Evliliğiniz ve babalığınız
Erkekler baba olmaya can atarlar. Baba olmak onlar için erkekliğin bir kanıtı ve aynı zamanda soyun devamı anlamına gelir. Her ne kadar 2000´li yılları yaşıyor olsak da ve her ne kadar cinsiyet ayırımı yapmıyoruz desek de, halen pek çok babanın gönlünde erkek çocuk yatar. Çünkü soyu erkek çocuğu devam ettirir düşüncesi beyinlerine yerleşmiştir.
Bu yıl (2003) bebeğinin cinsiyetini öğrendiğinde hayal kırılığına uğrayan bir baba tanıyorum. Kendisi en iyi okullarda okumuş, yurtdışında görev yapmış, konuşmaları ve düşünceleri oldukça çağdaş bir genç erkek olmasına karşın, çocuğunun kız Bacağını öğrendiğinde, "Neden erkek değil ki? Keşke erkek ol-Saydı" demesi beni çok şaşırtmıştı. Çağdaşlaşıyoruz diyoruz ama zihinlerin içi medeniyete ulaşmadıkça, çağdaşlık sadece görüntüde kalıyor. Ne yazık!
Baba olmanın da anne olmak gibi bir sanat olduğuna inanıyorum. Öğrenilmesi ve sürekli geliştirilmesi gereken bir süreç.Erkekler çocuklarının olacağını öğrendiklerinde çok sevinir ama kadınlar kadar hassas duygular hissedemezler. Bebek doğduğunda ise ortam o kadar karmaşa içindedir ki, kafaları sır, panik olurlar ve ne yapacaklarını bilemezler. Baba olduklarını hissetmeleri zaman alır. Bebek büyüdükçe erkeğin baba olma duygusu da büyümeye ve artmaya başlar.
Erkekler çocukları doğduktan sonra eşlerinin değiştiğini düşünürler, bu düşüncelerinde de haklıdırlar. Eskiden sadece kendileriyle ilgilenen eşleri gitmiş, kendisini bebeğe adamış biri gelmiştir. Artık eve gelindiğinde, hazırlanmış özenli sofraların yerini, bulaşıkla dolu bir mutfak, geceleri mum ışığında dinlenen romantik müziklerin yerini, durmadan ağlayan bebeğin sesi, tek çizgili ütülenmiş pantolonların yerini, ütüsüz pantolonlar, incecik vücutlu ve güler yüzlü eşin yerini de, stres dolu ve kilolu bir eş almıştır.
Günler geçtikçe ve bebek büyümeye başladıkça eski düzen yerine gelmeye başlar. Erkeğin de yardımı ve paylaşımıyla günlük yaşam daha düzenli bir hale gelir.
Bu arada erkek baba olmayı evliliğine yerleştirmekte kadın kadar zorlanmaz. Çünkü erkek için her şey kendiliğinden oluşuyordur. Doğum odasından kucağına verilen bebek, anne bakımı sayesinde günbegün büyüyen çocuk, erkeğin hayatında radikal değişimlere neden olmaz. En radikal değişim, birden bire artan masraflardır.
Erkekler baba olma duygularını, çocuklarından geri almaya başladıklarında daha net hissederler. Çocuk ona gülümsediğinde, "baba" dediğinde, "baba" diye koştuğunda erkek, baba olmayı deneyimlemeye başlar. Her erkek kendi kişilik yapısı (bkz. "Kişiliğiniz ve babalığınız" ) özeliklerine göre farklı baba modelleri oluştururken,baba olmak erkeği evliliğine ve eşine daha çok bağlayan bir faktör olarak karşımıza çıkar. Ancak erkekler çocuğun büyümesi ve yetiştirilmesi konusundaki sorumluluklarından kaçmayı seçerler. Bu görev sanki kadına verilmiş gibi, erkek sadece çocuğun oluşmasından sorumluymuş gibi bir psikoloji vardır. Ta ki, çocuk büyüyene kadar bu durum böyle devam eder.
Çocuk büyümeye başladığında, özellikle de ergenlik dönemi başlarında babalar birden bire devreye girerler. Çılgınca yasaklar koymaya başlarlar, sözlerini geçirmeye büyük çabalar gösterirler, cezalar verirler, çocuklarıyla çatışmalara girerler ve genellikle de anneler arada kalırlar. Erkekler eş ve baba rollerini genellikle birbirine karıştırmazlar. Ancak bazı erkekler eşleri anne olduktan sonra, eşlerine sadece anne rolünü yüklerler; bazı erkekler de baba olduktan sonra ciddi değişimler göstererek eşlerine de baba olurlar. Kimi erkekler de baba olmanın gereklerini hiçbir zaman yerine getirmezler, evliliklerine baba olmayı yerleştiremezler. Bu sağlıklı olmayan durumlar evliliğin zedelenmesine neden olur.
Bu yıl (2003) bebeğinin cinsiyetini öğrendiğinde hayal kırılığına uğrayan bir baba tanıyorum. Kendisi en iyi okullarda okumuş, yurtdışında görev yapmış, konuşmaları ve düşünceleri oldukça çağdaş bir genç erkek olmasına karşın, çocuğunun kız Bacağını öğrendiğinde, "Neden erkek değil ki? Keşke erkek ol-Saydı" demesi beni çok şaşırtmıştı. Çağdaşlaşıyoruz diyoruz ama zihinlerin içi medeniyete ulaşmadıkça, çağdaşlık sadece görüntüde kalıyor. Ne yazık!
Baba olmanın da anne olmak gibi bir sanat olduğuna inanıyorum. Öğrenilmesi ve sürekli geliştirilmesi gereken bir süreç.Erkekler çocuklarının olacağını öğrendiklerinde çok sevinir ama kadınlar kadar hassas duygular hissedemezler. Bebek doğduğunda ise ortam o kadar karmaşa içindedir ki, kafaları sır, panik olurlar ve ne yapacaklarını bilemezler. Baba olduklarını hissetmeleri zaman alır. Bebek büyüdükçe erkeğin baba olma duygusu da büyümeye ve artmaya başlar.
Erkekler çocukları doğduktan sonra eşlerinin değiştiğini düşünürler, bu düşüncelerinde de haklıdırlar. Eskiden sadece kendileriyle ilgilenen eşleri gitmiş, kendisini bebeğe adamış biri gelmiştir. Artık eve gelindiğinde, hazırlanmış özenli sofraların yerini, bulaşıkla dolu bir mutfak, geceleri mum ışığında dinlenen romantik müziklerin yerini, durmadan ağlayan bebeğin sesi, tek çizgili ütülenmiş pantolonların yerini, ütüsüz pantolonlar, incecik vücutlu ve güler yüzlü eşin yerini de, stres dolu ve kilolu bir eş almıştır.
Günler geçtikçe ve bebek büyümeye başladıkça eski düzen yerine gelmeye başlar. Erkeğin de yardımı ve paylaşımıyla günlük yaşam daha düzenli bir hale gelir.
Bu arada erkek baba olmayı evliliğine yerleştirmekte kadın kadar zorlanmaz. Çünkü erkek için her şey kendiliğinden oluşuyordur. Doğum odasından kucağına verilen bebek, anne bakımı sayesinde günbegün büyüyen çocuk, erkeğin hayatında radikal değişimlere neden olmaz. En radikal değişim, birden bire artan masraflardır.
Erkekler baba olma duygularını, çocuklarından geri almaya başladıklarında daha net hissederler. Çocuk ona gülümsediğinde, "baba" dediğinde, "baba" diye koştuğunda erkek, baba olmayı deneyimlemeye başlar. Her erkek kendi kişilik yapısı (bkz. "Kişiliğiniz ve babalığınız" ) özeliklerine göre farklı baba modelleri oluştururken,baba olmak erkeği evliliğine ve eşine daha çok bağlayan bir faktör olarak karşımıza çıkar. Ancak erkekler çocuğun büyümesi ve yetiştirilmesi konusundaki sorumluluklarından kaçmayı seçerler. Bu görev sanki kadına verilmiş gibi, erkek sadece çocuğun oluşmasından sorumluymuş gibi bir psikoloji vardır. Ta ki, çocuk büyüyene kadar bu durum böyle devam eder.
Çocuk büyümeye başladığında, özellikle de ergenlik dönemi başlarında babalar birden bire devreye girerler. Çılgınca yasaklar koymaya başlarlar, sözlerini geçirmeye büyük çabalar gösterirler, cezalar verirler, çocuklarıyla çatışmalara girerler ve genellikle de anneler arada kalırlar. Erkekler eş ve baba rollerini genellikle birbirine karıştırmazlar. Ancak bazı erkekler eşleri anne olduktan sonra, eşlerine sadece anne rolünü yüklerler; bazı erkekler de baba olduktan sonra ciddi değişimler göstererek eşlerine de baba olurlar. Kimi erkekler de baba olmanın gereklerini hiçbir zaman yerine getirmezler, evliliklerine baba olmayı yerleştiremezler. Bu sağlıklı olmayan durumlar evliliğin zedelenmesine neden olur.
Konular
- Her çocuk potansiyel bir dahidir
- Kurallara uymak ya da aşırı kuralcılık
- Tüm öğrencilerle nasıl ilgilenebilirim saçmalığı
- Otorite mi sindirme mücadelesi mi
- Sınıf dış hayatın kopyasıdır
- Suçlu sadece suçu işleyen değildir
- Çocuklar tüm gün zaten okulda
- Başarısız öğrenci yoktur, başarısız öğretmen vardır
- Zengin çocuğu şımarıktır felsefesi
- Öğretmende kemikleşen önyargı duygusu
- Öğretmenin ailevi sorunları okula yansır
- Öğretmen sürekli okuyup kendisini geliştirmeli
- Öğrenci veya veliyi suçlamak öğretmenin acziyetidir
- Sığ öğretmenler kendisini gösterir
- Öğretmen, öğrenci ve veli sorunları
- Öğretmen çözüm üretmeli seçenek sunmalı
- Sorunlu öğrenciler birbirinden uzaklaştırılmalı mı
- Öğretmen veli ile işbirliği yapmak zorunda
- Öğretmene rüşvet vermek caiz midir?
- Veliden kaçan öğretmen modeli
- Öğretmenin çocuklarının başarısı var mı
- Eşinin mesleği ve başarısı öğretmene de yansır
- Çocuğun yetenekleri keşfedilmeli
- Dahi çocuk nasıl keşfedilir
- Emekli öğretmenin özel okulda ders vermesi
- Psikolojik şiddet uygulayan öğretmenler
- Öğretmenin ağzından çıkan kelimeler
- Velilere eşit mesafede olmak zorunda
- Veliler ve öğretmenler için eğitim programları
- Aşk ve hayal kırıklığı