Çocuk Gelişimi
4. Aşama - Çocuk bakımı ve gelişimi konusunda bilginizi arttırın
"Bilgi, gücün kaynağıdır."
Bu söz her alanda olduğu gibi, özgüven kazanmada da geçerlidir. Son 50 yılda tüm dünyada, bilimsel araştırmalar ve hızlı bilgi ve beceri alışverişi sayesinde, çocuk bakımı konusunda çok yol katedildi. Bu bilgiler sayesinde artık bizler, fiziksel açıdan sağlıklı, duygusal bakımdan güçlü ve sosyal anlamda becerili çocuklar yetiştirebiliyoruz. Anababaları bu yenilikleri kabullenmiş ya da kabullenmeye istekli olan çocukların özgüvenli insanlar olarak yetiştirileceklerine inanıyorum.
Babalarımızın yetindiklerinin bizler için yeterli olmadığına her gün daha çok inanıyorum.
Oscar Wilde
Her şeyden haberdar, öğrenmeye istekli ve ilgili olan (ben her şeyi biliyorum diyenlerin aksine) anababaların şu konularda daha iyi olacaklarına inanıyorum:
- Çocuklarının potansiyellerinden en iyi biçimde yararlanabilmeleri için gereken kaynakları sağlamak,
- Kolaylıkla karar verebildikleri ve bir kriz döneminde neyin yapılması, neyin yapılmaması gerektiğini çok iyi bildikleri için, çocuklarına güvende olduklarını hissettirmek (örneğin, ufak tefek sorunlarda doktora koşmamak),
1. Aşama: "içgüdüsel-anababa" hakkında bilgi
Her şeyi olduğu gibi değil, istediğimiz gibi görürüz.
Çocuklarımın özgüven geliştirmesine karşı işlediğim "günah"ları, iyi niyetli olmama karşın işlediğimi biliyorum. Eskiden kendi kendime şunları söylerdim:
"Bunu başka nasıl yapabilirdim?"
"Bunu kasdetmemiştim."
"Bunu böyle yaptığımın farkında değilim."
Başkalarıyla olan ilişkilerimde hiçbir zaman yapmayacağım şeyleri yapıyor, söylemeyeceğim şeyleri söylüyordum. Üstelik, çocuklarıma karşı, kendi çocukluğumda maruz kaldığım ve kendi çocuklarıma aynı şekilde davranmamaya kendi kendime söz verdiğim şekilde davranıyordum. Öyleyse, bu nasıl oluyordu?
Amaçlarınız açık mı ve bu amaçlan birlikte mi saptadınız?
Batılı toplumlarda ailenin rolünün bu yüzyıl içinde radikal bir değişim geçirdiğinin hepimiz farkındayız. Üstelik, "aile" sözcüğü artık sadece aralarında kan bağı bulunan, evli, çocuklu ya da içinde evlâtlık edinilmiş çocukların da bulunduğu insan topluluklarını tanımlamak için kullanılmıyor. Bu terim artık, aynı zamanda, yaşam boyu birbirine genler, ya da yasal sözleşmelerle bağlı olmayan her tür insan topluluğu için de kullanılabiliyor. Bu hızlı değişim döneminde yaşamanın "aile" kavramına etkisi, pek çok anababanın "aile" yaşamlarının amaçları konusunda emin olamamaları ve bunun sonucunda da bu tür bir anlam karmaşasının söz konusu olduğu bir ortamda çocukların sıkıntı çekmesidir.
Çok değerli zamanınızdan biraz cömertlik yaparak onu önemsediğinizi kanıtlayın
Artık "çok değerli zaman" terimini tüm dikkatimizi çocuklarımızın duygusal, psikolojik ve zihinsel gereksinimlerine (fiziksel gereksinimlerinin aksine) ayırdığımız zaman için kullanıyoruz. Eğer çocuklarınız çok küçük ve zamanınızın en büyük kısmını onların iyi beslenmesine, bezlerinin yıkanmasına ve evinizin hijyen koşullarına uygun temizliğine ayırmak zorunda iseniz, üstelik çalışan bir kadınsanız, çocuklarınızın psikolojik ve zihinsel gereksinimlerine ayıracağınız zaman elbette çok kısıtlı olacaktır. Ancak, zamanınız ne kadar kısıtlı olursa olsun, çocuklarınıza bu anlamda zaman ayırmanız gerekir, çünkü çocuklarınızın kendilerini değerli hissetmeleri için bundan daha etkin bir yol yoktur.
Onu koşulsuz sevdiğinizi vurgulayın
Çocuğun bazı davranışlarından hoşlanmadığınız için ona karşı kırgın olduğunuz ya da çok yorgun olduğunuz için, sevginizi dile getiremeyecek durumda olsanız bile, onu her zaman çok sevdiğinizi bilmesi gerekir. Ayrıca, ona olan sevginizin birtakım koşullara bağlı olduğunu düşünmemelidir. Gerçekle uzak yakın hiçbir ilgisi olmasa da, çocukların pek çoğu, sınavlarından iyi notlar almazsa ya da yüzme yarışlarında birinci gelmezse, anababasının sevgisinin azalacağına inanır. Birkaç yıl önce, bu tür bir yanlış anlaşılmanın nasıl olabileceğine tanık oldum. Yeni bir semte taşınınca, 17 yaşındaki kızım okul değiştirmek zorunda kalmasın diye, ona eski semtimizde bir daire kiraladık, ilk aylarda aramızda bir gerginlik olduğunu farkettim. Üstelik, ona destek olmak için verdiğim çabaların da hiçbir yararı yoktu. Önce, kendisini itilmiş hissettiğini ya da korktuğunu düşündüm. Sonra çıkan bir tartışmada durumun hiç de öyle olmadığı ortaya çıktı. Gerekli olgunluğu göstermez ve evine iyi bakamazsa, para yardımını keseceğimden korkuyormuş.
Dış özgüven
Dışarıya karşı özgüvenli bir insan izlenimi verebilmesi için, çocuğunuzun aşağıda adı geçen alanlarda beceriler geliştirmesi gerekir:
- İletişim
- Kendini iyi ifade edebilme
- Kendini ortaya koyabilme
- Duygularını kontrol edebilme
En pahalı özel okulların ve en iyi devlet okullarının, bu becerilere okul başarıları kadar önem vermelerinin nedeni, bu özelliklere sahip çocukların ileride sadece iş yaşamında değil, aynı zamanda kişisel ve sosyal yaşamlarında da başarılı olmaları gerektiğine inanmalarıdır.
Şimdi, sırasıyla bu özelliklerin her birinin çocuklarımıza ne gibi yararları olacağını görelim.
İletişim
İletişim konusunda iyi beceriler kazanmış olan bir çocuk şu konularda başanlı olacaktır:
ÇOCUK GELİŞİMİNDEKİ AŞAMALAR
1-2 yaş arası
Dili kullanmaya ve kendini tanımaya başlar.
2-5 yaş arası
Kendisi ve çevresi üstünde kontrol kazanmaya çalışır; anlama ve belleği ile ilgili becerilerini denemeye, duygularını öğrenmeye başlar.
5-11 yaş arası
Çocuk psikolojisi ve gelişimi konusunda bilgilenin
Çocuğun iç dünyasını anlamak, çocuk psikolojisini bilmek,çocuğun sorunlarına eğilmek, çocuğu büyütmek sanki sadece annelerin göreviymiş gibi algılanır. Çocuk büyütme ile ilgili kitapları anneler okur, babalar değil. Çocukla ilgili her yayını anneler takip eder, babalar değil. Danışanlarımın hepsi, eşlerine çocukla ilgili kitap ve dergi okutamadıklarından yakınırlar. Bazı erkekler eşlerine, "Sen oku, bana anlat" derler ama anlatıldığı zaman da sıkılıp dinlemezler. Çocuğun herhangi bir sorunu olduğunda anne doktora götürür, psikologa anne getirir, üstelik babalar, çocuklarını psikologa götürdü diye annelere kızarlar. Kısacası, çocuk büyütmek annelerin görevidir, babalar da eve para getirir. Anne çalışıyor olsa bile bu gerçek değişmez.
Aşırı rahat yönelimli anneler
Belki de siz bu guruba giriyorsunuz. Olur ya, dünya umurunuzda olmayabilir. Bazı insanlar böyledir. O kadar rahattırlar ki, dünya yansa dönüp bakmazlar. Peki, bunun ne sakıncası vara ki? Kaygıdan, korkudan uzak, sınır tanımayan, aşırı koruyucu olmayan bir kişilik yapısının çocuğuna ne zararı olabilir ki? diyebilirsiniz. Gelin buna birlikte bakalım.
Rahat bir kişilik yapısına sahip olmak kişiye pek çok avantaj sağlar. Rahat olmanın, kişiye sağladığı avantajlar kadar, birlikte olduğu insanlara da pozitif getirilen olabilir. Örneğin rahat biri kişilik yapısına sahip bir kadın eşine dırdırlanmaz, onu sıkmaz çocuklarına yersiz baskılar yapmaz.
Çocuğunuz ergenlik döneminde...
İşte en fırtınalı döneme geldiniz: Ergenlik dönemi ya da diğeri adıyla adölesan dönemi. Halk arasında buluğ çağı da denilen bu dönem hem genç hem de anne-baba için çoğu kez hayatın işkenceye döndüğü bir süreç olarak yaşanabiliyor.
Çocuğunuzun Psikososyal Gelişimini Biliyor musunuz?
Her anne-baba çocuğunun çevreyle uyumlu bir birey olmasını ister. Kendisini doğru değerlendirebilen, duygularını doğru anlamlandıran ve bu çerçevede çevresiyle uyum içinde olan çocuklar yetiştirmektir, anne-babanın hedefi ve hayali. Psikososyal gelişim diye adlandırdığımız bu kendini gerçekleştirme ve çevreye uyum süreci, çocuk daha çok küçük yaşlarda iken başlar. Çocuk bebeklik döneminde başlattığı refleksleriyle kurduğu iletişimi motor gelişimi, yani hareketleriyle çoğaltırken, duyularıyla geliştirir, bilişsel gelişimiyle arttırır ve dil gelişimiyle de zenginleştirir. Bütün bu gelişim süreçlerinde çocuk, kendi dünyasını ve çevresini algılamaya ve anlamaya çaba gösterir. Her çocuk sosyal gelişiminin içinde kişiliğine bulunan olumlu katkılardan faydalanmaya çalışır.
Çocuğunuzun Dil Gelişimini Biliyor musunuz?
İnsanı diğer canlılardan ayıran tek bir gelişim süreci var, o da dil gelişimi. Hayvanlarda motor ve duyusal gelişim sürecinin olduğunu biliyoruz. Oysa dil gelişimi sadece insanda var. Hepimiz sosyal varlıklarız ve birbirimizle iletişim kurmaya ihtiyacımız var. Birbirimizle iletişim kurmanın tek yolu; karşı tarafa duygu, düşünce ve isteklerimizi net ve açık bir şekilde ifade etmek.
Konuşmak kendimizi açıkça ifade etmenin zorunlu şartı. Konuşmadan ne yetişkinler ne de çocuklar iletişime geçebilir.! Konuşmazsak çocuğumuz bizi anlamayacağı gibi, çocuğumuz, konuşmazsa biz de onu anlamayız. Ancak bazen beklentiler o j kadar yoğundur ki, önyargılar o kadar çoktur ki, anne-baba kendi doğrularına o kadar tutunmuştur ki, çocuk konuşsa bile anlaşılmaz ya da yanlış anlaşılır.
Çocuğunuzun Bilişsel Gelişimini Biliyor musunuz?
Çocuğun bilişsel gelişimi, motor ve duyusal gelişim sürecinde elde ettiği deneyimleri zihnine kaydetmesi ve bu kayıtları değerlendirmesidir. Bu kayıtlara bakacak olursak; nesneler arası ilişki kurma, bağlantıları keşfetme, neden-sonuç ilişkilerini değerlendirme süreçlerini görebiliriz. Anne-baba, çocuk için "Ama daha 2 yaşında, henüz 3 yaşında" diye asla düşünmemelidir. Kişiliğin temeli 0-6 yaşlarda atılıyor. Bu hiçbir zaman unutulmamalı.
Çocuğun bilişsel gelişim döneminin özelliklerini bildiğiniz zaman onun duygusal mesajlarını doğru okursunuz. Çocuk artık keşif alanlarını daha da genişletiyor, yeni ilgi alanları oluşturuyor ve bu anlamda da sizi daha da zorluyor olacaktır. Eline geçirdiği bir sopayı at yapması, kibrit kutularından ev yapması, saç fırçasını mikrofon yapması, tencerenin kapağından direksiyon yapması, ayakkabıları ardı ardına dizerek tren yapması, kaşıklardan kürek yapması her ne kadar sizin hoşunuza gitmese de, o tüm bunları yaparak kendisini geliştirmeye çalışıyor. Bu arada kullandığı eşyalar kendisine zarar verecek cinsten ise, onları hemen ortadan kaldırın.
Çocuğunuzun Motor Gelişimini Biliyor musunuz?
Çocuğun motor gelişimi onun kendi başına gerçekleştirdiği fiziksel gelişimdir. Emzirirken saçınızı çekiştirmesi, biraz daha büyüdüğünde her şeyi tutmaya çalışması, gördüğü her şeye dokunma isteği, bir süre sonra bulduğu ve uzanabildiği eşyaları ağzına götürmesi, sonraları evdeki eşyalarla oynaması, onlara dokunması, yere atması, fırlatması ve 1 yaş dolaylarında ayak ve bacaklarım da kullanarak bunlara tekmeler atmaya girişmesi, motor gelişim sürecinin yapısında olan davranışlardır. Yine bu dönemde çocuk emeklemeye, bir yerlere tutunarak evin içinde gezmeye ve sonunda yürümeye başlar. Çocuğun motor gelişimi fiziksel gücünün artışıyla doğru orantılıdır denilebilir. Çocuğun gücünün artması, kilo alması, boyunun uzaması, kemik ve kaslarının güçlenmesi, eklemlerindeki hareket yeteneğinin gelişmesi, motor gelişim sürecinin bir parçasıdır.
Çocuğun kişilik yapısını keşfedip tanımak
Çocuktan gelen duygusal mesajları doğru okumanın temel şartlarından biri, çocuğun kişilik yapısını tanımak, bir anlamda onu keşfetmektir. Kişiliğin; doğuştan getirilen genetik özelliklere sonradan eklenen duygu, düşünce ve davranışlar bütünlüğü olduğunu biliyoruz. Bu yüzden kişilik, 0-6 yaş grubundaki çocuğun gelişiminde oldukça önemli bir yer tutar. Çocuğunuz hassas ve alıngan mı, sessiz ve sakin mi, yoksa hareketli ve yaramaz mı? Koyduğunuz sınırları aşmaya mı çalışıyor, yoksa kabulleniyor mu? Nasıl tepki veriyor? Davranış örüntüleri neler? Tüm bunlar çocuğun kişilik özelliklerini oluşturur.
Çocuğun kişilik gelişimine etkide bulunmak
Kişilik kavramı davranış bilimciler tarafından uzun yıllarca araştırılan bir konu olmuştur. İnsanın kişiliği ve kişilik gelişimi üzerine sürekli araştırma yapılmakta. Ancak günümüzde kişiliğe ilişkin pek çok ayrıntı açıklık kazandı. İnsanın kişiliğinde, anne-babasından ve soyundan aldığı genetik şifrelerin, anne-babası tarafından yetiştirilme yönteminin etkilerinin ve çevresel faktörlerin bir bütünlük içerisinde rol aldığını biliyoruz. Çocuğun gelişim dönemlerinin de kişilik gelişimindeki etkileri tartışılmaz. Yani çocuğunuzun motor gelişimi, duyusal gelişimi, bilişsel gelişimi, dil gelişimi ve psiko-sosyal gelişimi onun kişilik gelişimini doğrudan etkileyen süreçler olarak karşımıza çıkıyor.
Her anne-baba çocuğunun güçlü bir kişiliği olsun ister. Ancak yine her anne-babaya göre güçlü kişilik farklı anlamlar taşımaktadır. Anne-babalarla yaptığım bir anketin sonuçlarını sizlerle paylaşmak istiyorum. Soru şöyle:
"Çocuğunuzun güçlü bir kişiliğe sahip olmasını mutlaka istersiniz. Güçlü kişilik deyince aklınıza gelen nedir?"