Babalık sendromu (baba olmayı reddetme)
Bazı erkekler bebekleri olduktan sonra değişik duygular hissederler. Sanki pabuçları dama atılmış gibi gelir onlara. Herkes bebekle ilgileniyordur ve onlara kalan ilgi çok azdır.
Bu erkekler içlerine kapanabilecekleri gibi, aşırı agresif (sinirli) tavırlarıyla da dikkat çekerler. Dünyaya gelen bebek sanki onların hayatını alt-üst etmiştir. Yaşamları tümüyle değişmiştir, Eşleri ellerinden alınmış gibidir. Artık birlikte ne eskisi gibi gezebiliyorlar, ne eskisi gibi sohbet edebiliyorlar, ne de eskisi gibi cima yapabiliyorlardır. Üstüne üstlük bir de günden güne büyüyen masraflar iyice sinir bozucudur ve gece sabaha kadar uykusuz kalmak da hayatlarım dayanılmaz bir hale getirmiştir.
Bazı erkeklerde bu depresif duygular o kadar yoğun olur kyl içlerinden bebeklerine karşı öfke ve kızgınlık duyguları beslerler. Kimisi kısa süreliğine evden ayrılırken, kimisi de asla bebekle ve eşiyle ilgilenmez. Sanki karısı loğusa değildir ve sanki evde hiç bebek yoktur. Bebeklerini kucaklarına alıp sevmezler eşlerinin ya da evin ihtiyaçları nelerdir, sormazlar bile. İçlerinde büyük bir sıkıntı, sırtlarında kocaman bir yük vardır. Geçmişte ki sorumsuz hayatlarına dönebilmek için içlerinde büyük bir istek duyarlar. Ancak ne yazık ki, bu istek hiçbir zaman gerçekleşmeyecektir.
Babalık sendromu ilk üç ay içerisinde yerini baba olma sorumluluğunun fark edilmesine bırakır. Baba olan erkek zaman içerisinde, yeni doğan bebeğine ve yeni yaşamına uyum sağlayarak bu depresif süreci sona erdirir. Aksi halde yaşam kendisi hem de eşi için dayanılmaz bir hale gelecektir. İşte yüzden erkek, baba olmayı seçerek bu işkenceli sürece bir son verir.
Eğer siz de şimdilerde böyle bir sendrom yaşıyorsanız kendinizden korkmayın. İçinde bulunduğunuz ruh hali yenmesin. Evet, ürkütücü ve can sıkıcı bir durumdasınız ama bilmelisiniz ki, bu ruh haliniz kısa bir süre sonra sona erecek. Ne kadar kısa bir süre sonra diye soracak olursanız, bu size bağlı diyebilirim. Her şeyden önce duygularınızı ve içinde bulunduğunuz ruh halini eşinizle paylaşmalısınız. Ancak eşinizle konuşurken seçeceğiniz kelimelere özen göstermelisiniz. Unutmayın ki, o da çok hassas bir dönem geçiriyor, söylediklerinizi yanlış anlayıp size kırılabilir. Bu anlamda dikkatli olmanızda fayda var.
Bu erkekler içlerine kapanabilecekleri gibi, aşırı agresif (sinirli) tavırlarıyla da dikkat çekerler. Dünyaya gelen bebek sanki onların hayatını alt-üst etmiştir. Yaşamları tümüyle değişmiştir, Eşleri ellerinden alınmış gibidir. Artık birlikte ne eskisi gibi gezebiliyorlar, ne eskisi gibi sohbet edebiliyorlar, ne de eskisi gibi cima yapabiliyorlardır. Üstüne üstlük bir de günden güne büyüyen masraflar iyice sinir bozucudur ve gece sabaha kadar uykusuz kalmak da hayatlarım dayanılmaz bir hale getirmiştir.
Bazı erkeklerde bu depresif duygular o kadar yoğun olur kyl içlerinden bebeklerine karşı öfke ve kızgınlık duyguları beslerler. Kimisi kısa süreliğine evden ayrılırken, kimisi de asla bebekle ve eşiyle ilgilenmez. Sanki karısı loğusa değildir ve sanki evde hiç bebek yoktur. Bebeklerini kucaklarına alıp sevmezler eşlerinin ya da evin ihtiyaçları nelerdir, sormazlar bile. İçlerinde büyük bir sıkıntı, sırtlarında kocaman bir yük vardır. Geçmişte ki sorumsuz hayatlarına dönebilmek için içlerinde büyük bir istek duyarlar. Ancak ne yazık ki, bu istek hiçbir zaman gerçekleşmeyecektir.
Babalık sendromu ilk üç ay içerisinde yerini baba olma sorumluluğunun fark edilmesine bırakır. Baba olan erkek zaman içerisinde, yeni doğan bebeğine ve yeni yaşamına uyum sağlayarak bu depresif süreci sona erdirir. Aksi halde yaşam kendisi hem de eşi için dayanılmaz bir hale gelecektir. İşte yüzden erkek, baba olmayı seçerek bu işkenceli sürece bir son verir.
Eğer siz de şimdilerde böyle bir sendrom yaşıyorsanız kendinizden korkmayın. İçinde bulunduğunuz ruh hali yenmesin. Evet, ürkütücü ve can sıkıcı bir durumdasınız ama bilmelisiniz ki, bu ruh haliniz kısa bir süre sonra sona erecek. Ne kadar kısa bir süre sonra diye soracak olursanız, bu size bağlı diyebilirim. Her şeyden önce duygularınızı ve içinde bulunduğunuz ruh halini eşinizle paylaşmalısınız. Ancak eşinizle konuşurken seçeceğiniz kelimelere özen göstermelisiniz. Unutmayın ki, o da çok hassas bir dönem geçiriyor, söylediklerinizi yanlış anlayıp size kırılabilir. Bu anlamda dikkatli olmanızda fayda var.
Konular
- Her çocuk potansiyel bir dahidir
- Kurallara uymak ya da aşırı kuralcılık
- Tüm öğrencilerle nasıl ilgilenebilirim saçmalığı
- Otorite mi sindirme mücadelesi mi
- Sınıf dış hayatın kopyasıdır
- Suçlu sadece suçu işleyen değildir
- Çocuklar tüm gün zaten okulda
- Başarısız öğrenci yoktur, başarısız öğretmen vardır
- Zengin çocuğu şımarıktır felsefesi
- Öğretmende kemikleşen önyargı duygusu
- Öğretmenin ailevi sorunları okula yansır
- Öğretmen sürekli okuyup kendisini geliştirmeli
- Öğrenci veya veliyi suçlamak öğretmenin acziyetidir
- Sığ öğretmenler kendisini gösterir
- Öğretmen, öğrenci ve veli sorunları
- Öğretmen çözüm üretmeli seçenek sunmalı
- Sorunlu öğrenciler birbirinden uzaklaştırılmalı mı
- Öğretmen veli ile işbirliği yapmak zorunda
- Öğretmene rüşvet vermek caiz midir?
- Veliden kaçan öğretmen modeli
- Öğretmenin çocuklarının başarısı var mı
- Eşinin mesleği ve başarısı öğretmene de yansır
- Çocuğun yetenekleri keşfedilmeli
- Dahi çocuk nasıl keşfedilir
- Emekli öğretmenin özel okulda ders vermesi
- Psikolojik şiddet uygulayan öğretmenler
- Öğretmenin ağzından çıkan kelimeler
- Velilere eşit mesafede olmak zorunda
- Veliler ve öğretmenler için eğitim programları
- Aşk ve hayal kırıklığı