Keskin Bıçak

Züleyha'nın Yusuf'a olan aşkı.. Tutku ve sevgi ile önüne geçilemeyen derin duygular. Keskin bir bıçak gibidir aşk. Aileleri eşleri bir arada tutan özdür.

Ailem köşesi, zehirliok ile yayın hayatına başlamış keskin bıçak sayfamızın devamıdır.

Bu bölüm, 2 Temmuz 2006 tarihinde yayın hayatına başlamıştır. Bugün aciz.net altında yayına devam etmektedir.



“Sen daha iyisini bilirsin!”

Şimdi de kariyer sahibi bir erkekle evli kadının sıkıntısız, huzurlu bir aile için dikkat edeceği hususlara değinmek istiyoruz. Tecrübeler göstermiştir ki, kendisini iyi yetiştirip geliştirmiş olması şartıyla, ilköğretim mezunu hanımla yüksek tahsilli bey de mutlu beraberlik yaşayabiliyor.

Yüksek tahsilli beyin evlilikteki psikolojisini tahlil ettiğimizde karşımıza ilginç özellikler çıkıyor. İşte "yüksek tahsilli beyle geçinme sanatı"nın önemli ve hassas incelikleri: Yüksek tahsilli bey için "haddini bilmek" önemli bir özelliktir. Bunun için ukalâlık sınırlarını zorlayıcı üslûp ve konuşma alışkanlığı ciddî problem demektir.

Hanımların iyi geçim için diline daha fazla sahip olması, en son söylenecek sözü en başta söylememesi, bilgiçlik taslamaktan kaçınması, konuşurken gereksiz ayrıntılara girmemesi gerekir. Her insan gibi yüksek tahsilli bey de, iltifat, övgü ister. Fakat yapılacak övgü, tebrik ve takdir ifadesi olu orta olursa tepki çeker; ters etkiye yol açar.

İnternetin çocuklar üzerindeki etkisi

İnternet kültürümüz, bilgimiz yok diye de teknolojinin bu nimetini kötüleyemeyiz, göz ardı edemeyiz. Bunun zararını, faydasını öğrenip, faydalı hale getirmeliyiz. Bugün bilgisayar asrındayız, bunsuz yapamayacağımıza göre gerekli tedbirleri almak zorundayız. Sadece biz değil, gelişmiş Batı’da da
Bilgisayar - İnternet alışkanlığı, eğitimcileri tedirgin etmeye başladı. Avrupa'da, sivil toplum örgütleri, gençleri adeta esir alan bilgisayar tutkusuna karşı kampanyalar düzenliyor.

AImanya'da düzenlenen "Benim bilgisayarım yok, ama bir sürü arkadaşım var!" kampanyasındaki slogan dikkat çekici. Evinde kendine ait bir bilgisayarı olup da bütün gününü ekran başında geçiren gençler kolay arkadaş edinemiyorlar. Zamanla asosyal ve problemli bireyler haline geliyorlar. Bilgisayar oyunu, internet gezintileri, çocukları, gençleri sosyal hayattan giderek koparıyor.

Günümüz genç kızları!

Gazetenin 3. sayfasında bir haber: "12 yaşındaki kız internette tanıştığı adama kaçtı." Sayfayı çevirin: Edirne'de sevişirken görüntülenen liseli kızın fotoğrafları... Ve günlerdir Mardin'den Sivas'a kadar Türkiye'nin dört bir yanından 12 - 13 yaşında küçük kızlara tecavüz haberleri...

Madalyonun bir yüzünde ağzı salyalı sübyancılar var. Peki diğer yüzünde?.. Alttan alta inanılmaz bir "ergen ihtilali" yaşadığımızın farkında mısınız? * * * Son zamanlarda bir lise mezuniyet balosunda bulundunuz mu hiç?

Gitseniz, gördüğünüz ağır makyajlı, cesur dekolteli, yüksek topuklu, cep telefonlu kızların 16 - 17 yaşında olduğuna inanabilir miydiniz acaba? Levent'te bir estetik kliniğinde görevli bir uzmanla görüştüm. Dinlediklerime inanamadım:

Çocuk Terbiyesinde Dikkat Edilecek Hususlar

İslâm âlimlerinin ve velîlerin büyüklerinden Celâleddîn-i Devânî çocuk terbiyesine çok önem verilmesini sık sık anlatırdı. Çoçuk terbiyesi ile ilgili olarak buyurdular ki: "Çocuk dünyâya gelince, yedinci günü ona isim koymalıdır. Düşünüp iyi bir isim koymalıdır. Çünkü rastgele bir isim konursa, ömür boyu ona sıkıntı verebilir. Bunun için çocuğa iyi isim koymaya dikkat etmek, çocuğun babası üzerindeki haklarındandır. Süt emme zamânı bitince, terbiyesi ile meşgûl olmalı, kötü ahlâk ve huy edinmesine engel olmalıdır.

Çünkü çocukların kâbiliyetleri kemâl üzeredir. Tabiatının meyli ise kötülükleredir. Çabuk bozulabilirler. Bunun için iyi ahlâklı olmasına dikkat etmeli ve bunda bir sıra gözetmelidir. Çocukta ilk görülen, göze çarpan duygu hayâdır. Hayânın çokluğu, fazîlete işârettir. Çocukta hayâ hasleti görünce, daha çok ihtimâm etmelidir. İlk terbiye, çocuğu kötü arkadaşlardan men etmek, alıkoymaktır. Çünkü, çocukların rûhu temiz bir ayna gibidir. Karşısında olanı hemen tutar, alır.

Evlilikte asâletin önemi

Araştırmadan, incelemeden sokakta ayak üstü verilen evlilik kararı, kısa zaman sonra yine sokakta bitmeye mahkûmdur. Evlilikte aranılacak özelliklerin başında, dindar olup olmadığı, dînimizin emirlerine uyup uymadığı gelir. Bundan sonra da diğer özellikler gelir.

Bu özelliklerin biri de kadının soyudur. Güzel ahlâk, neseb yolu ile devam eder. Bu sebeple iyi bir âileden kız almalıdır. Güzel ahlâk sahibi kadın, her türlü şartlarda kocasına sâdık kalır. Dînine bağlı olur. Dînine bağlı kimse ise, bütün iyi huyları kendinde toplamış kimse demektir. Nitekim hadîs-i şerîfte, (Kadını güzelliği için alma! Güzelliği onu helâke sürükleyebilir. Malı için de alma, malı onu azdırabilir. Dindar olanla evlen!) buyuruldu.

Kötü huy ve iffetsizlik ile adı çıkıp, kendini ve kocasını dillere düşüren kadından kaçınmalıdır. (Gübrelikte biten gülleri koklamayınız!) hadîs-i şerîfi, sütü bozuk, ahlâksızlarla evlenmeyi yasak etmektedir.

İnterneti en çok hangi amaç için kullanıyorsunuz?

* Chat, karşı cinsten birileri ile tanışma yahut sohbet için\n* Forumlara takılmak, tartışmak ve paylaşım için\n* Mp3 indirme, dinleme ve aramak için\n* Haber takibi, güncel olaylar hakkında malumat ve gazete okumak için\n* Bilgi paylaşımı, yeni şeyler öğrenme ve araştırmalar için\n* Oyun oynama, eğlence, saatlerce zaman öldürme ve sörf için\n* Para kazanma, ticari işlerin takibi, alış-veriş ve iletişim için\n* İnternete çok fazla vaktim olmuyor. Emaillerim ve lazım olduğunda giriyorum\n* İnternetten hiç çıkmıyorum ki.. Genelde hepsinide yapıyorum\n* \n

Güzelliğinde İmtihanı Var

Süleyman bin Yesâr, bir arkadaşıyla “Ebva” denen yerde konaklamışlardı. Arkadaşı yakındaki alışveriş yerinden bir şeyler almak üzere çadırdan ayrıldığı sırada Süleyman’ı geriden gözetleyen bir bedevi kadını hemen çadırın kapısına gelerek:
– Buraya kadar gelir misin? diye seslendi.

Süleyman, serili sofradan yiyecek isteyeceğini düşünerek bazı şeyleri alıp da kadına doğru yürürken kadının ikazı farklı oldu:

– Ben yiyecek falan istemiyorum, seni istiyorum seni. Yakışıklılığın hoşuma gitti. Karşı çadıra gel. Kimsecikler yok yanımda! Süleyman, bir imtihana tabi tutulduğunu düşünerek bağırmaya başladı:

– Defol buradan şeytanın elçisi. Şimdi arkadaşım gelir, İkimiz de rezil oluruz!

Kadın, beklemediği bu karşılıktan ürkerek peçesini yüzüne kapayıp çadırına dönerken, Süleyman da içeriye girip ağlamaya başladı. Bu sırada çarşıdan aldığı şeylerle gelen arkadaşı Süleyman’dan yaşadığı durumu dinleyince o da ağlamaya başladı. Süleyman şaşırmıştı.

– Sen niçin ağlıyorsun? diye sordu. Aldığı cevap şöyle oldu:

Einstein'ın Sorusu

Bu soruda hiç bir şekilde şaşırtmaca yoktur. Tamamen mantığa dayalıdır. Mantıklı bir şekilde çözüme ulaşılabilir. Bol şanslar!!!

1-) 5 tane ev var hepsi ayrı renk
2-) Her evde oturanın ayrı bir uyruğu var
3-) Hepside ayrı bir içecek içiyor, ayrı bir hayvan besliyor, ayrı bir marka sigara içiyor.
4-) Bu 5 insanın hiçbiri öbürünün yaptığını yapmıyor yani sigarası ayrı, içeceği ayrı, besediği hayvan ayrı ve evi ayrı.

Soru : Balık kime ait...?

İpuçları:
1- İngiliz kırmızı evde oturuyor.
2- İsveçlinin köpeği var
3- Danimarkalı çay içiyor.
4- Yeşil ev beyaz evin solunda duruyor.
5- Yeşil evin sahibi kahve içmeyi seviyor.
6- Palmall sigarası içenin bir kuşu var.
7- Ortadaki evde oturan süt içmeyi seviyor.
8- Sarı evde oturan Dunhill sigarası içiyor.
9- Norveçli birinci evde oturuyor.
10- Marlboro içen kedisi olanın yanındaki evde oturuyor.
11- At'ı olan insan, Dunhill sigarası içenin yanındaki evde oturuyor.
12- Winfield sigarası içen, birayı seviyor.
13- Mavi evin yanında norveçli oturuyor.
14- Alman Rothmanns sigarası içiyor.

Diyabet Hakkında Herşey

Dünyada 200 milyonun üzerinde diyabet (şeker) hastasının bulunması ve bu kişilerin pek çoğunun ihtiyacı olan sağlık hizmetlerini yeterince alamaması nedeniyle 2006 yılında özellikle gelişmekte olan ülkelerde, diyabet bilincinin artırılması amaçlandı. Bu yıl Dünya Diyabet Günü’nde konuya dikkat çekilerek; diyabetin her birey için önemli olduğu vurgulanacak.


“Çok sayıda kişi diyabeti olduğunun farkında değil”
Türkiye’de yaklaşık 5 milyon diyabet hastası olup; bu kişilerin 1,5 milyonu, diyabet hastası olduklarının farkında değildir. Diyabet tanısını erken koymak ve tedavisine erken başlamak, daha sonra gelişecek sağlık problemlerini önleyebilir.

Yaşam boyu süren ciddi bir metabolizma bozukluğu olan diyabet, müdahale edilmediği takdirde vücudun hemen hemen bütün organlarını etkileyebilmektedir. Kontrol altında tutulamayan diyabet; körlüğe, kalp ve damar hastalıklarına, inmeye (felç), böbrek yetmezliğine ve sinir sisteminde tahribata yol açmaktadır. Gebelik sürecinde kontrol altına alınamayan diyabet ise doğumsal bozuklukların görülme riskini artırmaktadır.

Giriş

Aşk, evrenin muhteşem bir güzellik ve düzen içinde yaratıldığı zamandan beri var oldu. İlk insanla birlikte insanlar arasındaki en renkli, en zevkli, en zengin bir duygu çağlayanıdır aşk.

Sevginin, en yoğun ve en coşkun bir şelâle gibi çağlamasını anlatan aşk, insanları birbirine bağlayan, birbirine yaklaştıran bir sihir, bir efsun âdeta. İnsanları neredeyse gözü kapalı cezbeden bu sırlar yumağı, çok tatlıdır, çok güzeldir, çok şirindir, çok keyif vericidir...

Ancak her aşkın önünde nice tuzaklar, nice zorluklar ve nice engeller vardır. Onları aşmak; yürek, cesaret, akıl, mantık, bilgi, hüner, sabır, azim ve hepsinden önemlisi bir yöntem ister. Bu erdemleri taşımaz ve yöntemini uygulamazsanız, sevdanız yarım, aşkınız sonuçsuz, yuvanız mutsuz olur.

İşte “Ömür Boyu Aşk”, her duygunun örselendiği ve başkalaştığı bir dünyada; sevgiye ve aşka nitelik ve kimlik kazandırmak için vardır.

Kardelen & Hercai

ÇOK UZUN YILLAR ÖNCE İKİ KIR ÇİÇEĞİ BİRBİRLERİNE AŞIK OLURLAR,
HER BAHAR DİĞER ÇİÇEKLER GİBİ ONLARDA AÇIP GÜNEŞE MERHABA DERLER.
FAKAT BİR BAHAR BAŞANGICI BU ÇİÇEKLERDEN BİRİ DİĞERİNE; "
BİZ DİĞER ÇİÇEKLER GİBİ BU BAHAR AÇMAYALIM KIŞIN ORTASINDA HERKESİN SOĞUKTAN KAÇTIĞI KARLI GÜNLERDE AÇALIM Kİ BÜTÜN DOĞA BİZE AİT OLSUN" DER.
VE İKİSİDE O BAHAR AÇMAMAYA KARAR VERİRLER.
BİRİ AÇMAK İÇİN KIŞIN GELMESİNİ VE KARIN YAĞMASINI BEKLERKEN, DİĞERİ O YAZ AÇAR.
O GÜN BUGÜNDÜR KARDA AÇAN VE SEVGİLİSİNİ BEKLEYEN ÇİÇEĞE KARDELEN, SEVGİLİSNİ YARI YOLDA BIRAKAN ÇİÇEĞEDE HERCAİ DENİLİR.
İŞTE BU YÜZDEN HAYIRSIZ SEVGİLİYE HERCAİ DİYE HİTAP EDİLİR.....

Kurumuş Gül

Kurumuş bir gül buldum
Defterimin arasından
Birden içimi sonsuz
Mutluluk kapladı
Yeniden dogmuş gibi
İlk günkü kadar taze degıldı ama
Hatırası o kadar eskımemıstı
Gözlerımı kapadım bır an
Ve..........
Kurumuş bır gülü kokladım
Yagmurlu bir günü hatırlattı
Mutluluktan sarhoş oldugum bır anı
O an senı ıcıme cektım cektıkce daha cok
Gömüldüm anılara yıkıldım
Ah o cocuksu sevdam
Düşündükce göklere çıkardıgım
Saf ve temız cocuksu sevdam
Sonra vakitsiz uyanı verdim
Biliyormusunuz
Şimdiki aşklar sevgiler o kadar cocuksu degıl
Umudun mutlulugun yerıne
Yıkılışı vaad ediyorlar
Belkide bunlardır kurumuş güle düşkünlüğümün sebebi .....

Önsöz

Bu bilgileri yazmak emek ve çaba ister, heyecan ister, yürek ister. Anlayış, bilgilenmişlik, içtenlik, geniş bakış açısına sahiplik ister. Hele hele "çocuk" mevzuunda daha neler ister neler.

Bütün bu meziyetleri bir "kafa, kalp ve ruh"ta toplamak oldukça zor olsa gerek. Biraz da ilhi verginin, vehbiyyetin ve kesbiyyetin de rolü var tabiiki.

Böyle bir bigilere yazmaya kalkışmak ta öyle sanıldığı gibi tek bir kişinin halledebileceği, ele alabileceği, ortaya koyabileceği ve yapabileceği şey değildir. Dolayısıyle diğer insanların yaptıkları çalışmalar, ürettikleri eserler hatta konunun uzmanı ve oteriteler şahsiyetlerle irtibat kurmalar vs. gibi bir çok öz kaynaklardan istifade etme cihetine gidilmesi zaruridir. Ama burada dikkat edilmesi ereken, "doğru bilgi", "doğru kaynak" ve "doğru yol ve yöntem"lerden faydalanma cihetinin takip edilmesi ehemmiyet arzetmektedir. Buradaki inceliğe dikkat edilmesi lazımdır...

"Çocuk sevgisi" bana önce Sevgili Peygamberimden ve sonra da muhterem pederimden intikal etmiştir.

Çocuk ve çocuk yetiştirilmesi üzerine meşhurlar ne dediler?

"Ebeveynliğin, bir dizi yürekli ve basit işler gerektiğini anımsadım. Çocuklarımız için, elimizden gelenin en iyisini zevk ve şefkatle yaptığımız anlarda, onları sevmeyi tekrar öğreniriz. Bu arada hem çocuklarımızın, hem de biz ebeveynlerin ihtiyaçları ve becerileri değişir durur." ..............................................-Mary Lou Rozdilsky-

"Çocuk yetiştirmek her ana-baba için olağanüstü bir deneyimdir. Çocuğunuzun gözlerinin içine bakın ve orada kendi içinizdeki çocuğu görmeye çalışın. Bunu yapmak için hiçbir zaman geç değil. Orada içinizdeki çocuk hâlâ sevgi, ilgi, şefkat ve bakım bekliyor. Onunla ilgilenip, çocuk olmanın keyfini ve güzelliğini yeniden yaşayabilirseniz, çocuğunuzla birlikte ve bu kez "eksizksiz" büyüdüğünü farkedeceksiniz." ...........................................-Klinik Psikolog: Emel Sağlamtunç-

"Çocukluk mantığın uykusudur.".........................................-Thomas Fuller-

Çocuk yetiştirmede yöntem ne olmalı?

Çocukların eğitimi ve yetiştirilmesinde genel eğitimin eksik olduğu kabul edilmektedir. İnsanalar herhangi bir meslek sahibi olmak için eğitim görürken, anne ve baba olmak için ve çocuk eğitimi, bakımı konularında hiçbir eğitimden geçmezler. Genel olarak üç tip çocuk yetiştirmede yöntemine rastlanmaktadır. Otoriter yaklaşımda, çocukta istenilen davranışın geliştirilmesi katı kurallarla sağlanır.

Demokratik yaklaşımda anne baba çocuklarından beklediği davranışın nedenlerinin çocuk tarafından anlaşılması için çeşitli açıklamalar yapar ve benimsemesini sağlamaya çalışır.

Çocuğu kendi haline bırakan ailelerde ise çocuk deneme yanılma yoluyla çevresini tanımakta ve keşfetmektedir. Kendisine fazla güvenen, kendini denetleyen, sorgulayan, araştırıcı, kendiyle barışık çocukların anne-babaları çocuğu hem denetler, hem de ondan bazı şeyleri talep eder. Aynı zamanda çocuğa karşı şefkatli, sıcak, akılcı davranılması ve çocukla iletişime her zaman hazır, istekli ve teşvik edici olunması gerektiğini bilirler.

Anne-Babalara İlk On Mesaj

01 - Doğum aralıklarının en az iki yıl olmasını sağlıyarak, 18 yaşından önce gebe kalmasını önleyerek ve toplam gebelik sayısını dörtle sınırlayarak gerek kadınların gerekse çocukların sağlığı çok daha iyi bir hale getirilebilir.

02 - Gebelikte ve doğumda karşılaşılabilecek tehlikeleri azaltmak için bütün kadınlar, gebelikleri süresince düzenli aralıklarla doktor kontrolüne başvurmalı ve bütün doğumlar sağlık personeli tarafından yaptırılmalıdır.

03 - İlk aylarda bebek için en iyi yiyecek ve içecek sadece anne sütüdür. Anne sütüne ek olarak, dört ile altı aylık olduklarında bebeklerin başka besinlere de ihtiyaçları vardır.

04 - Üç yaşın altındaki çocukların beslenmelerine özen gösterilmelidir. Bu çocuklar günde beş veya altı kez beslenmeli ve yemekleri, sebze püreleri eklenerek özel olarak zenginleştirilmelidir.

Çocuğun eğitiminde bazı püf noktalar

-Çocuk ailenin gülüdür. Çocuk aile bahçesinin ayrı bir rengi, ayrı bir ahengidir. Çocuğun gülümsemesi anneye saadet soluklatır. Neşeli, sevimli ve sıcak aile iklimlerinin zirvelerine tırmanmak çoluklu evlerde mümkündür.

-O halde "ilahi bir lütuf ve ikram" olan bu gönül zirvesine tırmanın, yerinizi alın.
-Çocuğunuz doğduğunda ona güzel bir isim koyun. İki cinse de konulan veya toplumda alay konusu olabilecek isimlerden kaçının. Bu isim mahşerde çağrılabileceği bir isim olsun.

-Çocuğunuzun sağ kulağına ezan, sol kulağına kâmet okunsun.

-Çocuğunuza yemek adabını gösterin. Oturma usulünü öğretin. Konuşma terbiyesi verin. Büyüklerine hürmet etmesini telkin edin. Ona verilmesi gerekli disiplini verin. Sünnet ettirin.

-Çocuklarınızı haramlardan, lüks ve israflardan koruyun. Çocuklarınızın yataklarını ayırma zamanı geldiğinde (on yaşında) kız erkek ayrı yatırın, mümkünse odalarıda ayrı olsun.

-Çocuklarınıza kabiliyet durumlarına ve özelliklerine göre uygun meslekler seçebilmesi hususunda yardımcı olun.

Evlilik Hayatına Değişiklik Getiren Bebeklerdir

- Yeni kurulanbir aile ocağında iki kişi iken üç kişi olmak zaten başlı başına büyük bir değişikliktir.

- Ailede çocuk, ana-babayı birbirine sımsıkı bağlar. Karı-koca ilişkilerinin sıcak, huzurlu, anlamlı geçmesi çocukların cıvıltısına bağlıdır. Cıvıl cıvıl, ışıl ışıl çocuklar aileyi daima diri tutar.

- Bebekler, aile ağacının "değişim meyveleri" dir.

- Karı-koca olarak bebeğinizi birbirinizden kıskanmanıza hiç gerek yoktur. Ama muhakkak ki insan fıtratı farklı farklı boyutlardadır. Koca karısına karşı kıskanç olabileceği gibi, çocuğuna karşı da olabilir. O halde birbirinize fikirlerinizi söyleyin. Birbirinizle danışıklı olun. Fakat hiçbir zaman karşılıklı anlayış, hoşgörü ve toleransı elden bırakmayın.

- Günün önemli vakitlerinde birbirinize vakit ayırın. Özellikle dışarı çıktığınızda birbirinizle birlikte olmaya çalışın. Birbiriniz için enerji birikimi temin edin.

Bebek Anne Rahminde Nasıl Teşekkül Eder?

İlk 8 haftada bebeğin bütün temel organları tamamlanır. 8 haftadan sonra temel organların ve tüm vücudun gelişmesi devam eder.

1. HAFTA: Döllenmeyi takip eden 30 saat sonra hücre bölünerek çoğalmaya başlar. Yavaş yavaş rahime doğru inerek rahim duvarına yerleşir.

2. HAFTA: Bölünüp çoğalan hücrelerden bir kısmı plasentayı ve ona bağlı göbek kordonunu meydana getirirler. Bir başka hücre grubu, koruyucu keseyi oluşturmak üzere faaliyete geçer.

3. HAFTA: İki bölme halinde kalp, göz ve kulak taslakları ortaya çıkar. Boyu ancak 3 mm kadardır. "Aşerme" dedikleri bulantı ve kusma bu devrede ortaya çıkar.

4. HAFTA: Ağırlığı 0.4 grama boyu da 4mm'ye ulaşmıştır. Başı gövdeden seçilmeye başlar. Kol ve bacaklar tomurcuklanır. Dil gelişmesi bu dönemde başlar. Kalp tam şeklini almamış olmakla beraber atışları başlamıştır. Başı, gövdesi ile 90'lik (derece) bir açı yapacak pozisyonda durur.

5. HAFTA: Kol bacaklar şekillenmeye kalp atışları hızlanmaya başlar. Omuzları ortaya çıkar. Kulak kepçeleri, parmaklar tomurcuklanır. Burun, üst çene ve mide taslakları oluşmaya başlar.