Evlilik Sofrasında Mutluluk Yemeği
Evlilik sofrasında mutluluk yemeğini yemek istiyorsunuz; peki, bunun için ne yapıyorsunuz?
Parmağınızı bile oynatmadan eşinizin sizi mutlu etmesini mi bekliyorsunuz?
Öyleyse boşuna beklersiniz. Siz beklerken mutluluk yanınıza uğramadan çekip gider.
Çünkü yemeği yemek için ocağa koymak, sofraya oturmak için sofrayı hazırlamak gerek... Şayet yemeği ocağa koymak ve sofrayı hazırlamak zorunuza gider de masada beklerseniz yemekler kendiliğinden gelip önünüze dizilmez.
Peki, ne yapmanız gerek?
Önce evlilik sofrasını açın. Mutluluk yemeğini itinayla pişirin. Pişen yemeği huzur tabaklarına koyun. Tabakların üzerine biraz tebessüm tozu dökün. Bardaklarınıza neşe meşrubatı doldurun. Vazonuzda birkaç tane saadet gülü bulundurmayı da ihmal etmeyin.
Oda sıcaklığına gelince ne negatif enerjinizle donsun ne de sinir katsayınızla sıcaklığı otuzlara vursun. Lisan-ı haliniz bahar meltemi estirsin. Dudaklarınızdan dökülen kelimeler, Temmuzda toprağı ferahlatan yağmur damlalarına dönsün.
Belki de Söylenenler sanıldığı kadar kolay değil. Belki de "söz uçup" gidiyor. Yazılanları uygulamaksa hayli zor oluyor. Çünkü kimi sofralar zor kuruluyor kimi mutluluk aşları zor pişiyor. Ocağı yakmak için bir hayli uğraşmanız, bayağı nefes tüketmeniz gerekebiliyor.
Kimileri yemeklerinin üzerine dökülen tebessüm tozundan hoşlanmaz. Yemeğinin huzur tabağına konmasını istemez. Neşe meşrubatından nefret edenler bile vardır.
Ya eşleriyle birlikte yemek yemeyenler, yemekten zevk almayanlar?
Hangi tür mutluluk yemeği yaparsanız yapın sizinkini beğenmeyip başkalarıyla aynı yemeği yemeğe bayılanlara ne denemeli?
Bu durum karşısında nasıl davranılmalı?
"Haydi, bana eyvallah, ben de kendime başka bir sofra arkadaşı bulurum" mu demeli? Böyle demek çözüm mü? Bir celsede bu kelimeyi söyleyenler, aradıkları arkadaşı bulabiliyorlar mı?
Birazcık durun ve düşünün!.. Yeni arkadaşınızın eski arkadaşınızla aynı karakterde olmadığını nereden bilebilirsiniz? "Ben onu tanıyamamışım. Bunu tanırım" derseniz yine yanılabilirsiniz. İsterseniz evlilik sofrasındaki mutluluk yemeğinin tarifini değiştirelim ve deneyelim.
Yine evlilik sofrasını açın. Mutluluk aşının yanına biraz da sabır çorbası yapın. Zor da olsa üç-beş tane kabuklu imtihan cevizi ekleyin. Çorbanızın üzerine siz sevmeseniz de eşinizin sevdiği acı.baharatlardan oluşan bir karışımı kızgın yağda kavurarak dökmeyi unutmayın.
Belki biraz ağzınız yanabilir. Mideniz kavrulabilir. Fakat sabır çorbasının bütün hastalıklara iyi geldiğini unutmayın. Karanlık gecelerin gündüze hamile oluğunu biliyorsunuz. Ben sabahı bekleyemem, derseniz hiçbir sabahı göremezsiniz. Hiçbir güneşin muhteşem doğuşuna teşne olamazsınız.
Sabaha kadar goncanın başında açılışını beklediği halde, sabrını tüketip sabaha yakın uykuya dalarak tomurcuğun açılışını göremeyen bülbül gibi olmayın. Bir kalemde her şeyi silmek kolay; ama her şeyin sancılı bir dönemi vardır. Deli bir adam bir kibritle bir evi yakıp kül edebilir.
Unutmayın: "Bu dünya dar-ı hizmet yeridir. Ücret ve mükâfat yeri değildir.'
Parmağınızı bile oynatmadan eşinizin sizi mutlu etmesini mi bekliyorsunuz?
Öyleyse boşuna beklersiniz. Siz beklerken mutluluk yanınıza uğramadan çekip gider.
Çünkü yemeği yemek için ocağa koymak, sofraya oturmak için sofrayı hazırlamak gerek... Şayet yemeği ocağa koymak ve sofrayı hazırlamak zorunuza gider de masada beklerseniz yemekler kendiliğinden gelip önünüze dizilmez.
Peki, ne yapmanız gerek?
Önce evlilik sofrasını açın. Mutluluk yemeğini itinayla pişirin. Pişen yemeği huzur tabaklarına koyun. Tabakların üzerine biraz tebessüm tozu dökün. Bardaklarınıza neşe meşrubatı doldurun. Vazonuzda birkaç tane saadet gülü bulundurmayı da ihmal etmeyin.
Oda sıcaklığına gelince ne negatif enerjinizle donsun ne de sinir katsayınızla sıcaklığı otuzlara vursun. Lisan-ı haliniz bahar meltemi estirsin. Dudaklarınızdan dökülen kelimeler, Temmuzda toprağı ferahlatan yağmur damlalarına dönsün.
Belki de Söylenenler sanıldığı kadar kolay değil. Belki de "söz uçup" gidiyor. Yazılanları uygulamaksa hayli zor oluyor. Çünkü kimi sofralar zor kuruluyor kimi mutluluk aşları zor pişiyor. Ocağı yakmak için bir hayli uğraşmanız, bayağı nefes tüketmeniz gerekebiliyor.
Kimileri yemeklerinin üzerine dökülen tebessüm tozundan hoşlanmaz. Yemeğinin huzur tabağına konmasını istemez. Neşe meşrubatından nefret edenler bile vardır.
Ya eşleriyle birlikte yemek yemeyenler, yemekten zevk almayanlar?
Hangi tür mutluluk yemeği yaparsanız yapın sizinkini beğenmeyip başkalarıyla aynı yemeği yemeğe bayılanlara ne denemeli?
Bu durum karşısında nasıl davranılmalı?
"Haydi, bana eyvallah, ben de kendime başka bir sofra arkadaşı bulurum" mu demeli? Böyle demek çözüm mü? Bir celsede bu kelimeyi söyleyenler, aradıkları arkadaşı bulabiliyorlar mı?
Birazcık durun ve düşünün!.. Yeni arkadaşınızın eski arkadaşınızla aynı karakterde olmadığını nereden bilebilirsiniz? "Ben onu tanıyamamışım. Bunu tanırım" derseniz yine yanılabilirsiniz. İsterseniz evlilik sofrasındaki mutluluk yemeğinin tarifini değiştirelim ve deneyelim.
Yine evlilik sofrasını açın. Mutluluk aşının yanına biraz da sabır çorbası yapın. Zor da olsa üç-beş tane kabuklu imtihan cevizi ekleyin. Çorbanızın üzerine siz sevmeseniz de eşinizin sevdiği acı.baharatlardan oluşan bir karışımı kızgın yağda kavurarak dökmeyi unutmayın.
Belki biraz ağzınız yanabilir. Mideniz kavrulabilir. Fakat sabır çorbasının bütün hastalıklara iyi geldiğini unutmayın. Karanlık gecelerin gündüze hamile oluğunu biliyorsunuz. Ben sabahı bekleyemem, derseniz hiçbir sabahı göremezsiniz. Hiçbir güneşin muhteşem doğuşuna teşne olamazsınız.
Sabaha kadar goncanın başında açılışını beklediği halde, sabrını tüketip sabaha yakın uykuya dalarak tomurcuğun açılışını göremeyen bülbül gibi olmayın. Bir kalemde her şeyi silmek kolay; ama her şeyin sancılı bir dönemi vardır. Deli bir adam bir kibritle bir evi yakıp kül edebilir.
Unutmayın: "Bu dünya dar-ı hizmet yeridir. Ücret ve mükâfat yeri değildir.'
Konular
- Her çocuk potansiyel bir dahidir
- Kurallara uymak ya da aşırı kuralcılık
- Tüm öğrencilerle nasıl ilgilenebilirim saçmalığı
- Otorite mi sindirme mücadelesi mi
- Sınıf dış hayatın kopyasıdır
- Suçlu sadece suçu işleyen değildir
- Çocuklar tüm gün zaten okulda
- Başarısız öğrenci yoktur, başarısız öğretmen vardır
- Zengin çocuğu şımarıktır felsefesi
- Öğretmende kemikleşen önyargı duygusu
- Öğretmenin ailevi sorunları okula yansır
- Öğretmen sürekli okuyup kendisini geliştirmeli
- Öğrenci veya veliyi suçlamak öğretmenin acziyetidir
- Sığ öğretmenler kendisini gösterir
- Öğretmen, öğrenci ve veli sorunları
- Öğretmen çözüm üretmeli seçenek sunmalı
- Sorunlu öğrenciler birbirinden uzaklaştırılmalı mı
- Öğretmen veli ile işbirliği yapmak zorunda
- Öğretmene rüşvet vermek caiz midir?
- Veliden kaçan öğretmen modeli
- Öğretmenin çocuklarının başarısı var mı
- Eşinin mesleği ve başarısı öğretmene de yansır
- Çocuğun yetenekleri keşfedilmeli
- Dahi çocuk nasıl keşfedilir
- Emekli öğretmenin özel okulda ders vermesi
- Psikolojik şiddet uygulayan öğretmenler
- Öğretmenin ağzından çıkan kelimeler
- Velilere eşit mesafede olmak zorunda
- Veliler ve öğretmenler için eğitim programları
- Aşk ve hayal kırıklığı