Susmak Sevmektir Adını Haykıramadığın Kişiyi

Susmak kabullenmektir habersiz geleni;
Bazen acı çekmektir,
Haklılığını bile bile boyun bükmektir,
Kelimelere küsmektir üzmemek için sevdiğini…

Susmak dinlemektir alabildiğine hırçın düşünceleri;
Bazen göz yaşlarını saklamaktır,
Hüznü sessizliğe zincirlemektir,
Göstermemek için toprağa düşeni…

Susmak sevmektir adını haykıramadığın kişiyi,
Bazen ödün vermektir,
Hicranıyla yüreği dağlamaktır,
Gitmesin diye sıkı sıkı örtmektir yüreğini…

Susmak hapsetmektir aşamadığın çaresizliği;
Bazen geleceği beklemektir,
Hatıralar uğruna sineye çekmektir,
Dostluk adına çiğnemektir gururunu…

Susmak ölmektir yaşamak adına hayatı;
Bazen kaçıp gitmektir,
Hayatla kaderi birleştirmektir,
Teslim olup kaybetmektir...

Susmak Sevmektir Adını Haykıramadığın Kişiyi yorumları

  • Image Description
    tülay
    08.07.2007

    Sus gözlerin konuşsun,sus nasibin konuşsun,sus sana bakan konuşsun,sus aman ölümlü dünya,sus sus sus.NEREYE KADAR boşver sen susabiliyorsan sus...

  • Image Description
    Misafir
    08.07.2007

    "Elif" Olmak Zordur

    "Elif" olmak zordur
    cünkü "elif" olmak
    yuvarlak bir dünyada dik durmanın
    dik ve önde
    belki acıyla
    ama vazgeçmeden durmanın
    dünya ne kadar dönerse dönsün
    olduğu yerde kalmanın adıdır “elif” olmak

    zordur “elif” olmak
    “elif” olmak hep vurulmaktır
    “elif” olmak yalnızca “elif” olmaktır

    ”elif” demeden hiçbir şey denilemez
    ben “elif” dedim
    artık her şeyi söyleyebilirim*

    Dostum, “elif” olmayı dilemişim sanırım bir vakt-i seherde, bir cesaretle….zor(luğunu) bilmemişim o zamanlarda; dilemişim..yar’ın huzurunda bir “elif” misali durabilmeyi dilemişim; oysa şimdilerde dizlerimin bağı çözülür; diz çökerim..be’ye meylederim; “başlasın bu cümle artık!” derken yine “elif” misali kalıveririm bir bir’in huzurunda..yine zorlukla, yalnızca, yalın-ca…

    “elif” olmak zor imiş!
    ama her elif’in yanında akvâ olan’ın yardımı, yar’lığı var imiş!!

    Dostum, bilir misin “elif “ olmaya talip olmak nedir, bilir misin insan nasıl “elif” olur? dilersin o’ndan sadece o’nun yar-lığını, dilenirsin…o’nun kucağından başka mekanlar sana soğuk gelir, üşürsün bir ağustos sıcağında..yürüdüğün yollar sana yabancı gelir; bildik mekanlar sıkar seni..tanımadığın sîmalar sana âşina gelir, tanımadığın kişiler senin niyazına girer; tanıdıkların ise yabancı nazarlarla bakarlar sana. hikmetine eremediğin hallerle örülür hayatın; susmayı seversin; sükûtu seversin; sükûtu hal edinenleri seversin…

    Dostum, bilir misin, “elif” bağlanmaz kendisinden sonraki harfe…sadece kendinden önceki harfe bağlanır; en önceki’ne belki de..sen, dünyana sonradan girenlere sıkıca bağlandığın vakit “elif” olmaz adın..sanırsın ki o zaman üzerindeki zorluklar kalkacak; ama herkes yüklenir üzerine..yardımsız yar’lar doluşur dünyana..”yardımıyla gelen yar” gitti diye…

    Aklımın al(a)madığı hallerin eteğinde gezinir dururum; belki aklım acziyetiyle susabilmeyi öğrenir diye..başımı tâ yüreğime kadar eğer, dinlerim o kısık fısıltıyı şimdilerde…

    Dostum, şimdilerde “elif” der susarım; elimi bileğime koyar dinlerim nabzımı..atışları, dünyadaki hiç kimsenin isminde artmaz…yüreğim dünyadaki kimsenin isminde titremez; bu belki de lütuftur, yar’dandır …bu, belki de “elif “olmanın gereğidir.

    allahu a’lem…

    “elif” olmayı dileten de “var”imiş dostum;

    “yar” olmayı dileyen imiş …

    Alıntı