Çocuk Eğitimi

Ben İyi Bir Anne Baba mıyım?

Çocuk eğitimi konusundaki bazı yazar ve kitapların da etkisiyle, bazı anne babalar, çocuklarına karşı duydukları bazı duyguları ve yaptıkları bazı davranışları yüzünden kendilerini suçlarlar. Bazen de bunun tersi olarak, anne babalar, iyi niyetlerini dikkate alarak çocuklarına her türlü iyiliği yaptıklarını ancak başarılı olamadıklarını ileri sürerek suçu çocuklarına atarlar. Her konuda olduğu gibi bu konuda da dengeli ve gerçekçi olmalı ve yaptığımız doğru ve yanlışları olduğu gibi görmeye çalışmalıyız.




Problem çözme stratejileri öğretin

"Strateji" sözcüğünü kullanmasalar da, yetişkinlerin pek çoğunun kullandıkları problem çözme stratejileri vardır. Bunlara belki "sağduyu", "oyunun kuralları", "işin püf noktası", "annemin başarı reçetesi" ya da "komik alışkanlığım" gibi isimler verilir.

Ancak, hepimiz çocuklarımızın bu bilgilerle dünyaya gelmediğini unutuverir ve günlük koşuşturmada denenmiş, sınanmış bu stratejileri çocuklarımıza öğretmeyi atlarız. Bu yüzden, kullandığınız bu stratejilerin neler olduğunu bir oturup düşünün ve bunları çocuklarınıza anlayabilecekleri bir dille anlatın.

Bu konuda herhangi bir gereksiniminiz olduğunu düşünüyorsanız, piyasada değişik kitaplar bulabilirsiniz.

Yeterince müdahale etme

Diğer bütün beceriler gibi, problem çözme de en etkin şekilde aşamalı olarak öğrenilir. Böylelikle, her bir başarı bir sonraki, biraz daha zor sorunla baş edebilme konusunda kendimize olan güvenimizi arttırır. Her ne kadar çocuklarımızın yaşamlarında karşılaşacakları sorunların yoğunluğunu kontrol edemesek de, kendi sorunlarını çözmede yüklenecekleri sorumluluklarının miktarını belirleyebiliriz.

"Bizler çocuklarımıza çözmeleri gereken problemler vermek yerine, unutmamaları gereken yanıtlar veririz.´´
Roger Lewin

Problem Çözmede Pozitif (Olumlu) Yaklaşımlar

"Dertsiz geçen bir çocukluk iyi geçmiş bir çocukluktur." - Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Belki bu genellemeyi bir ölçüde sınırlamayı düşünebilirsiniz, fakat birçoğumuz, modern anababa kültüründe çok fazla önemsendiği için, bu inancı bilinçdışımızda besliyoruz. Bu nedenle de, çocuklarımızı günlük streslerden korumaya çalışıyor, tartışmalarımızı bile onların yanında yapmıyor ve onlara maddi gücümüzü aşan hediyeler alıyoruz.

Başınızdan geçenler hep hoş şeyler olursa, cesur bir insan olamazsınız.
Mary Tyler Moore

Elbette hiçbir anne baba, çocuklarının, özellikle ilk yaşlarının kontrol edemeyecekleri sorunlarla , geçmesini istemez, çünkü hepimiz güven duygusunun ruh sağlığı için ne denli önemli olduğunu biliriz. Fakat, tümüyle sorunsuz geçen bir çocukluk da, sorunlu ve adil olmayan bir dünyaya çocukları psikolojik olarak hazırlamaz.

Bir terapist olarak benim "dertsiz" geçen bir çocukluk konusunda endişelerim var. Çünkü bu tür bir çocukluğun aşağıda söz edeceğim durumlara yol açması kaçınılmazdır:

Duyguların sözcüklerle ifadesi

Duyguların sözcüklere dökülmesi çok zordur. Aslında duygular en iyi, müzik ya da resim gibi yollarla ifade edilir; ancak, yine de çocukların duygularını etraflarındaki insanların anlayacakları bir dille ifade edebilmeleri çok önemlidir. Duyguların çok yakın ilişkide olan insanlar arasında paylaşılması esastır ve kendimizi değerli hissetmemize ve özgüven duygumuzun gelişmesine yardım eder.

Duyguların ifade edilebilmesi, aynı zamanda, duygularımızı kontrol altında tutabilmemize yardımcı olur. Örneğin, benim gibi başkalarının kızgınlık, depresyon ya da endişe gibi sorunlarıyla uğraşanlar, bu insanlara yardım ederken ilk adımın duygularını tam olarak ifade edebilmelerine yardımcı olmak olduğunu bilir. Bu, insanlarda belli durumlara karşı oluşan duygulardaki iniş çıkışların kontrol edilebilmesinin başlangıç noktasıdır.

Elbette sizin ya da çocuğunuzun elinde sözlük, duygularınızı ifade edebilecek sözcükler aramanız gerektiğini söylemiyorum, ama duyguların sözcüklere dökülebilmesi çok önemlidir.

Nasıl yardım edebiliriz?

Haklar

Çocuklar zaman zaman duyguları konusunda şüpheye düşerler; çünkü çevreleri duygularının:

- önemsiz (Bu tür şeylere kafamı yoracak zamanım yok.)
- kötü (iyi çocuklar arkadaşlarına küsmez.)
- kendine zarar verici (Bu kadar heyecan kalbine zarar verir.)
- başkalarına zarar verici (Sen böyle yaptıkça, başıma ağrılar giriyor.)
- sosyal olarak zarar verici (Komşular sesini duyarsa, senin hakkında kimbilir neler düşünecek.)
- benlik saygılarına zarar verici (Ne kadar sulu gözlüsün.)
- gerçeklerden uzak (Ben senin gerçekte neler hissettiğini biliyorum.)
- bebekçe (Ağabeyler böyle aptalca şeylere üzülmez.)
- anlaşılmaz (Neden böyle hissettiğini bir türlü anlayamıyorum.) olduğu mesajını verir.

Çocukların duygularını yaşamalarını bu şekilde önlemek hatalıdır, çünkü kendilerine olan güvenlerine, etkileri uzun yıllar sürecek zararlar verilir. Çocuklar duyguları olduğunu sorgulamaya başladıkları zaman ua-rolma haklarını da sorgulamaya başlarlar.

Ne yapabiliriz?

Farkındalık

Çocukların duygularını kontrol etmelerini öğrenmeden önce, bu duygularının farkına varmaları gerekir. Bu size çok aşikâr bir konu gibi gelebilir, ama toplum olarak duygularımızın hiç farkında değiliz ve çocuklarımız anababalarının izinden ayrılmıyor ve duygularından çok küçük yaşlardan itibaren uzaklaşıyor. Bu durum özellikle baskı altında bulunan ya da bir travma geçirmiş çocuklar için geçerlidir. Duygularını kontrol edemeyeceklerini düşünür, doğru ya da yanlış, anababalarının da böyle düşündüğünü hisseder ve istenmeyen ya da kontrol edemeyeceklerini düşündükleri duygularını bîlinç dışına iterler. Günümüzde gereksinim duyduğumuz şey, bence Freud ya da Hitchcock´un bastırılmış duygularımızın bizlere verdiği zararları bize yeniden hatırlatılması.

Ne yapabiliriz?

1. Çocuklarımıza düzenli bir şekilde duyguları hakkında sorular sorabiliriz.

2. Duygularının sözsüz ifadesini vücut dillerinden gözlemleyip, çok fazla varsayımda bulunmadan veya yorum yapmadan, onlara bu konuda bilgi verebiliriz. Örneğin:

Yapıcı bir biçimde eleştirmeyi ve eleştiriyi kabullenmeyi öğretin

Bu özgüvenin sınandığı en önemli özelliktir. Çocuklarımızın çok karmaşık becerileri edinmeleri zor olsa da, daha sonra geliştirebilecekleri iyi alışkanlıklar kazanmalarına yardımcı olabiliriz. Size çocuklarınızla paylaşabileceğiniz bazı ipuçları vermek istiyorum.

İyi ifade edilmiş bir eleştiri nasıl yapılır?

Doğru zamanı seçmeyi öğretin

Çocuğunuz, ya siz çok meşgulken ya da başkalarının yanında sizi eleştirmeye başladığı zaman bu konuyu başka zaman konuşmanız gerektiğini söyleyin.

Olumlu birşeyler de söylemeyi ihmal etmeyin "Seninle oyun oynamaktan hoşlanıyorum, ama sen ..." demeyi öğretin.

• Karşısındaki insana anlayış göstermesini öğretin Karşımızdaki insanı hiç değilse anlamaya çalıştığımızı göstererek, onun yapacağımız eleştiriyi daha rahat kabulleneceğini söyleyin (örneğin, "Evin en küçük çocuğu olmak hiç de kolay değil, biliyorum, ama ...").
• Bir seferde tek bir konuyu eleştirmeyi öğretin
Rahatsız oldukları tüm konuları bir seferde ortaya dökmeyi engelleyebilmelerini öğretin.

Yapılan övgüleri kabullenmeyi ve gerektiğinde başkalarını övmeyi öğretin

Kendine güvenen insanlar yapılan övgüleri rahatlıkla kabullenir ve gerektiğinde karşılarındakini överler. Eğer gerçekten kendinize güveniyorsanız, övgüye gereksiniminiz yoktur.’ düşüncesi yanlış bir inanıştır, övgü insanları harekete geçirir ve kendilerini iyi ifade etmelerini teşvik eder. Küçük çocuklar övgüye bayılırlar. Yaptıkları bir resmi ya da giysilerini överseniz, sözcüklere dökemeseler bile, teşekkürlerini pırıl pırıl bir gülümsemeyle ifade ediverirler size. Fakat, okul yaşına geldiler mi en ufak bir övgüde utanır, sıkılırlar. Birkaç yıl sonra da, övgü aldıkları zaman, kendilerini "kibarca" küçümser (Çok iyi yapamadım.), ya da karşılaştırma yaparlar (Bence senin yaptığın daha güzel olmuş.). Yapılan övgüleri reddetmenin gereksiz olduğunu söyleyin ve gülümseyip, teşekkür etmelerini öğretin.

Ayrıca, övgüde bulunma konusunda cimri davranmamalarını, fakat aşağıda söz edeceğim kötü alışkanlıklardan da kaçınmalarını söyleyin.

•Övgüde bulunma İyi ifade edilemeyen alışkanlıkların kontrol listesi

İsteklerini etkin bir biçimde iyi ifade edebilmelerini öğretin

Bazen çocuklar isteklerini iyi ifade edemezler, bunun nedeni de ifade konusunda güçlük çekmeleridir. Bu nedenle, zaman zaman çocuklarınızın isteklerini ifade ederken agresif bir yol izlediklerini gözlerseniz, onu hemen eleştirmek yerine (örneğin, "Kardeşini korkutma!" ya da "Böyle davranırsan, hiçbir isteğin yerine gelmez!"), onu oturtup isteğini size anlatmasını önerin ve onu sabırla dinleyin. Böylelikle isteğini daha iyi ifade edebilmesine yardımcı olun. Ona şu noktaları göz önünde bulundurursa, isteklerini daha kolay elde edebileceğini söyleyin:
iyi ifade edilmiş bir istek şöyle olur:

- kısa ve net (gereksiz sözcüklerden arınmış)
- kibar ve başkalarının duygularına ve durumuna saygı gösteren (örneğin, "Bu oyunu çok sevdiğini biliyorum, ama..." ya da "Babacığım, biliyorum meşgulsün, ama...")
- olumlu ve ses tonunuz isteğinizi elde edeceğinizden emin bir şekilde
- tehditkâr olmayan (örneğin, "Dediğimi yapmazsan, sinirleneceğim!")
- dalavereden uzak (örneğin, "Ayşe´nin annesi hep...")

Onlara haklarını öğretin

Çocuklarınızın kendilerini iyi ifade edebilmeyi öğrenebilmeleri için, önce bunun hakları olduğunu bilmeleri gerekir. Maalesef toplumumuzda hâlâ "iyi çocuk" "yumuşak başlı ve alçak gönüllü çocuk" anlamına gelmektedir.

Çocuklarınıza vurgulamanız gereken haklarından bazılarını 121. sayfada bir liste halinde sunuyorum. Bunlar sık sık istismar edilen ve sorgulanan haklardır. Bunları liste halinde vermemin amacı, hem sizin, hem de çocuğunuzun bu hakları çok iyi öğrenmeniz ve kafalarınızda yer

Haklarım

Yanıt "hayır" olsa da, isteklerimi almaya hakkım var
Karşımdaki kişi yardım etmek istemese ya da meşgul olsa bile, yardım istemeye hakkım var
Başkalarına saçma gelse de, benim de fikir sahibi olmaya hakkım var
Başkaları doğru bulmasa da, benim de duygularım olmasına hakkım var
Özellikle elimden geleni yapmaya çalıştığımda, hata yapmaya hakkım var
Başkaları başaracağıma inanmasa bile, tekrar tekrar denemeye hakkım var
Başkaları onaylamasa da, fikrimi değiştirmeye hakkım var
Başkaları kendilerine anlatmam konusunda ısrarlı olsa bile, sırlarım olmasına hakkım var

Kendini İyi İfade Edebilme

Kendimizi iyi ifade edebilmek, kendimiz olmayı, insan haklarına saygı göstermeyi ve başkalarının haklarını çiğnemeden, isteklerimizi ve gereksinimlerimizi dolaysız ve enerjik bir biçimde elde etmemizi olanaklı kılar.

Çocuğunuzun kendini iyi ifade edebilmesine yardımcı olabilirseniz, sadece kendine olan güveninin güçlenmesine yardımcı olmayacak, aynı zamanda onun birlikte olunması çok kolay bir insan olmasını sağlayacaksınız.

Her ne kadar "kendini iyi ifade edebilme" sözcüğü son yıllarda çok sık kullanılıyorsa da, bu kavramın agresif ya da pasif davranış biçimleriyle karıştırıldığını düşünüyorum. Bu üç ana davranış biçiminin her birinin iyi ve kötü yanları olmasına karşın, kendine güvenen insanların kullandığı davranış biçimi kendini iyi ifade edebilmedir ve çocuklarınızın kazanması gereken davranış biçimi de budur.

Eğer "kendini iyi ifade edebilme" konusunda kafanızda bir belirsizlik varsa, aşağıdaki kısa bilginin, bu üç ana davranış biçiminin aralarındaki farkı açıklığa kavuşturmanızda yararı olacaktır.

Pratik yapma

Çocuklarınıza, ne kadar pratik yaparlarsa, fikirlerini o kadar iyi savunabileceklerini anlatın. Kendilerini engelleyen fiziksel bir neden olmadıkça, herkesin konuşma sanatını öğrenebileceğini anlatın.

Sizlerin de, pratik yapma konusunda şunları bilmeniz gerekir:

a) Yapılan iş ne kadar eğlenceli olursa, çocuklarınız da o kadar çok şey öğrenecektir.

b) Ne kadar erken yaşta başlarsanız, bu hem sizin için, hem de onlar için o kadar kolay olur.

Toplum önünde konuşma

Bu, çocukların tutukluk çektiği diğer bir konudur, ilkokulun birinci, ikinci sınıflarında öğretmen sınıfta kimin bir öykü anlatmak ya da kitap okumak istediğini sorsa, bütün sınıf parmak kaldırır. Fakat 10 yıl sonra aynı çocuklara aynı şey sorulduğunda, kaç çocuk çıkacaktır, sizce? Çocuklar ergenlik dönemine girdiklerinde, hem toplum önünde konuşma isteklerini kaybederler, hem de bu konuda çok beceriksizleşirler. içlerinden sadece birkaç tanesi (özellikle de dışa dönük ya da agresif olanlar) bulundukları grubun "ses"i haline gelir. Ve böylelikle bu çocukların toplum önünde konuşma becerileri gelişir, içlerinde çok karizmatik ve çok güzel konuşan çocukların da bulunabileceği grubun diğer elemanları, farkedilmemek için dua ederek arka saflara çekilirler.

Kendini değerlendirebilmesini öğretin

Çocuklarınızı kendi davranışlarını ve performanslarını değerlendirmeleri konusunda teşvik edin. Kendini değerlendirme becerisini artık okullarda da öğretmeye çalışıyorlar ve ben çocukların bundan çok şey öğrendiklerine inanıyorum. Çocuğunuz kendi değerlendirmesini yapana kadar, siz kendi değerlendirmenizi kesinlikle dile getirmeyin. Örneğin, çocuğunuz size yaptığı iki resmi gösterir ve siz birini çok beğenirseniz, çocuğunuz kendi fikrini söyleyene kadar, sakın hiçbir şey söylemeyin. Daha sonra, kendisine neden o resmi beğendiğini sorun. Ya da çocuklarınız kavga ediyorsa, sakin olmaya çalışın, onları ayırıp sakinleşmelerini bekleyin. Daha sonra davranışları hakkında ne düşündüklerini sorun.

ALIŞTIRMA: Çocukların kendilerini tanımalarına yardım etmek