Keskin Bıçak

Züleyha'nın Yusuf'a olan aşkı.. Tutku ve sevgi ile önüne geçilemeyen derin duygular. Keskin bir bıçak gibidir aşk. Aileleri eşleri bir arada tutan özdür.

Ailem köşesi, zehirliok ile yayın hayatına başlamış keskin bıçak sayfamızın devamıdır.

Bu bölüm, 2 Temmuz 2006 tarihinde yayın hayatına başlamıştır. Bugün aciz.net altında yayına devam etmektedir.



Yüreğimsin Yar

Senin sevginin verdiği sıcaklıkla ısıtıyorum yüreğimi ve her gece yatağıma uzandığımda sesinle süslüyorum hayallerimi. Gecenin karanlığına inat gözlerinin pırıltısıyla aydınlatıyorum kalbimi. Ve her gözlerimi kapatışımda görüyorum hayalini. Sen benim yüreğimsin yar...

Hayatı seninle yaşamak daha güzel şimdilerde. Aldığım her nefes daha kıymetli bugünlerde. Kuş cıvıltıları bir başka geliyor kulağıma. Hayalinin resmini çizdim odamın duvarlarına sensizliği yaşamamak için. Her şarkıda seni buluyorum; çünki hayatımın her parçasında sen varsın. Öyle sevdim ki seni, öyle yüreğimden, öyle kalbimin ta derininden, kalbimin en üst köşesine oturttum seni. Baştacımsın benim için. Sen benim yüreğimsin yar...

Kalbimin kıyılarında senin sevdan var. Demir atmış yüreğime .Herhalde dünyadaki en şanslı kişi benim; çünki senin sevgine barınaklık yapıyorum.

Suya Yazılmış Mektuplar

Umuda gülümseyen yüzünün coğrafyalarında geziniyorum yine. Aldırmadan kuru ayazlara gözlerindeki baharları soluyorum. Su gibi berrak, güneş kadar sıcak yüreğine nefesimi bırakıyorum.

Seni "sende " yaşarken, kelimeler raks ediyor adeta. Masmavi huzurun içinde filizlenen sarmaşık güllerin arasında vuslatıı beklemektedir yüreğim. Küçük ellerimle her karanlığa senin gözlerini aydınlık diye çiziyorum.Bembeyaz gökyüzüne ellerimi kaldırıp varlığına duacıyım.

İyiki Varsın

Ne güzeldir birine " İyi ki Varsın" Diyebilmek..
Bu " biri" hayatınızdaki o boşlukta iyilerin derinliğini bırakmıştır.Bıraktığı derinlik de,
devamında iyi damlalarını ardından getirmek de gecikmeyecek ve "İyikiler" denizini oluşturacaktır.
Bu deniz berraktır.Ayaklara batacak çakıldan ıraktır. Ne kadar derine giderseniz gidin denizin dibi
aynı mavilikte olacaktır.
Bu deniz sukundur.Sizi fırtınalarında savurmaz. Başka denizlerdeki fırtınaların önceden habercisidir.
Onu izlerken dalıp gidersiniz hayallere , ama şu anki gerçeklerle..
Bu deniz Filizdir.Yeşilinin taze kokusu ,yeni doğuşların müjdesidir. Emekle beslenir ,meyveleri
çeşit çeşit renk renkdir.

Sevmek Böyle Özdeşleşmemeliydi İsminle

Sevmek böyle özdeşleşmemeliydi isminle.

Ve sen bunca yoğunluklar içinde sıyrılıp sonsuzlaşmamalıydın içimde. Kaçsam bu duygudan, kurtulabilir miyim(?) bilmiyorum. Kurtulmaya çalışsam pesimden gelir mi bu sevgi? Bilmiyorum. Sen bir bilinmez olarak devam edip gidecek...

Ne yazık , çok yazık!
Ben seni insanlarla paylaşmak istiyorum. Oysa insanlar seni kendilerine ait kılmak istiyorlar. İnsanlar seni benimle paylaşmak istemiyorlar. Korkuyorlar benden. Evet, içimdeki yüceliğini, içimdeki sonsuzluğunu biliyorlar da korkuyorlar benden. Seni benimle paylaştıkları zaman seni çekip alacağımı ve hatta senin kendiliğinden bana geleceğinden korkuyorlar. Ve susmadığım zaman biliyorlar ki sen büyüyeceksin içimde.
Benim sözcüklerimle yüz yüze gelmek istemiyorlar onlar. Biliyorlar ki sözcüklerle gelsem sığdıramayacağım seni hiçbir şeye.

Çobanın Aşkı

Aşıktı delikanlı. Sevgilisinin isminden başka bir şey bilmediğinden mi, konuşmaya mecali olmadığından mı bilinmez, arkadaşı anlatıyordu onun halini:

- Gözleri günlerdir uyku görmedi efendim, diyordu, yemiyor, içmiyor, işi gücü, gecesi gündüzü havası suyu o kız oldu sanki. Ne desem kâr etmiyor, son bir çare diye geldik size. Halbuki "sen bir garip çobansın, o padişahın kızı, davul bile dengi dengine" dedim ya, dinlemiyor efendim, ama herhalde aşkın gözü kördür diye de buna diyorlar, değil mi efendim...

Aşıktı delikanlı. Sevgilisinin isminden başka bir şey bilmediğinden mi, konuşmaya mecali olmadığından mı bilinmez, arkadaşı anlatıyordu onun halini:

Her Şeye Rağmen Seveceğim Seni!

Ben seni kocaman bir yürekle sevicem.Gözlerim değil, yüreğimdir seni görecek.Sen damarlarımdaki kana karışıp , gelip oturmalısın yüreğime.Bir başka yerde olmamalısın zaten. Sen, benim en değerli yerimde, yüreğimde olmalısın, orada kalmalısın.

Tek aşka ev sahipliği yapan bu yürek, ilk kez bu kadar kolay kabullenecek seni. Herhangi bir konuk olmayacaksın artık. Bu yüzden ne ağırlama faslı olacak, ne de ugurlama. O yüregin gerçek sahibiysem, Şimdi sonbahar, kışa giriyoruz ya...

Ben dört mevsim baharı yaşayacağım seninle bir anda. Çiçek çiçek açacaksın yüreğimde. Gökkuşağı zayıf kalacak, senin renklerin karşısında. Taze bir yaprak gibi yeşil olacaksın bende. Açelyaysan pembeliğinle,Üzerine çiğ taneleri düşmüş sarı gülsen,Kırmızıysan bir ateş gibi Ve mavim olacaksın...

Severek Ayırlanlara...

Vakit, ikindi sonu.Güneşin rengi gökyüzünü kızıla boyamak da. Martılar gözlerimde kanat çırpıyor. Seni önce, Rab-bim''e sonra,çığlıkları sonsuzluğu andıran martılara bırakıyorum.Güneş reginde deniz,hayalin tutuşmuş yanmakta. Nasılda ürpertiyor soğuk insanı.Rivayete göre; CENABI HAK "suyu yaratmış ve nazar kılmış.

Yaratıcısının nazarından öyle ürperti duymuş ki su, o gün bu gündür,rüzgar olmasa bile, korkudan titrer dururmuş.

İnsan bu su misali…Kıvrım kıvrım akar ya,benim de ruh derinliklerime akmak ta iken düşünceler...

İnsan bu! Bazen,rahmet deryasıdır.bazen,zulmet.Kimi gün,sevgi kupası olur. kimi gün nefret.Bahar iner iklimine apansız,çiçeklenir renk renk kalp ovası. kimi gün, kışı soluklanır yaz ortasında yüreğine kar yağar şaçından evvel.

Kırlangıcın Aşkı

Kırlangıcın biri, bir gün bir adama aşık olur. Günlerce penceresinde onu gözler. Derdini anlatmak, içini dökmek ister ama nedense bir türlü csaret edemez.

Günler günleri takip eder, sonbahar yaklaşır. Zamanının az kaldığını farkeden Kırlangıç nihayet tüm cesaretini toplayarak gönül verdiği adama her şeyi anlatmaya karar verir.

Pencereyi açıp temiz havayı teneffüs etmek isteyen genç adam, güzel bir kuşun karşıdaki ağacın bir dalından kendini izlediğini görür. Camına doğru uçtuğunu farkederek irkilir. O ne! Hayret edilecek bir şey, kuş hiç korkmamakta hatta, camın pervazını tutan ellerine kadar yaklaşmaktadır. Kısa bir sessizliğin ardından kuş dile gelir ve

"Ey sevimli adam, ne zamandır ben sana aşığım. Ne olur beni içeri al, dost olalım" der. Fakat son derece ciddi olan adamın bu kuşla uğraşacak vakti yoktur, kabaca kuşu iter ve

"Hadi git işine. Ben senle uğraşamam" der.

İlan-ı Aşk

Genç bir delikanlı saatlerdir genç kızın peşinden geliyordu. Genç kız dayanamayıp arkasını döndü:

- Neden saatlerdir beni takip ediyorsunuz? diye sordu.

Genç erkek :

-Sizi seviyorum hem de canımdan çok seviyorum!

Genç kız :

-Bak benim arkamdan ablam geliyor, o benden daha güzel benden iş çıkmaz sen ona git..

Delikanlı arkasını dönüp bakınca çok çirkin bir kızın geldiğini görüp sinirlenmiş ve genç kıza dönmüş :

-Neden bana yalan söylediniz?

-Asıl siz bana neden yalan söylediniz?

Eğer beni gerçekten seviyor olsaydınız, dönüp arkanıza bakmazdınız.

Çünkü gözünüz benden başkasını görmezdi.

alıntı

Ben Artık AĞLAMALIYIM

Yağmur yağıyor dışarda....Caddeler boş ve kimsesiz...Gökyüzünün maviliği gözlerimi kamaştırmıyor! Belli bir derdi var, göstermiyor yüzünü yeryüzüne...Yoksa...yoksa bu yağmur damlaları,onun gözyaşları mı?
Anlamalıydım.....

Benim içime akıttığım,utanıpta ağlayamadığım gibi, oda büyük bir boşluğa akıtıyor gözyaşlarını hepsi bu....Hiç olmazsa benden daha cesaretli, tüm dünyaya haykırırcasına ''İşte; saklamıyorum ve ağlıyorum''diyor adeta.....

Benimse ışığını açmadığım,sadece müziğin sesi ve tütsü kokusu olan odamda camıma inen her damla içimi acıtıyor!!!

''N'olur'' diyorum, ''Yeter artık,AĞLAMA''.....!!!

Bir zamanlar, bana herşeyi hatırlatan aklım,şimdilerde hatırlamak istemediğim tek şeyi unutturamıyor...N'olur'' diyorum, ''Sus, HATIRLATMA''....!!!

Artık Ağlamam Lazım

Hani her şeyimi hisseden
Hani benim yarınımdın sen
Yalan söyleyende sen
Kızıyorsam sevgimdendir hep sevgimden
Şimdi artık git istersen

Öyle Bir Sevgi Edinmeliyim ki..

Öyle bir sevgi edinmeliyim ki,
beni sevginin, aşkın ve bütün güzelliklerin kaynağına yöneltsin.


Öyle bir sevgi edinmeliyim ki,
aşk -ı mecazi aşk- ı hakikiye dönüşebilsin.
Öyle bir sevgi edinmeliyim ki,
iyi kötü ayırımı olmadan tüm mevcut birimleri kapsayabilsin.
Öyle bir sevgi edinmeliyim ki,
azaba hüküm giymiş tüm insanlara ve dahi ezeli düşmanım iblise bile merhamet duygularıyla yönelmeme vesile olabilsin.

Öyle bir sevgi edinmeliyim ki,
içimde ne kadar çirkin haslet varsa cümlesini yakıp kül edebilsin.
Öyle bir sevgi edinmeliyim ki,
beni sevgiliden bir an için bile ayrı düşürmesin.
Öyle bir sevgi edinmeliyim ki,
vuslatın lezzetini tattırdıktan sonra visalin acısını bana unutturabilsin.

Öyle bir sevgi edinmeliyim ki,
bana karanlık görünen dünyamı, ümit ve sevgi aydınlığına çevirsin.

Nazim AKPINAR

Aşk ve Zaman

Bir zamanlar, bütün duygularin üzerinde yasadigi bir ada varmis: Mutluluk, Üzüntü, Bilgi ve tüm digerleri... Ask dahil. Bir gün, adanin batmakta oldugu duygulara haber verilmis.

Bunun üzerine hepsi adayi terketmek için sandallarini hazirlamislar. Ask,a adada en sona kalan duygu olmus, çünkü mümkün olan en son ana kadar beklemek istemis. Ada neredeyse battigi zaman, Ask yardim istemeye karar vermis.

Zenginlik, çok büyük bir teknenin içinde adanin önünden geçmekteymis. Ask, "Zenginlik, beni de yanina alir misin ?" diye sormus.

Zenginlik, "Hayir, alamam Teknemde çok fazla altin ve gümüs var, senin için yer yok" demis. Ask, çok güzel bir yelkenlinin içindeki Kibirden yardim istemis. "Kibir, lütfen bana yardim et "Sana yardim edemem, Ask.

Hoşça-Kal

Biraz daha kalırsam yanında, vazgeçeceğim.

Kırık dökük düşlerin beslediği bir
yoksulluktan geliyorum. Bir başkasının gözlerini
görüyorum gözbebeklerinde. Bir başkasının
sesinin tınısı çalınıyor kulaklarıma, sen, benim
en sevdiğim şarkıyı söylerken. Anlıyorum, bir
başka yürek değmiş yüreğine. Yeni nefesleri
solumak için çoktan yola çıkmış nefesin.

Söylemediklerini biliyorum. Anlıyorum
içindeki yeni yetme sevinçleri. Sen artık bu
denli ezik yaşamak istemiyorsun yanımda. Bu
denli soğuk geceler üşütüyor artık seni. Ne
ekmeğin emeği, ne de benim
puslu geçmişim tutabilir seni yanımda.

Hissediyorum gideceksin, bu kenti hiç
sevmedin sen. Bunca yıllık ömründe hiçbir yeri
sevmedin memleketin kadar, belki de sevemedin,
sevmeyi denemedin. O yüreği neden sevdiğini
seziyorum. Sen onun düşlerinde kendi memleketini
buldun.

Eğer benim düşlerimi tanımış olsaydın,

'Seni Seviyorum' Derken...

Merhaba gözümün nuru can kardeşim! Dudağındaki tebessümü kaybetmemişsin daha..Ne güzel dünyaya gülen gözlerle bitip tükenmeyen bir sevgi ile bakabilmek ve insanlara tebessümler saçabilmek senin gibi.
Biliyorum, çok üzülüyorsun donuk gözlerle karşılaşınca..Ne yapalım arkadaşım! Herkes senin gibi değilki. Beş parmağın beşi bir olmuyor.Duyabiliyorum 'hayır olmalı' dediğini..Haklısın arkadaşım!

Aslında insanlar senin gibi olmalı. Bilseler bir tebessümle neler yapabileceklerini, bir çocuğun gözlerindeki ışıltıyı,bir tebessümle nasıl görebileceklerini..Sıkıntılarla dolu bir insana, nasıl dünyaları verebileceklerini bilseler..Ve gülen gözlerin buzları nasıl erittiğini, kalpleri nasıl birleştirdiğini yüreklerdeki kini nasıl sildiğini bilseler...

Eminim onlar da senin gibi olmak isterlerdi..Sevgi saçıyorsun gülen gözlerinle arkadaşım..Saf ve hiç beklentisi olmayan bir çocuk gibi.