldim..Biraz uzun ama umarım sıkılmadan okursunuz:)
Kelebek düşünde sevi- I
yorgun bir kelebek
düşünde sevi
kısacık ömürde
yaşam ötesi
yaşam
çığlıklarımız ...
ve karanlık
bulutlu bir gece
rüyasında
renkleri ne kadar yeşil
ve gülleri nasıl kan kırmızıdır
bir kelebeğin
zor olan sevmek değil
gülümseyebilmek
göz bebeklerinde
bir aşkı tutup
tutkulu mu, tutuklu mu
bilmeden yaşayabilmek
gözlerim
sıradan bir kelebek rengi
tüm servetim kanatlarım
siyah-beyaz bir dünya
bilmediğim değil
unutmak istediğim
her sorunun
bir üçüncü cevabı yoksa
yaşadığımız yaşam değil
işkence
üç tek'tir cevaplar içinde
ve sen bir tek
bense bir hiç
düşlerim, düşlerinin eşi mi
yüreğin, yüreğimin kardeşi mi
ya sen sevdiğim
sen ne kadar benimsin
yüreğin söyleyebilsin
ilk ışıklarında doğan güneşin
prematüre bir bebek çığlığında
güven katili bir korku
neyin çilesi çektiğimiz
sevi güveni yaşatır,
güvense seviyi besler içimizde
bir kelebek kelebeği sever
bülbülün şarkısı bülbüle
sanma güller yetim kalır
gülün sevdası da güle
perdeliyorum öyle mi
yüzümü ellerimle
aynada sevdiğim hayalin
gözlerimin içine bir bak
görmüyorsan
ne diyebilirim
bir sarmaşık ısrarıyla
tutunmak hayata
ve yazık etmemek
bir kelebek ömrünü
kaç gün yaşadık ki
ve kaç gün var, elde daha
yanlış sevdaların değil
yanlış zamanların faturası
gözyaşları, korkular,
güvenmelisin
güvenebilmeli yüreğim
hiçbir sorunun cevabından korkmaz
sevgiye sevdalı bir yürek
yarınları mı tükettik de
şimdi dünün hüzünleri
olmasın
olmalısın .
neden?
kanatlarını delice çırpan
bir kelebeğin yarını yoktur
ve bir kelebek düşünde
ancak bir kelebekle mutludur
gökyüzü ve gökgürültüsü
yeryüzünde deprem
diren haydi
yıkılmamalıyız
ıslandık iliklerimize dek
bu yağmurun adı
gözyaşı ...
sevdiğim
tut ellerimden
bastığım toprak kaymasın
rüya da olsa
yaşamak güzeldir bir şiiri
ya sen,
söyle var mısın?
Erkan Bal
..
Kelebek düşünde sevi- II
denizkızı
deniz adamı
yer mi denizkızı
ipeği düşün
ve ipeksiliğini ellerinin
kaç ipek böceği
ömrü var kozamızda
dokun hayata bir ucundan
yâr, olduğunu bileceksin
varlığını
sevinin ve sevgilinin
yaşamıyorsan, yazamıyorsun
avcı, nasıl bir merak bu
bir günlük ömrü çok mu gördün
sen sevdin mi hiç avcı
ağlamak nedir bilir misin
yüreğine kanar bir kelebeğin içi
damarlarında kanın kurudu mu
avcı, canı cananı bilir misin
zor ve dar zamanları ömrün
koşma peşimden
iki kanat çırpınışı daha
gün batımında bekle
söz ölmeye gelirim
bir kez daha
ya da yaşamaya belki
bir denizülkede
bir dolunay öyküsünü
kara adamlarının beyaz öykülerinde
birleşsin ellerin
kenetlendik kelepçelerle
bir ucundan sen tut sevinin
bir ucum bahar dalı
bir uçtan bir uca serap
çöller vahaya döndü önce
sonra bir barajın yüksekliğinden
suya kavuştu toprak
ve zelzele
yeşil bir rüya, yeşil çiçek
dalında yeşil yaprak
Bandırma’dan tren gelir
oysa benim
feribota biner gözlerim
bir farenin kuyruğunda biter Egeliliğim
ben Marmaralıyım Marmara, sevgilim
ben bir kürek mahkumuyum
forsa! çek kürekleri
yanık buğday kokusu
yere düşen bi damla kan
gözyaşından kurumuş gözler
bana sevdaları ver artık
ağlamak istemiyor ellerim
ellerim yanıyor şimdi benim
her gece özlemin ışığı camımda
ellerimde bir düş hayat bulur
kalem gözyaşımla ıslak
dudaklarından gelen bir rüzgar
kelimelerin sihri can yakar
yanmışım yanacağım kadar
beni de getirecek
seni getiren yollar bana
pusulamda bir dişi kuşun
bin dişi kemirir beynimi
uç hadi beynimi de al
yüreğim zaten gitti
gideceği yere kadar
köleliğini seviyorum ellerimin
o eller ki seni yazar
o eller ki seni dizer
o eller ki seni çizer
seni sevdiğim gibi
ellerimi de seviyorum
hey kelebek!
bitmedi ömrün
hadi yaz ...
Erkan Bal
..
Kelebek düşünde sevi- III
bir yudum
çayda iki damla can
bir kaşığa sarılıp birlikte
döndükçe sarhoş su damlası
dudaklarda yarım şeker tadı
muhabbet kuşu deliliğinde
anlamsız şarkılar
sen sevdalı bir gecede
getir bana seni
mola verdin mi pınar başlarında
sıcak bir yaz günü terledinmi
ve coşkulu akan bir pınarın
sesinde yıkadın mı ellerini
gölgesinde güzel ağaçların
önce, serinliği ateşi tatmış
elleri hisseder insanın
içersin bir yudumda kana kana
dinmeyen bir pınardır, sevin
bir düş ülkesinin
mecnun masalı bu
yorgun, soluk soluğa
gözlerinde ateşe bakar
birde geride kalan yollara
değerdi yaşamaya ömür boyu
eteklerinden kopup geliyor her şey
nice dağların tepesinde rüzgar
sevi, perisini buldu
yorgun bir kelebek düşü
hep bildiğin, aramadığın
doğduğun dünden beri
içimde özgür ve güçlü
kanatlı rüyalarda vardın
inanmadığım ülkelerin
keşfedilmemiş prensesi
uyku esir alır
yorgunluğa eziliriz
hak ediyorsun herşeyi
sevda dalı
ikincil bir yaşam sunsun
yeniden gelseydim derler
ben de geldim şansımla
şansım bir tek sensin
mutluluk ağacımda
sevinç çiçeğimdin
aldın, verdin ve beni yendin
paylaştığın sevi sardı
yüreğimin yüreğinde evi vardı
iki şımarık çiçek
dileğinde ifadeler
ellerini serbest bırak
zorlama sakın hiçbir şeye
ne ürk ne de beklenti say
yazmayı sevdiğim kadar
kalbine yaslanıp dinlemeyi
bana sen canı anlat
kuş kalbinin sevincini
kıpırtıları ve sarsıntıları
ürkmeden, beklentisiz
bilerek özgür ve rahat
esaretiyle mutlanma çabası ellerin
içeriği içten hisleri
iletmekten ötesi kelimelerin
kıpırtılar bir seviyi anlatır
daha saçlarından söz etmemişsem
gözlerinden bile
yürek ürkütmez ki
bu bir sevi paylaşımı
bizim kelimelerimiz
söylemekten ürke ürke
mapuslarda tükettiğimiz
çizgisini bilir dilimiz
öyleyse korkma, söylemeliyiz
sen temiz bir bahar havası
ve sırtımı yasladığım söğüt ağacı
..
Kelebek düşünde sevi- IV
İnatçı bir dolunay
ısrarıyla
sabah kapında sevi
metal bir kanarya sesi
böler uykularımı
ölüm vakti geldi mi çiçeklerin
kırma dallarımı güpegündüz
O "ölü bir ozan" bazan
bazan susuz bir balık
bir dev adamın
minik yorganlarda
üşür parmakuçları
ört üstüme yıldızları şiirannem
kapında ısrarlı zil sesi
değişimin vakti geldi.
vazonda su,
güller ve hanımelileri
koparma derken bile
kokusunu bildiğin çiçeklerin
kökleri içimden kopar gelir
bir yetim bahçedendir sevincin
bilmeyecek misin?
her su veren ele açmayan
narin çiçek
kara gecelerin kör kelebeği
ellerimde gözlerim
hey! ümit ışığım
gel desem
gelmeyecek misin?
gel dendiğin yer
beklendiğin durak
kal dendiğin yer
yakınlar içinde ırak
güpegündüz düşlerinde
varolmanın bayramı
Kutlu olsun!
"varlığım varlığına armağan."
Erkan Bal
..
trenler geçer
şairlerin içinden
kimisi ezer geçer
kimisi istasyonda bekler bir yüreği
oysa benim
istasyonsuz duraklarda
raylara zincirli
esir tren vagonları içinde
geçti çocukluğum
gelmedin ve ben sana gidemedim
siyahı seviyorum
karanlık insanların
gündüz yüreklerinden
siyah bir geceye sığınırım
ve yıldızlı bir yorgan
örter üstümüze o zaman zaman
tersine bir dünya
ışık kölesi pervanenin
yaşaması için sevgilinin
yanma mesafesince
uzak durmalı yüreğin
ve her gelen dost
giden bir sevgilidir
dost ölümleri seçer yüreğim
ipeği sunmak için insana
kozalarda can verir
binlerce kelebek düşü
sen hayal geminin
tek ilk ve son yolcusu
ben ayakları yok
elleriyle yürüyebilen adam
yüzümde tebessüm
bir gün yine ıraklar yakın olmalı
şimdi gidiyorum sen de gel
Erkan Bal
..
gel yorgun savaşçı
bir dost yüreğe yaslan.
kavgacı bir fidan
kök salıyor toprakta
derine giderken her kök
sarsılır yer sarsılır gök
üşür elleri cebinde insanın
ve söyle hangi can
gülen bir yüzün ardında
saklı hüznü de görebilir
pencereme geldiğinden beri
sarıldığım bir dalsın
yürek yangınlarında elimden tutan
bazan küskün bir çiçek
"dost bir liman" bazan
sevgili kimi zaman
ve bazen şiirannem
başımı omzuna yasladığım.
ben bana ben diye sahip
bir canı sevdim
hani misafirliğim vardı
yüreğine yakın bir yerde
nerelerde geziyoruz
taze bahar kokusu mu
bu duyduğum ne
yüreklerin teslim olma anı
yakalayamadığım bir ilk öyküsü
yeniden yazmalı
ürkek ellerimin şiirini
gözlerinde tutuklu başlamış
ve ezberlenmiş
bir yağmur türküsünü
anlatmakla bitmeyen sen' i sana
karanlık odalarda yalnız değiliz
ben sahip çıksam da
bu bizim şiirimiz
ellerin ellerimde olsun diye
hep içimde yaşattım seni
derim ki yüreğime yaslan
dirensin kalplerimiz
bir dalda iki yaprak gibi
düşlemek
ve bir sarmaşık gibi
tutunmak hayata
kanatlarını hak etmiş
sevi kuşlarımız
uçsunlar özgür
ve yine güvenle gelsinler
gönül kafeslerine
adını yüreğimde duy
ve huzurla yanımda uyu
susma vakti geldi mi bir ozanın
bir güvercin vururlar şehirde
bir hırçın kız ağlar geceleri
gün ışığını görmeden gözlerim
ellerim kan revan
düşler devam ediyor
dudaklarda gözden inen
bir damla acı tuz tadı
senden gelen rüzgarlara
bıraktım kanatlarımı
ölümüne direnmeyeceğim
ve düşler senin için saklı penceremde
geleceğinin düşü,
gitmelerin hüznünü silsin ...
Kelebek VIII / Erkan Bal
yine binlerce kelebek
can verir kozalarda
ne olur pencerelerini
açma
açma bir daha
tükendim ...
ve siz ipeği seyredersiniz
hiç dokunmadan ...
Kelebek IX / Erkan Bal
hiç
hiç olmak nedir diye düşündün mü
hiç hatırlanmamak
hiçe gitmek hiç kimseyle
ve alışmak yokluğuna
sana rağmen seni sevmek
ben içimde yaşarım
yaşatırım bunu
kötü sona rağmen
yine yeni bir dilek
dilek ağacında asılı
delikanlı yüreğim
korkuyorum karanlığa koşmaktan
düşersem ki acıdan değil
ayağa kalkamam diye
oysa yürümeliyim
koşmalısın sevdiğim
bir gün bıkacaklar kalemimden
ve asacaklar bileklerimden...
Kelebek X / Erkan Bal
günaydın günle gelen
güneşle gitmeyen bahar
günaydın çiçeklerin nazlısı
sensizliği tüketmek isterim
avuçlarımda
kelimeler sonsuzluğu verir
bir hayat ışığı ellerinden
kulaklarımda Ay hikayeleri
en içimdeki ürkek çocuk
dalgalarından korkup
uyumaya gidiyor düşlerime
savaşamaz ki yüreği
sevgiden öteyi bilmez kumrular
ellerim uslu bir çocuksun sen
hiç olmadığın kadar
sen günebakan ben yere
düş gezgini bir yürek
alnımda kırışıklıklar
düşlerden korkuyor musun
ya da gerçeklerimden
gel tut ellerimden
ne servetinde gözüm dünyanın
ne koparılmış bir çiçek düşümde
eridim tükendim de
bir yürek bekliyorum
gözlerine giden yolculuklarda
Kelebek XI / Erkan Bal
rüzgar çağıracak seni
ve dağlara çıkacaksın
doruklarda haykıracaksın sevgiyi
kalemin yazacak
ve gözleri okuyacak sadece
sonra o gözlerde
tükenene dek kalacaksın
bir seher vakti ...
kasabamı kuşbakışı
görebildiğim bir tepede
rüzgarla gelen
serinliğe verdim yüzümü
sen miydin
ateşi tutabilir misin
kaçar mı ki tutasın
kanatları mı var
-evet sevda kanatlıdır
direnemediğim bir cansın
sevdam, ateştir ellerin
hayatımı ellerine bıraktım
sana direnmiyorum artık
güneş çiçeği güneşten mi gelir
güneş kollarını açtığında
kendini mi fark eder
ve yakmaktan mı korkar
ki bir adım geridedir
en zor aşk belki de güneşinki
saramaz gönlünce sevdiğini
kelimenin yolculuğunda
bu yürek beni bırakmaz ki
ne dokundurur güzelliğine
ne de can verir ellerime
eller mi, onlar sadece elçi
aç ellerini duaya
adın adımdır
bir nefesi paylaşmak ne demek
paylaşmaktan öte
bir elmanın yarısını düşlemek
sevda çarşıda pazarda satılsaydı
bütün bütün
bir med cezir daha
ve kendi içimde bitirdim dalgaları
bu kez
güneşi görmek güzel
ya serinliği, gölgenizin
deli gönlümün deli kızı
ah buz dağlarını eriten
ben seni sordumdu can çiçeği
kelebeğin rüyasına renk katmalısın
yağmurlu günlerde gökkuşağından
Kelebek XII / Erkan Bal
dalgalar alır kollarına
ve götürür derinlere
yüzme bilmediğimi bile bile
ben yine de bırakırım kendimi denize
ya bir deniz kızı tutar ellerimden
ya ölürüm gece kollarında
sevmem denizi, sevmem aslında
kanatlarım olmalı benim
çıplak ayaklarım değmeden suya
gözlerine ulaşabilmeliyim
su beni boğar dalgalar ürkütür
insanlar ah insanlar
mangal yürek sevdalar
yürek işidir sanat
bazen fırçada hayat bulur
bazen kalem elimde
denizin tutmasına benzemez
toprağın tutması insanı
ve sarması bir bulutun geceyi
kolay değildir sanat emek ister
acı da tuzu biberi
yasak sevdam "boyalı kuşum"
neden resimde kan kırmızı
alev mi dudakların
ateş mi yüreğim
yangın kızıllığı mı bu güneşin
fırçayı tuvale yüreğinden ayrı mı vurursun
makyajı bozulmuş monalisam
ağlayan denizkızım
söz sana denizi getireceğim
ilmek ilmek dantel dantel
ince oya
boydan boya doyasıya
beni boya ...
Kelebek XIII / Erkan Bal
bitince karanlıklar
bir seher vakti gelip de
al yanına sinende sakla beni
geceye dek yaşat ellerinde
ve gece usulca ağladığım
yastıklarda bırak gözyaşlarımı
bir martının kanatsız yaşaması
ya da kelebeğin ölmesi kozada
ipek yorganlarda sen uyu diye
ben bir deniz büyüttüm yangınlarda
su yanar derler ve yanar usum
delikankızım gülenyüzüm gel artık
sensiz kaç gecenin sabahında
hayal meyal bir halde uyanmak
hüznü kardeş bildiğin yüreğinde
sevinci de özkardeş kılmak
-öyleyse sevmeli be kardeşim
gözlerinde pırıltısı geleceğin
bir hayalin yansıması aynamda
yüreklerde çırpınan umut kuşu
hayat ipte yaşamaksa cambaz ustalığıyla
özgürlüğün elinde meşale
ve dengede durma sanatı yaşam
sevmekse kaçınılmaz azığı canların
canlar canım mısın sevda
gecedüşüm umutkuşum seni bulmuşum
delikankızım gülenyüzüm gel artık.
Kelebek XIV / Erkan Bal
birlikte koşmak da güzeldir
birlikte konuşmak da
dinlemenin büyüsü
dinginliği de getirir
ve suyun berraklığını
akıcılığını ellerimizin
şimdi gönüller kanat çırpar
-hey! ufukta yolculuk mu var
nasıl bir hayal gibi geldiysen
bir gerçek gibi kal öylesine
dağlara birlikte tırmanırız belki
serin vadilerde konaklarız
deli mavilerde, denizde tuz tadı
bir pınarbaşı serinliğini
düşlemek yaz sıcağında
ve ıslanmak yağmurda delicesine
güçlü rüyalar ülkesine hoş geldin
kalbimden geçeni bilir misin
bilirmişsin .
karşındaki yüreği kocaman
kendi küçücük bir çocuk
halimi ürkekliğime ver
vefasızlığıma değil
ve bana seni anlat
anlat ki kendimle kalmayayım
sensiz elim tutmaz gözüm görmez
mademki elin elimde seni bırakmam
yağmur fırtına boran
gelmişsen gidemezsin
ve ebruli sevdaları gönlümün
sevilen özlenen
kokusu ötelerden
gelen yaz çiçeği
sevilelim sen üzülme ...
Kelebek XV / Erkan Bal
yaslanırsın göğsüne
ulu bir çınarın
ve uyursun belki
gözlerini sımsıkı kapatıp
olmasın sabah dersin
körebe ürkekliğiyle
ellerin bulur sevdayı
bırakmak istemezsin
sımsıkı sarılırsın ışığa
ışık beyazdır
ve bir beyaz yedi renktir en az
bilirim dersem inan
kendi içimden önce
yangınlarını bilirim sebepsiz
alev alev gelen mısraları
okurken yanar ellerin
dokunduğum taşlar erir
uzak dedikleri diyarlarda
öyle yakın bildiğim
sen sahi neredeydin
yaz sarhoşluğunu gecenin
yaz sarhoşluğunu ellerinin
ve gözlerimin içine bak
hayal mi hayal rüya mı rüya
oysa gerçek kadar güzel
olmaz dediğim bilmediğim olsun ...
uyanmak istemem sabaha
sürsün ömür boyu gece
yıldızlı bir gecede
ellerini ver bana
şahit tutarak hilali
belki rüzgar soluklu yaşadım
ama hep meltemdi adın
kasırgalar kopsa da içimde
fırtınayı duysa da bir dost yüreği
ben hiç bir dalı bilerek kırmadım
bir kez daha gelsen pencereme
gözlerini sorsam
talihsiz gecemde yine
gelmeyi dener misin yüreğime
adımı sordun ya adın adımdır
ve sonrası birkaç adım
daha daha yürürsün yoları
daha daha sevda
daha delice koşarsın ufka
ve bir kez daha
söz vermeli mutluluğa
hüzün nasıl gelirse
gelsin de
biz onu çevirmeliyiz
sevince ellerimizle
sevmeyi öğrettim kalbime önce
beklentisiz ve kaygısız
her şey olsa da
ya da
hiçbir şeye de teslim ettim onu
sonra rüzgarı bekledi yelkenlerim
uzak denizleri yakın eder
küçücük sandallar
sevgi bir gemi
yolcusu iki can
ve ne varsa derya içre...
Kelebek XVI / Erkan Bal
bir yaz gecesi rüyası
güneş bizimle birlikte
batıyor ellerimizde
doğacak yeni güne gel
ve ışığın dahasını iste
yitik bir değerdir
ve kolayca harcanan
yoklar şehrinde zaman
kelebekler ölmesin
kozalarda sensiz
sessiz çığlıklarla
Tüm işgallerine kapattım
yüreğimi sevdaların
yokluğuna değil gülüm
varlığına direneceğim
ve ömrümün son deminde de
sadece seni seveceğim
gecelerde severek
sabahlanan bir candan
gündüz neden ürker gözlerim
korkma sevdiceğim
tüm güzel elbiseler senindir
gel dilediğince giyin
ne yarınım var ne de henüzüm
gün geçtikçe tükenen
can kuşum
sevdalara vurulmuşum
havalansın diye yerküre
bir pencere açtım geceme
bir kelebek geldi
bir iğne deliğinden
yüreğimi deldi
seni içime sakladım
şiire yazdım
gelirsin diye
ve okursun gözlerimden
Kelebek düşünde sevi XVII
istemez mi yorgun yüreğim
bir nehir kıyısı
serinliğinde dinlenmeyi
aya benzer
güneşten ne yansıtıyorsa
ve dünyandan nasıl görünüyorsa
hey sen
karanlıklardan korkan
ışığı yanında taşır mısın
o yıldız değil ki
yüreği "aya benzer" bir adam
senmişsin aradığım
yanıbaşımdaki can
selaltı, dumanaltı şimdi kalbim
ya ellerimi bana verin
ya da bırakın gideyim
sondan kurtuluş yok
buralar buz kesiyor
sendeki sıcaklık yüreğinden
Kelebek düşünde sevi XVIII
buradayım ve ay bir adım ötede
sevdanı karşıladım yollarda
bir yolcuyu bekler gibi
ne kadar güçlü olsa da
bir balık hep ürkektir
ve bir balığa dokunmak
bilirim kolay değil
beynimden dilime
varana dek kelimeler
kaç kapıyı aşmakta bilir misin
bazen duygular ağır gelir
rüzgarla bir kalkışma
bakarsın bir isyan
kapı yok pencere yok darmadağın
aşar geçer dalgalar geceyi
ve dalgalarda seni bulursam
gelir misin
kaçmak gerek yalnızlığa
ve paylaşmak bir düşü
olanca güzelliğiyle
bir hayale ortak olmak
yön vermek dilediğince hatta
sevgiyi tanımlamak gerek bazen
olabildiğince düşlemek
umutsuzluktan bir umut
imkansızlıktan imkan doğar
bitirme beni içinde yaşat
bırak kanatların olsun
kırmak mı istiyorlar kırsınlar
kalplerin de kanatları yok mu
gönül kuşunu görmeyen gözler
nerden bilsin aydınlığı
sevdan şiir tadındadır hep
bir düşanne bir hayalçiçeği
şiirle yaşar şiirle büyür
kelimelerin sihri değil
duyguların gücü bu
özlemdir söylenen türkü
kelepçeli ellerimi özgür bırak
sana köleliği getirecek olsa bile
içimdeki devin yaşadığını gördüğümde
tükenen bir ışıktan öte bir şey değilim
yine karanlık kaplıyor yokluğunda
ve o karanlığa bir iğne deliğinden
ışık sızıyor parçalanarak
gökkuşağını hediye etmek için sana
yedi parça olmaya razıyım da
acı veriyor zamanla
gözyaşı yağmurlarıyla
gökkuşağının doğuşunda
gün ışığından ayrılırken
sancılıdır yedirenk
Bir kadının ellerine doğar çocukluğum
ve bir kadının ellerinde büyür yine
şiiri en iyi anneler bilir
ve şairler de bir annedir
hediye etmek için size bir bebeği
sarsılır ve yaşarlar derinden ...
Erkan Bal
Kelebek XIX / Erkan Bal
kelebekler
öykülerde yer ettiler
isterim ki kollarımda dinlenesin
sıcaklığı kadar insanın
serinliği de gerekiyor
sana dağların doruklarından
serin rüzgarlar getirmeli
avuçlarımda buzdağının
sularını getireceğim, yudumla
içimde ifadesini bulmamış çocukluğum
sevdiklerime vererek büyüdüm
almayı pek bilmeden
Kelebek XX / Erkan Bal
O kadar kötü mü bu kelebek
suçu nedir ki sevmekten öte
nefret edeli gözyaşlarından
o kadar çok zaman oldu ki
sensiz ve sessiz gecelerde
sesinle nefesinle olmak
ya da hüznünle ağlamak
var veya yokum ben şimdi
istemekse senin ellerinde
ne yapabilirim ki bundan öte
gel dersen gelebildiğimce
kal dersen kalabildiğimce
ve git dersen direnmeden
Kelebek XXI / Erkan Bal
büyüyememiş
yarım kalmış çocukluğum
hep eksik kaldı bir yanım
bir yanım hep yarım
koşup terleyemedim
sevip okşayamadım
seni çok sevdim ama
hiç söyleyemedim.
şimdiyse karlar kan kırmızı
sevdiceğim
buz dağlarında deli dolanıp
hasta olup kor alevler içinde
doyasıya öksüremeden öleceğim
oysa bilirsin istedim
gecen ve gündüzünde pencerende
hastaysan hasta olup nabzında
nerde nasıl yer ettiğini
bilip anlıyormusun
derinliğimin ve deliliğimin
sahibi sen
her şeye rağmen yine de
kalbinin bir köşesinde
yaz günü yangını ateşinde
nefesim serinliği getirsin
her gördüğün kelebekte
ölü bir ipekböceğini hatırla
kozayı avuçlarında taşı
ve götür gittiğin yerlere
iki kalbim var sevmesen de
seninkiymiş sol yanımda adınla çarpan
bana ellerini ver
ve al ellerimle seni yaz sana
Kelebek XXII / Erkan Bal
sevmek hiç ucuz olmadı
hiç kolay söylenmedi
gözyaşını tatmadan
şu iki kelime
"seni seviyorum"
Kelebek XXIV / Erkan Bal
yüreğinin dehlizlerinde
kaybolan kör adam
deli dalgalı bir yürek
can çiçeği kendini niye hırpalar
sorgularsan, sorunları çağırır
yollarımda güpegündüz kaybolursun
zavallı bir çocuk ağlar yüreğimde
garip korkularla dünyaya bakan
uyku ile ecel arasında
ne fark var günlerdir
bir omuzu düşlemeli
ve gerçeği belki de
gönlündeki çiçek
gözyaşlarıyla beslenir
ve kurur gider kim bilir
denizkızları denizden gelir
saçlarındaki çiçeklerse
içilesi sularla beslenir
yine de ışığın dahasını iste ...
Kelebek XXV / Erkan Bal
renkler içinde
ayrı bir renk acının ki
o sen değilsin
sen sen değilsin
kim kimdir bilmezsin
bir sihrin gizine kapılıp
birgün gerçeği hatırladığında
ellerinde kan görürsün
o renk, acının rengidir
yorulası bir labirent yolculuğu
sorgulayan işkence mavisi gözler
bir bahar sabahı serinliğinde
elele yürümeli
yürek
gidemediğinin farkında olsa bile
kavgam beklesin içimde biraz
vazgeçtim gitmelerimden
şimdi hüküm zamanı dalgaların
ne şaşkınlık ne acı ne bir heyecan
bir sis bulutuna gizlendim
ışık gelince aydınlanacak
gün tutulması mı ne, güpegündüz
görünmez adamı yenmek için
çizgi romanları boyarsın
sevdanın boyası ne renktir
yeşil aşk da olur mu yoksa
aşkın boyası mı olur deme
gözlerin yeşilse aşk yeşildir
ve sorulmuş sorulara
verilmemiş bir cevap yine
-savaşmıyoruz sevgilim
Kelebek XXVI / Erkan Bal
ben ne deli
yaşarım sevdaları
ölümüne...
hiçbir duvar
kelebeğin düşlerine engel olacak
kadar güçlü değil
Kelebek XXVII / Erkan Bal
geniş bir dünyaydık
içiçe daireler çize çize
genişledi dalgalar
ve kırıldı geri döndü
yine içiçe
ellerim donar ya yazarken
kelimeleri süzmekten
korkar oldum ya gülmekten
ne olur esareti getirme bana
ölçmeye kalksam seni içimde
aklımın terazisinde tek ölçü
-hiç kimse için ağlamadım
ama ben seninle
ağlamak istemiyorum ki
yerli malı bir aşk
bizim sevdamız
gözyaşı bulunur nasılsa
böyledir sıradan sevdalar
sıradan ama eksiksiz
ve biz böyle güzeliz
tadımız tuzumuz ekşimiz
ve hayatın kendisiyiz
dünya eziyor bizi
ay’ da yaşamalıydık
gölgemiz düşmeden suya
kolay mı sevdaları yasaklamak
sevgiliden geçmeden
Konular
- Her çocuk potansiyel bir dahidir
- Kurallara uymak ya da aşırı kuralcılık
- Tüm öğrencilerle nasıl ilgilenebilirim saçmalığı
- Otorite mi sindirme mücadelesi mi
- Sınıf dış hayatın kopyasıdır
- Suçlu sadece suçu işleyen değildir
- Çocuklar tüm gün zaten okulda
- Başarısız öğrenci yoktur, başarısız öğretmen vardır
- Zengin çocuğu şımarıktır felsefesi
- Öğretmende kemikleşen önyargı duygusu
- Öğretmenin ailevi sorunları okula yansır
- Öğretmen sürekli okuyup kendisini geliştirmeli
- Öğrenci veya veliyi suçlamak öğretmenin acziyetidir
- Sığ öğretmenler kendisini gösterir
- Öğretmen, öğrenci ve veli sorunları
- Öğretmen çözüm üretmeli seçenek sunmalı
- Sorunlu öğrenciler birbirinden uzaklaştırılmalı mı
- Öğretmen veli ile işbirliği yapmak zorunda
- Öğretmene rüşvet vermek caiz midir?
- Veliden kaçan öğretmen modeli
- Öğretmenin çocuklarının başarısı var mı
- Eşinin mesleği ve başarısı öğretmene de yansır
- Çocuğun yetenekleri keşfedilmeli
- Dahi çocuk nasıl keşfedilir
- Emekli öğretmenin özel okulda ders vermesi
- Psikolojik şiddet uygulayan öğretmenler
- Öğretmenin ağzından çıkan kelimeler
- Velilere eşit mesafede olmak zorunda
- Veliler ve öğretmenler için eğitim programları
- Aşk ve hayal kırıklığı