Yaşam

Kaçtım…

Kaçtım…
Kendimden gelen haykırışları duymamak için.. sessizliğin içindeki sesleri, karanlığın içindeki yüzleri görmemek için.. kaçtım…

Baktım…
Geriye dönüp baktığımda yitik bir kentin kayıp bir düş’ü oldum… düşlerimin griliğinde kendime baktım.. sisli ve yağmurlu bir havada İstanbul’a bakar gibi baktım…

Saklandım…
Tüm kelimelerimi yanıma alıp saklandım.. cümlelerimin beni terk etmesine izin verdim… kilitli bir kapının ardında herkesten ve her şeyden saklandım…

Islandım…
Yağan yağmurlar altında şemsiyesiz saatlerce dolaştım… ıslandım… yağmurla birlikte yağdım avuçlarına… yağmurla ıslandım…

Sustum…
Tüm şiirleri, şarkıları sözsüz bestesiz bıraktım… cümlelerimi anlamsız, kelimelerimi çırılçıplak yalnız bıraktım… sustum…

Döndüm..
Buz tutmuş düşlerim, yaban kalmış gülümseyişlerimle… eksik kalan günlerimle yaşanmamış yarınlarıma döndüm…

Kaçarken baktığımda saklanan benliğimin yağmurda ıslanışını susmaların ardından gördüm… ve dünüme bu günüme yarınıma döndüm…

Korkuyor


İnsanların çoğu kaybetmekten korktuğu için, sevmekten korkuyor.
Sevilmekten korkuyor, kendisini sevilmeye layık görmediği için.
Düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için.
Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için.
Duygularını ifade etmekten korkuyor, reddedilmekten korktuğu için.
Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğinin kıymetini bilmediği için.
Unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi birşey vermedigi için.
Ve ölmekten korkuyor aslında yaşamayı bilmediği için.



William Shakespeare

Ben Sokak Çocuğuyum

şu dört direkli köprünün altında
açmışım gözlerimi
sahipsiz
rüzgar sarmış kundağımı
yağmurla beslenmişim

adımı insanlar koymuş
benden habersiz
benimsemişim
serseri derler, hırsız derler
.... derler, anlamam da
alınmam da

hiç fiyakalı dolaşmadım sokaklarda
marka satmadım
gökyüzü yorganım oldu hep
dirseğim yastık
alışkınım; kara, yağmura, soğuğa
üşümem
sıcak dokunur bana

özlemem, hiç tanımadığım hisleri
istemem varlığını bilmediğim şeyleri
kıskanmam hiç kimseyi
özenmem

halbuki bilmez kimse
kendilerinden şanslı olduğumu
daha özgür
ve daha zengin

şu deniz herkesten çok benimdir
arkasındaki orman da
bütün sokaklar benimdir herkesten çok
her simitçi biraz bana çalışır

aslında her çocuktan daha çocuğum
canım hiç sıkılmaz buralarda
en sevdiğim oyundur
köşe kapmaca

yalnız da değilimdir
yüzlerce kardeşim var
benim gibi, bana benzer
kimse ayırt edemez bizi
birbirimizden

geceleri toplanmaya başlarız
el ayak çekildikten sonra
konuşuruz, güleriz, dertleşiriz
biraz farklı olsa da

Yüreğin Akıyorsa



Dur akma, gözlerim, sürme cektim ya
Bak yine akti kirpiklerinin arasindan
Elmacik kemiklerin yine sirilsiklam

Dur be,
Olmazki bu kadar acizlik
Hazir bir bahane ariyorsun
Hemen icini dökeceksin
Ayip ediyorsun gözüm,
Hemde herkesin önünde
Hic yakismadi.....

Dur....bak birsey dicem
Kendine sakla bu yaslari gözüm
Sana ait olani birak sende kalsin
Her tarafa bulastirma simdi
Ne gerek var bunca tantanaya

Biliyorum dolmussun
Cok kirilgansin
Sargilar yine sökülmüs
Bir espiri patlatsam sararmi yarani
....merhem olurmu
....umut olurmu
....kizgin atesini söndürürmü
....gündüzün geceden cikip yine
gündüz olurmu???

Cok simardiniz gözlerim bu aralar
Söz dinletemiyorum
Mantiksiz hareket ediyorsunuz ikinizde
Dünki cocuk gibi...

DUR damlama artik, yeter!
NEDEN NEDEN BU YASLAR???
Sus artik!



bENIM NE SUCUM VAR
yÜREGININ YASI DINMIYORSA
BÖYLE SIZI YAPAR ISTE
YARANI KONUSTURTMUYORSAN

bEN, YANI GÖZLERIN, ARACIYIM SADECE
dUYMADIGIN CIGLIKLAR
gÖRMEZDEN GELDIGIN KARARMIS SAYFALAR
UNUTMAK ISTEDIGIN GÜNAHLAR
tASMAKTA.....

Sevmek Yetmiyor

Kime sorsanız beni sevmeli .sadakat olmalı. maddeyi öne almamalı .beni taşımayı bilmeli .kalbi temiz olmalı huzur vermeli.denirya ...Yalan yalan .annemde öyle demişti bana.öyle bir yaşamın içinde çirkinliklerden uzak sadece sevgi sadakatle büyütmüs kalbimi bu tatlı yalanlarla dolu bir çeğiz sandığına çevirmişti.bir kızın en önemli çeyizi öpülmemiş dudaklarıdır.kadın bir kaleye benzer fethi zor fatihi tek olmalı diye...

İyide ayni annem niye benden özür diliyor .niye gözyaşlarımı silerken affet beni kızım diyor .
Annemmi değişti doğrularmı.?
Öyle sevdimki annemin dediği gibi.yoksulmuşuz .yersiz yurtsuzmuşuz umursamadan sevgiden alınan güçle gece gündüz çalışmaktan yorulmadan.yüzünü seyrederken iyiki yanımda soğan bile bal oluyr diye göcunmadan yermeden incitmeden.
sabahları ona ekmeğin yağlısını.elmanın irisi .urbanın en iyisini sunarak .o üzülmesin diye hasta olsam bile kendiiçimde acımı yiyerek.
sokağa girdiğini bile kalbimde hissederek.
mapusta yolunu gözleyip aşkımı hergün büyüterek.
onu daima artırarak daima yücelterek

Yalan

Ağla yaralı kalbim her şey yalan
Ağla bir avuç küldür elde kalan
Artık savrulup gitsen de rüzgara
Ağla mazidir şimdi senin olan
Yaralı yaralı yaralı kalbim..
Dokunduğun el yalan
Sakındığın gül yalan
Sel akar kum olur
geriye kalan

Ağla yaralı kalbim hepsi yalan
Ağla bir avuç küldür elde kalan
Yaralı yaralı yaralı kalbim.

Söz: İbrahim Karaca
Solist: Atakan Akdaş

Göçebe

Ilmik ilmik dügüm dügüm
Ben hayati zorla ördüm
Küçük bir kız sakladım hep içimde
Tek dostum o büyüdü benimle

Yaşadım her ne varsa
Alnımın yazısında
Acılar biriktirdim
Yarına dünden hatıra

Boynumu egmem kimseye
Emanet bu can allaha
Savrulur durur biçare gönül
Oradan oraya göçebe
(hayatin pesinde göçebe)


Niran Ünsal

Ada Sahibi ya da Ada Olmak

Tanınmış gezgin Thomas Cook bir araştırma gezisi sırasında Atlas Okyanusu'nun ıssız bir yerinde çığlıklar atan milyonlarca kuşun havada daireler çizerek uçtuğunu gördü. Kulakları sağır edecek denli yüksek sesle çığlıklar atan kuşların kimileri yoruldukça kendilerini okyanusun dev dalgaları arasına atıyorlardı. Onlar bu son hareketleriyle yaşamlarına son veriyorlar kendilerini okyanusun dalgalarına bırakırken çaresizlikten ölüme teslim oluyorlardı.

Bu olaya yalnızca Thomas Cook değil¤ o bölgede ki balıkçılarda yıllardır tanık olmuşlardı. Kuş bilimcileri ise yaptıkları araştırmalarda göçmen kuşların farklı yönlerden gelerek okyanusta bu noktada birleştiklerini keşfediyorlar fakat onların birbirleri peşisıra kendilerini ölümün kucağına atmalarının nedenini bir türlü çözemiyorlardı.

Sevmek mi sevilmek mi ?

Arkadaşımı beklerken boş masa bulamamış bir amca, benim masama oturdu. Sohbet etmeyi çok sevdiği anlaşılıyordu. O konuşuyor ben yorum yapıyordum. Emekli öğretmenmiş.
Anılarını anlattı...
Sonra gözümün içine bakarak:

- kizim sevmek mi istersin sevilmek mi? dedi.
Ne cevap vereceğimi bilemedim.
- İkisini istesem çok şey mi istemiş olurum?
- İkisi sunulmadı. Sana sadece birini seçme hakkı veriliyor.
Düşünüyorum düşünüyorum cevapsızım. Sevilmek, evet çok güzel. Sen sevmedikten sonra o seni sevse ne olur?
Ya sevmek? Eğer karşındakinin seni sevmediğini anlarsan, o da acı verir.
Ben karşımdakinin beni sevmediğini öğrendiğimdeki acıyı tatmak pahasına da olsa sevmeyi seçtim.

- Evet, cevabım SEVMEK. Bu sorunun cevabını siz de verecek misiniz?

Kuyudan çıkan...

Günlerden bir gün, köylerden birinde, adamın birinin eşeği, kuyunun birine düşmüş.
Niye düşer, nasıl düşer sormayın. Eşek bu. Düşmüş işte.
Belki kör bir kuyuydu, ağzı tahtayla kapatılmıştı belki, üzerine de toprak dökülmüştü.
Zamanla tahta çürüdü, zayıfladı, toprakta biten otları yemek isteyen eşeğin ağırlığını çekemedi ve güm.
Hayvancık saatlerce acı içinde kıvrandı, bağırdı kendi dilinde.

Sesini duyan sahibi gelip baktı ki vaziyet kötü.
Zavallı eşeği kuyunun dibinde melul mahzun bakınıyor. Üstelik yaralanmış.
Karşılaştığı bu durumda kendini eşeği kadar zavallı hisseden adamcağız köylüleri yardıma çağırdı.
Ne yapsak, ne etsek, nasıl çıkarsak soruları havada kaldı.
Sonunda karar verildi ki kurtarmak için çalışmaya değmez.
Tek çare, kuyuyu toprakla örtmek.

Ellerine aldıkları küreklerle etraftan kuyunun içine toprak attılar.
Zavallı hayvan, üzerine gelen toprakları, her seferinde silkinerek dibe döktü.
Ayaklarının altına aldığı toprak sayesinde her an biraz daha yükseldi .

Büyüme Sakın Küçük Kız

Küçük kağıtlardan,renkli kalemlerden,bir tebessümden,daha dün açmamış bir kır çiçeğinden mutlu olmayı başardın;ama,hayatı ciddiye almamayı başaramadın.

Kendin gibi yaşamayı başarabileceğin bir şato yarattın içinde,ancak sızmaları engellemeyi başaramadın yine de.Kendi şatonun mutsuzluk kulelerinde intihar deneyip durdun be küçük kız.

Adını koyamadığın mutluluğa giden yollarda kayboldun.Hayat denen balta girmemiş ormanın karanlık labirentlerinde bulamadın kendini.Yalancı rüzgarlar konuk oldu dallarına daha çok.

Çocuk oldun üzdüler,büyüdün kaldıramayacağın kadar ağır sorumluluklar yükledin kendine,hata yaptığındaysa affetmediler seni.

Boşverdin kendine biraz da,büyük hayallerin peşinde harcadın bir daha geri gelmeyecek anları.
Hiçbir zaman olmayacak olanı,insanların seni anlamasını beklerken,muhteşem bir hata daha yaptın ve kırıldın,üzüldün,ağladın.

Severken yürekli sevdin.Ancak ak kağıt üstünden kayıp gitti yazdığın aşk şiirlerin ne yazık ki.Yanlış,korkak yüreklerde yer aradın sevgine.

Maviydi düşlerim

Benim bile bilemediğim kadar çocuk;
Islak bir kuş görsem ağaç dalında,
Meleklere yağmuru şikayet ederdim...
Yağmura küserdim.

ÇÜNKÜ SİYAH DEĞİLDİ
MAVİYDİ DÜŞLERİM
ÇÜNKÜ BEN ÇOCUKTUM...

Şimşek çakınca gözlerimi yumar;
Sonra;
Minicik dedikleri parmaklarımın arasından
Şimşeğin geçtiğini görürdüm,
Sevgimin yanında ellerim küçücüktü

YİNEDE SİYAH DEĞİLDİ,
MAVİYDİ DÜŞLERİM,
ÇÜNKÜ BEN ÇOCUKTUM,

Kin tutmazdım...
Gururu benimle kim tanıştırdı bugünde bilmiyorum,
Bir şeker;
Islak kirpiklerimin kurumasına yeterdi
Veya bir söz...güldürürdü beni,
Herşeye gülerdim ama korkardımda,
En çokta sert sözden ve sert yüzden
Yanımda bir büyük ağlasa bende ağlardım...
Ve oyuncağımı verirdim gülsün diye...

EVET SİYAH DEĞİL,
MAVİYDİ DÜŞLERİM,
ÇÜNKÜ BEN ÇOCUKTUM,

Göz yaşını bana mahsus sanardım,
Çiçeklerin güldüğüne inanırdım çünkü,
Yıldızların gülerek göz kırptığına,
Güneşin her sabah gülücükler dağıttığına inanırdım...
Yağmur yağınca insanlar gülmüyor diye...
Gök yüzünün ağladığını sanırdım.

Ben Dilenciyim

Ben dilenciyim Sevgi dilendim sevdiğim den Yürek dolusu Sevdiğim için Mutlu yaşamak için Sevilmek için sevgi dilendim Ben dilenciyim

Dostluk dilendim dostum dan Gerçek dost olmak için Zor günde yanımda görmek için Dostum demek için Güvenmek için dostluk dilendim Ben dilenciyim

Sohbet dilendim yaren den Tadı şeker gibi, bal gibi Şerbet tadında muhabbet için Paylaşım için duyguları, anıları Yaren olmak için sohbet dilendim Ben dilenciyim

insaf dilendim zalimden Şefkat dilendim Merhamet dilendim taş yüreğinden Canlar almasın diye can dilendim Yaşama hakkını bilsin diye İnsafa gelsin diye insaf dilendim

-alıntı-

Âciz iki yüreğiz...Sen ve Ben..

Sende kendimi görmek ürkütür beni…

Arkadaşımsın, canımsın…

Yüreğimi paylaştığım, ama sınırları aşamayansın…

Herkes gibisin… Âilem desem değil, ben desem değil, sen tam ortadasın…

Yürümek ve ardımızda koca seneleri devirmek…

Bir edeb hikâyesi yazmak hayalim seninle!

Alnım açık, her ânım, konuştuğumuz kelâmlar dizilir gözlerimin önüne..

Sonra düşünürüm, seni bu beden üzdü mü diye?

Aynaya bakarım… Konuşurum kendimle, gözlerimle ve sonra kalbime ilişir gözlerim…

Seni ararım… Kapladığın yer kadar büyür gözlerim!

Ve sonra hâtıralar kendilerini sergiler ve «İzle bizi!..» derler!

Ellerim senden uzak olmamalı, ama ellerini de sarmamalı! Hep yan yana durmalı…

Arkadaşımsın… Canımsın...

Bilmelisin ki...

Duvarda asılı diplomalar
insanı insan yapmaya yetmez.

Bilmelisin ki ...

Aşk kelimesi ne kadar çok kullanılırsa,
anlam yükü o kadar azalır.

Bilmelisin ki ...

Karşındakini kırmamak ve inançlarını savunmak arasında,
çizginin nereden geçtiğini bulmak zor.

Bilmelisin ki ...

Gerçek arkadaşlar arasına mesafe girmez.
Gerçek aşkların da!

Bilmelisin ki ...

Tecrübenin kaç yaşgünü partisi yaşadığınızla ilgisi yok,
ne tür deneyimler yaşadığınızla var.

Bilmelisin ki ...

Aile hep insanın yanında olmuyor.
Akrabanız olmayan insanlardan
ilgi, sevgi ve güven öğrenebiliyorsunuz.
Aile her zaman biyolojik değil.

Bilmelisin ki ...

Ne kadar yakın olursa olsunlar
en iyi arkadaşlar da ara sıra üzebilir.
Onları affetmek gerekir.

Bilmelisin ki ...

Bazen başkalarını affetmek yetmiyor.
Bazen insanın kendisini affedebilmesi gerekiyor.

Bilmelisin ki ...

Yüreğiniz ne kadar kan ağlarsa ağlasın
dünya sizin için dönmesini durdurmuyor.

Bilmelisin ki ...

Şartlar ve olaylar, kim olduğumuzu etkilemiş olabilir.
Ama ne olduğumuzdan kendimiz sorumluyuz.