Keskin Bıçak

Züleyha'nın Yusuf'a olan aşkı.. Tutku ve sevgi ile önüne geçilemeyen derin duygular. Keskin bir bıçak gibidir aşk. Aileleri eşleri bir arada tutan özdür.

Ailem köşesi, zehirliok ile yayın hayatına başlamış keskin bıçak sayfamızın devamıdır.

Bu bölüm, 2 Temmuz 2006 tarihinde yayın hayatına başlamıştır. Bugün aciz.net altında yayına devam etmektedir.



Gizlenen Aşklar

Bu yazı gerçek bir aşk hikayesini anlatmaktadır ve yazıların hepsi aşık delikanlının günlüğünden alınmıştır :

10. sınıf

İngilizce dersinde yanımda bir kız oturuyordu onun için 'benim en iyi arkadaşım' diyordum... ama ben onun ipek gibi saçlarına bakıp onun benim olmasını istiyordum... Ama o bana benim ona baktığım gözle bakmıyordu bunu biliyordum, dersten sonra kalktı ve geçen gün sınıfta olmadığı için o günün notlarını istedi ona notları verirken bana teşekkür etti ve yanağımdan öptü. Onu sadece arkadaş olarak istemediğimi bilmesini istiyordum, onu çok seviyordum ama söyleyemiyordum nedenini bilmiyorum ama çok utanıyordum...

11. sınıf

Sevmek, Neyi Sevdiğini Fark Etmektir.

İnsan o ki, O’ndan başkasını sevemez sevginin mahiyeti icabı, O’ndan başkasını bilemez bilginin icabı..

Işık ki tek kaynaktan dağılır. Işığa yakın olan aydınlık,uzakta kalan karanlıktır.
Her şeyin O’ndan olması ve ışığın tek kaynaktan dağılıyor olması,O’ndan başkasının bilinme ve sevilme ihtimalini tümden yok eder.

Kimi zaman sevdiğimizin ne olduğunu bilmeden severiz.Ve insan henüz neyi sevdiğini bilmediği böyle zamanlarda O’ndan başkasını sevdiğini zannedebilir.

Bir çiçeği,bir kuşu,
Denizi,yağmuru,
Gökyüzünü,yazıyı,
Yazıyı yazanı,kalemi tutanı
Bir yaratılmışı hasılı

Söz gelimi Leyla Mecnun’u, Şirin Ferhad’ı, Züleyha Yusuf’u sevdiğini zannedebilir.

Oysa sevmek en fazla, neyi sevdiğini fark etmektir demektir ve seven biraz da neyi sevdiğini bilendir.
Çünkü ışığın kaynağı tektir.Ve aydınlığın kim kendinden menkul olduğunu iddia edebilir?

Sevdiğin Kadar Sevilirsin

Yerin seni çektiği kadar ağırsın, kanatların çırpındığı kadar hafif...
Kalbinin attığı kadar canlısın, gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...
Sevdiklerin kadar iyisin, nefret ettiklerin kadar da kötü..
Ne renk olursa kaşın gözün, karşındakinin gördüğüdür rengin...
Yaşadıklarını kar sayma, Yaşadığın kadar yakınsın sonuna
Ne kadar yaşarsan yaşa, SEVDİĞİN KADARDIR ÖMRÜN...
Gülebildiğin kadar mutlusun, üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin...
Sakın bitti sanma her şeyi, SEVDİĞİN KADAR SEVİLECEKSİN...

Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın...
Bir gün yalan söyleyeceksen bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın...

Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret ve
SEVGİLİNE HASRET KALDIĞIN KADAR ONA YAKINSIN...
Unutma
yağmurun yağdığı kadar ıslaksın, güneşin seni ısıttığı kadar sıcak..

Mutluluğunuz Başkalarının Mutsuzluğu Olmamalı...

Bir ülke varmış eskiden. Ve bu ülkede hiç ama hiç kırmızı gül yokmuş, bütün güller beyaz renkteymiş. Bir de birbirini çok seven bir kız ve bir delikanlı varmış... Birbirlerine çok yakışıyorlarmıs. Kız çok güzel delikanlı ise çok yakışıklıymıs. Delikanlı bu kız için her şeyi yaparmıs. Kız ise bir şart koymuş ortaya:

"Bana kırmızı renkte bir gül getirirsen seninle evlenirim".

Sevgiyi örseleyen tehlike: Evde pandomim!

Hayalleri vardı evlilik üzerine. Kırmızı panjurlu olmasa da şirin, sıcak bir yuvası olacak, hafta sonlarında çocuklarını bahçesi olmayan apartmanın birkaç sokak arkasındaki çocuk parkına götüreceklerdi.

Çocuklar koşup oynarken o kocasıyla el ele onları seyredecekti. Hâlâ devam eden sevgilerini, aşklarını birbirlerine tekrar tekrar ilan ettikten sonra çocukları ve gelecekle ilgili uzun sohbetlere dalacaklardı.

Muhteşem mutluluk sarayları kurabilirsiniz

Belki yeni evlisiniz, belki de aynı yastıkta nice yıllar geçirdiniz. Zaman zaman eşinizle yaşadığınız tartışmaları, anlaşmazlıkları ve huzursuzluğu düşünüp, kendi kendinize şöyle sordunuz mu hiç:

"Acaba yanlış bir evlilik mi yaptım? Neden mutluluk çiçekleri açmasını beklediğim güzel yuvamda hazan mevsimini yaşıyorum? Yemyeşil ağaçlarımın yaprağı neden dökülüyor? Hani muhteşem bir mutluluğu doyasıya yaşıyacaktım? Neden huzursuzum, mutsuzum, şevksizim?"

Evlendikten bir süre sonra kendi kendine bu tür sorular sormayan kimse neredeyse yok gibidir. Evlenen insan, özellikle ilk günlerin renkli ve neşeli gülücükleri geçtikten sonra evliliğini sorgulamaya başlar.

Evlilik Ebedî Bir İhtiyaçtır

Aile yuvasını bir yük kabul eden, tek başına bağımsız yaşamayı mutluluk sanan bir tanıdık, eşini boşamış, iki çocuğunu bir kenara atmış ve toplumun içine dalmıştı. Bu şekilde kendisine kimse karışmayacak, özgür kalacak ve hayatın tadını çıkaracaktı.

Ama bu hayali, sandığından da çabuk yıkıldı.

Aile yuvasının sıcaklığı gitmiş, toplum hayatının buz gibi havasıyla karşılaşmıştı.

İnsanların sahte dostluklarını çabuk fark etti. Çünkü parasının azaldığı yerde, dostları, kıymeti ve itibarı da azalıyordu.

Dışarının ihanetleri, eşinin dırdırından çok daha çekilmezdi. Uykusunu bölen çocuk sesleri, her gün gecelediği bar ve pavyonların soğuk çığlıklarından daha insaflıydı.

Aile fertleri yokluktan, parasızlıktan anlarlardı. Ama aç gözlü insanlar bu konuda çok merhametsizdi.

Problemli Çocuklarınızla İlişkileriniz Nasıl Olmalı?

Problemli bir çocuğa karşı şu üç davranış geliştirilmelidir: Çocuğunuzu iyi tanıyın, ona güven verin ve problemin kaynağını tespit edin. Bundan sonra çözüm çok kolay olacaktır. L. COLE

Her aile kendi çocuğuyla az çok problemler yaşar. Problemli çocuklar zamanında izlenip gerekli tedbir alınmazsa, problemler büyür, zaman zaman da hem aileyi hem de çocuğu sıkıntıya sokar.

Problemli çocuklar karşısında bazı aileler geniş bir hoşgörü sunarlar. Problemin bu şekilde halledileceğini düşünürler. Bazı aileler de sıkı bir disiplinle netice almak isterler. Bu iki yaklaşımın da sakıncaları vardır.

Peki, problemli çocuklarla ilişkiler nasıl sürdürülmeli ve neler yapılmalıdır?

Gül bahçesi...

Bir gezginin yolu günün birinde bir bahçeye varmış.
O bahçede yalnız gül yetişirmiş.Birbirinden narin ve zarif güller.
O güller kadar zarif ve latif bir hatun kapı önünde duruyormuş.
GEZGİN hatuna hayranlık ve saygı ile yaklaşip kendisini takdim etmiş. Ve hatundan adını bağışlamasını istemiş.

HATUN: bana SEVGİ derler.

GEZGİN: Sevgi hatun burada yalnız mı oturuyorsunuz?

SEVGİ: hayır eşimle beraber oturuyoruz. Ona İLİM derler.
Şu anda bahçede çalisiyor. Bıkmaz yorulmaz bir kişidir.

GEZGİN: Bahçeyi dolaşmama izin var mı?

SEVGİ: Hay hay...lütfen ayakkabılarınızı çikarinda SAYGI dediğimiz şu mestleri giyiniz.
Onlar öylece konuşurken İLİM çikagelmis. Bahçeyi birlikte dolaşmaya başlamışlar.
SEVGİ önde İLİM ve GEZGİN arkada yürüyorlarmış.
Her gülün bir adı varmış. MUTLULUK, HOŞGÖRÜ, SABIR, KANAAT,
ADALET, İRADE,ŞEFKAT, MERHAMET, AKIL, HİKMET, KUDRET,
SAMİMİYET, TEVAZU, FAZİLET VE...
bu kadar çesitte ve bu kadar yoğunlukta güzellik bu kadar bakım ve özen,
böylesine bir düzen karşisında heyecanlanan ve hayrete düşen gezgin bahçıvan ilim efendiye sormuş:

Kadında aranan özellikler

Evlenilecek kadında bir çok aranır. Bunlardan en mühimi kadının dindar olmasıdır. Kadının, dini zayıf ise, erkeğine ve kendi nefsine zarar verir. Yüzünü kara eder. Resulullah efendimiz:

"Bir kimse, bir kadını malı, güzelliği için almış olsa, hem malından, hem de güzelliğinden mahrum kalır", buyurmuştur.

Bu hadis-i şeriften maksat, alınacak kadının dindar olması lüzumuna işarettir. Dindar olmayan ile evlenmek caiz değildir. Bütün iyi sıfatları üstünde toplamış olan bir kadınla evlenmek, pek tabii daha makbuldür.

İyi kadın, padişahın başındaki tac gibidir. Kötü kadın ise, ihtiyar kimsenin üzerindeki yük gibidir.

"Ey Rabbimiz! Dünyada da, ahirette de hasene (iyilik) ver" mealindeki ayette geçen haseneden maksad, Hz. Ali'ye göre, dünyada saliha, iyi huylu kadındır. Dünyada Cehennem azabı, kötü huylu kadınla evlenmektir.

Hz. Fatımanın çeyizi

Hz. Ali'nin vermiş olduğu mehrin bir kısmı ile Hz. Fatıma validemiz için alınan çeyiz ve ev eşyası on sekiz parçadan ibarettir.

Resul-i Ekrem . 400 dirhemlik mehirden Hz. Ebu Bekir'e 63 dirhem vererek, çeyiz satın almak üzere, onu çarşıya gönderdi. Bunların taşınmasına yardım etmek üzere Hz. Selman ile Hz. Bilal'i yardımcı verdi. Alınan on sekiz parça eşya şunlardır:

3 adet minder, 1 adet seccade, 1 adet içi hurma lifiyle doldurulmuş yüz yastığı, 2 adet el değirmeni, 1 adet su tulumu, 1 adet su testisi, 1 adet meşin su bardağı, 1 adet elek, 1 adet havlu, 1 adet koç postu, 1 adet alaca kilim, 1 adet sedir [divan], 2 adet Yemen işi alaca elbise, 1 adet kadife yorgan.

Hz. Ebu Bekir bunları getirdiğinde, cihanın Fahr-i Ebedisi Hz. Muhammed yaşlı gözlerle şöyle dua etti: "Ya Rabbi, senin sevmediğin israftan çekinen kimselere bu eşyayı hayırlı kıl."

İşte Hz. Fatıma, bir ev için en zaruri ihtiyaçlardan bulunan bu kadarcık bir ve eşyası ile gelin oldu.

Geçmişten günümüze; AİLE

İnsanlar cemiyet halinde yaşamak mecburiyetindedirler. Bu cemiyetin en küçük birimi ailedir. Bu bakımdan aile, toplumun temel taşıdır. Aile, insanların doğup büyüdüğü, yetişip geliştiği ve terbiye gördüğü topluluktur. Bu, topluluğun küçük - büyük fertlerinin olgunlaştığı, bir hayat okuludur. Aile içerisinde her ferd birbirinin bilgi ve tecrübesinden faydalanır. Bu faydalanma bir ömür boyu devam eder.

Aile, genel olarak büyük baba, nine, torunlar ve hizmetçiler ve evde bakılıp beslenilen kimseler de aile ferdlerinden sayılır. Kan, süt ve evlilikten doğan akrabalıklar katılınca, aile çevresi genişler. Erkeğin anası, babası ve kardeşleri ile kadının anası, babası ve kardeşleri en yakın akrabalardır.

İnsanlık aile ile başlar. Yüce kitabımız Kur’an-ı kerimde bildirildiği gibi, bu aile, bir erkek ile bir kadından ibaretdir. Hucurat suresi on üçüncü ayet-i kerimesinde mealen: “Ey insanlar! Biz sizleri bir erkek ile bir kadından yarattık. Birbirinizle tanışmanız için milletlere ve kabilelere ayırdık.” buyrulmaktadır.

Kızların utanma duygusu nasıl yok ediyor?

Kokain hakkında ne biliyorsunuz?.. Ve de kokain ticareti.. Pazarlaması.. Yazarken, konuşurken hepimiz öyle kullanıyoruz, ben de.. "Uyuşturucu" genel adı altında.. Kokain bir uyuşturucu değil oysa.. Uyarıcı.. Özellikle seks konusunda..

Erkeklerin gücünü arttırıyor. Kadınları tahrik ediyor.. Bunu nasıl yapıyor?.. Beyni etkileyerek.. İktidarsızlığın baş sebebi psikolojik değil mi?.. "Ya başaramazsam.." Kokainin verdiği rahatlık korku ve endişeleri yok ediyor.

Kadının direnme sebeblerinin başında toplumsal kurallar, değerler, aile terbiyesi gelmiyor mu?. Kokainin verdiği rahatlık tüm ahlaki değerleri, tüm sınırları kaldırıyor.

Bu yüzden kokain gençlik ve sosyete partilerinin bulunmaz ilacı oluyor.. Neden sosyete.. Çünkü kokain tiner gibi ucuz değil.. Pahalı.. Hedefi orta ve üstü sınıfların evlatları en başta.. Herhangi bir partiye bir tutam kokain götürdünüz mü ... her türlü seksüel fanteziyi gerçekleştirmek mümkün oluyor.. Bu yüzden de özellikle gençler arasında çok popüler..

Evlenmenin faydaları

Evlenmenin faydalarından birkaçı şunlardır:

1- Neslin devamı için evlilik şartı. Bunun için evlilikten maksadın biri de çocuk sahibi olmaktır. Ana baba çocukları sebebi ile hem nesli devam eder hem de dünyada ve ahırette birçok nimetlere kavuşur.

Hadis-i şerifte buyuruldu ki: “Öldükten sonra sevabı kesilmiyen iyi işlerden biri de, salih evlat yetiştirmektir. Ana-babası öldükten sonra böyle evladın ettiği duâlar, ana-babasına ulaşır.” (Müslim) Çocuk, ana-babasından önce küçükken ölür, ebeveyni de bu acıya katlanırsa, çocuk onlara ahırette şefaatçı olur. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: “Çocuğa Cennete gir, denir. Öfke ile "Ana-babamı almadan girmem" der. Sonra ana-babası ile Cennete girer.” (Nesâî)

2- Evlenmiyen kimse, gözünü haramlardan koruyamaz.
Evlilik, şeytanın kötülük yapmasından uzaklaştırabilir ve dinini korumaya yardım edebilir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

Eş seçiminde aranılacak özellikler

Evliliğin huzur içinde geçmesinde eşlerin inancanın, yaşayışının örf ve adetinin önemi büyüktür. Bunun için eş seçiminde çok tiziz davranmalı, kılı kırk yarmalıdır. Aksi takdirde, ileride ayrılıklara; çocukların ve ailenin perişanlığına sebep olur. Ayrılık olmasa bile bütün hayat sıkıntı, üzüntü içinde geçer. Evlilikte aranacak belli başlı özellikler şunlardır:

1- Eşler düzgün bir inanca, Ehli sünnet inancına sahip olmalıdır.

2- Eşler dindar olmalı, inandığı gibi yaşamalı. Beş vakit namazını kılmalı, haramlardan kaçmalı, farzları eksiksiz yerine getirmeli. Kadın dinimizin emrettği gibi örtülü olmalı. Resulullah efendimiz:

"Bir kimse, bir kadını malı, güzelliği için almış olsa, hem malından, hem de güzelliğinden mahrum kalır", buyurmuştur. Salih, dindar kimse ile evlenirken fakirlikten korkmamalı. Çünkü Allahü teâlâ, “Eğer fakir iseler, Allah onları, (evlenmeleri sayesinde) fazlı ile zengin yapar” buyuruyor. (Nur 32)

Erkeğin hanımına karşı davranışları nasıl olmalı?

Hanımının güzel huylu olmasını istiyen, önce kendisi güzel huylu olmalıdır! Kur'ân-ı kerîmde, insana gelen musîbetlerin, günâhları sebebiyle geldiği bildirilmektedir. O hâlde, dinimizin emîr ve yasaklarına riâyet eden, hanımı ile iyi geçinir. Fudayl bin İyâd hazretleri buyuruyor ki: “Dine uygun olmıyan bir iş yaptığımı, hanımımın huysuzluğundan anlardım. Hemen o işime tevbe ettiğim zaman, hanımımın huysuzluğu da giderdi. Böylece tevbemin kabûl edildiğini de anlardım.”

Aliyy-ül Havas hazretlerine hanımı küsmüştü. Hanımı, kocasına muhalefet etmek için ayrı testi, ayrı bardak kullanıyordu. Aliyy-ül Havas hazretleri, birgün yanlışlıkla hanımının testisinden su içince, hanımı hemen testiyi kırmıştı. Hazret, "Testiyi niçin kırdın?" bile dememiş, hiçbir şey olmamış gibi davranmıştı.

Sapık ilişkiler

Cenab-ı Hak, insanın doğumundan ölümüne kadar bütün safhalarda, nasıl yaşayacağını, neleri yapacağını neleri yapmayacağını insanlara bildirmiş. Bunlara uyan dünya ve ahırette rahat eder. Etmeyen, dünyasını da ahıretini de zindan eder.

Hayatın bir gerçeği olan cinsi beraberliğin de nasıl olması lazım geldiğini bildirmiş. Bunun meşru yolunu göstermiş. Meşru olmayan yolları ve zararlarını bildirmiş. Meşru olmayan yola, cinsi sapıklığa kayan kendine de toplumu da zarar verir.

Aile hayatını yok eden, sapık bir ilişki olan livatayı (Homoseksüellik), günümüzde kendini bilmez inançsız küçük bir azınlık bunu meşrulaştırmaya çılışıyor.

Avrupa’da bilhassa İngiltere’de çok yaygın olan bu cinsi sapıklıklığa, birçok Batı ülkesi resmen müsaade edildi. Geçenlerde, ABD yüksek mahkemesini de, aldığı bir kararla homoseksüelliği suç olmaktan çıkardı. Halklarda ve devletlerde böyle değişiklikler olurken,

Yabancıların sözleri

Aile, hükümdarların bile giremediği bir kaledir. (Emerson)

Aile hayatının güzelliği gibi hiçbir şey yoktur. (Oscar Wilde)

İnsan ömrünün en önemli olayı iyi bir eş seçimidir. (Drusus)

Evlenen insan üzülebilir. Evlenmeyen ise muhakkak üzülecektir. (Hint Atasözü)

Akıllıca bir evlilik yapmak istiyorsan, kendi denginle evlen. (Ovidius)

Herşeyde olduğu gibi, evlilikte de iç rahatlığı zenginlikten üstündür. (Moliére)

Evlilikte başarı, yalnız aranan kişiyi bulmakta değil, aynı zamanda aranan kişi olmaktır. (Foster Wood)

Benim düşünebildiğim en mutlu evlilik, sağır bir erkekle kör bir kadının evlenmesidir. (Calvin Coleridge)

Evliliği sürdüren vücut değil ruhtur. (Publilius Cyrus)

Ne pahasına olursa olsun, evlenin. Karınız iyi çıkarsa mutlu olursunuz, yok fena çıkarsa o zaman da filozof olursunuz. (Socrates)

Evlenme kafese benzer, içindekiler çıkmak içn, dışındakiler girmek için uğraşırlar. (Lard Mary Montagu)

Evlilik hayatında ara sıra kavga faydalıdır, çünkü insanlar ancak, böyle birbirlerini anlarlar. (Goethe)