Keskin Bıçak

Züleyha'nın Yusuf'a olan aşkı.. Tutku ve sevgi ile önüne geçilemeyen derin duygular. Keskin bir bıçak gibidir aşk. Aileleri eşleri bir arada tutan özdür.

Ailem köşesi, zehirliok ile yayın hayatına başlamış keskin bıçak sayfamızın devamıdır.

Bu bölüm, 2 Temmuz 2006 tarihinde yayın hayatına başlamıştır. Bugün aciz.net altında yayına devam etmektedir.



Çocuk eğitiminde altın kurallar

Çocuğun kişiliğinin oluşumu, kendisine saygısının gelişmesi büyük ölçüde ana-babasının kişilik yapısına bağlıdır. Ana-babasının davranışlarını kendine model alan çocuk istenen ve istenmeyen davranışların çoğunu onlardan öğrenir.

Çocukların üzerinde önemle durulmalı, davranışların aşırılığa kaçmaması için özen gösterilmelidir. Saldırgan öfke patlamaları, korku ve endişeleri yatıştırılmalıdır. Bu da çocuğun doğuştan istek ve eğitimlerini tanımak, hoşlanmadığı durumları göz önünde tutmakla olur.

Çocuğun tabii yetenekleri desteklenmeli, tedirginlik kaynakları giderilmelidir. Böyle bir çocuk yetiştirme, hem beden, ruh için iyidir. Erken eğitimle, alışkanlıklar ve davranışlar kişiliğe yerleşir. Çocuğun yetişmesinde önemli etkisi olan bu altın kurallar şunlar:

1- Çocuğunuzu utandırmayın; utandırılan çocuk kendine güvensiz, toplum içinde de tepkisiz bir kişi olur. Büyüdüğünde maksadını anlatamaz. Ömür boyu bunun ezikliğini hisseder.

Gençler nasıl Satanist oldular?

Bir sabah işe gelince, Kadıköy’den bir Bey aradı: “ Sizinle bir konuyu görüşmek istiyorum” dedi. “ Buyurun!” deyince, “ Telefonla zor olur, mümkünse, sizi ziyaret edip, yüz yüze görüşmek istiyorum” dedi. “ Öğleden sonra bekliyorum” diyerek telefonu kapattım. Öğleden sonra geldi. Giyiminden, tavırlarından hali vakti hayli yerinde biri olduğu anlaşılıyordu. Kısa bir hal hatır sormasından sonra hemen konuya girdi: “Yıllar sonra bir oğlumuz oldu. Doğumundan itibaren üzerinde titremeye başladım. Maddi durumun da iyi olduğu için, oğlumdan hiç bir şeyi esirgemedim. İlk okul çağına gelince de en iyi okullarda okutmaya başladım.

Bunda da Bir Hayır Vardır

Bir zamanlar Afrika da ki bir ülkede hüküm süren bir kral vardı. Kral, daha çocukluğundan itibaren arkadaş olduğu, birlikte büyüdüğü bir dostunu hiç yanından ayırmazdı. Nereye gitse onu da beraberinde götürürdü. Kralın bu arkadaşının ise değişik bir huyu vardı. İster kendi başına gelsin ister başkasının,ister iyi olsun ister kötü,her olay karşısında hep aynı şeyi söylerdi: "Bunda da bir hayır var!"

Bir gün kralla arkadaşı birlikte ava çıktılar. Kralın arkadaşı tüfekleri dolduruyor, krala veriyor, kral da ateş ediyordu. Arkadaşı muhtemelen tüfeklerden birini doldururken bir yanlışlık yaptı ve kral ateş ederken tüfeği geriye doğru patladı ve kralın baş parmağı koptu. Durumu gören arkadaşı her zamanki sözünü söyledi: "Bunda da bir hayır var!"

Kral acı ve öfkeyle bağırdı:
"Bunda hayır filan yok! Görmüyor musun, parmağım koptu? "Ve sonra da kızgınlığı geçmediği için arkadaşını zindana attırdı.

Bir Dostluğun Öyküsü

Ahmet ve Nihat adinda iki arkadas varmis. Ayni okulda okuyorlarmis.Ahmet istanbulda yasayan, evi, arabasi yeterince parasi olan biriymis. Nihat memleketten Istanbul'a gelmis zor sartlar altinda yasayarak okuyormus.Bunlar zamanla daha da iyi arkadas olmuslar. Ahmet Nihatin durumuna uzuluyor yardim yollari ariyormus. Nihati evine almis. Yedirmis icirmis. Cebine para koymus. Ustunu giydirmis. Kendine aldigi yeni kiyafetlerini bile ona vermis. Artik beraber gul gibi yasayip gidiyorlarmis. Bir gun Ahmet camdan disari bakiyormus. Karsidan gelen uzun suredir hayran oldugu ve yakinda acilmak istedigi kizi gormus. Ve sonra arkadan Nihat'in onu takip ettigini. Nihat eve gelmis ve Ahmet'e o kizdan cok hoslandigini aralarini yapipyapamayacagini sormus.Ahmet kendisinin de ondan hoslandigini soyleyememis.Arkadasinin uzulmesini istememis cunku. Aralarini yapmis. Derken zamanla okul bitmis. Nihat bir sure sonra Kayseriye vali olmus. Evi arabasi, yati,

Çocuk ve çocuk yetiştirilmesi üzerine Hz. Muhammed (s.a.v.)'den bazı fikir ve cümleler

"- Kimin çocuğu varsa onunla çocuklaşsın." (İbn Mahled, Ahbaru's Sığar)

"- Hepiniz çobansınız ve hepiniz güttüklerinizden sorumlusunuz." (Buhari)

"- Siz kıyamet gününde kendi isimleriniz ve babalarınızın isimleriyle çarılacaksınız. Öyleyse çocuklarınıza güzel isimler seçin." (Ebu Davud)

"- Çocuğunuza bırakacağınız " en güzel miras" onu, hem dünya ve hem de ahiret mutluluğuna eriştirecek bir terbiyedir." (Tirmizi)

"Allah'tan korkun, ve çocuklarınız arasında adaleti gözetin." (Buhari)

"- Merhamet etmeyene merhamet edilmez." (Buhari)

"- Bir adamın hayır yolunda harcadığı paranın en faziletlisi, aile fertlerine harcadığı paradır." (Müslim, Riyazüs-Salihin)

"- Çocuklarınıza ikram edin ve terbiyelerini güzel yapın." (İbn-i Mace)

"- Kişinin öldükten sonra geride bıraktığı şeylerin en hayırlısı, kendisine dua eden salih bir evlad, sevabı kendisine ulaşan sadaka-i cariye, kendisinden sonra halkın amel ettiği ilimdir." (Ebu Davud)

"- Çocuklarınıza "ilk söz" olarak "Lailahe illallah"ı öğretin."

Müslüman Çocuğun Edebi - Görgü Kuralları

İslâm; doğumdan ölüme kadar hayatın ne şekilde yaşanacağını, davranışların nasıl olacağını, iç ve dış dünyamızın ne şekilde bir yapıya kavuşturulacağını tespit etmiştir. Madden ve mânen sağlıklı bir fert, sağlıklı bir aile ve sağlıklı bir toplumun yolu İslâmın emrettiği hayat tarzını yaşamak ile mümkün olabilecektir.

Her hayrın başı Besmeledir !

Her hayırlı işe Bismillahirrahmanirrahim ile başlanır. Sonunda da Elhamdülillah denir.
Sevgili Peygamberimiz: "Bir işe besmele ile başlanılmaz sonunda da Elhamdülillah denmezse o işte hayır olmaz"buyurmuştur. Çünkü besmele çekerek kul ile Allah arasındaki gerçek alâka kurulmuş olur. Nerelerde besmele çekilir veya çekilmez
bir kaç misal verelim:

"Yemek yemeğe, abdest almaya ve hayırlı işe başlarken besmele çekmek sünnettir.

. Tuvalete girerken besmele çekmek mekruhtur.

. Haram olan birşeyi yapmaya başlarken besmele çekmek haramdır.
Biz müslümanlar haramlardan kaçınacağız.

. Kat'i olarak haram olan bir şeyi işlerken besmele çeken kâfir olur.

Bebekle İletişim Nasıl Kurulur?

Bebeğinizle nasıl iletişim ve "ortak bağ" kurabilirsiniz?

-Evvela kendiniz karı-koca olarak aranızda "sevgi, saygı ve hoşgörüye dayalı" bir "iletişim" kurduğunuzda, bebeğinizle de "özellikle" sevgide odaklaşan bir "iletişim" kurabilmeniz söz konusu olacaktır. Yani aile ortamında bebeniğizle iletişim kurabilmenizin sırrı "sevgide ve ona ait duyarlılığınızda" yatmaktadır. Bu inceliği bilin.

-Bebeğinizi doyurma, bakımlı kılma, sevgisini gözlemleme gibi durumları gözönünde bulundurarak "ana-baba-çocuk" üçlüsünün duyum, his, duygu ve duyarlık gibi hassasiyetlerini ciddi manada korumak gerekir.

-Bebekle ana rahmindeyken başlar, altı yaşına kadar devam eder "iletişim".

-Bebeğinizin ağlamaları, ona dokunmanız, onu sevmeniz, onu okşamanız, onunla ilgilenmeniz, onun gözlerine bakmanız, onun hareketleriyle ilgilenmeniz gibi, hal ve tavırlarınız, onunla kurmanız gerekli olan "iletişim" alanına girer.

Bebeklere Bakmanın ve Sağlıklarını Korumanın Püf Noktaları Nelerdir?

01- Bebekler yetişkinlerin ilgisine muhtaçtır, bu doğru. Ancak en yakınlarını bile sürekli başında istemez, dinlenip uyuma ihtiyacı vardır.

02- Ağlayan bir bebek cevap ister. Üstelik ne kadar küçükse cevap verme süreniz o kadar kısa olmalıdır. İlginiz onu şımartmaz, bebeğe onu sevdiğinizi ve anladığınızı gösterir.

03- Bebek gaz sancısıyla ağlıyorsa, bacaklarını bedenine doğru çekmeniz iyi sonuç verir. Her bacağı dönüşümlü olarak bükerek gövdesine hafifce bastırmanız fazla gazın dışarı çıkmasını sağlar.

04- Bebeği uyumadan beşiğine yatırırsanız, uykuya daima ve derin uyuma konusunda problemlerin çıkmasını önlemiş olursunuz.

05- Geceleri mamasını loş ışıkta yedirirseniz gece ile gündüz arasındaki farkı öğrenir.

06- Geceleri zorunlu olmadıkça altını açmayın. Çünkü bez değiştiriken bebeğin uykusu dağılır ve bu her gece tekrarlanırsa, alışkanlık haline gelir ve her gece aynı saatte bebek uyanır.

Bebeklere Vurulması Gereken Aşılar Nelerdir?

01- VEREM (B.C.G.) AŞISI:
Bebeğin doğumundan sonra ilk iki hafta veya ilk ay içinde yapılmalıdır.

02- BOĞMACA AŞISI:
Bebek iki veya üç aylık olunca yapılmay başlanmalıdır.

03- KUŞPALAZI (DİFTERİ) AŞISI:
Süratle ilerleyen bir hastalık olan difteri (kuşpalazı) bademcikler ve çevresi üzerinde beyazımsı bir renkte parçacıkların oluşumu ile başlar. Aşısı aynen boğmaca aşısı gibi yaptırılır.

04- TETANOZ AŞISI:
Yara bere veya yanıklar yoluyla mikrop kapıp tetanoz olmaması için boğmaca ve difteri aşıları ile birlikte tetanoz aşısının da yaptırılması gerekir.

05- ÇOCUK FELCİ AŞISI:
Çocuk Felci Aşısı iki türlüdür:
a) Salk aşısı: İğne şeklinde uygulanır. Birer ay ara ile üçdefa tekrarlanır. Her yıl yenilmesi gerekir.
b) Sabin Aşısı: Ağız yolu ile verilen bu aşı, hastalık etkisi ortadan kaldırılmış canlı virüslerdir. İki üç aylıktan itibaren damla halindeki aşı, bebeklere kaşıkla içirilir.

06- ÇİÇEK AŞISI:

Çocukların Kişilik Gelişmeleri İçin Neler Yapılmalı?

Çocukların "kişilik gelişmeleri ve sağlıklı yetiştirilmeleri" nasıl olmalıdır?

- Kişilik gelişimi yönünden en önemli dönem, ruh sağlığının temellerinin atıldığı 0-6 yaş arasıdır. Hayatının bu devresini yeterli ilgi ve sevgiden mahrum geçirmiş çocukların, yetişkinlik yıllarında ruhi açıdan bazı dengesizlikler gösterme ihtimali büyüktür.

- Aslında çocuğun ruh sağlığı hamilelik öncesine dayanır. Anne ve baba adayının birbirini seven, anlayışla yaklaşan çift olmaları önemlidir. Anne-baba, çocuk yetiştirmeye istekli ve gerekli şartlara sahip olmalıdır. Ayrıca çocukların cinsi eğitim, güven duygusu, ailede yeri olma, sevgi, ilgi, şefkat ve benzeri ihtiyaçlarını karşılamada mes'uliyet hissi taşımalıdırlar.

Çocuklara Ahlak Eğitimi Nasıl Verilmeli ?

Çocuklarınızın ahlaksız ve küfürbaz; toplumun yüzkarası alemin maskarası olmamalarını istiyorsanız;

- Çocuklarınızın birkusurunu gördüğünüz zaman onlara hakaret etmeyin. Onlara kızdığınızda, öfkelendiğinizde küfür etmeyin.

- Çocuklarınızın yanında ve başka yerde ahlaklı, seviyeli ve sevimli insanlarla katiyyen alay etmeyin. Ağzınıza, dilinize ve sizi çocuklarınıza karşı hataya düşürebilecek azalarına sahip çıkın.

- Çocuklarınızın ahlaksız, başıboş ve küfürbaz olmamaları için onlarla ilginizi, bilginizi ve alkanızı kesmeyin. Onları asla kendi hallerine bırakmayın. Terkedilmişliğin yalnızlığı ile onları kıvrandırmayın.

- Çocuklarınıza evde, iş yerinizde, sokakta, caddede, her yerde canlarının istediği gibi at koşturmalarına izin vermeyin.

- Çocuklarınız birbirleriyle kavga ederken, birbirlerine hakaretler savururken ses çıkarmamazlık etmeyin. Böylesi durumlarına göz yummayın.

- Çocuklarınızı kendi gözetim sahanızın dışında bırakmayın.

- Çocuklarınızı hizmetçilerinizin eline teslim etmeyin.

Çocukları Suça İten Sebepler Nelerdir?

Çocuklarımız varsa ve onlara sahip çıkabiliyorsak "yarınlar bizimdir" diyebiliriz. Çocuklarına değer veren milletler ve devletler "ümid" ve her şeyi" olarak görürler onları...

En güzel düşler, güzide hayaller, muazzam ve geniş ufuklu düşünceler hep çocuklar içindir. En zirve sevgiler ve çoşkular da yine onlar içindir...

Buna rağmen nasıl oluyor da dünyanın dört bir yanında açlıktan ölen, eğitimsizlikten çürümeye terk edilen, adeta sahipsiz bırakılan, "suçlu çocuk yoktur" denilmesine rağmen, hala milyonlarca çocuk çeşitli şekillerde suça itilebiliyor ve ıslah evlerine düşebiliyor. Ne hazin değil mi?

Şimdi bu mevzuda, yani çocuğu suça iten sebeplerin neler olduğu mevzuunda Pedagog Fazilet Yavuz'un görüşlerine ve tavsiyelerine kulak vermeli diyoruz:

Peygamberler Tarihi

Soru 1 : Allah (c.c.)’ın emir ve yasaklarını insanlara haber veren, kendisine yeni bir kitap ve yeni bir şeriat gönderilmeyip de kendinden önceki peygamberlerin kitabı ve şeriatı ile amel eden Peygamberlere ne ad verilir?

Cevap : Nebi.

Soru 2 : Kendisine yeni bir kitap ve yeni bir şeriat verilerek insanları hak yola çağırmak için gönderilen peygamberlere ne ad verilir?

Cevap : Resul.

Soru 3 : Diğer peygamberlere göre bir derece daha üstün olan peygamberlere Ulul-Azm denir. Ulul-Azm olan peygamberler hangileridir?

Cevap : Hz. Nuh (a.s.), Hz. İbrahim (a.s.), Hz. Musa (a.s.), Hz. İsa (a.s.) ve Hz.Muhammed (s.a.v.).

Soru 4 : Kur’an’ı Kerim’de ismi geçen peygamberler kaç tanedir?

Cevap : 28 tane olup 3 tanesinin veli mi yoksa peygamber mi olduğu hususunda ihtilaf vardır.

Soru 5 : Vahiy ne demektir?

Cevap : Yüce Allah (c.c.)’ın dilediğini peygamberlere yine dilediği tarzda indirmesine denir.

Soru 6 : Vahyin geliş şekilleri kaç tanedir ve nelerdir?

Cevap : 7 çeşittir:

a- Rüya şeklinde
b- Melek görülmeksizin peygamberin kalbine bildirilmesi
c- Vahiy meleğinin insan suretinde gelmesi

Çocuğu Kötü Eğitmenin Yolları

Kötü bir çocuk, ya babanın yahut da her ikisinin eseridir. Çocuğunuzda gördüğünüz kötü bir huyun suçunu, mutlaka kendinizde arayın. Her anne-baba, genellikle, çocukta gördüğü yanlış bir davranışın suçunu; ya çocuğa ya da çevresine yükleme eğilimindedir. Çocuk, aileden gördüklerini taklit ederek büyür. Eğer siz, ona iyi bir terbiye vermiş iseniz; etraftan duydukları ona fazla tesir etmeyecektir.

Kötü eğitimin ilk ve en tesirli basamağı, kötü örnek sergilemektir. Her akşam eve sarhoş dönen ve kazandığı paraları meyhaneci ile paylaşan bir baba, çocuğuna ahlâki nutuklar çekse, acaba ne kadar tesirli olacaktır!..

Mükemmel Çocuk Yetiştirmenin Üç Altın Kuralı

Başlık dikkatinizi çekti ve yazıyı okumaya başladınız değil mi? İstediğim de buydu zaten. Yoksa ne mükemmel çocuk yetiştirmenin sadece birkaç kuralı vardır ve hatta ne de mükemmel çocuğun tarifi. Ama maalesef orada burada buna benzer başlıklarla yazılmış “mucizevi” reçeteler okuruz sık sık.

Sağlam bir dünya görüşü olmayan Batı medeniyetinin zavallı pedagog ve psikologları dipsiz kuyuya ipsiz inerek ortalama on yılda bir değişen fikirlerle ana-babalara yeni yeni reçeteler sunarlar. Hepsini de “Doğrusu budur, böyle davranın, çocuğunuz mükemmel yetişsin” diye pazarlarlar hep.

Kuranda gökler, yerler, yildizlar ve burclar

* “Hakikaten biz, gökte YILDIZLAR yarattık. Ve temaşa edenler için süsledik.”
(Hicr/16)
* “De ki: Göklerde ve yerde Allah'tan (c.c.) başka kimse gaybı (gelecegi) bilmez.” (en-Neml, 27/65)

* “Gökte YILDIZLAR yaratan ve onların içinde bir kandil ve nurlu bir ay yaratan Allah'ın şanı ne yücedir!”
(Fürkan/61)

* “Güneş Ay’a yetişemez. Gece de gündüzü geçemez. Hepsi birer felekte yüzerler.”
(Yasin/40)

* “De ki: "Size Allah'ın (c.c) hazineleri benim yanımdadır, demiyorum. Gaybı da bilmiyorum.’’ (el-En'âm, 6/50)

* “Allah, gökleri ve yeri HAK olarak yarattı. Bunda müminler için ibret vardır.”
(Ankebut/44)

* “Göklerde ve yerde olanların tamamı o’nun dur. Hepsi o'na boyun eğicidirler.”
(Rum/26)

Âciz iki yüreğiz...Sen ve Ben..

Sende kendimi görmek ürkütür beni…

Arkadaşımsın, canımsın…

Yüreğimi paylaştığım, ama sınırları aşamayansın…

Herkes gibisin… Âilem desem değil, ben desem değil, sen tam ortadasın…

Yürümek ve ardımızda koca seneleri devirmek…

Bir edeb hikâyesi yazmak hayalim seninle!

Alnım açık, her ânım, konuştuğumuz kelâmlar dizilir gözlerimin önüne..

Sonra düşünürüm, seni bu beden üzdü mü diye?

Aynaya bakarım… Konuşurum kendimle, gözlerimle ve sonra kalbime ilişir gözlerim…

Seni ararım… Kapladığın yer kadar büyür gözlerim!

Ve sonra hâtıralar kendilerini sergiler ve «İzle bizi!..» derler!

Ellerim senden uzak olmamalı, ama ellerini de sarmamalı! Hep yan yana durmalı…

Arkadaşımsın… Canımsın...

Evliliği Yürütmek İçin

TÜRKİYE’DE ‘evlilik okulu’ adı altında hizmet veren özel veya resmî bir eğitim kurumu biliyor musunuz? Ben bilmiyorum, en azından duymadım. Bazı üniversite hocalarının özel çabalarıyla ‘ana baba okulu’ adı altında halka açık kurslar düzenlendiğini biliyorum, ancak gençleri evliliğe hazırlayan bir ‘evlilik okulu’ bilmiyorum.

Amerika’da ve Avrupa ülkelerinin çoğunda değişik isimler altında hizmet veren evlilik ve ana baba okulları oldukça yaygın. Evlenmeye niyetli nişanlı veya sözlü gençler önce bir ‘evlilik okulu’nun kurslarına katılıyorlar. Burada evli çiftlere aile olmanın getireceği sorumluluklar, karşı cinsin psikolojisi, ‘ben’ kişiliği ile ‘biz’ kişiliğini ayıran sınırlar, eşler arası uyum, ailede iş bölümü, ortaya çıkan anlaşmazlık problemlerinin çözümü, arkadaş-akraba-komşu ve iş ilişkileri, ev ekonomisi gibi temel konular anlatılıyor. Amerika’da master yaptığım yıllarda sık sık bu okulları ziyaret etme ve derslerine katılma fırsatı bulmuştum.

Sevmek mi sevilmek mi ?

Arkadaşımı beklerken boş masa bulamamış bir amca, benim masama oturdu. Sohbet etmeyi çok sevdiği anlaşılıyordu. O konuşuyor ben yorum yapıyordum. Emekli öğretmenmiş.
Anılarını anlattı...
Sonra gözümün içine bakarak:

- kizim sevmek mi istersin sevilmek mi? dedi.
Ne cevap vereceğimi bilemedim.
- İkisini istesem çok şey mi istemiş olurum?
- İkisi sunulmadı. Sana sadece birini seçme hakkı veriliyor.
Düşünüyorum düşünüyorum cevapsızım. Sevilmek, evet çok güzel. Sen sevmedikten sonra o seni sevse ne olur?
Ya sevmek? Eğer karşındakinin seni sevmediğini anlarsan, o da acı verir.
Ben karşımdakinin beni sevmediğini öğrendiğimdeki acıyı tatmak pahasına da olsa sevmeyi seçtim.

- Evet, cevabım SEVMEK. Bu sorunun cevabını siz de verecek misiniz?