Gelecek pek iyi görünmüyor!
Almanya’daki üçüncü kuşak gençliğin kültürümüzden, dinimizden, manevi değerlerimizden uzak bir şekilde yetiştiriliyor da Türkiye’deki gençlik sanki bundan farklı mı? Biraz da Türkiye’deki Türk gençlerinin durumlarından bahsedelim.
Türkiye’de de genel olarak milli kültürümüzden, dinimizden uzaklaşma varsa da, Almaya’daki yabancılaşmaya benzer bu uzaklaşma daha ziyade, sosyete tabir ettiğimiz, zengin semtlerde yaşayan gençlerde görülmektedir.
Ecdadımızın manevi kültürü verilmeyen gençler, bu boşluğu içkide, fuhuşta, uyuşturucuda arıyor. Bu felaketlerle tanışma yaşı istatistiklere göre, 14-15 yaşına indi. Zenginlek iki tarafı keskin bıçak gibidir. Dikkatli kullanılmazsa büyük zarar da verebilir.
Faydalı bir şekilde kullanılması çok zor olduğu için de bugüne kadar zararı faydasından çok olmuştur zenginliğin. Zenginlik kimin elinydeyse ona göre şekil alır. İyinin elindeyse iyilik, kötünün eliydeyse kötülük zuhur ediyor zenginlikten. Türkiyede de Müslümanların manevi bağlarının gevşemesi, gençlerin manevi şuurdan yoksun olması refah seviyesinin yükselmesi ile doğru orantılı olmuştur.
Bir özel okulda din dersi öğretmeni olan bir arkadaş anlattı: Sene başında, öğrencilerin durumunu tespit etmek için, sekizinci sınıf talebelerine, imanın, islamın şartlarını sorduğumda, yirmibeş kişilik sınıfta sayabilen 2–3 kişiyi geçmedi. Bunlarda sadece madde madde sayabildi. Mesela, melek nedir, meleklere nasıl inanacağız diye sorduğumda bilen çıkmadı. Sekizinci sınıfta okuyan öğrenci,13,14 yaşında demektir.
Yani ya akil baliğ, ya da olmak üzere. Yazık değil mi bu çocuklara. Akil baliğ olduklarında, imanın şartlarını, zaruri olarak bilinmesi gereken kadar bilmeğince dinden çıkacak olan bu çocukların, vebalini, günahını, ana-baba nasıl çekecek, ahırette bunun hesabını nasıl verecek. Birinin küfre düşmesine sebep olan da küfre düşmüş olmayacak mı?
İnsanın yapısı aynı; ister Türkiye’de, İster Almanya’da ister Yunanistanda olsun. Aynı sıkıntılar Yunanistan’da yaşayan Müslüman Türkler için de geçerli. Yunanistanda akrabaları olan sık sık gidip gelen bir arkadaş anlattı:
Eskiden Yunanistan’daki Müslüman bölgelerde, Medreseler, Kur’an kursları gençlerle doluydu. Hakeza camiler de öyle idi. Ne zaman ki, ülke AB topluluğuna girdi, refah seviyesi yükseldi. Ardından rehavet, gevşeklik başladı. Geçenlerde gittim, sokaklar son model arabalarla, cepler para ile dolmuş. Camiler, Kur’an kursları boşalmış. Gençlerin maneviyatla ilgileri kalmamış.
Bunların yerini içki, uyuşturucu,kumar ve fuhuş almış. Maalesef, Batı Trakya'da özellikle Türk gençliğini avlamak için tuzaklar kurulmuş. Çeteler oluşmuş.. Senelerce maddi sıkıntı çeken Türkler, ekonomik durumları biraz düzelince bu meşum yerlerin müşterisi olmaya başlamışlar.
Bilhassa Türk gençleri büyük tehlike altında.. Bu dramatik manzara, ne hikmetse seslendirilmek istenmiyor. Konuyu Bir Türk Belediye yetkilisi açtı bize... Oğlunun da bu çetelerin eline düştüğünü feryat ederek anlattı.. "Keşke ekonomik durumumuz düzelmeseydi.
Eski fakir halimizle kalsaydık da bu belaya düşmeseydik " diyordu acılı baba.. Tabii ki kendilerinin suçlu olduğunu itiraf ederek.. "Biraz cebimize para girince rehavete kapıldık. Çocuklarımızla da pek ilgilenmedik. Maalesef bıraktığımız boşluklar kötülükler ile dolduruldu. Evlatlarımızı bu bataklıktan kurtarmaya çalışıyoruz ama çok zor.."
Netice olarak, eskiden çocuğu sokak, çevre yetiştirirdi. Evden bir alıyorsa, çevreden dokuz alırdı. Şimdi tersi oldu. Evde verilen iyi bir şeye karşılık çevre dokuz kötü şey veriyor. Çocuklar eksi dokuz ile yetişiyorlar. Çoğu evde de hiçbir şey verilmediğine göre çocuklar, eksi on ile hayata atılıyorlar. Aileler, akıllarını başlarına alıp bu açığı kapatmadıkları sürece istikbal pek iyi görünmüyor. Hele, her türlü ahlaksızlığın mubah görüldüğü AB kriterleri ortamında.
Türkiye’de de genel olarak milli kültürümüzden, dinimizden uzaklaşma varsa da, Almaya’daki yabancılaşmaya benzer bu uzaklaşma daha ziyade, sosyete tabir ettiğimiz, zengin semtlerde yaşayan gençlerde görülmektedir.
Ecdadımızın manevi kültürü verilmeyen gençler, bu boşluğu içkide, fuhuşta, uyuşturucuda arıyor. Bu felaketlerle tanışma yaşı istatistiklere göre, 14-15 yaşına indi. Zenginlek iki tarafı keskin bıçak gibidir. Dikkatli kullanılmazsa büyük zarar da verebilir.
Faydalı bir şekilde kullanılması çok zor olduğu için de bugüne kadar zararı faydasından çok olmuştur zenginliğin. Zenginlik kimin elinydeyse ona göre şekil alır. İyinin elindeyse iyilik, kötünün eliydeyse kötülük zuhur ediyor zenginlikten. Türkiyede de Müslümanların manevi bağlarının gevşemesi, gençlerin manevi şuurdan yoksun olması refah seviyesinin yükselmesi ile doğru orantılı olmuştur.
Bir özel okulda din dersi öğretmeni olan bir arkadaş anlattı: Sene başında, öğrencilerin durumunu tespit etmek için, sekizinci sınıf talebelerine, imanın, islamın şartlarını sorduğumda, yirmibeş kişilik sınıfta sayabilen 2–3 kişiyi geçmedi. Bunlarda sadece madde madde sayabildi. Mesela, melek nedir, meleklere nasıl inanacağız diye sorduğumda bilen çıkmadı. Sekizinci sınıfta okuyan öğrenci,13,14 yaşında demektir.
Yani ya akil baliğ, ya da olmak üzere. Yazık değil mi bu çocuklara. Akil baliğ olduklarında, imanın şartlarını, zaruri olarak bilinmesi gereken kadar bilmeğince dinden çıkacak olan bu çocukların, vebalini, günahını, ana-baba nasıl çekecek, ahırette bunun hesabını nasıl verecek. Birinin küfre düşmesine sebep olan da küfre düşmüş olmayacak mı?
İnsanın yapısı aynı; ister Türkiye’de, İster Almanya’da ister Yunanistanda olsun. Aynı sıkıntılar Yunanistan’da yaşayan Müslüman Türkler için de geçerli. Yunanistanda akrabaları olan sık sık gidip gelen bir arkadaş anlattı:
Eskiden Yunanistan’daki Müslüman bölgelerde, Medreseler, Kur’an kursları gençlerle doluydu. Hakeza camiler de öyle idi. Ne zaman ki, ülke AB topluluğuna girdi, refah seviyesi yükseldi. Ardından rehavet, gevşeklik başladı. Geçenlerde gittim, sokaklar son model arabalarla, cepler para ile dolmuş. Camiler, Kur’an kursları boşalmış. Gençlerin maneviyatla ilgileri kalmamış.
Bunların yerini içki, uyuşturucu,kumar ve fuhuş almış. Maalesef, Batı Trakya'da özellikle Türk gençliğini avlamak için tuzaklar kurulmuş. Çeteler oluşmuş.. Senelerce maddi sıkıntı çeken Türkler, ekonomik durumları biraz düzelince bu meşum yerlerin müşterisi olmaya başlamışlar.
Bilhassa Türk gençleri büyük tehlike altında.. Bu dramatik manzara, ne hikmetse seslendirilmek istenmiyor. Konuyu Bir Türk Belediye yetkilisi açtı bize... Oğlunun da bu çetelerin eline düştüğünü feryat ederek anlattı.. "Keşke ekonomik durumumuz düzelmeseydi.
Eski fakir halimizle kalsaydık da bu belaya düşmeseydik " diyordu acılı baba.. Tabii ki kendilerinin suçlu olduğunu itiraf ederek.. "Biraz cebimize para girince rehavete kapıldık. Çocuklarımızla da pek ilgilenmedik. Maalesef bıraktığımız boşluklar kötülükler ile dolduruldu. Evlatlarımızı bu bataklıktan kurtarmaya çalışıyoruz ama çok zor.."
Netice olarak, eskiden çocuğu sokak, çevre yetiştirirdi. Evden bir alıyorsa, çevreden dokuz alırdı. Şimdi tersi oldu. Evde verilen iyi bir şeye karşılık çevre dokuz kötü şey veriyor. Çocuklar eksi dokuz ile yetişiyorlar. Çoğu evde de hiçbir şey verilmediğine göre çocuklar, eksi on ile hayata atılıyorlar. Aileler, akıllarını başlarına alıp bu açığı kapatmadıkları sürece istikbal pek iyi görünmüyor. Hele, her türlü ahlaksızlığın mubah görüldüğü AB kriterleri ortamında.
Konular
- Her çocuk potansiyel bir dahidir
- Kurallara uymak ya da aşırı kuralcılık
- Tüm öğrencilerle nasıl ilgilenebilirim saçmalığı
- Otorite mi sindirme mücadelesi mi
- Sınıf dış hayatın kopyasıdır
- Suçlu sadece suçu işleyen değildir
- Çocuklar tüm gün zaten okulda
- Başarısız öğrenci yoktur, başarısız öğretmen vardır
- Zengin çocuğu şımarıktır felsefesi
- Öğretmende kemikleşen önyargı duygusu
- Öğretmenin ailevi sorunları okula yansır
- Öğretmen sürekli okuyup kendisini geliştirmeli
- Öğrenci veya veliyi suçlamak öğretmenin acziyetidir
- Sığ öğretmenler kendisini gösterir
- Öğretmen, öğrenci ve veli sorunları
- Öğretmen çözüm üretmeli seçenek sunmalı
- Sorunlu öğrenciler birbirinden uzaklaştırılmalı mı
- Öğretmen veli ile işbirliği yapmak zorunda
- Öğretmene rüşvet vermek caiz midir?
- Veliden kaçan öğretmen modeli
- Öğretmenin çocuklarının başarısı var mı
- Eşinin mesleği ve başarısı öğretmene de yansır
- Çocuğun yetenekleri keşfedilmeli
- Dahi çocuk nasıl keşfedilir
- Emekli öğretmenin özel okulda ders vermesi
- Psikolojik şiddet uygulayan öğretmenler
- Öğretmenin ağzından çıkan kelimeler
- Velilere eşit mesafede olmak zorunda
- Veliler ve öğretmenler için eğitim programları
- Aşk ve hayal kırıklığı