Keskin Bıçak

Züleyha'nın Yusuf'a olan aşkı.. Tutku ve sevgi ile önüne geçilemeyen derin duygular. Keskin bir bıçak gibidir aşk. Aileleri eşleri bir arada tutan özdür.

Ailem köşesi, zehirliok ile yayın hayatına başlamış keskin bıçak sayfamızın devamıdır.

Bu bölüm, 2 Temmuz 2006 tarihinde yayın hayatına başlamıştır. Bugün aciz.net altında yayına devam etmektedir.



Resulullahın kadınlarla sözleşmesi

Peygamber efendimiz Mekke'nin fethinden sonra erkeklerle sözleşti, dine uymada nelere dikkat edeceklerini bildirdi. Erkekler bildirilen bu hususlara uyacaklarına dair Resulullaha söz verdiler. Bu sözleşmeden sonra Peygamber efendimiz kadınlarla sözleşmeğe başladı. Kadınlarla yalnız söz ile olup, mübarek eli, kadınların ellerine dokunmadı. Kötü huylar, kadınlarda, erkeklerden daha çok olduğundan, daha çabuk tesir altında kaldıklarından kadınlarla sözleşirken, erkeklerden daha fazla şart, araya kondu. Allahü teâlânın emirlerini yapmış olmak için, bunlardan kaçınmak lazım geldiği bildirildi.

Bu sözleşmede bulunan kadınlara Resulullah efendimiz hayır dua etti ve aflarını diledi. Bu sözleşmeyi her kim okuyup kabul edip bunlara uyarsa bu sözleşmeye dahil sayılır ve bu duaya kavuşur.

Kuzenine aşk tuzağı

Adana’da 500 bin YTL fidye için teyzesinin oğlu 21 yaşındaki Hüseyin Polatdemir ve onun biri kız 4 arkadaşı tarafından aşk tuzağına düşürülerek kaçırılan 19 yaşındaki böbrek hastası Ahmet Geyik, yaşadığı korkulu 2 günü polise anlattı.


Geyik, “Serçe parmağımı kesip babama göndereceklerdi. Öldürecekler diye çok korkuyordum'' dedi.
Babası ile birlikte Karataş İlçesi’nin Tuzla Beldesi’ne bağlı Kadıköy Köyü’nde çiftçilik, aynı zamanda Mısır Çarşısı’nda cep telefonu bayiliği yapan Ahmet Geyik, geçen pazartesi günü bir kız arkadaşıyla buluşacağını söyleyerek evden ayrıldıktan sonra kayboldu. Baba 45 yaşındaki İbrahim Geyik’i cep telefonundan arayan bir kişi, 500 bin YTL fidye isteyip, verilmediği ve polise haber verildiği takdirde çocuğunu öldüreceklerini söyledi. Babanın başvurusu üzerine harekete geçen polisin araştırması sonunda, Geyik’i teyzesinin oğlu ile arkadaşlarının kaçırdığı anlaşıldı. Ahmet Geyik rehin tutulduğu eve yapılan operasyonla kurtarıldı.

AŞK TUZAĞI

Erkeklerde Depresyon

Elimizdeki raporlara göre depresyona giren kadınların erkeklere oranı çok daha az olduğundan depresyon genellikle bir "kadın hastalığı" olarak düşünülür. Oysa erkeklerde depresyon , farkına vardığımızdan daha yaygın olabilir. Pek çok erkek karamsarlığı erkekliğine yakıştıramadığı için durumunu gizlemeye çalışır. Ve başarır da: Ülke çapındaki araştırmalara göre, psikiyatrist dışındaki hekimler, erkeklere depresyon tanısı koyma konusunda %70 oranında yanılırlar. Ne varki , Amerikan Psikiyatri Birliği'nin son yıllık toplantısında , erkeklerde depresyonun gizli kalmasının bir nedeni , onların bu rahatsızlığı kadınlardan farklı ifade etme eğilimleri olabiliceği belirtilmiştir.

SABIR neydi...

Nur-ı aynım, iki gözüm, bildinmi neydi sabır?

Ya neydi kirpiğinin kıvrığına tutulup kalan burukluk.Hani neydi nesre çevrilemeyen söz. Neydi bilgiye adanmış ayazların derununu dolduran acı.

Sabır bir aydınlık,sabır bir teselli... Büyük sahraya yağmur,istiridyeye inci... Sabır göz pınarlarını kurutan ferahlık; sabır hüzünler kulübesinin ışığı... Eyyub ile Yakub, Derviş ile Sultan...

Nur-ı aynım,iki gözüm bildinmi neydi sabır?

Haşre dek yokluğa hüküm giymiş bir güzelin kadehindeki iksirmiydi; son gezginin gözyaşlarıyla suladığı bir çiçekmi,ıssız harabelerin eşiğinde ıstırabı emerek büyümüş nazenin bir kelebekmi?

Karlı caddelerin kıyısında açmış ayın ondördü zambaklar bilir sabrı, nur-ı aynım, altın şehirlere uçan ebabiller bilir. Sadık rüyalarda bir gemi Ağrı dağına çıkar sabırla ve yaralı süvariler geçer kehkeşanlardan darüşşifalara doğru. Serazad türküsüyle hercai bir bülbül konar Kitab'ın son sayfasına, sabrı şeydalanır seherler ve sabahlar boyu nur-ı aynım, sabrı şeydalanır.

Sevilenle İmtihan

Sallantı toz bulutu haline gelmişti. Biz dışarı çıkamadan tavan üzerimize çökmüştü. Ben senin üzerine düştüm, portmanto ise benim üzerime… Ve sen acı çekiyordun. Çünkü kırılan camlar bacağına batıyor, üstüne üstlük ben de hareket edemiyor ve sana acı veriyordum.



Her şey güzel olacaktı. Sen, ben ve hayatımız... Hayallerimiz ve hedeflerimiz... Seni tanıyıp sevdikten sonra hayatıma dair verdiğim sözler… Hepsi çok güzel olacaktı, sen de olsaydın…



Seni tanımak, bana hayatı tanımak gibi geldi. Seni tanımak ve senin ideallerini hayata taşıma yolunda beraber olmak için söz vermiş ve bu beraberliği, ömür boyu sürdürme kararımızı nikâhla noktalamıştık. 'Daima mutlu olacağız ve bir gün gelip ölüm muvakkaten ayırsa bile, birbirimizi unutmayacağız.' diye nikâh memuruna söz verdik. Önce kilometre taşımdın, şimdi ise hayat arkadaşım…

Aşık Olduğun İnsanla Dost Kalmaya Çalışmak

-Dost kalalım ne olur? dedi gözlerimin içine bakarak.. ses çıkaramadım, çünkü boğazıma düğümlenmişti kelimelerim.. oturduğumuz banktan kalkıp sahile doğru ilerledi.. bakakaldım arkasından.. ve onu ne kadar çok sevdiğimi düşündüm.. ama o bana dost kalmamız gerektiğini söylüyordu.. düşündüm sonra, dost kalabilir miyim diye?

Bulutla Yıldızın Hikayesi

Bir zamanlar gökyüzünde Birbirlerini gerçekten çok seven Bir bulutla yıldız
varmış...bulut , gökyüzünün en şeker, en pembe bulutu, yıldızsa; en parlak,
umudu en çok yansıtan yıldızıymış...

gökyüzündeki her varlık onların sevgisi kıskanırmış. tatlı Bir
kıskkançlıkmış taBii ki onların ki... ama Biri varmış ki, bulut ve yıldızın
ayrılmalarını yürekten istiyormuş. hem de yıldızın en yakın arkadaşı
olmasına rağmen...

bulut Biraz safmış, kimseyi kıramazmış... yıldızsa 'bulut' u için elinden
gelen herşeyi yapaBilir, herkese meydan okuyaBilirmiş... zaten onun için Bir
bulutu Bir de çok sevdiği dostu peri varmış... nereden BileBilirmiş ki,
perinin Bir gün bunların hepsini yıldızla bulutun ayrılmaları için
kullanacağını?...

Bir gün nazar değmiş, bulutla yıldıza... hiç yoktan Bir sebepten
tartışmışlar. bulut, çekip gitmiş, hatalı olmasına rağmen...yıldızsa
"nasılsa bulutum beni seviyor, dönecektir." diye düşünmüş. fakat hiç Bir şey
beklediği giBi gitmemiş. ve bulut dönmemiş...kim Bilir, belki de cesaret

Kadının hayâ perdesi kalkınca...

Bilhassa son yıllarda internetin ülkemizde yaygınlaşmasıyla hayasızlık çok hızlı bir şekilde artış göstermektedir. Toplumumuzda, edeb dışı görüntüler ve yazılar gün geçtikçe sıradan, normal bir hayat tarzı şeklinde sunulmaktadır.

Bazan daha ileri gidilerek dini günlerde yapılmaktadır bu sunum. Örnek mi istiyorsunuz, işte size “Feshane Direklerarası” şenlikleri. Mübarek ramazan ayı münasebetiyle düzenlenen, “Feshane Direklerarası” şenliklerinde kadın şarkıcıların, transparan denebilecek kıyafetlerde sahneye çıkartılması en başta ramazan ayına hakarettir, dolayısıyla dinle alay etmektir.

Bununla yapılmak istenen; orucunu tutan, hatta namazını da kılan fakat, akşam olunca da içkisini içen, haram helal demeden her türlü eğelencenin çinde olan bir toplum ortaya çıkartmak. Eğer bir toplum bu hale gelirse zaten iş bitmiş demektir. Çünkü hayasızlıkla ile iman bir arada kalamaz.

Cebrâil aleyhisselâm, aklı, hayâyı ve îmânı Âdem aleyhisselâma getirip,”Yâ Âdem! Allahü teâlâ sana selâm ediyor. Getirdiğim şu üç hediyeden birini kabûl etmeni emir buyurdu” dedi.

“Beli bükük yaşlılar olmasaydı...”

Yaşlılara saygının sosyal boyutundan sonra biraz da dini boyutu üzerinde durmak istiyorum. Yaşlılara, güçsüzlere yardım etmek dinimizin önemli bir kuralıdır. Dinimiz, çocuk, genç, yaşlı toplumun her ferdinin dayanışma içinde olmasını emreder. Peygamber efendimiz buyurdu ki:

“Yaşlılarımıza hürmet ve ikram, Allahü teâlâya saygıdandır. Güçsüzlere, hastalara, yaşlılara ve küçüklere merhamet ediniz! Büyüklerimizi saymayan, küçüklerimize acımayan bizden değildir. Bir genç, bir ihtiyara, yaşından dolayı hürmet ederse, onun yaşına varınca, Allahü teâlâ, ona gençleri hürmet ettirir.”

Dinimiz, anne- baba yaşlanınca bakım evlerine atılarak üzüntü içinde ömürlerini tamamlamalarını değil, çocuklarının daima yanlarında kalmalarını onlara yumuşak davranmayı tevazu göstermeyi, onları üzmemeyi Öf bile dememeği emrediyor.

Haklı mı mutlu mu olmak istersiniz!

Mail adresime, “Haklı olmak mı istiyorsun, yoksa, mutlu olmak mı?" deye bir mesaj geldi.. Evet, herkesin devamlı sorması gereken en önemli sorulardan biri de bu." Haklı mı olmak mutlu mu olmak!”

Hayatta, çoğu zaman ikisi de mümkün değildir. Haklı olmak ve iddialarımızı savunmak hem muazzam miktarda zihinsel enerji tüketir hem de hayatımızdaki insanlarla aramızda mesafe koyar. Haklı çıkma ihtiyacı, ya da başkasının hatalı olduğunu ispatlama arzusu, çevremizdeki insanları sürekli savunmada olmaya yönelteceği gibi bizi de baskı altında tutar.

Buna rağmen çoğumuz kendi doğrularımızı, başkalarının yanlışlarını kabul ettirmeye çalışarak zaman ve enerji tüketiriz. Birçok insan farkında olarak ya da olmayarak başkalarına hatalı olduklarını ispatlarsa, onların bunu minnettarlıkla karşılayacağını ya da en azından bir şeyler öğreneceklerini sanır. Bu çok yanlış bir düşüncedir! Bir düşünün:

Bir ihtiyarın kızına nasihatı

Sevgili kızım, dünyadaki bütün insanlar mesûd olmak ister. Fakat, mesûd olan, pek azdır. Neden bu böyledir? Çünkü, saadetin neden ibâret olduğu bilinmiyor. Asıl iş, saadetin ne olduğunu bilimektedir. Saadet, yalnız dünya saadetinden ibâret değildir. Aksine, asıl saadet âhıret saadetini elde etmektir. Âhıret saadeti nasıl elde edilir? Âhıret saadeti için Allahü teâlânın emirlerine yâni Kur'an-ı kerime ve Peygamberimizin sözlerine itaat etmek lâzımdır.

Allahü teâlânın emirleri arasında: Öldükten sonra tekrar dirilimek, yâni âhırete inanmak da vardır. Cenâb-ı Hak âhıretin nihâyetsiz olduğunu, ebedî olduğunu bize bildiriyor. Dünya hayatı ise, sayılı günlerden ibârettir. O hâlde, saadet iki başlı demektir. Biri âhıret saadeti, öteki dünya saadeti. Bu iki saadetten hangisi önemlidir?

Düğün ve evlilik nasıl olmalı?

Düğün, nişan merasimlerinde esas olan haram işlememektir. Haram işlememek şartıyla mahalli adetlere uygun her türlü merasim yapılabilir.

Kadınlar kendi aralarında def çalıp oynayabilir. Düğünde içki vermek çalgı çalmak kadın-erkek karışık eğlenmek haramdır. Osmanlılar zamanında, düğün yemeği perşem günü ve gecesinde verilir o gece yani cuma gecesi zifafa girilirdi.

Yatsı namazından sonra hoca efendi ile beraber, mahallenin ileri gelenleri,damadın yakınları damadı evine götürür, evde Kur'an-ı kerim okunup dua edildikten sonra evden ayrılırlardı. Düğünde, az veya çok ziyafet vermek sünnettir.

Resul-i ekrem aleyhisselam evlendiği zaman, ziyafet vermiş. Eshab-ı kiramdan olan Abdurrahman İbn Avf'a evlenince, "Bir koyun kesmek sureti ile de olsa ziyafet ver" buyurmuştur.

Düğünde, zenginleri de, fakirleri de davet etmelidir. Resulullah aleyhisselam: "O düğün ziyafeti ne kötü bir ziyafettir ki, zenginler davet edilir de, fakirler mahrum bırakılır" buyurmuştur. Günah işlenmeyen düğünlere icabet etmek vacip ise de, yemek yemek mecburiyeti yoktur. Diğer davetler sünnettir.

Erkeğin evlilikte önemli vazifeleri

Erkeğin kadına karşı vazifelerini İslâm kitâbları uzun uzun yazmaktadır. Biz, buraya uygun, kısa ve fâideli olduğunu görerek, Erzurumlu İbrahim Hakkı hazretlerinin (ölümü: 1195: Siirt, Tillo), Mârifetnâme kitâbında olanı aynen aşağıda bildiriyoruz:

Ey azîz! Erkeğin zevcesiyle görüşmesinde, otuz şeyi yapması lâzımdır:

1- Ona karşı her zaman, güzel huylu olmalıdır.

2- Ona karşı her zaman, yumuşak davranmalıdır.

3- Eve gelince zevceye selâm vermeli (yâni selâmün aleyküm demeli) ve nasılsın? diye hâtırını sormalıdır.

4- Onu tenhada neşeli görünce, saçlarını tutup okşamalı, gülerek bûs etmeli ve sarılmalıdır.

5- Tenhada üzüntülü görünce, onu çok sevdiğini, acıdığını söyleyip, halini sormalı, tatlı şeyler söylemelidir.

6- Yapamıyacağı şeyleri bile, söz vererek gönlünü almalıdır. Çünkü o, evinde kapalı, başkalarından ümitsiz ve yalnız kendisine alışmış olan dostu, dert ortağı, ekmek vericisi, kendini neş'elendiricisi, çocuklarının yetiştiricisi ve ihtiyaçlarını gidericisidir.

Zina günahı

Flörtün bir sonraki devresi zinadır. Evliliğin bir gayesi de zinaya, fuhuşa mani olmaktır. Çünkü zina etmek büyük günâhtır. Nitekim Kur'an-ı kerimde mealen,
"Zinaya yaklaşmayın! Çünkü o, çirkin, aşağı bir iş, kötü bir yoldur" buyuruldu. (İsra 32)

Zinaya yaklaşmayın demek, zinaya götürecek sebeplerden, hareket ve işlerden sakının, yabancı kadınları düşünmeyin, onlarla konuşmayın, onların seslerini dinlemeyin, onlara bakmayın, demektir. Açık saçık giyinmek, kötü işlere yol açabilir.

Kur'an-ı kerimde mealen buyuruldu ki: "Fuhşun açığına da, gizlisine de yaklaşmayın." (Günahların zina gibi büyüğü olsun, bakmak gibi küçüğü olsun hiç birine yaklaşmayın!) (En'am 151)

Hadis-i şeriflerde buyurulduki: "Sizin için en çok korktuğum şey zinadır." "Zina etmeyin, kadınlarınızın cazibesi, sevgisi gider, soğukluk başlar." "Zina fakirliğe yol açar." Zina eden, dünyada üç zarara uğrar:

Rızkı noksanlaşır, ömrü kısalır, yüzünde nur kalmaz. Âhırette de üç zarara uğrar:

1- İlahi gazaba uğrar. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: "Zina edenin yüzü Cehennemde ateşle yanar."

Laura’nın huzurlu evlilik reçetesi

Aktüel dergisinde Eda Göklü’nün bana çok entresan gelen bir yazısı dikkatimi çekti. Bunu yorumsuz olarak siz değerli okuyucularımın bilgisine sunmak istedim.:

“Laura Doyle'un da en büyük isteği evliliğinin iyi yürümesiydi. Ama kocasının daha romantik, anlayışlı, açıkçası tam da "kendi istediği gibi" olmasını beklerken o tam tersi bir tavır takınınca, yalnız ve mutsuz bir kadın oldu giderek. Kocasına yeniden aşık olması gerçekleşmesi mümkün olmayan bir hayaldi artık. O da radikal bir kararla, hayatında ilk kez, kontrolü tamamen erkeğinin ellerine bıraktı. Aslında pes etmişti; ne onun dediklerine karşı geliyordu, ne de kararlarını eleştiriyordu. Akşam programlarını bile ona bırakmıştı onca yıl sonra.

Anneden gelinlik kızına mektup!

Genelde, evdeki kız çocuğu annesini örnek alır. Bunun için anne, her hâli ile kızına örnek olmalıdır. İşte bütün genç kızlarımıza, asırlar önce yaşamış, hâli vakti yerinde, soylu bir âileye mensup Ümâme Hanımın, gelinlik çağındaki kızına yazdığı örnek mektubu sunmak istiyoruz. Bilhassa zamanımızda her genç kızın çok ihtiyacı olan bir nasihat bu:

Sevgili Kızım! Bir kız, annesi ve babası zengin, asil diye evlenmeye ihtiyaç olmasaydı, senin ve benim hiçbir zaman evlenmeye ihtiyacımız olmazdı. Fakat, durum böyle değildir. Yavrum! Şimdi sana kırk yıllık evliliğimin tecrübelerine dayanarak bazı nasihatlerde bulunacağım.

Bu tavsiyelerimi iyice öğrenip icap ettirdiği şekilde hareket edersen, hayatın boyunca rahat edersin. Kocanla aranız hiçbir zaman bozulmaz. Bu dünyada mutlu bir ömür geçirdiğin gibi âhirette de ebedî saâdete ulaşırsın.

1- Kanaatkâr ol! Ya'nî, kocan tarafından getirilen yiyecek ve giyecek herşeyi memnuniyetle kabûl et. Çünkü, kanaat, kalbi huzura kavuşturur.

Müslüman kadın Gayri müslim ile evlenebilir mi?

Gazetemizin manşetten verdiği bir haber dikkatimi çekti. Almanlar'ın meşhur DER SPIEGEL dergisine göre İslamiyet bütün dünyada hızla yayılıyor. Dergi bu konuya beş sayfa yer vermiş. Bu haberleri ve gelişmeleri görünce, insan ister istemez şunu bir kere daha söylüyor:

Gerçekten İslamiyet, ne büyük ve ne muazzam bir din. Aslını muhafaza eden, orijinalliği bozulmamış tek din. Böyle olmasaydı çoktan yok olurdu. Çünkü, son ikiyüz yıldır, bozulması, yok edilmesi için her yol denendi. Yapılan bunca sinsi planlara rağmen hâlâ dimdik ayakta. Büyüklüğünü gerçek din olduğunu göstemesi bakımından bu bile başlı başına ispat.

Hiçbir din, tarih boyunca bu kadar saldırıya, iftiraya uğramadı. Dün olduğu gibi, bugün de içeride, dışarıda yıkım faaliyetleri bütün hızıyla devam ediyor. Alman eski Başbakanı Kohl'ün oğlu ile İşadamı Kemal Sözen'in kızının evlenme merasimi de, dini nikaha, İslama saldırıya vesile yapıldı. Her kafadan bir ses geldi.

Kadın, erkek ve evlilik üzerine ilginç düşünceler

•Size iftiharla kütüphanesini gösteren bir kadına rastladınız mı? Benjamin De Cosseres

•Henüz cevaplanmamış ve kadın ruhuyla ilgili 30 yıl süren araştır-malarıma rağmen benim de cevaplamayı başaramadığım çok önemli bir soru var: Kadın ne ister? Freud

• Sokakta hiçbir zaman kel ve şijman bir kadınla yürüyen erkek göremezsiniz. Boyne Boos-fer ü Bir kadının kafası bozulursa ye-mek yer ya da alışverişe çıkar, oysa aynı durumda bir erkek komşu ülkeye saldırır. Soyne Booster

• Bir erkeğe göre "erkeğin iyisi"yle bir kadına göre "erkeğin iyisi" aynı şeyler değildir. Ortego Y. Gasset

• Eğer kendiniz hakkında konuşursa-nız, erkek sıkıcı olduğunuzu düşünecektir. Eğer başkaları hakkında konuşursanız dedikoducu olduğunuzu düşünecektir. Eğer kendisi hakkında konuşursanız, dünyanın en zeki ve hoşsohbet kadını olduğunuzu düşünecektir. Unda Sunstone

• Zekalarıyla ilgili en çok iltifat alan ka-dınlar tartışılmaz derecede güzel veya tartışılmaz derecede çirkin olanlardır. Chesterfkld