Eşit olmak mı huzurlu olmak mı istersiniz?

Batı, aileyi yıkım faaliyetinde en çok, ailenin temelini teşkil eden kadını istismar etmektedir. Onlar da çok iyi biliyorlar ki, ailenin temel taşı olan kadın yerinden sökülürse yıkım kendiliğinden gerçekleşmiş olacak. Son 60-70 yıldır, kadının iyiliği için, kadını kurtarmak için yapılan her faaliyet kadını daha da zor durumda bırakmış olup,onu ayrıca büyük bir çıkmaza sürüklemektedir.

Kadını özgürleştirmek, kocasına bağımlılıktan kurmak adına yapılan çalışmalar, onun özgürlüğünü daha da kısıtlıyor; koca bağımlığından kurtulan kadınlar başka yerlere daha çok bağımlıl olmak zorunda bırakılıyor. Yağmurdan kaçayım derken doluya tutuluyor kadın. Dimyad’a pirince giderken evdeki bulgurdan da mahrum kalıyor.

Geriye dönüşü olmadığı için de, şunun bunun oyuncağı olarak perişan bir halde hayatlarını tamamlıyorlar. Kurda kuşa yem oluyor. Bu da, zaten nazik ve hassas yapılı olan kadını yıpratıyor. Depresyona ve çeşitli hastalıklara sebep oluyor.

Nitekim son zamanlarda yaptıkları ilmi çalışmalarda Uzmanlar; kadınların son yüzyılda kazandıkları özgürlüklerin sağlıklarına zararlı olduğu, bu özgürlüklerin yol açtığı stresin sonucu olarak sigara ve alkol, uyuşturucu gibi kötü alışkanlıkların etkisi ile ömürlerinin kısaldığı yorumunda bulunuyorlar. Bir müddet sonra erkeğin ortalama ömür açısından kadını geçeceği tahmininde bulunuyorlar.

Bilim adamları, genç kadınlar arasında alkol, uyuşturucu, fuhuş ve sigara tüketimi ile stresin arttığını ve bunun sonucu olarak ömürlerinin kısalmasının kaçınılmaz olacağını savunuyorlar. Bu konu ile ilgili raporu hazırlayan Continuous Mortality Investigation Bureau adlı özel araştırma şirketinin direktörü Tony Leonardo, kadın ömründe kısalma trendinin bu şekilde sürmesi halinde kadın ve erkeğin ortalama ömürlerinin bir noktada eşitleneceğini ve sonra erkeğin ortalama ömür konusunda kadını geçeceğini söylüyor.

Bu tehlikeli gelişmeyi gören bazı Batılı devletler şimdiden tedbir almaya başlamış. (A.A)’nın “ Hollanda’da geleneksel aileye dönüş” başlıkla haberinin özeti şöyle: “Hollanda'da, ailelerde erkek ve kadının rol dağılımında, geleneksel yapıya dönüş başladı. Merkez İstatistik Bürosu'nun verilerine göre, çalışan kadınlar arasında tam gün yerine yarım gün çalışma tercih ediliyor, kadınlar giderek evine ve çocuklarına daha çok zaman ayırıyor.

Karı- koca tam gün çalışanların sayısında 1980 ve 1990'lı yıllarda görülen artış tersine döndü. Erkeğin tam gün çalıştığı ailelerde tçalışan kadın sayısı azaldı. Son 10 yılda tam gün çalışan kadınların yaklaşık yüzde 44'ü yarım gün çalışmaya başladı. Hollanda'da halen 18 yaşın altında çocuğu olan ailelerin yüzde 30'unda geleneksel yapı hakim görülüyor. Erkek çalışırken kadın evinde çocuklarına bakıyor.” Değişim üzerine seri konferanslar veren ve bu konuda birçok kitabı olan araştırmacı yazar Pat Mesiti de, aile üzerine bakınız ne diyor:

“ Bugün, bazı kimseler aile fertlerinin görev ve sorumluluklarını yeniden yorumlamak ve aile kavramını yeniden tanımlamak istiyorlar. Ailenin birliğini, gücünü yıkmakla, aile fertlerinin rollerini değiştirmek, yeniden tanımlamak eş anlamlıdır. Böyle bir davranış, toplumun yapısı bakımından çok tehlikelidir. Çünkü, aileyi parçalamak, toplumu parçalamak demektir...”

Ailede görev ve sorumlulukların yeniden yorumlanması ile, kadın erkek eşitliği adı altında evde baba otoritesi yıkılmak istenmektedir. Halbuki sosyal hayatta matematiksel olarak eşitlik yoktur. Her iş yerinde, eşit olmamalarına, faklı konumda olmalarına rağmen çalışanlar işyeri sahibini veya müdürünü memnun etmek için elinden gelen gayreti gösterir. Bunun gibi aile fertlerinin de ailenin reisi olan babayı kendilerinden üstün görüp onu memnun etmek için gayret etmeleri eşitsizlik değildir.

Aslında babaya iyilik, aile fertlerinin kendilerine iyilik etmeleri demektir. Çünkü, babanın zarar görmesi, ailenin bütün fertlerine müteselsilen intikal eder. Babanın iyi, rahat ve huzurlu olması fertleri etkiler. Aileyi yıkmak için o kadar yoğun propaganda yapılıyor ki, bu gerçekler kimsenin aklına gelmiyor. Aile fertleri, -özellikle evin kadını- şuursuzca bindikleri dalı kestiklerinin farkında değiller. iyorlar da haberleri yok. Eşit olmak uğruna huzurlarını yok ediyorlar.

Eşit olmak mı huzurlu olmak mı istersiniz? yorumları

  • Image Description
    Misafir
    06.03.2009

    bence eşit olmakla huzurlu olmak doğru orantılıdır eşitsen huzurlusundurda huzurluysan eşitsindir :)