Ayrılık

'DUR'' diyebilecek kadar, YÜREKLİ MİSİN?....

'aşk'' dersin...
''sen'' dersin...
''ben'' dersin...
sen ben biter, ''biz'' dersin...
gün gelir ''git'' dersin...
peki ''dur'' kelimesinden haberdar değil misin?..
demeyi bilmez misin?
git demek kolay,

''DUR'' diyebilecek kadar,

YÜREKLİ MİSİN?....

AYRILIK

ayrılık üzerine milyon kere yazılmış yazılara ve söylevlere rağmen ayrılık işte kendi içinde bir yara bir tufan bu gibi durumlarda ne yapılır nasıl yaşanır oda bilinmez uyursun onunla yersin içersin senin yalnızlık gibi bir dostunun büyük kardeşidir kabullenmek güçtür olmaz dersin olmamalı bu olanlar gerçek değil bazı zaman susar içinde kanarsın bazı zaman ise çekilir bir köşeye ürkek bir şekilde ağlarsın içinde yüceltiğin o mabedin kutsal ruhu yoktur artık zaman tersine akmaya başlar hatıralar an ve an aklındadır neden nasıl suruları o kadar sarar ki çıkmazların içinde boğulursun o an hayat ile bağlantı kesilmiştir kalbin içinde kamikazeye uğramıştır ve beyin tüm mantığıyla zedelenmiştir kollar ve bacaklar kendi haline çalışmaya başlar nerdesin nasıl yaşıyordun hiçte önemi kalmamıştır çölde bir vaha gibisin kalbinde yeni doğacak sen gelinceye kadar sen orda yaşıyor ve her an her saniye onunla ölüyorsun... ah kader olmasaydı bu ayrılık bu vedalı sözler koca yürekler yapranıp yıkılmasaydı şimdi sevilirmi bir daha sil baştan tekrar AYRILIK olacağını bilerek...

gururlu ol...

Bir anlık bir sevdanın peşinden gittin,
Şimdi mutlu değilsin ya dönüp bana mı geldin,
Bu dünyada aşktan başka böylesi bir acı var mı,
Sevip sevipte ayrılmak insan böyle yaşar mı..

İstemem ellerini istemem gözlerini
İstemem bahar gözlüm ne seni ne sevgini

Geri dön bana gel beni sev diyemem sana
Gücüm yok kanadım kırılmış sevdadan yana
Şimdi sen yoluna ben kendi yoluma
Yalvarma boşuna gururlu ol

Ne umutları tüketti içimde gidişin
Ne acılarla tanıştı seni seven yüreğim
KAhrettim hayata küstüm sevdaya
Bir kez olsun elim bir kez gitmedi telefona
Aramadım sormadım seni
Çünkü sen sevseydin bırakpta gitmezdin beni
Hiç bir şey olmamış gibi çıkmış karşıma
Acılara gömülmüş maziden affedercesine bahsediyorsun
Şimdi git git ki sende anla severken ayrı kalmayı
Her gece kadehleri ard arda yudumlayıp susuz kalmayı
Ağlama gülsün yüzün terkettiğin gün gibi
Yalvarma başın dik olsun
Beni sattığın ellere gittiğin gün ki gibi

Geri dön bana gel beni sev diyemem sana
Gücüm yok kanadım kırılmış sevdadan yana
Şimdi sen yoluna ben kendi yoluma
Yalvarma boşuna gururlu ol…

Keşke...

Teypte eski bir Cohen şarkısı:


"Yolumu gözleyen bir kadını terk ettim / karşılaştık bir süre sonra /


‘Gözlerinin feri sönmüş’ dedi bana: / ‘Aşkım, ne oldu sana?’/


Böyle gerçeği söyleyince / ben de doğru söylemeye çalıştım ona /


‘Senin güzelliğine ne olduysa’ dedim, / ‘benim gözlerime de o oldu’.





8 - 10 dizeye sıkışmış hazin bir aşk hikayesi...


Buruk; kırılmış oyuncaklar kadar...


Ve yenik; "keşke"li cümleler gibi...


Bu sözcüğü kaç konuşmanızın başına eklemişseniz onca ıskalamışsınızdır hayatı...


Dört mevsimlik bir sene olsa ömür, "keşke", onun güzüne denk gelir.


Hepten vazgeçmek için erkendir, telafi etmek için geç...


Mağlubiyetin takısıdır "keşke"...


Kaçırılmış fırsatların, bastırılmış duyguların, harcanmış hayatların, boşa yaşanmış ya da hakkıyla yaşanamamış yılların, gecikmiş itirafların ağıtıdır.

BIRAKTIM umudun YAKASINI ...



söyle bir düsündüm hayatimi
bir serit gibi önümden gecmedi
parca parca anilar
eksik var

HANI nerde mutlulugun yankisi ?

HANI nerde güler yüzlerin selami ?

YOK iste...

unuttuklarimami karistilar
nereye kayboldular
hatirlamiyorum

gerige baktigimda bir avuc dolu hüzün
kaynasamadigim hatiralar sararken etrafimi
bir kac isik dilsiz hayallerime atarak
baktim kuyu ayni kuyu

Boşanma olayını çocuğunuza anne-baba olarak birlikte anlatın

Anne-babaların boşanma sırasında en çok zorlandıkları konulardan biri de, çocuğa bunun nasıl söyleneceğidir. Bazı anne babalar ayrıldıklarını çocuklarından gizlerler. "Baban işinde" vb. bahanelerle çocuğu oyalamaya çalışırlar. Yıllar öne konuşmacı olarak benim de katıldığım bir panelde, bir annesinden boşandığını tam beş yıldır kızından gizlediğini söylemisti. Babası doktor olduğu için nöbette olduğunu söyleyerek, çocuğu beş yıldır oyalıyor olduğunu ifade etmişti. Kızının, basına çok düşkün olduğunu, boşandıklarını duyduğunda çok üzüleceğini, bu nedenle de idare edebildiği yere kadar bu şekilde davranacağını söylemişti. Panelde konuşmacı olarak, çok sevdiğim hocam Prof. Dr. Atalay Yörükoğlu da vardı. Atalay hoca bu anneye şöyle demişti: "Çocukların her zaman gerçeği bilme hakları vardır."

TERKETTİĞİN GÜN

Hala dün gibi hatırlarım.
Hala bu gün gibi ağlarım.
Gözlerimin önünde beni terkettiğin o gün.
O saat,o veda anı,o yaşanan dram.
Seni bırakmamak için nasılda sarılmıştım sana.
Sende öfkeli nasılda çekmiştin boynundan ellerimi.
Düşürmüştün iki yana.
Seni bırakmamak için nasılda durmuştum kapıda.
Azmış bir köpek gibi.
Bağırmıştım sana.
Gidemezsiiiiin hayıııııır gidemezsiiiiiin.
Sen evet sen.
İlk defa nasılda bağırmıştın sen bana.
Gökten yıldızları düşürdün sanki.
Gideriiiim eveeeet gideriiiim karışamazsııııın.
Nuh dedin peygamber demedin.
Nasılda içmiştim sabahlara dek.
Resimlerine bakıp tek tek.
Nasılda ağlamıştım çocuklar gibi.
Nasılda yıkılmştım ardından.
Öylece kalakalmıştım.
Nasılda öfke kusmuştum sana.
O an elimde silah olsa vururdum seni.
Yo yo vuramazdım,kıyamazdım sana.
Sen benim aşkım,gülüm,sevgilimdin.
Gitmeyecektin.
Veda etmeyecektin bana.
Sen dayayıp sırtıma silahı.
Çekmeliydin tetiği.
Vurmalıydın bu garibi.
Vurmalıydın acımasızca.
Ölmeliydim şuracıkta.
Bu ayrılığı yaşamamalıydım.

BU GECE SON

Bu gece son.
Resmine bakıpta ağlamalarım.
Mektuplarda teselli bulmalarım.
Buranın meyhanesinde sarhoş olmalarım.
Bu gece son.
Artık sana kavuşacağım.
Bu hasretlik bitecek.
Bu gece son.
Tek başıma sokaklarda dolaşmalarım.
El ele gezen çifte baka kalmalarım.
Yastıklara sarılıpta yatmalarım.
Bu gece son.
Artık sana kavuşacağım.
Bu hasretlik bitecek.
Bu gece son.
Her yağmur yağışında seni düşünmelerim.
Sevgisizlik ve sensizlikten üşümelerim.
Ben burada sen orada diye gücenmelerim.
Bu gece son.
Artık sana kavuşacağım.
Bu hasretlik bitecek.

NİHAT İLİKCİOĞLU

Kalbin dili...

Hiçbir şey gönlümde büyüttüğüm kadar saf değil. Hiçbir şey senin kadar masum değil içimde ki çocuk. Kim demiş sadece dumanlı dağlara kar yağar diye. Tüm karlar gönlüme yağar asıl. Ardından buzullar oluşur eteklerimde. İlmek ilmek dokunur damarlarıma simsiyah sözcükler. Her kelime dağ olur gönlümde. Her kar tanesi bir aşk türküsü… Notaları yoktur bu türkünün. Bu türkünün notaları ikinci cemre düşende gönle, yeniden bestelenir.

‘’Aşk ebruli bir tebessümdür kalbime.’’

Sonrası mı ?

Koyu bir sessizlik.

Ardı sıra bir yıldız kayması…

Yürek patlaması.

Ayrılığın ardından,diri kalan yürekler...

Önemli olan bulunduğunuz yer değil, hareket ettiğiniz yöndür - Oliver Wendell

Ayrılığın bir ateş misali yalayıp geçmediği bir yürek var mıdır? Gözden dökülmemiş, bu acıya değmemiş kaç göz yaşı vardır?

Açın göğün perdelerini, uzanmak istiyorum, bütün nefeslerimi biriktirdim haykırmak istiyorum. Yıldızları neden yok bu gecenin, ayı neden göremiyorum. Kendimden kaçmak kurtulmak istiyorum. Ayrılığın o kocaman boşluğuna düşmek istemiyorum. Baştan başa gurbet bu hayat, sılaya kavuşmak istiyorum.

İçimdeki bu acı beni nerelere sürükler,hangi dumanlı dağlar başında beni bana gösterir. Gösterin bana gösterin kalabalıklar! bu defa ayaklarım beni hangi menzile ulaştırır. Yarım kalmış tebessümler var dudaklarımda. Yarım kalmış cümleler sayfamda. Ve yarım kalmış dualar var dilimde. Ve hayatın kendisi bitmemiş bir cümledir. Yarım kalan bir nefestir hayat, bilirim...

Simuzer

Büyük çinar bir kiyidaydi, küçük çinar öbür kiyida. Aralarinda bir irmak akardi. Birbirlerine bir irmak kadar yakin, ama bir irmak kadar da uzaktilar.

Büyük çinar olgundu, ergindi, deneyimliydi, adi Zer'di. Küçük çinar ise, tazeydi, canliydi, adi Sim'di. Ikisini ayiran irmagin ismini Firak koymuslardi.

Çevrede baska agaç yoktu sanki. Onlar sadece birbirlerini görür, sever, özler ve isterlerdi. Baharda süslenir, yazda yapraklanir, güzün sararir, kisin soyunurlardi.

Filizlenip yapraklanmalari kavusma arzusundandi, sararip solmalari ayrilik acisindan. Kar, firtina, ayaz oldumu, Zer, Sim için üzülür, Sim de Zer için kaygilanirdi.

Tek dilekleri vardi: Kavusmak! Ayaklari yoktu ki kossunlar birbirlerine, kanatlari yoktu ki uçsunlar. Hiç olmazsa birisi irmagi geçebilseydi! Hayir, imkansizdi bu.

"Yanyana olsak!" derdi Zer.

"Cancana yasasak!" derdi Sim.

Günes etrafi aydinlatmaya basladimi neselenir, battimi üzülürlerdi. Gerçi karanlik da engel olamiyordu onlara. Sabahlara kadar hayaller kuruyor, rüyalar görüyorlardi.

Seni sensizliğe anlatıyorum

Zaman öylesine çabuk geçiyor ki birtanem,
anılar yok olacağı,silineceği yerde,
barajdan taşan su örneği,
daha bir coşkulu,daha bir saldırgan
Şimdi,nerdesin,kiminlesin bilemem
bildiğim tek şey,bendeki senin,
beni nasıl kahrettiği ve yok ettiğidir
Mutluluğu uzaklarda aradın birtanem
yanıbaşında olan sevinçleri ve acıları
kendinle bütünleştirebilseydin eğer,
şimdi böylesine solgun ve terkedilmişliğin
ezikliğini duymayacaktık
Her gün,her saat ve her dakika,
büyük bir çığ gibi büyüyorsun kafamda
Seni kendime,seni sensizliğe anlatıyorum,
tükenmiyorsun...

Sürüp giden

Gül de çevirdi yaprağını
Arkası boş
Yazık geç kaldım

II
Ah! Benim kırılgan korkularım
O denli hiçbir şeyle doluyum ki
Savaş yetimi çocuklar gibi
Savrulup gideceğim birazdan

III
Seni böyle arkanı dönüp gittiğinde seviyorum
Suların ayak izlerine basarak
dönsen, yürünecek ne çok yolun var
Dönsem
Her şey altüst olacak

IV
Gözlerin bir şeyler anımsatıyor bana
Şüphem yok! Gece bastırdı
F tipi bir hücrede yüreğim
Asi iklimlere başladı başlayacak
Yasak koyma güneşime

Sevdamız Bir Umutlu İmkansızlık

Zemheri sogugundayim yarim
Sensizligin pencesindeyim
Bir adim otesindeyim ellerinin
Bir anlik zamandir sesinin uzakligi
Ellerim uzansa yakalayamaz ellerini
Yurek verir de kendini duyamaz sesini
Bir baska dunyadasin sevgili
Seyran olmussun gozlerime yar
Seyrederim seni uzaklardan
Umutlu bir imkansizlikla beklerim
Istekli bir beklentisizlikle severim
Nasil anlatsam yarim derdimi
Haykiririm ismini
Dag duyar
Tas duyar
Gok duyar
Bilirim hissedersin sen de yarim
Duyamazsin ama beni
Bilirsin uzaklardayim ben
Yureginde yasatirsin sevgili beni
Gozyaslarin akar sessizce
Bilirsin hissederim gozyaslarini
Ama tutamam ellerimle
Silemem gozyaslarini dudaklarimla
Bilirsin sevgili
Mesafeler degildir bizi ayiran
Bir kus olur ucardim yine sana
Bir ruzgar olur eserdim senden yana
Yagmur olur yagardim sana
Gunes kavurmaz yuregimi
Bilirsin collleri asardim da gelirdim sana
Bilirsin mesafe tanimaz bu sevda
Bilirsin imkansizliklardir bizi ayiran
Sen ve yuregin kalirsiniz basbasa
Ne yere koyacagini sasirirsin sevdani
Kimle konusacagini bilemezsin
Bilirsin duslerine girer de dinlerdim seni

...bak gecene uyandım yine!

...bak gecene uyandım yine!
tutup soluğumu avuçlarımda seni üşüdüm sensizliğin içinde...
gri dumanlara boğdum hüznünden kalan bakışlarımı...
yoktun!..
yakmak istedim yokluğunu,
beni yaktığı gibi
olmadı yakamadım...

...bak gecene uyandım yine!
sözün bittiği yerde, yüreğimin kanadığı yerdesin hala...
ıslak bir hüznün dipsiz girdabına yaslandığım bir yanlızlıksın...
ne zaman yüzümü sana çevirsem unutmak oluyor adın;
dilinde bir sus payı içimde kırılganlaşırken seni ağlıyorum
kaçamak bakışlar atıyorum sensizliğe
ve susuyorum biraz daha
azalırken yokluğunda....