Diyabet Hakkında Herşey
Dünyada 200 milyonun üzerinde diyabet (şeker) hastasının bulunması ve bu kişilerin pek çoğunun ihtiyacı olan sağlık hizmetlerini yeterince alamaması nedeniyle 2006 yılında özellikle gelişmekte olan ülkelerde, diyabet bilincinin artırılması amaçlandı. Bu yıl Dünya Diyabet Günü’nde konuya dikkat çekilerek; diyabetin her birey için önemli olduğu vurgulanacak.
“Çok sayıda kişi diyabeti olduğunun farkında değil”
Türkiye’de yaklaşık 5 milyon diyabet hastası olup; bu kişilerin 1,5 milyonu, diyabet hastası olduklarının farkında değildir. Diyabet tanısını erken koymak ve tedavisine erken başlamak, daha sonra gelişecek sağlık problemlerini önleyebilir.
Yaşam boyu süren ciddi bir metabolizma bozukluğu olan diyabet, müdahale edilmediği takdirde vücudun hemen hemen bütün organlarını etkileyebilmektedir. Kontrol altında tutulamayan diyabet; körlüğe, kalp ve damar hastalıklarına, inmeye (felç), böbrek yetmezliğine ve sinir sisteminde tahribata yol açmaktadır. Gebelik sürecinde kontrol altına alınamayan diyabet ise doğumsal bozuklukların görülme riskini artırmaktadır.
Diyabeti düşündürecek olan başlıca şikâyetler:
Tuvalete sık çıkma
Ağız kuruluğu
Hızlı kilo kaybetme
Halsizlik ve çabuk yorulma
Diyabet için risk faktörleri:
45 yaşının üstünde olmak
Fazla kilolu olmak
Diyabeti olan yakın bir aile ferdinin olması (anne, baba veya kardeşler gibi)
Daha önceki hamilelik esnasında diyabet gelişmiş olması
Diyabet türleri:
Tip 1 Diyabet
Bu tipte diyabeti olan kişiler, her gün insülin almak zorundadır. Bu tip diyabet eskiden "Juvenil Diyabet" veya "İnsüline Bağımlı Diabetes Mellitus" olarak adlandırılırdı.
Tip 2 Diyabet
Bu tip diyabet, sık aralıklarla besin alımı ve düzenli egzersizler ile kontrol altına alınabilmektedir. Bazı kişilerin, aynı zamanda, diyabet hapları veya insülin kullanmaları gerekebilir. Bu tip diyabet eskiden "Erişkin Çağı Diyabeti" veya "İnsüline Bağımlı Olmayan Diabetes Mellitus" olarak adlandırılırdı.
Gestasyonel Diyabet
Gebelikte ortaya çıkan diyabet türüdür.
DİYABET TEDAVİSİ
“Amaç; organ hasarlarının önlenmesi”
Diyabet tedavisinde amaç; hastanın kendini daha iyi hissetmesini sağlamanın ötesinde, diyabet nedeniyle gelişebilen kalp krizi, felç, böbrek yetmezliği, göz problemleri, sinir hasarı ve iyileşmeyen yaralargibi komplikasyonların önlenmesidir.
Diyabet tedavisi, bir takım işidir. Merkezde hasta olmak üzere bu takımda; hastaya yardımcı olacak diyabet uzmanı endokrinolog, diyabet hemşiresi ve diyetisyen olmalıdır. Gerektiğinde hastaların göz, kalp, böbrek veya ayak problemleri için ilgili bölümlerle koordineli çalışmaya gidilmelidir.
Diyabet tedavisinin bir numaralı amacı; yüksek kan şekeri seviyelerini kontrol altına almaktır. Bunu sağlayacak çeşitli yöntemler vardır.
Bunlar:
Sağlıklı besinler yemek
Düzenli egzersiz yapmak
Gerekli olması halinde ağızdan ilaçlar veya insülin kullanmak
Kan şekeri ölçümleri yapma
Diyabette yeni tedavi yöntemleri
Son birkaç yıldır diyabet üzerinde yeni ilaçlar kullanılmaya başlanmıştır. Yeni mekanizmalar üzerinden uygulanabilen bu ilaçların yakın zamanda Türkiye’ye gelmesi beklenmektedir.
Şu anda kullanılan ilaçların her biri, diyabeti kontrol altında tutmak için bir araç görevi üstelenmiştir. Bu ilaçlar gruplandırılarak, farklı mekanizmalar ile etki göstermektedir.
Ağızdan alınıp, farklı mekanizmalar ile etki gösterebilecek ilaçlar:
1. grup; insülin salgılanmasını artırmakta
2. grup; karaciğerde insüline hassasiyeti artırmakta
3. grup; kas hücrelerinin insüline hassasiyetini artırmakta
4. grup; yiyeceklerdeki karbonhidratların emilmesini yavaşlatarak, vücuda zaman kazandırmaktadır.
Yeni çıkan bir başka grup ilaç da insülinin salgılanmasına yardımcı olan hormonların kandaki seviyesini artırarak, etki göstermektedir.
Diyabette ilaç kullanımı
Diyabet hastalığı özellikle de Tip 2 diyabet, farklı evreleri olan bir hastalıktır. İlk dönemlerinde hasta diyabeti hiç ilaç kullanmadan, yaşam tarzı değişiklikleri ve sağlıklı beslenme ile kontrol altında tutabilirken; zaman içerisinde bu yeterli olmayıp, hastanın ağızdan alınan bir ilaç kullanması gerekebilir. Tek ilaç ile diyabetin bir süre daha kontrol altında tutulması mümkün olabilir, bunun da bir süre sonra yetersiz kalması durumunda ikinci hatta üçüncü ilaç eklemesi gerekebilir.
Kompleks bir hastalık olan diyabetin kontrol altında olması demek, sadece şeker kontrolünün sağlanması demek değildir. Kan yağlarının (lipidler, yani kolesterol ve trigliseritlerin) ve tansiyonun da kontrol altında tutulması gerekir. Bu da kişinin, şeker kontrolü için gerekli ilaçlarının yanında düzenli olarak tansiyon ilaçları ve bazen de kolesterol ilaçları kullanmasını gerektirebilir. Kişi bir anda kendini 4-5 ilaç alırken bulabilir. Bu nedenle diyabet hastalarının düzenli olarak doktorları ile ilaç kullanımı konusunu gözden geçirmeleri, aldıkları bütün ilaçları doktorlarına söylemeleri ve gerekli laboratuvar takiplerini düzenli aralıklarla yaptırmaları gerekmektedir.
Diyabet hastaları, kronik olarak kullandıkları ilaçlarının yanında; soğuk algınlığı veya başka bir nedenle kısa süreli farklı ilaçlar da kullanmak durumunda kalabilir. Bu gibi durumlarda hastalar, kısa süreli ilaçların, düzenli kullandıkları ilaçlarla etkileşip etkileşmediğini doktorlarına sormalıdır.
DİYABET BAKIMI
“Diyabetli kişilerin günlük bakımlarına daha çok önem vermeleri gerekir”
Diyabet ve ayak bakımı
Diyabet hastalarının ayaklarına özen göstermesi ve özel bir ayak bakımı uygulaması yapmaları gerekmektedir. Çünkü ayak bakımına yeterince özen gösterilmemesi, ciddi problemlerin ortaya çıkmasına neden olabilir. Kan şekeri düzensiz ve çok yüksek seyreden diyabetlilerde, sağlıklı bireylere nazaran ayak problemleri daha fazla görülmektedir. Bunun nedeni de damarlarda oluşan kan dolaşımı bozukluğudur.
Kişinin kan şekeri sürekli yüksek seyrettiğinde damarlarda tahribat başlamakta; tahribata uğramış damarlar, kanı yeterli ve sağlıklı bir şekilde organlara ulaştıramadığı için de organlarda fonksiyon bozuklukları ile uzun vadede geri dönüşümü olmayan hasarlar görülmektedir.
Diyabete bağlı sinir hasarları, ayaklarda his kaybına neden olabilir. Bu nedenle ayaklarda meydana gelen kesikler veya yaralar fark edilmeyebilir. Ayrıca ayaklarda zamanla biçim değişikliği de meydana gelebilir. Bu değişim yerlerinde, yaralar ve ayak ülserleri ortaya çıkabilir. Ülserler çok çabuk iltihaplanarak ciddi sorunlara yol açabilir.
Aşağıdaki bulgularda doktora başvurulması önerilmektedir:
Deride renk değişiklikleri
Bölgesel ısı artışı
Ayakta ve bilekte şişlik
Bacaklarda ağrı (dinlenme veya hareket sırasında)
Yavaş iyileşen yaralar
Tırnakta mantar enfeksiyonu veya batık
Nasır oluşumu
Deride çatlakların oluşumu
Yapılabilecekler:
Ayaklarınızı her gün kontrol edin
Ayaklarınızı her gün tahriş etmeyen bir sabun ve ılık suyla yıkayın
Ayak tırnaklarınızın bakımına özen gösterin (Tırnaklarınızı düz kesin, köşeleri derin almayın.)
Ayaklarınızdaki nasırlara ve sertleşmiş deri bölümlere dikkat edin
Ayaklarınızı koruyun
Ayak dolaşımınızı güçlendirin
Ayağınızı sıkmayan ayakkabılar giyin
Sorunlarınızı sağlık ekibinizle daima paylaşın
Diyabet ve ağız bakımı
Diyabet hastalarının ağız sağlığı konusunda özenli olmaları gerekmektedir. Diyabet kontrolü iyi olmayan hastalarda çürükler daha sık görülür. Diyabet durumunda ağız içi florası da değişebildiğinden, diş eti hastalıklarının görülme sıklığı da artar. Tüm diyabet hastalarının diyabet kontrolünü, olabilecek en iyi şekilde sağlamaya çalışması gerekmektedir. Bununla beraber diyabet hastalarının üstüne düşen görev, hijyenik ağız temizliğini uygulamaktır. Bunun için diyabet hastaları, uygun bir fırça ile günde iki ya da üç kez dişlerini fırçalamalı ve ağız içi yıkama solüsyonları ile gargara yapmalıdır. Hiçbir şikâyeti olmasa da diyabet hastalarının yılda iki kez (6 ayda bir) diş doktorlarına giderek, kontrollerini yaptırmaları ve ağız bakımı konusunda profesyonel yardım almaları gerekmektedir.
Diyabet ve cilt bakımı
Cildimiz, vücudumuzu çevresel faktörlere ve enfeksiyonlara karşı koruyan bir organımızdır. Diyabet kontrolünün iyi olmadığı durumlarda, ciltte daha sık enfeksiyon görülmektedir. Özellikle cildimizin hassas bölgelerinde (kıvrım yerleri, nemli kalan, iyi havalanamayan bölgeler) enfeksiyon riski artmaktadır. Ayak parmak araları, kasık bölgesi, koltuk altları ve özellikle kadınlarda meme altında kalan bölge, mantar ve deri enfeksiyonları için en zayıf yerler arasındadır. Bu bölgelerin temiz ve kuru tutulması, her gün düzenli olarak renk değişikliği olup olmadığının kontrol edilmesi; olası bir enfeksiyon sorununa karşı erken müdahale ile önlem alınmasını sağlayacağından, ileride oluşabilecek harabiyeti engelleyecektir. Herkesin uyguladığı genel hijyen kurallarına diyabet hastalarının da uyması gerekmektedir. Düzenli olarak banyo yapılmalı, banyo sonrasında tüm vücut iyice kurulanmalı; eğer ciltte kuruluk oluşuyorsa, nemlendirici kremler kullanılmalıdır.
Diyabet ve göz sağlığı
Diyabet kontrolünün iyi olmadığı durumlarda göz sağlığı bozulmakta ve ciddi hasarlar oluşmaktadır. Diyabet hastaları, hiçbir şikâyeti olmasa da rutin olarak yılda en az bir kez bir göz muayenesi yaptırmalıdır.
Diyabetin göz üzerindeki olumsuz etkileri
Diyabetle birlikte görülen en önemli ve en sık göz komplikasyonu “Diyabetik Retinopati”dir. İkinci sıklıkta görülen komplikasyon ise hastalarda çift görmeye neden olan “Göz Kasları Felçleri”dir. Bu komplikasyonda en çok, gözü dışa baktıran kaslar tutulur. Genellikle bir kaç ay içerisinde bu durum kendiliğinden düzelir. Ayrıca gözün saydam tabakasında bazen yüzeysel tahrişler oluşabilir. Hastalar bu durumda gözlerinde irritasyon ve batmadan şikâyetçi olur.
Diyabetli hastalarda “Göz Tansiyonu” (Glokom) hastalığının normal insanlara göre daha sık görüldüğü bilinmektedir. “Katarakt” da diyabet hastalarında sıklıkla görülen ve ameliyat ile tedavi edilebilen bir göz hastalığıdır. Göz sinirinin iltihabi hastalığı olan “Optik Nöropati” ise sık görülmemekle birlikte; ani şekilde görme kaybına neden olabilen ve bazı durumlarda körlükle sonuçlanabilen bir komplikasyondur.
Kırılma kusuru değişiklikleri:
Kan şekerinin aniden yükselmesi gözün kırma gücünü artırarak, “Geçici Miyopi”ye (uzağı görememe), kan şekerinin özellikle insulin tedavisi sonrası aniden düşmesi ise “Geçici Hipermetropi”ye (yakını görememe) neden olmaktadır. Kan şekerinde ani yükselme ve düşmeler nedeniyle büyük dalgalanmalar oluşuyorsa, bu dönemde gözlük testi yapılmaması tavsiye edilmektedir. Kan şekeri normal ve stabil düzeye geldiğinde uygulanacak test ile gözlük değişimi yapmak daha sağlıklı olacaktır.
DİYABET ve EGZERSİZ
“Düzenli yapıldığı takdirde egzersizin çok yönlü faydaları bulunmaktadır”
Egzersiz, kan şekeri seviyesini düzenlemeye yardımcı olması açısından diyabet hastaları için faydalıdır. Düzenli egzersiz yapanların genel olarak insülin hormonuna hassasiyetleri artmakta; böylece insülin, vücutta daha etkili bir şekilde kullanılmaktadır. Bu hem kişinin kendi salgıladığı; hem de dışarıdan ilaç tedavisi olarak aldığı insülin için geçerlidir. Düzenli egzersiz yapan kişilerde damar sertliği (ateroskleroz) de daha az görülmektedir. Diyabetin damar sertliği oluşumuna sebep olan faktörlerden biri olması nedeniyle egzersiz, diyabet hastalarında daha da önem taşımaktadır.
Egzersizin düzenli olarak yapılması ve kişinin yaşı ile kondisyon durumuna uygun egzersizi seçmesi gerekmektedir. Yürüyüş her yaşta yapılabilecek bir egzersiz formudur. Ancak daha önce düzenli olarak spor yapmamış kişiler; tenis, basketbol, futbol gibi çok efor gerektirecek sporlara kalkışmadan önce doktorları ile görüşmelidir. Diyabet hastalarının haftada en az 3 kez, 30 dakikalık yürüyüşe denk gelecek bir egzersiz yapmaları önerilmektedir.
DİYABETLİ HASTALARIN SEYAHATİ
“Önlem almadan yola çıkma”
Seyahat için çoğu zaman çok büyük bir hazırlık gerekmemekle birlikte; ihtiyaçlar önceden belirlenip, ona göre önlem alınmalıdır. İlaç kullanan hastalar, ilaçlarını yanına almayı ihmal etmemelidir. İnsülin kullanan hastalar, seyahat esnasında insülinleri nasıl kullanacağını planlamalıdır. Uzun uçak yolculuklarında hasta, havayolu firmasını önceden bilgilendirerek, diyetine uygun yemek isteyebilir. Hastaların uluslararası seyahatlerde diyetine uygun yemek isteme hakkı bulunmaktadır. Diyet ve beslenme zamanları saat farkından dolayı sekteye uğrayabileceği için hasta beslenme saatlerini de seyahate çıkmadan önce programlamalıdır. Hasta, seyahat öncesinde alması gereken tüm önlemlerle ilgili olarak doktorundan görüş alabilir. Bu önlemlerin yanında hastalar şeker ölçümlerini yapıp, şeker seviyelerinin nasıl seyrettiğini bilmelidir.
DİYABETLİ ÇOCUKLAR
“Çocuklarda psikolojik destek önemli”
Çocukluk çağında ortaya çıkan diyabetlerin büyük bir kısmı -yaklaşık olarak %90-95’i- Tip 1 diyabetli sınıfına girmektedir. Tip 1 diyabetli hastalarında insüline bağımlılık söz konusudur. Bu yüzden bu hastaların insülin kullanması gerekmektedir. Burada aileye çok önemli bir yük binmektedir.
Gerek çocukluk çağında gerekse ergenlik döneminde diyabet teşhisi konulan kişilere, hastalığın korkulacak bir şey olmadığı ve hastalıkla nasıl başa çıkılacağı öğretilmelidir. Diyabetin yaşam sürecinin bir parçası olduğu ve bu süreçte hastanın nelere gereksinim duyduğu hem çocuğa hem de ailesine adım adım anlatılmalıdır. Ayrıca hasta henüz çocukluk çağında olduğu için ailenin çocuğa insülin yapması gerekir.
Diyabetli çocuklar;
İnsülin ve diğer ilaçların kullanımı
Yiyecekler ve beslenme
Şeker ölçümü
Problemlerle baş edebilme konularında bilgilendirilmelidir.
Logged
“Çok sayıda kişi diyabeti olduğunun farkında değil”
Türkiye’de yaklaşık 5 milyon diyabet hastası olup; bu kişilerin 1,5 milyonu, diyabet hastası olduklarının farkında değildir. Diyabet tanısını erken koymak ve tedavisine erken başlamak, daha sonra gelişecek sağlık problemlerini önleyebilir.
Yaşam boyu süren ciddi bir metabolizma bozukluğu olan diyabet, müdahale edilmediği takdirde vücudun hemen hemen bütün organlarını etkileyebilmektedir. Kontrol altında tutulamayan diyabet; körlüğe, kalp ve damar hastalıklarına, inmeye (felç), böbrek yetmezliğine ve sinir sisteminde tahribata yol açmaktadır. Gebelik sürecinde kontrol altına alınamayan diyabet ise doğumsal bozuklukların görülme riskini artırmaktadır.
Diyabeti düşündürecek olan başlıca şikâyetler:
Tuvalete sık çıkma
Ağız kuruluğu
Hızlı kilo kaybetme
Halsizlik ve çabuk yorulma
Diyabet için risk faktörleri:
45 yaşının üstünde olmak
Fazla kilolu olmak
Diyabeti olan yakın bir aile ferdinin olması (anne, baba veya kardeşler gibi)
Daha önceki hamilelik esnasında diyabet gelişmiş olması
Diyabet türleri:
Tip 1 Diyabet
Bu tipte diyabeti olan kişiler, her gün insülin almak zorundadır. Bu tip diyabet eskiden "Juvenil Diyabet" veya "İnsüline Bağımlı Diabetes Mellitus" olarak adlandırılırdı.
Tip 2 Diyabet
Bu tip diyabet, sık aralıklarla besin alımı ve düzenli egzersizler ile kontrol altına alınabilmektedir. Bazı kişilerin, aynı zamanda, diyabet hapları veya insülin kullanmaları gerekebilir. Bu tip diyabet eskiden "Erişkin Çağı Diyabeti" veya "İnsüline Bağımlı Olmayan Diabetes Mellitus" olarak adlandırılırdı.
Gestasyonel Diyabet
Gebelikte ortaya çıkan diyabet türüdür.
DİYABET TEDAVİSİ
“Amaç; organ hasarlarının önlenmesi”
Diyabet tedavisinde amaç; hastanın kendini daha iyi hissetmesini sağlamanın ötesinde, diyabet nedeniyle gelişebilen kalp krizi, felç, böbrek yetmezliği, göz problemleri, sinir hasarı ve iyileşmeyen yaralargibi komplikasyonların önlenmesidir.
Diyabet tedavisi, bir takım işidir. Merkezde hasta olmak üzere bu takımda; hastaya yardımcı olacak diyabet uzmanı endokrinolog, diyabet hemşiresi ve diyetisyen olmalıdır. Gerektiğinde hastaların göz, kalp, böbrek veya ayak problemleri için ilgili bölümlerle koordineli çalışmaya gidilmelidir.
Diyabet tedavisinin bir numaralı amacı; yüksek kan şekeri seviyelerini kontrol altına almaktır. Bunu sağlayacak çeşitli yöntemler vardır.
Bunlar:
Sağlıklı besinler yemek
Düzenli egzersiz yapmak
Gerekli olması halinde ağızdan ilaçlar veya insülin kullanmak
Kan şekeri ölçümleri yapma
Diyabette yeni tedavi yöntemleri
Son birkaç yıldır diyabet üzerinde yeni ilaçlar kullanılmaya başlanmıştır. Yeni mekanizmalar üzerinden uygulanabilen bu ilaçların yakın zamanda Türkiye’ye gelmesi beklenmektedir.
Şu anda kullanılan ilaçların her biri, diyabeti kontrol altında tutmak için bir araç görevi üstelenmiştir. Bu ilaçlar gruplandırılarak, farklı mekanizmalar ile etki göstermektedir.
Ağızdan alınıp, farklı mekanizmalar ile etki gösterebilecek ilaçlar:
1. grup; insülin salgılanmasını artırmakta
2. grup; karaciğerde insüline hassasiyeti artırmakta
3. grup; kas hücrelerinin insüline hassasiyetini artırmakta
4. grup; yiyeceklerdeki karbonhidratların emilmesini yavaşlatarak, vücuda zaman kazandırmaktadır.
Yeni çıkan bir başka grup ilaç da insülinin salgılanmasına yardımcı olan hormonların kandaki seviyesini artırarak, etki göstermektedir.
Diyabette ilaç kullanımı
Diyabet hastalığı özellikle de Tip 2 diyabet, farklı evreleri olan bir hastalıktır. İlk dönemlerinde hasta diyabeti hiç ilaç kullanmadan, yaşam tarzı değişiklikleri ve sağlıklı beslenme ile kontrol altında tutabilirken; zaman içerisinde bu yeterli olmayıp, hastanın ağızdan alınan bir ilaç kullanması gerekebilir. Tek ilaç ile diyabetin bir süre daha kontrol altında tutulması mümkün olabilir, bunun da bir süre sonra yetersiz kalması durumunda ikinci hatta üçüncü ilaç eklemesi gerekebilir.
Kompleks bir hastalık olan diyabetin kontrol altında olması demek, sadece şeker kontrolünün sağlanması demek değildir. Kan yağlarının (lipidler, yani kolesterol ve trigliseritlerin) ve tansiyonun da kontrol altında tutulması gerekir. Bu da kişinin, şeker kontrolü için gerekli ilaçlarının yanında düzenli olarak tansiyon ilaçları ve bazen de kolesterol ilaçları kullanmasını gerektirebilir. Kişi bir anda kendini 4-5 ilaç alırken bulabilir. Bu nedenle diyabet hastalarının düzenli olarak doktorları ile ilaç kullanımı konusunu gözden geçirmeleri, aldıkları bütün ilaçları doktorlarına söylemeleri ve gerekli laboratuvar takiplerini düzenli aralıklarla yaptırmaları gerekmektedir.
Diyabet hastaları, kronik olarak kullandıkları ilaçlarının yanında; soğuk algınlığı veya başka bir nedenle kısa süreli farklı ilaçlar da kullanmak durumunda kalabilir. Bu gibi durumlarda hastalar, kısa süreli ilaçların, düzenli kullandıkları ilaçlarla etkileşip etkileşmediğini doktorlarına sormalıdır.
DİYABET BAKIMI
“Diyabetli kişilerin günlük bakımlarına daha çok önem vermeleri gerekir”
Diyabet ve ayak bakımı
Diyabet hastalarının ayaklarına özen göstermesi ve özel bir ayak bakımı uygulaması yapmaları gerekmektedir. Çünkü ayak bakımına yeterince özen gösterilmemesi, ciddi problemlerin ortaya çıkmasına neden olabilir. Kan şekeri düzensiz ve çok yüksek seyreden diyabetlilerde, sağlıklı bireylere nazaran ayak problemleri daha fazla görülmektedir. Bunun nedeni de damarlarda oluşan kan dolaşımı bozukluğudur.
Kişinin kan şekeri sürekli yüksek seyrettiğinde damarlarda tahribat başlamakta; tahribata uğramış damarlar, kanı yeterli ve sağlıklı bir şekilde organlara ulaştıramadığı için de organlarda fonksiyon bozuklukları ile uzun vadede geri dönüşümü olmayan hasarlar görülmektedir.
Diyabete bağlı sinir hasarları, ayaklarda his kaybına neden olabilir. Bu nedenle ayaklarda meydana gelen kesikler veya yaralar fark edilmeyebilir. Ayrıca ayaklarda zamanla biçim değişikliği de meydana gelebilir. Bu değişim yerlerinde, yaralar ve ayak ülserleri ortaya çıkabilir. Ülserler çok çabuk iltihaplanarak ciddi sorunlara yol açabilir.
Aşağıdaki bulgularda doktora başvurulması önerilmektedir:
Deride renk değişiklikleri
Bölgesel ısı artışı
Ayakta ve bilekte şişlik
Bacaklarda ağrı (dinlenme veya hareket sırasında)
Yavaş iyileşen yaralar
Tırnakta mantar enfeksiyonu veya batık
Nasır oluşumu
Deride çatlakların oluşumu
Yapılabilecekler:
Ayaklarınızı her gün kontrol edin
Ayaklarınızı her gün tahriş etmeyen bir sabun ve ılık suyla yıkayın
Ayak tırnaklarınızın bakımına özen gösterin (Tırnaklarınızı düz kesin, köşeleri derin almayın.)
Ayaklarınızdaki nasırlara ve sertleşmiş deri bölümlere dikkat edin
Ayaklarınızı koruyun
Ayak dolaşımınızı güçlendirin
Ayağınızı sıkmayan ayakkabılar giyin
Sorunlarınızı sağlık ekibinizle daima paylaşın
Diyabet ve ağız bakımı
Diyabet hastalarının ağız sağlığı konusunda özenli olmaları gerekmektedir. Diyabet kontrolü iyi olmayan hastalarda çürükler daha sık görülür. Diyabet durumunda ağız içi florası da değişebildiğinden, diş eti hastalıklarının görülme sıklığı da artar. Tüm diyabet hastalarının diyabet kontrolünü, olabilecek en iyi şekilde sağlamaya çalışması gerekmektedir. Bununla beraber diyabet hastalarının üstüne düşen görev, hijyenik ağız temizliğini uygulamaktır. Bunun için diyabet hastaları, uygun bir fırça ile günde iki ya da üç kez dişlerini fırçalamalı ve ağız içi yıkama solüsyonları ile gargara yapmalıdır. Hiçbir şikâyeti olmasa da diyabet hastalarının yılda iki kez (6 ayda bir) diş doktorlarına giderek, kontrollerini yaptırmaları ve ağız bakımı konusunda profesyonel yardım almaları gerekmektedir.
Diyabet ve cilt bakımı
Cildimiz, vücudumuzu çevresel faktörlere ve enfeksiyonlara karşı koruyan bir organımızdır. Diyabet kontrolünün iyi olmadığı durumlarda, ciltte daha sık enfeksiyon görülmektedir. Özellikle cildimizin hassas bölgelerinde (kıvrım yerleri, nemli kalan, iyi havalanamayan bölgeler) enfeksiyon riski artmaktadır. Ayak parmak araları, kasık bölgesi, koltuk altları ve özellikle kadınlarda meme altında kalan bölge, mantar ve deri enfeksiyonları için en zayıf yerler arasındadır. Bu bölgelerin temiz ve kuru tutulması, her gün düzenli olarak renk değişikliği olup olmadığının kontrol edilmesi; olası bir enfeksiyon sorununa karşı erken müdahale ile önlem alınmasını sağlayacağından, ileride oluşabilecek harabiyeti engelleyecektir. Herkesin uyguladığı genel hijyen kurallarına diyabet hastalarının da uyması gerekmektedir. Düzenli olarak banyo yapılmalı, banyo sonrasında tüm vücut iyice kurulanmalı; eğer ciltte kuruluk oluşuyorsa, nemlendirici kremler kullanılmalıdır.
Diyabet ve göz sağlığı
Diyabet kontrolünün iyi olmadığı durumlarda göz sağlığı bozulmakta ve ciddi hasarlar oluşmaktadır. Diyabet hastaları, hiçbir şikâyeti olmasa da rutin olarak yılda en az bir kez bir göz muayenesi yaptırmalıdır.
Diyabetin göz üzerindeki olumsuz etkileri
Diyabetle birlikte görülen en önemli ve en sık göz komplikasyonu “Diyabetik Retinopati”dir. İkinci sıklıkta görülen komplikasyon ise hastalarda çift görmeye neden olan “Göz Kasları Felçleri”dir. Bu komplikasyonda en çok, gözü dışa baktıran kaslar tutulur. Genellikle bir kaç ay içerisinde bu durum kendiliğinden düzelir. Ayrıca gözün saydam tabakasında bazen yüzeysel tahrişler oluşabilir. Hastalar bu durumda gözlerinde irritasyon ve batmadan şikâyetçi olur.
Diyabetli hastalarda “Göz Tansiyonu” (Glokom) hastalığının normal insanlara göre daha sık görüldüğü bilinmektedir. “Katarakt” da diyabet hastalarında sıklıkla görülen ve ameliyat ile tedavi edilebilen bir göz hastalığıdır. Göz sinirinin iltihabi hastalığı olan “Optik Nöropati” ise sık görülmemekle birlikte; ani şekilde görme kaybına neden olabilen ve bazı durumlarda körlükle sonuçlanabilen bir komplikasyondur.
Kırılma kusuru değişiklikleri:
Kan şekerinin aniden yükselmesi gözün kırma gücünü artırarak, “Geçici Miyopi”ye (uzağı görememe), kan şekerinin özellikle insulin tedavisi sonrası aniden düşmesi ise “Geçici Hipermetropi”ye (yakını görememe) neden olmaktadır. Kan şekerinde ani yükselme ve düşmeler nedeniyle büyük dalgalanmalar oluşuyorsa, bu dönemde gözlük testi yapılmaması tavsiye edilmektedir. Kan şekeri normal ve stabil düzeye geldiğinde uygulanacak test ile gözlük değişimi yapmak daha sağlıklı olacaktır.
DİYABET ve EGZERSİZ
“Düzenli yapıldığı takdirde egzersizin çok yönlü faydaları bulunmaktadır”
Egzersiz, kan şekeri seviyesini düzenlemeye yardımcı olması açısından diyabet hastaları için faydalıdır. Düzenli egzersiz yapanların genel olarak insülin hormonuna hassasiyetleri artmakta; böylece insülin, vücutta daha etkili bir şekilde kullanılmaktadır. Bu hem kişinin kendi salgıladığı; hem de dışarıdan ilaç tedavisi olarak aldığı insülin için geçerlidir. Düzenli egzersiz yapan kişilerde damar sertliği (ateroskleroz) de daha az görülmektedir. Diyabetin damar sertliği oluşumuna sebep olan faktörlerden biri olması nedeniyle egzersiz, diyabet hastalarında daha da önem taşımaktadır.
Egzersizin düzenli olarak yapılması ve kişinin yaşı ile kondisyon durumuna uygun egzersizi seçmesi gerekmektedir. Yürüyüş her yaşta yapılabilecek bir egzersiz formudur. Ancak daha önce düzenli olarak spor yapmamış kişiler; tenis, basketbol, futbol gibi çok efor gerektirecek sporlara kalkışmadan önce doktorları ile görüşmelidir. Diyabet hastalarının haftada en az 3 kez, 30 dakikalık yürüyüşe denk gelecek bir egzersiz yapmaları önerilmektedir.
DİYABETLİ HASTALARIN SEYAHATİ
“Önlem almadan yola çıkma”
Seyahat için çoğu zaman çok büyük bir hazırlık gerekmemekle birlikte; ihtiyaçlar önceden belirlenip, ona göre önlem alınmalıdır. İlaç kullanan hastalar, ilaçlarını yanına almayı ihmal etmemelidir. İnsülin kullanan hastalar, seyahat esnasında insülinleri nasıl kullanacağını planlamalıdır. Uzun uçak yolculuklarında hasta, havayolu firmasını önceden bilgilendirerek, diyetine uygun yemek isteyebilir. Hastaların uluslararası seyahatlerde diyetine uygun yemek isteme hakkı bulunmaktadır. Diyet ve beslenme zamanları saat farkından dolayı sekteye uğrayabileceği için hasta beslenme saatlerini de seyahate çıkmadan önce programlamalıdır. Hasta, seyahat öncesinde alması gereken tüm önlemlerle ilgili olarak doktorundan görüş alabilir. Bu önlemlerin yanında hastalar şeker ölçümlerini yapıp, şeker seviyelerinin nasıl seyrettiğini bilmelidir.
DİYABETLİ ÇOCUKLAR
“Çocuklarda psikolojik destek önemli”
Çocukluk çağında ortaya çıkan diyabetlerin büyük bir kısmı -yaklaşık olarak %90-95’i- Tip 1 diyabetli sınıfına girmektedir. Tip 1 diyabetli hastalarında insüline bağımlılık söz konusudur. Bu yüzden bu hastaların insülin kullanması gerekmektedir. Burada aileye çok önemli bir yük binmektedir.
Gerek çocukluk çağında gerekse ergenlik döneminde diyabet teşhisi konulan kişilere, hastalığın korkulacak bir şey olmadığı ve hastalıkla nasıl başa çıkılacağı öğretilmelidir. Diyabetin yaşam sürecinin bir parçası olduğu ve bu süreçte hastanın nelere gereksinim duyduğu hem çocuğa hem de ailesine adım adım anlatılmalıdır. Ayrıca hasta henüz çocukluk çağında olduğu için ailenin çocuğa insülin yapması gerekir.
Diyabetli çocuklar;
İnsülin ve diğer ilaçların kullanımı
Yiyecekler ve beslenme
Şeker ölçümü
Problemlerle baş edebilme konularında bilgilendirilmelidir.
Logged
Diyabet Hakkında Herşey yorumları
monalisa
19.10.2008Verdiğin bilgiler için teşekkürler sevgili celin ..Gerçekten diyabet çağımızın en büyük tehlikelerinden birisi oldu...
ceylan
19.10.2008iyi günler yazınız gerçekten çok aydınlatıcı olmus teşekkurler .benım bır sorum olacaktı babam bobrek yetmezlıgı teshısıyle tedavı gormekte kortızonlu ılaclar kullanıyor babamda daha önce seker hastalıgı yoktu doktorların da dedıgı gıbı kortızon sekerı yukseltırmıs suan babam insülin kullanıyo gunde 4 sefer sorum şu kortızon tedavısı bıttıgınde babam hala seker hastası olacak mı ve insülin kullanmaya devam edecek mi? şimdiden tesekkurler.....
zeynep yılmaz
21.04.2008merhaba gerçekten çok aydınlatıcı olmuş teşekkürler...
elif merve
20.03.2008çoooooooooooooooooooookkkkkkk güzelmiş tşk ederimby
Konular
- Her çocuk potansiyel bir dahidir
- Kurallara uymak ya da aşırı kuralcılık
- Tüm öğrencilerle nasıl ilgilenebilirim saçmalığı
- Otorite mi sindirme mücadelesi mi
- Sınıf dış hayatın kopyasıdır
- Suçlu sadece suçu işleyen değildir
- Çocuklar tüm gün zaten okulda
- Başarısız öğrenci yoktur, başarısız öğretmen vardır
- Zengin çocuğu şımarıktır felsefesi
- Öğretmende kemikleşen önyargı duygusu
- Öğretmenin ailevi sorunları okula yansır
- Öğretmen sürekli okuyup kendisini geliştirmeli
- Öğrenci veya veliyi suçlamak öğretmenin acziyetidir
- Sığ öğretmenler kendisini gösterir
- Öğretmen, öğrenci ve veli sorunları
- Öğretmen çözüm üretmeli seçenek sunmalı
- Sorunlu öğrenciler birbirinden uzaklaştırılmalı mı
- Öğretmen veli ile işbirliği yapmak zorunda
- Öğretmene rüşvet vermek caiz midir?
- Veliden kaçan öğretmen modeli
- Öğretmenin çocuklarının başarısı var mı
- Eşinin mesleği ve başarısı öğretmene de yansır
- Çocuğun yetenekleri keşfedilmeli
- Dahi çocuk nasıl keşfedilir
- Emekli öğretmenin özel okulda ders vermesi
- Psikolojik şiddet uygulayan öğretmenler
- Öğretmenin ağzından çıkan kelimeler
- Velilere eşit mesafede olmak zorunda
- Veliler ve öğretmenler için eğitim programları
- Aşk ve hayal kırıklığı