Anne-baba olarak tartışmak
Anne ve baba olmanın dünyanın en zor mesleği olduğun^ her zaman söylüyorum. Anne ve baba olarak sorumluluklarımız kaçınılmaz. Bu sorumluluklarımızı sevgiyle yerine getirdiğimiz sürece hayat hem çocuk hem de bizim için kolay olur.
Zaman zaman eşimizin davranışları, çocuğa karşı tutumu bize yanlış gelebilir; onunla az ilgilendiğini, ona yeterince zaman ayırmadığını, bunun da çocuk üzerinde olumsuz etki yap tığını düşünebiliriz. Çocuğa yersiz çıkışları, bağırmaları, disiplin şekli, koyduğu sınırlar, hoşgörüsü ya da hoşgörüsüzlüğü bizi rahatsız edebilir.
Siz çocuğunuz hata yaptığında bunu onunla konuşarak çözümlemek gerektiğine inanırken, eşiniz ceza yöntemini seçebilir. Siz çocuğunuzu kitap okuyarak uyutmak isterken, eşinil kendi kendine uyuması gerektiğine inanabilir. Siz çocuğunuzun ödev yaparken yalnız olmasını, daha sonra ödevlerini kontrol etmeyi doğru bulurken, eşiniz onun yanında oturup ö yaptırıyor olabilir. Siz çocuğunuzun dışarıda arkadaşlarıyla oynaması gerektiğini savunurken, eşiniz onun bir sokak çocuğu olmasını istemediğini, arkadaşlarını eve çağırıp oynaması gerektiğini söyleyebilir. Çocuğunuz büyüdükçe, koymanız gereken kurallar değişecek, anne-baba olma sorumluluğunuzda içerik de biraz değişecektir. Artık çok fazla koruyucu olmanıza gerek kalmayacak, çocuğunuz kendi kararlarını alabilecek, bazen size danışmayacaktır bile. Mesleğini kendisi seçecek, arkadaşlarını kendisi seçecek, sevgilileri olacak, eşini de kendisi seçecektir.
Çocuğunuzun iyiliği adına, sadece ve sadece çocuğun gelişimi için yapılan tartışmalar, sizin anne-baba olarak çatıştığınız anlamına gelir. Ancak bu çatışmalarda, karşı tarafa yöneltilen üslup son derece önemlidir. "Hayatım, bırak ödevini kendisi yapsın, sonra kontrol edersin" ile "Yahu bırak, çocuk kendisi çalışsın, aptal ettin çocuğu, amma inatçısın" eleştirisi, anne-baba olarak değil, eşlerin kişilik çatışmalarını içerir.
Anne-baba olarak çatışmak ve ortak bir noktada buluşmak, çocuk için en iyi doğruyu bulmaya çalışmak, aslında olması gerekendir. Anne ve baba, anne-baba sorumluluklarını devreye sokarak, çocuklarının gelişimi için en doğruyu ararken elbette çatışırlar. Düşünce fırtınaları olmalıdır ve bunun sonucunda genellikle olumlu durumlar ortaya çıkar. Sorumluluk sadece anneye ya da sadece babaya kaldığı zaman çatışma çıkmaz ama gelişme de ağır ilerler.
"Bir elin nesi var, iki elin sesi var" diye bilinen atasözümüz aslında ne kadar da doğrudur. Çocuk hastalandığında, ateşi çıktığında, okulda ya da arkadaşlarıyla ciddi bir sorun yaşadığında, anne-baba olarak kafa kafaya vermek, tartışarak da olsa en doğru çözümü üretmeye çaba göstermek ve olumlu sonuçlar elde etmek, çocuğun gelişimi ve ailenin bütünlüğü için en olması gemken davranış biçimidir. Gönül ister ki, hiç tartışmadan ve çatışmadan doğrulara ulaşılsa ama her zaman böyle olması da Mümkün değil. Üstelik iki düşünen beyinden, çok farklı çözümler çıkar.
Siz de eşinizle sadece ve sadece çocuğunuzun gelişimi için Düşünce boyutunda tartışıyor, birbirinizi suçlamadan ve kırmadan doğrulara ulaşmaya çalışıyorsanız bilin ki, anne-baba olarak çatışıyorsunuz. Bu çatışmalar tabiî ki olacak ama belirttiği gibi, birbirinizin kalbini kırmadan, kişiliklerinizi örselemede ve en önemlisi de çocuğunuza duyurmadan, onun kendisini suçlu hissetmesine olanak tanımadan. Zaten zaman içinde ikinizin de çocuğunuza yaklaşımınız, onun adına doğrular benzer olmaya başlayacaktır.
Zaman zaman eşimizin davranışları, çocuğa karşı tutumu bize yanlış gelebilir; onunla az ilgilendiğini, ona yeterince zaman ayırmadığını, bunun da çocuk üzerinde olumsuz etki yap tığını düşünebiliriz. Çocuğa yersiz çıkışları, bağırmaları, disiplin şekli, koyduğu sınırlar, hoşgörüsü ya da hoşgörüsüzlüğü bizi rahatsız edebilir.
Siz çocuğunuz hata yaptığında bunu onunla konuşarak çözümlemek gerektiğine inanırken, eşiniz ceza yöntemini seçebilir. Siz çocuğunuzu kitap okuyarak uyutmak isterken, eşinil kendi kendine uyuması gerektiğine inanabilir. Siz çocuğunuzun ödev yaparken yalnız olmasını, daha sonra ödevlerini kontrol etmeyi doğru bulurken, eşiniz onun yanında oturup ö yaptırıyor olabilir. Siz çocuğunuzun dışarıda arkadaşlarıyla oynaması gerektiğini savunurken, eşiniz onun bir sokak çocuğu olmasını istemediğini, arkadaşlarını eve çağırıp oynaması gerektiğini söyleyebilir. Çocuğunuz büyüdükçe, koymanız gereken kurallar değişecek, anne-baba olma sorumluluğunuzda içerik de biraz değişecektir. Artık çok fazla koruyucu olmanıza gerek kalmayacak, çocuğunuz kendi kararlarını alabilecek, bazen size danışmayacaktır bile. Mesleğini kendisi seçecek, arkadaşlarını kendisi seçecek, sevgilileri olacak, eşini de kendisi seçecektir.
Çocuğunuzun iyiliği adına, sadece ve sadece çocuğun gelişimi için yapılan tartışmalar, sizin anne-baba olarak çatıştığınız anlamına gelir. Ancak bu çatışmalarda, karşı tarafa yöneltilen üslup son derece önemlidir. "Hayatım, bırak ödevini kendisi yapsın, sonra kontrol edersin" ile "Yahu bırak, çocuk kendisi çalışsın, aptal ettin çocuğu, amma inatçısın" eleştirisi, anne-baba olarak değil, eşlerin kişilik çatışmalarını içerir.
Anne-baba olarak çatışmak ve ortak bir noktada buluşmak, çocuk için en iyi doğruyu bulmaya çalışmak, aslında olması gerekendir. Anne ve baba, anne-baba sorumluluklarını devreye sokarak, çocuklarının gelişimi için en doğruyu ararken elbette çatışırlar. Düşünce fırtınaları olmalıdır ve bunun sonucunda genellikle olumlu durumlar ortaya çıkar. Sorumluluk sadece anneye ya da sadece babaya kaldığı zaman çatışma çıkmaz ama gelişme de ağır ilerler.
"Bir elin nesi var, iki elin sesi var" diye bilinen atasözümüz aslında ne kadar da doğrudur. Çocuk hastalandığında, ateşi çıktığında, okulda ya da arkadaşlarıyla ciddi bir sorun yaşadığında, anne-baba olarak kafa kafaya vermek, tartışarak da olsa en doğru çözümü üretmeye çaba göstermek ve olumlu sonuçlar elde etmek, çocuğun gelişimi ve ailenin bütünlüğü için en olması gemken davranış biçimidir. Gönül ister ki, hiç tartışmadan ve çatışmadan doğrulara ulaşılsa ama her zaman böyle olması da Mümkün değil. Üstelik iki düşünen beyinden, çok farklı çözümler çıkar.
Siz de eşinizle sadece ve sadece çocuğunuzun gelişimi için Düşünce boyutunda tartışıyor, birbirinizi suçlamadan ve kırmadan doğrulara ulaşmaya çalışıyorsanız bilin ki, anne-baba olarak çatışıyorsunuz. Bu çatışmalar tabiî ki olacak ama belirttiği gibi, birbirinizin kalbini kırmadan, kişiliklerinizi örselemede ve en önemlisi de çocuğunuza duyurmadan, onun kendisini suçlu hissetmesine olanak tanımadan. Zaten zaman içinde ikinizin de çocuğunuza yaklaşımınız, onun adına doğrular benzer olmaya başlayacaktır.
Konular
- Her çocuk potansiyel bir dahidir
- Kurallara uymak ya da aşırı kuralcılık
- Tüm öğrencilerle nasıl ilgilenebilirim saçmalığı
- Otorite mi sindirme mücadelesi mi
- Sınıf dış hayatın kopyasıdır
- Suçlu sadece suçu işleyen değildir
- Çocuklar tüm gün zaten okulda
- Başarısız öğrenci yoktur, başarısız öğretmen vardır
- Zengin çocuğu şımarıktır felsefesi
- Öğretmende kemikleşen önyargı duygusu
- Öğretmenin ailevi sorunları okula yansır
- Öğretmen sürekli okuyup kendisini geliştirmeli
- Öğrenci veya veliyi suçlamak öğretmenin acziyetidir
- Sığ öğretmenler kendisini gösterir
- Öğretmen, öğrenci ve veli sorunları
- Öğretmen çözüm üretmeli seçenek sunmalı
- Sorunlu öğrenciler birbirinden uzaklaştırılmalı mı
- Öğretmen veli ile işbirliği yapmak zorunda
- Öğretmene rüşvet vermek caiz midir?
- Veliden kaçan öğretmen modeli
- Öğretmenin çocuklarının başarısı var mı
- Eşinin mesleği ve başarısı öğretmene de yansır
- Çocuğun yetenekleri keşfedilmeli
- Dahi çocuk nasıl keşfedilir
- Emekli öğretmenin özel okulda ders vermesi
- Psikolojik şiddet uygulayan öğretmenler
- Öğretmenin ağzından çıkan kelimeler
- Velilere eşit mesafede olmak zorunda
- Veliler ve öğretmenler için eğitim programları
- Aşk ve hayal kırıklığı