Ne severim oysa yağmuru,

Ne severim oysa yağmuru,

Cisil cisil yağar,süzülür göklerden,bazen boşanırcasına,

zincirini koparmış kaçarcasına bazen…

Cama çarpışı vardır hani birde,öyle sert değil,ama süzülür aşağıya doğru sanki yanakmış gibi..

Sesini duyuyormusun yağmurun?uzat bak kulağını,ama sessizliğe ver kendini önce…

Kapattın mı gözlerini,çok sıkma ama hafifçe işte…yoksa duyamazsın…duyuyormusun şimdi?

Ya toprağın kokusunu,çekiyor mu senide öylesine kendine…çamurdanız ya hani…ondan herhalde..bak çiçekler var orada,nasılda seviniyorlar…nasıl sevinmesin, abu hayat iksiri bu onların,benim ise hüznüm…

Bir de buğusunda ismin…



Ne severim oysa yağmuru,

Hüznüm geçermiki şimdi üstüme üstüme gelirken şehir,

Birde çisil çisil…hercai menekşeler,sizden bilirim firakı…

Gözlerim neden yeşile döner ıslandığında,

Islanmış…yağmurdan mı?

Kaçarım buralardan,babile..iskenderiyeye..

Kaçmak mı adı gidişlerin,

Hicret mi?

Bir yürekten,bir yürek devletine…



Ne severim oysa yağmuru,

Bir yağmurlu sabah günü karar verdim hicrete,

Bir sabah ezanında vakfeye,

Yeşil gözlerim ortaya çıkacak,ıslanacak…

Bu Pazar visal Eyüp de,

Duaya duracak…



Ne severim oysa yağmuru,

Bir de masalları…

Bana bir masal anlat baba,içinde bir visal,bir de firak olsun!





Ne severdim oysa yağmuru…

alıntı