Keskin Bıçak
Züleyha'nın Yusuf'a olan aşkı.. Tutku ve sevgi ile önüne geçilemeyen derin duygular. Keskin bir bıçak gibidir aşk. Aileleri eşleri bir arada tutan özdür.
Ailem köşesi, zehirliok ile yayın hayatına başlamış keskin bıçak sayfamızın devamıdır.
Bu bölüm, 2 Temmuz 2006 tarihinde yayın hayatına başlamıştır. Bugün aciz.net altında yayına devam etmektedir.
Bir Bebeğin Hikayesi
Genç kadın, bebeğin güzelliği karşısında büyülenmiş gibiydi. Kıvırcık sarı saçları, iri mavi gözleri, kalkık bir burun ve küçük kırmızı dudaklarıyla bir kartpostalı andıran bebek, kadının şimdiye kadar gördüğü en cana yakın kız çocuğuydu.
Onun ipek yanaklarını doya doya öpmek ve cennet kokusunu içine çekmek için eğildiğinde:
"Dokunma bana ..." diye bir ses duydu.
"Beni okşamaya hakkın yok senin..."
Kadın korkuyla irkilip etrafına bakındı. Bebekle kendisinden başka içerde kimse yoktu. Aynı sesi tekrar duyduğunda bebeğe döndü. Aman Allahım!.. Yeni doğmuş gibi görünmesine rağmen konuşan oydu:
"Bana yaklaşmanı istemiyorum" diye devam etti.
"Hemen uzaklaş benden..."
Kadın, biraz olsun kendini toplayarak:
"Çocuklarımız hep erkek oluyor" dedi. "Onlar da güzel ama kız çocukları başka. Bu yüzden seni öpmek istedim."
Serçe ve göçmen kuşun hikayesi..
İhanetin adı göçmen bir kuşa verilmiş,
Sadakatin adı ise; bir serçeye
Göçmen kuş bütün bahar ve yaz boyunca
Küçük köyün üstünde uçmuş serçeyle beraber
Küçük sinekleri, kurtları yemişler,
Kış yağmurlarıyla şaha kalkmış, derelerden su içmişler.
Masmavi gökyüzünde dans etmişler,
Çiçek açan ağaçlara konup, papatya tarlalarında gezmişler...
Birbirlerine söz vermiş kuşlar;
Ayrılmayacağız diye.
Ama kış gelmiş,
Göçmen kuş adına yakışanı yapmaya kararlıymış,
Serçe ise her zamanki gibi sadık
Ama sevgi de yabana atılmaz bir gerçek.
Ayrılık acı, ihanet kötüymüş serçe için
Yaşamaksa önemli imiş göçmen için.
O, baharların tatlı eğlencesiymiş sadece
Gel demiş serçeye benle beraber...
Başka bir bahara uçalım.
Serçe ise burda bekleyelim demiş yeni baharı
Ama kış acımasızdır, demiş göçmen,
Yaşayamayız burda, aç kalır üşürüz
Evlilik Ağacı
Bir akşam oturup, ilişkilerini gözden geçirmeye karar verdiler. Her ikisi de, boşanmayı istememekle beraber, işlerin böyle gitmeyeceğinin farkındaydılar.
Erkek, “Aklıma bir fikir geldi” dedi. “Bahçeye bir ağaç dikelim ve eğer bu ağaç üç ay içinde kurursa boşanalım. Kurumaz da büyürse bunu bir daha aklımızdan geçirmeyelim. Bu süre içinde de ayrı ayrı odalarda kalalım.”
Bu ilginç fikir hanımının da hoşuna gitti. Ertesi gün gidip bir meyve fidanı aldılar ve birlikte bahçeye diktiler.
Aradan bir ay geçti. Bir gece bahçede karşılaştılar. Her ikisinin de elinde içi su dolu birer bidon vardı.
kaynak:zafer dergisi,Sevgi Öyküleri
Gerçek Aşk
Sevgi" canli varligin, haz veren bir nesneye karsi meyil duymasidir. Söz konusu meylin pekisip güçlenmesi haline «ask» denir.
Ask duygusu, askin sevgilisine kul olmasi ve sahip oldugu her seyi ugrunda feda etmesine yol açacagi bir dereceye varabilir.
Züteyha'nin Hz. Yusuf'a (A.S.) karsi duydugu askin ne dereceye vardigina bir baksana, Kadinin bütün servet ve güzelligi bu ugurda gitmis. Yetmis deve yükü mücevher ve gerdanliginin var oldugu söylenir, hepsini Hz. Yusuf'un (A.S.) aski ugruna harcamis. «Bu gün Hz. Yusuf'u gördüm» diyen herkese eline geceni zengin edecek degerde bir mücevher vere vere elinde hiç bir sey kalmamis.
Asiri askindan dolayi diger her sey aklindan çiktigi için karsilastigi her seyi «Yusuf» diye çagirir olmus, o kadar ki, basini göge kaldirdigi zaman Hz. Yusuf'un (A.S.) adini yildizlarin üzerinde yazili görürmüs.
Kalbime Hoşgeldin Yar
Ayrılıpta yeniden barışan sevgililerin kendilerini bulabilecekleri bi yazı..
Baharın habercisiydi bana gelişin. Ne güzeldi yine seninle doğmak. Senin olmak. Seninle olmak. Tam kapatmışken kapılarımı aşka sen giriverdin hayatıma. Sevemedim senden sonra kimseyi, sevemedim... Seni unutmadim, unutamadim... Kalbime yine hoşgeldin yar...
Şimdilerde yeniden doğmuş gibiyim. Daha sıkı sarılmışım hayata. Hayat seninle ne güzel. Daha bi seviyorum artık baharı, nisan yağmurlarında ıslanmayı... Hayatıma öyle bir girdin ki söküp atamadım seni kalbimden. Öyle bir bağlanmıştım ki sana sensiz olamıyordum. Başkalarında bulamadım senin sıcaklığını. Verdiğin acılar bile zevk veriyordu bana. Bağlanmıştım, sevmiştim seni hayatımdan silip atamazdım. Ve atmadım. Hala Aşığınım. Ve hala Dünyalar kadar seviyorum seni...
Dünyaya birdaha gelecek olsam yine seninle olmak isterim.
Ateşle Su'yun Hikayesi
Ateş bir gün suyu görmüş yüce dağların ardında
sevdalanmış onun deli dalgalarına.
Hırçın hırçın kayalara vuruşuna,
yüreğindeki duruluğa
Demiş ki suya:
Gel sevdalım ol,
Hayatıma anlam veren mucizem ol...
Su dayanamamış ateşin gözlerindeki sıcaklığa
al demiş
Yüreğim sana armağan...
Sarılmış ateşle su birbirlerine
sıkıca, kopmamacasına...
Zamanla su, buhar olmaya,
ateş, kül olmaya başlamış.
Ya kendisi yok olacakmış, ya aşkı...
Baştan alınlarına yazılmış olan kaderi de
yüreğindeki kederi de
alıp gitmiş uzak diyarlara su...
Ateş kızmış, ateş yakmış ormanları...
Aramış suyu diyarlar boyu,
günler boyu, geceler boyu
Bir gün gelmiş, suya varmış yolu
Bakmış o duru gözlerine suyun,
biraz kırgın, biraz hırçın.
Ve o an anlamış
aşkın bazen gitmek olduğunu.
Ama gitmenin yitirmek olmadığını....
Ateş durmuş, susmuş, sönmüş aşkıyla.
Böyle Bir Dostunuz Oldu mu Hiç?
Böyle bir dostunuz oldu mu hiç?
Daima düşünceli idi.
Susması, konuşmasından uzun sürerdi; lüzumsuz yere konuşmaz, konuştuğunda ne fazla ne de eksik söz kullanırdı.
Dünya işleri için kızmazdı.
Kendi şahsı için asla öfkelenmez ve öç almazdı.
Gülmesi, gülümsemekti. Gülümserken de, ağzındaki dişleri dolu taneleri gibi görünür ama birbirinden ayrılmazdı.
Mahzundu.
Onu birden bire görenler manevî vakar ve heybetinden sarsılırlar, kendisini yakından tanıyınca da ona derin bir sevgi ile bağlanırlardı. Onun meziyetlerini anlatmak isteyen: “Ben ne ondan önce, ne de sonra onun bir benzerini gördüm” demekten kendini alamazdı.
Kimse ile çekişmez, bağırıp çağırmazdı.
Affediciliği tabiî idi. İntikam almazdı, düşmanlarını sadece affetmekle kalmaz, onlara şeref ve değer de verirdi.
Hayatın Gizemi Ve Mutluluğun Kaynağı
Hayata ve olaylara hep kendi penceremizden bakıyoruz. Hayatın seri akışına kendimizi öyle kaptırmışız ki, önümüzde, arkamızda cereyan eden olayların bazen hiç farkına varmıyoruz.
Çoğumuz için doğrunun adresi tek...
Hayat koşturmacasının peşinde geçen günlerimizi kimimiz sadece para kazanmak, zengin olmak, çocuklarımıza rahat edecekleri bir gelecek bırakmak için çalışmak olarak değerlendirirken; kimimiz de nasıl olsa bu dünya boş ve geçici felsefi düsturunu kendimize rehber edinmeyi tercih edenler grubuna dahil olmuşuz. Oysa ki hayatın elde edilmemiş ve keşfedilmeyi bekleyen milyarlarca güzelliği olduğunu, bize düşenin etrafımıza sadece bakmak değil, baktığımızı görmek düsturuyla hareket etmek gerektiğini pek çoğumuz bilmiyoruz.
Kusursuz Aşk
Artık gitme demicem..!
Zaten iyice hazırsın bu sefer.
Herşeyi yanında götür.
Anılarımızı, umutlarımızı, sevgimi de al belki lazım olur...
Tek kelime etmesem diyorum ama etmeliyim.
Sana bilmediğin birşeyden bahsetmeliyim..!
Kendimden, evet onca zaman tanıdığını sandığın benden.
Hırcın yanımı gördün daha cok,
Oysa öyle uysal bi cocukmusumki
Neydi beni zaman zaman poyraz yapan.
Sanırım düşünmedim.
Birini ayrı tutsam da renklerin hepsini sevdim.
Mevsimleri de ...
Aslında cok sey var sevdigim.
Kavgalar ve savaslar dısında.
Birde niye olursa olsun vedalaşma anları.
İsterdimki uyumlu halimi yaşasaydın daima.
Ama bana hep vurgun saatlerimde geldin.
Yada sen vurdun.
Uzaklara bakardım uysal cocuklugumda.
İçimde dolmayan derin boşlugunda,
Denizden gelicek bir gemi bekledim durdum,
Sonra yıldızlara baktım yıllarca ve Sen sandıgım bir yıldıza...
Kadınlar, erkekler, cocuklar, sehirler tanıdım.
İnsanlardaki Sevgi Duygusu
Biz sevgiden sudûr ettik
Sevgi üzerine yaratıldık
Sevgiye doğru yöneldik
Sevgiye verdik gönlümüzü
Sevgi, Yüce Yaratıcı'nın rahmet denizinden varlıklara yansıttığı eşsiz bir duygudur. Güzelliğin ve Sevginin Kaynağı Allahü Teâlâ, kâinatı sevgi üzerine yaratmış, insanlara da sevgi duygusunu en büyük güç ve kudret olarak vermiştir. Yavrusunu korumak için çok daha güçlü düşmanlarına saldırarak kendini feda eden anaların ve çevresini parçalayan en vahşi hayvanların bile yavrularına olan olağanüstü yakınlıkları, hep sevgi sırrının yansımalarıdır.
İnsanlar kimleri sevmeli ve kimleri de sevmemelidir? Cenâbı Allah; kullarına bir güç ve kudret olarak verdiği sevgi duygusunu, rıza ve isteği doğrultusunda yönlendirilmesini istemektedir. İnsanlar, vahyin ışığında yaratılanları severek basamak basamak yükselmeli, sonunda İlâhî Aşk'a kavuşabileceğinin umut ve mutluluğunu yaşamalıdır.
Aşk: Üç Harf ile Beş Nokta
Neden mi üç harf beş nokta. Çünkü aşk ya da ışk kelimesi ayn, şın ve sad harflerinden ve bu harflerin üzerindeki üç noktadan müteşekkilde ondan.
Harflerle sınırlı, noktalarca sınırsız…Dur-durak bilmeyen, engel tanımayan. Girdiği her yerde baş tacı. Sultanlar sultanı, gönüller ilacı. Hükümranlığı ile dillere destan. Bütün canlar O’ndan, O’nunla, O’na hayran. Aşk deyince sarsılır âlem. Ne arş kalır, ne kürsî ne de levh u kalem. Serâpâ kaplamıştır her yanı. Görünen, görünmeyen ne varsa hepsine can.
Cana can katan ölümsüzlük iksiri, tüm canlara cânân. En kutsal yasa, en büyük tasa ve en küçük; devâsâ. Aşk; hareketsiz sükun, sükunetsiz hareket. Aşk; kelimelere sımayan bereket. Aşk; dibi görünmeyen bir derya.
Seninle olmanın en güzel yanı ne biliyor musun?
Seninle olmanın en güzel yanı ne biliyor musun?
Elin elime değmeden avuçlarımı terleten sıcaklığını taa içimde hissetmek.
Seninle olmanın en kötü yanı ne biliyor musun?
''Seni seviyorum'' sözcüğü dilimin ucunu ısırırken her konuşmamızda boş yere saatlerce havadan sudan söz etmek.
Seninle olmanın en heyecanlı yanı ne biliyor musun?
Aynı şeyleri seninle aynı andadüşünmek birlikte ağlamak gülmek.Ve buradayken bile seni çılgınca özlemek...
Seninle olmanın en acı yanı ne biliyor musun?
Seni hiç tanımadığım bir sürü insanlarla paylaşmak.Senin yanında olan, seninle konuşan herkesi çocukça kıskanmak.
Seninle olmanın en mutlu yanı ne biliyor musun?
Tanıdık birileriyle karşılaşma tedirginliği ile yollarda yürümek yan yana...Elimdeki şemsiyeye inat yağmurda ıslanmak birlikte. Elimde kır çiçeğiyle senibeklemek... Aynı mekanlarda aynı yiyecekleri yemek.
Gençlik ve Aşk
Genç olarak dünya ve ahiretle ilgili birçok arzularınız, hedefleriniz vardır. Bunları gerçekleştirme yolunda hızla çabalarken türlü türlü engellerle karşılaşırsınız.
Gençlik döneminde yoğunlaşan problemler içerisinde “cinsel duygular”la ilgili imtihan kadar zor, tehlikeli, büyük ve hayatı etkileyen bir mesele yoktur. Aslında bu imtihan hayatın büyük bir safhasını içine alır. Ancak 15-30 yaş arası kadar yoğun bir biçimde hiçbir zaman yaşanmaz.
Özellikle bu zamanda cinselliğin, hemen her aşağı arzular için istismar edilmesi, karşı konulması zor bir baskı altında bırakır gençleri. Ne yazık ki, toplumsal hayatımızın her safhası, gençlerimizin bu imtihandan başarısız çıkmaları için dizayn edilmiş gibidir.
Çocuğunuza doğru davranış kurallarını nasıl kazandırmalısınız?
ÇOCUKLARINIZA bir doğruyu anlatmak, iyi bir davranışı kazandırmak ve güzel bir yaklaşımı göstermek için önce kendinizi, daha sonra da çocuğunuzu çok iyi tanımanız gereklidir. Eğer, öncelikle kendinizde bir eksiklik varsa bunu düzeltmelisiniz. Kendinizi düzeltemezseniz ve yeterli hale getiremezseniz, çocuğunuza kazandırmak istediğiniz doğru ve iyi davranışları da tam anlamıyla gösteremezsiniz ve ortaya koyamazsınız.
Ani ve sert tepki veren, kızan, bağırıp çağıran, emreden, tehdit eden, eksik bilgiye sahip olan, davranış metotlarını bilemeyen, başarısız olduğunda çocuğu suçlayan ve daha bir çok olumsuz davranış içinde bulunan bir anne ve baba, çocuğuna hangi “iyiyi” ve “doğruyu” kavratabilir?
ÇOCUKLARA DOĞRU KURALLAR GÖSTERİLMELİ VE İYİ DAVRANIŞLAR SERGİLENMELİ
Bunları şöyle sıralamak mümkündür:
Günaydınım, Nar Çiçeğim, Sevdiğim
Şavkıması, sana doğru yolların,
Sana doğru, denizlerin çağrısı,
Çırıl çırıl ötelerde bir güzel,
Günaydınım, nar çiçeğim, sevdiğim..
Çıkmaz sokaklarda bu minyatür kim?
Bu göğüs kim, ya bu gözler, bu saçlar?
Uzak bir özlemde ayak seslerin,
Günaydınım, nar çiçeğim, sevdiğim..
Bu yıldızlar doğan günü çağrışır,
Bu gündüzler gözlerini çağrışır,
Ya kimlere verdin avuçlarını?
Günaydınım, nar çiçeğim, sevdiğim..
Vurdum tellerine seni, sazımın,
Sende anahtarı, alın yazımın,
Yağmur yağmur serpil yalnızlığıma,
Günaydınım, nar çiçeğim, sevdiğim..