Ayrılık

Bir gün seni sevdiğimi anlarsın

Uykuların kaçar geceleri
Bir türlü sabah olmayı bilmez
Dikilir gözlerin tavanda bir noktaya
Deli eden bir uğultudur başlar kulaklarında
Ne çarşaf halden anlar, ne yastık
Girmez pencerelerden beklediğin aydınlık
Kapanır yatağına çaresizliğine ağlarsın
Onun unutamadığın hayali
Sigaradan derin bir nefes çekmişçesine dolar içine
Sevmek neymiş birgün anlarsın

Birgün anlarsın aslında herşeyin boş olduğunu
Şerefin, faziletin, iyiliğin, güzelliğin
Gün gelir de sesini bir kerecik duymak için
Vurursun başını soğuk taş duvarlara
Büyür gitgide incinmişliğin, kırılmışlığın
Duyarsın ta derinden acısını çaresiz kalmışlığın
Sevmek neymiş birgün anlarsın

Birgün anlarsın ne işe yaradığını ellerinin
Niçin yaratıldığını
Bu iğrenç dünyaya neden geldiğini
Uzun uzun seyredersin de aynalarda güzelliğini
Boşuna geçip giden yıllarına yanarsın
Dolar gözlerin için burkulur
Sevmek neymiş birgün anlarsın

Birgün anlarsın sevilen dudakların
Sevilen gözlerin erişilmezliğini
O hiç beklenmeyen saat geldi mi
Düşer saçların önüne ama bembeyaz

Böyle Ayrılık Olmaz

Kim derdi ki seninle birgün ayrılacağız
Geçip giden yılların ardından bakacağız
Kim derdi ki birtanem gün gelip bıkacağız
Ben ve yenik yüreğim yalnız mı kalacağız

Böyle ayrılık olmaz böyle yalnız kalınmaz
Böyle ayrılık olmaz böyle yalnız kalınmaz
Hani verdiğin sözler hani ellerin nerde
Hani huzur bulduğum deniz gözlerin nerde

Hani sen hep benimdin şimdi nerdesin nerde
Hani verdiğin sözler hani ellerin nerde
Hani huzur bulduğum deniz gözlerin nerde
Hani sen hep benimsin şimdi nerdesin nerde

Nilüfer

Bir kulunu cok sevdim

Döndum kibleye dogru
acdigim ellerimi
yalvardim Allahima duysun diye beni
damla damla göz yasim dökülürken gözümden
cekdigim acilari yasiyorum yeniden

Bir kulunu cok sevdim o beni hic sevmiyor
kalbimi ona verdim artik geri vermiyor
ellim kolum baglanmis
cagresizim allahim
bu canimi sen verdin benden almak istiyor
bu canimi sen verdin benden almak istiyor

Har gören su gururum tükenmek bilmezmi
sevginle yanar kalbim üzdügün yetmezmi
iyi niyet ugruna yasiyorsak dunyada seven
garip olsada sevilmeye deymezmi

Bir kulunu cok sevdim o beni hic sevmiyor
kalbimi ona verdim artik geri vermiyor
ellim kolum baglanmis cagresizim allahim
bu canimi sen verdin benden almak istiyor....

IBRAHIM TATLISES

Görmez olsun

dönmez olsun dönmez olsun
sensiz bu dünya dönmez olsun
sönmez olsun sönmez olsun
içimdeki ateş sönmez olsun

bu şarkı bizim olsun
aşkımız sonsuz olsun
gönlümün pınarında adın ceylanım olsun

görmez olsun görmez olsun
sensiz bu gözlerim görmez olsun
sevmez olsun sevmez olsun
kalbim başkasını sevmez olsun

bu şarkı bizim olsun
aşkımız sonsuz olsun
gönlümün pınarında adın ceylanım -olsun

geçmez olsun geçmez olsun
sensiz bu ömrüm geçmez olsun
gelmez olsun gelmez olsun
ayrılık bize gelmez olsun

bu şarkı bizim olsun
aşkımız sonsuz olsun
gönlümün pınarında adın ceylanım olsun

-Grup Anılar -
müzigiyle bir bütün olmus, benden tam puan.

Herşeye rağmen

bugün de bitti yine sensiz
bense yatağımda yine çaresiz
ah ağrır deli başım
avucumda yorgun sessiz
ve hep her an bıkkın ümitsiz

biran bile düşünmedin belki de
yarınlar haram şu yüreğime
daha az önce dokundum son resmine
bir parça yıkık, kırgınım işte

anlat bana nasıl terkettin acımadan
anlat hadi vurup gittin korkmadan
anlamsız bir dolusözü var dilimde bağışlanmaz

yine de ben ayaktayım
herşeye rağmen"

Sima


özel bir şarkı:)

Kızımız olacaktı

Ağlarsan kıyamam kıyamam ki küçüğüm
Gözlerine bakıp ta sana yalan diyemem
Söylesene diyorsun söylemek zor küçüğüm
Başkası var gönlümde sana yalan diyemem

Deyip te çektin gittin aaah
Deyip te çektin gittin

Yalancısın sen yalancı ne olursun gitme dur
Unuttun mu küçüğüm kızımız olacaktı

Unutmak kolay mı kolay mı küçüğüm
Ayrılık ölümden beter be küçüğüm
Kızımız olacaktı gittin küçüğüm
Kısımsız yollardayım

İzel

Üzgünüm

Çare aramadım zannetme
Çıkmaz yolları zorladım
Gittim olmadı
Kaldım olmadı
Bitti diyorsan laf değil

Artık bu son veda üzgünüm
Seninle olmazdı üzgünüm
Az mı savaş verdim kendimle
Elim kolum bağlı üzgünüm

Baştan yanlış yaptık üzgünüm
Nefret etme benden üzgünüm
İster miydim hoşçakal demek
Elim kolum bağlı üzgünüm

Jale

Sen

Sen tutunabilir misin karşılıksız, cepleri boş aşkıma
Gidenlerin adı korkak olur
Gideceksin sende tanırım seni
Sen duyabilir misin attığım sessiz çığlıkları
Kimi zaman semaya ulaşırlar sonra sessizce döner gelirler

Sen giderken buralardan bakarım çaresiz ardından
Vurma yüzüme yüzüme sevgisiz sözleri
Aşığım, ahım gelir bulur seni

Sen uçurum kenarında buldun bu soğuk yüreği
Korkma; büyüdün mü de sığmadın kalbime
Bak ateş oldun yaktın geceleri

Neslihan

Camdan Kalp

Yar senin hediyen
Bir gönül ağrısı
Aaah ölüm olmalı
Yok aşk değil adı
Aşk bizi terk etti
Aaah ne gelir elden
Dertli bağrımda
Camdan bir kalp var
Artık dönsende
Geçmez ki bu kırıklar
Sen gittin yastığımda kokun misafir kaldı
Gözlerimden haylaz yağmurlar yağdı
Ayrılık mı sen mi yoksa sevda mı
Hangisi sebebim olur

Funda Arar

Sustuklarım büyüyor içimde

suretin karışımda duruyor.. sadece bakıp susuşlarımızı dinliyoruz o gürültülerin sessiz köşelerine..
sustuklarım büyüyor içimde.. kara bir nefrete dönüşüyor.. içim acıyor...
yoruldum.. susuşlarımızda içime aldığım o kırgın nefesi ...
kırgın nefesim kanatıyo içimi...
..
yarım kalıyor nefesim..
bakma bana öyle boş gözlerde.. dalıp gitme uzaklara...
kendinden gizlediğin o suretini çıkar... bizden gizleme bunu...
bırakma artık bizi zamana.. ben yoruldum bırakmaktan bizi zamana...
zaman geçip gidiyo.. !!
o kadar yakınımda olupta sana dokunamamak sıkı sıkı sarılıp hiçkira hıçkıra haykıramamak ..
ne senle oluyo .. nede sensiz oluyo sevgili ..!!
bir bilsen sensiz nasıl yaşadığımı...
seni görüpte.. o acı susuşların sesini dinlemek..
olmuyor... olmuyor..
nereye kadar be sevgili ..!!
susma konuş ...
kulaklarım hasret sesine.. susma konuşma.. kırgın nefesimle seni alıyım içime..
gözlerime bakıp acı damlasın artık gözlerimizinde..
gül .. hep gül sevgili ..!!
kalbimizi vermeyelim zamana..
bu kaçıncı bahar sensiz... bu kaçıncı ..!!
yeter bu kadar yalandan gülüşler..

Sen vurdun da ben ölmedim mi?

Sen vurdun da ben ölmedim mi?
Yokluğunda ne ateşleri hasretinle yaktımda
Bir seni yakamadım, beni yaktığın gibi
Çölde Ssu, Mahpusta gün, Oruçta ekmek gibi bekledim seni
Sense araya korkular koydun...
Şimdi nerdesin diye sorma
Sen çağırdın da ben gelmedim mi?


Sen varken darılmazdım çiceksiz baharlara,
Yağmurlu havalara... Bu kasvetli akşamlara...
Sen varken
Bakıp içlenmezdim tren istasyonlarına
Sen varken ayrılıklara ağlamazdım...
Yıkılmazdım biten sevdaların ardından
Gidenlere kızmazdım
Kalanlara acımazdım...
Sen varken böyle üşümezdim -Titremezdim
Masumdum , çocuklar gibi
Böyle delirmezdim -küfr etmezdim...
Şimdi soruyorum sana
Adı sevdaysa bu cehennemin
Sen yaktında ben yanmadım mı ?


Şimdi ufukta kaybolduğun yere bakıp
Bildiğin bütün şiirleri söylüyorum
Gözlerim ıslak -kipriklerim ıslak
Niye ağlıyorsun diye sakın sorma
Sen istedinde ben gülmedim mi ?


Biliyorsun
Bütün acılarına "yeşil ışıklar " yaktım olmadı
Bütün korkularına"arka çıktım " olmadı
Dağlara merdiven dayadım olamdı .

Artık benden pes

Papatya ve Kelebek

Günlerden bir gün, evrenin bir noktasında, küçük bir tırtıl gözlerini
hayata açmış. Doğal içgüdüleri ile hemen beslenmeye başlamış.
Ne bulursa yemiş. Bir süre sonra, yeterince büyüdüğünde,
kendine güvenli bir yer bulup, bir koza örmeye başlamış.
Bu kozanın içinde geçirdiği uzunca bir sürenin sonunda da,
rengarenk kanatlı bir kelebek olup çıkmış.

Minik kelebek, uçabiliyor olmanın da verdiği mutlulukla uçmaya
başlamış. Dağlar tepeler aşmış, ormanın her yerini dolaşmış.
Derken bir vadiye gelmiş. Rengarenk çiçeklerin bulunduğu bir vadiye.
Etrafına şaşkın şaşkın bakarken, vadinin öbür ucunda bir papatya
görmüş. Bir anda afallamış. Ne düşüneceğini, ne yapacağını
bilememiş. içinden "Ne muhteşem bir çiçek" diye geçirmiş.
Ve vakit kaybetmeden yüzlerce renkli, hoş kokulu çiçeğin
üzerinden geçip doğruca onun yanında almış soluğu.

"Merhaba" demiş papatyaya, "sizi uzaktan gördüm ve yanınıza
gelmek istedim.". Nazlı papatya şöyle bir bakmış konuğuna ve
"Merhaba" demiş, "ben de yalnızlıktan sıkılmıştım zaten."

Canım, Sevdiğim, Yüreğim

Bu duvarlar yetmiyor bizi ayırmaya bilesin...
Bu parmaklıklar, bu demir kapılar, bu hava, inan...
Bazen bir yumrukta yıkacak kadar güçlü,
Bazen bir serçe kadar güçsüzsem, bir nedeni vardır...
Hangi zorluğu yenmemiş insanoğlu.
Hele taşıyorsa içinde bu insanca sevgiyi.
Güzel günler zorlu duraklardan geçer sevdiğim.
Damla damla birikiyor insan.
Damla damla sevgili...
Bir gün akıp gideceğiz hayata...
Duvarlar yıkılacak, açılacak bütün kapılar bilesin.
Benim yüreğim sensin şimdi, seni vurur durur...
Ve yine damla damla çoğalıyorsun içimde.

Yılmaz Güney

Kardelen

Bu bendeki bir dert ki, anlatamam kimseye...
Kulak verip de beni dinler misin kardelen?
Sardı tüm benliğimi, mecalim yok gülmeye
Sen de benle aĞlayıp, inler misin kardelen?

Mis gibi sıla kokan eş-dost mektuplarında,
Taze güller yeşerir eski anılarında
Hatıralarla dolu gurbet akşamlarında
Hasret denen türküyü söyler misin kardelen?

Bütün duygularını bir deftere yazmanın,
Dertlerini duymayan duvara anlatmanın,
içinde ne var ise, hep içine atmanın,
Ne demek olduğunu, bilir misin kardelen?

Dostu oldum kaç defa sabahsız gecelerin.
Defterimde yeri yok anlamsız hecelerin.
Çözemedim bir türlü; bu zor bilmecelerin
Cevabını sen bana, çözer misin kardelen?

Ne kadar tattırsa da ayrılık acısını,
Unutamazsın yine onun hatırasını.
Bir kenara bırakıp acısı, tatlısını
Hepsini bir kalemde siler misin kardelen?

Anlat sen de içinde, dök dışına ne varsa...
Hiç düşünme kalbimi, bırak yansın yanarsa.
Bu derdi sen benimle paylaşır mısın yoksa,
Bakıp bakıp halime, güler misin kardelen?

Bilirim ben yerini, sormam sana nerdesin...
Senin yurdun dağlarda, sen hep yükseklerdesin.

Kadıköy’de evlenip Karaköy’de ayrılanlar

Günümüzde Kadıköy'de evlenip Karaköy'de boşananlar çok...Çünkü pazarda domates seçerken bile hassasiyet gösteren gençler eş seçiminde aynı hassasiyeti göstermiyor genellikle... 4 yıl flört ettiği kişiyle evlenip 4 ay geçinemeden soluğu mahkemede alarak "şiddetli geçimsizlik" ten boşananların sayılan her gün artıyor. Bunun için evlilik muhabbetine akıl da katılmalıdır. Ana-babanın tavsiyelerine, çevredeki aklı başında kimselerin sözlerine de kulak verilmelidir.

Bir de günümüzde "diploma evliliği" çok oluyor. Bu tür evlilikler ya yürümüyor ya da "mecburen, mecburiyetten" yürütülmeye çalışılıyor. Türkiye'de ayıp olmasın diye mecburen yürütülen evliliklerin sayısı tahmin edilenden fazla! Yuvayı yapan dişi kuştur.

Evlilikte hanımefendiler "yuva yıkıcı" değil, "yuva yapıcı" özelliklerini unutmamalılar. Anahtar kelime "fedâkârlık". Anahtar cümleyse şu: "Küçük şeylerle mutlu olmasını öğren ve silgini büyük tut!" Aranan kişi ol ki, aradığını bulasın. Tek başınayken mutlu olabilen kişinin mutluluğu evlendiğinde paylaştıkça artar.