Boşanma

Çocuk Gelişim Devreleri

Çocuğu gelişimi derken, sadece fiziksel gelişmeyi kastetmiyoruz. Çoğu zaman aile büyükleri, iyi beslenmiş, kilolu çocuğun annesini tebrik ederler: "Çok iyi bakmışsın; maşallah tosun gibi!"

Diğer taraftan, zayıf vücutlu bir çocuğun annesi ona iyi bakamadığı endişesiyle hep suçluluk duygusu içindedir. Aile büyükleri ve komşu kadınları da zavallı anneyi çekiştirmekten geri durmazlar.

Çocuğun kilosu ve boyu, beslenmeden ziyade soyaçekimle ilgilidir. Önemli olan çocuğun kilosu değil, sağlığıdır. Ancak daha da önemlisi, beden sağlığı ile birlikte ruh sağlığıdır. Öyle anneler vardır ki; elinde kaşık çocukla kovalamaca oynar. Ona bir kaşık fazla yemek yedirmeyi marifet zanneder. Çocuğa kilo kazandırmaya çalışırken, ruh sağlığını tehlikeye soktuğunu ve çocukla çatışmaya girdiğini bilmez.

Anne/baba yeniden evlenirken...

"Yalnızlık Allah´a mahsustur." Kesinlikle çok doğru bir anlatım. İnsan bir ömür yapayalnız yaşayamaz. İçgüdüsel olarak,hayatı paylaşacağı, birlikte üzülüp birlikte mutlu olacağı birine ihtiyaç duyar.Aşk, cinsellik, sevgi, paylaşım biz insanlara özgü duygular olduğu için, boşanan kişiler de bir süre sonra kendilerine bir eş aramaya başlarlar.

Boşanmayı izleyen ilk zamanlarda yalnızlık kişiye hoş gelir Sorunlarla, kavgalarla dolu bir yaşamdan sorunsuz, sorumsuz ve sakin bir hayata geçmek kişinin iç dünyasını rahatlatır. Artık dırdır, kavga, gürültünün yerini sessizlik, sakinlik ve huzur almıştır. Kişi hastalıklı ilişkisinin ardından zaman içerisinde kendisini daha sağlıklı ve mutlu hissetmeye başlar. Özgürlük hoşuna gider. "Bu saate kadar neredeydin?" diyen kadın sesinin ve "Yine mi yemek yok?" diye kızan erkek sesinin yerini sessizliğin ve özgürlüğün alması mutluluk verici olur.

Çocuğunuzun annesi (ya da) babasıyla iletişimi asla kesmeyin

Boşanan çiftlerin en büyük sorunlarından biri de, eski eşle yapılacak olan görüşmelerdir. Eski eşle görüşmek sevimsiz ve sinir bozucu gelir. Hatta bazı çiftler, boşandıktan sonra bir daha birbirleriyle hiç görüşmezler. Oysa bu durum çocuk açısından son derece zararlıdır. Çocuğunuzun gerek kişilik gelişimi, gerek ihtiyaçları, gerek eğitimi için birbirinizle anne-baba olarak iletişim içinde olmanız gerekir. Unutmayın ki, sizler karı-koca olarak boşandınız, anne-baba olarak değil. Anne-baba olma sanatını, birbirinizden boşanmış da olsanız öğrenmeniz gerekli. Anne-baba olarak çocuğunuzun gelişiminden, yaptıklarından, yaşadıklarından, davranışlarından, arkadaş ilişkilerinden, okul yaşantısından, diğer ebeveynle olan iletişiminden, sorunlarından, başarılarından, kısacası çocuğunuzun hayatıyla ilgili her şeyden haberiniz olmalı. Zaman zaman çocuğunuzla ilgili kararlar almanız gerekecektir. Bu kararları eski eşinizle birlikte almalı, çocuğunuzun yetişmesi ve eğitimiyle ilgili davranışlarda ortak hareket etmelisiniz.

Boşanma olayını çocuğunuza anne-baba olarak birlikte anlatın

Anne-babaların boşanma sırasında en çok zorlandıkları konulardan biri de, çocuğa bunun nasıl söyleneceğidir. Bazı anne babalar ayrıldıklarını çocuklarından gizlerler. "Baban işinde" vb. bahanelerle çocuğu oyalamaya çalışırlar. Yıllar öne konuşmacı olarak benim de katıldığım bir panelde, bir annesinden boşandığını tam beş yıldır kızından gizlediğini söylemisti. Babası doktor olduğu için nöbette olduğunu söyleyerek, çocuğu beş yıldır oyalıyor olduğunu ifade etmişti. Kızının, basına çok düşkün olduğunu, boşandıklarını duyduğunda çok üzüleceğini, bu nedenle de idare edebildiği yere kadar bu şekilde davranacağını söylemişti. Panelde konuşmacı olarak, çok sevdiğim hocam Prof. Dr. Atalay Yörükoğlu da vardı. Atalay hoca bu anneye şöyle demişti: "Çocukların her zaman gerçeği bilme hakları vardır."

Çocuğunuzu düzenli görün, zaman ayırın, sevginizi hissettirin

Evden giden ebeveyn (genellikle baba) çocuğunu görmeyi ihmal etmemeli ve onunla olan görüşmelerini belli bir düzene yerleştirmelidir. Çocukla geçirilen zaman nitelikli olmalıdır. Yaşı küçük olan kız çocukların babaları, kızlarıyla birlikte olduğunda ona sevgisini bolca hissettirmeli, onu övmeli ve güzel davranışlarını onaylamalıdır. Ergenlik dönemindeki çocuklarına anne-babalar, kontrol edildikleri duygusunu yerleştirmeli, çocuklarıyla yemeğe gitmeli, sohbet etmelidir.

Çocuğun en büyük ihtiyacı sevgidir. Çocuğun yemek, içmekten daha çok, sevilmeye ihtiyacı vardır. Anne-babası boşanmamış ancak onların sevgilerini hissedemeyen pek çok çocuk var. Bu çocuklarda da davranış bozuklukları oluşabiliyor. Boşanmış olmayı çocuğunuz için risk faktörü olarak görmeyin. Bilin ki, siz ona sevginizi hissettirdiğiniz sürece, ilginizi üzerinden eksik etmediğiniz, ihtiyaçlarını düzenli karşıladığınız, duygularını, düşüncelerini ve hayatınızı onunla paylaştığınız sürece çocuğunuz mutlu bir çocuk olacaktır.

Boşanmadan etkilenen çocukların davranışları

Çocukların, boşanma olayından etkilenme biçimleri farklıdır. Her boşanan ailenin çocuğu davranış bozuklukları geliştirecek diye bir kural yoktur. Anne-babalar boşandıktan sonra da anne-baba olma sorumluluklarını yerine getirmeye devam ettikleri sürece, çocuklarına ilgili ve sevgi dolu yaklaştıkları sürece sorunlar en aza inecektir. İstenen bu olmasına rağmen, çoğu zaman anne ya da baba çocuğa uzak kalır. Çocuk anne-babası-nın güvenim hissedemez. İhmal edilir, ilgiden ve sevgiden uzak kalırsa duygu, düşünce ve davranış bozuklukları geliştirebilir.
Bunlar;

• İçe kapanma,
• Saldırganlık,
• Altına kaçırma,
• Gece korkuları, kâbuslar,
• Hayatın geneline karşı korkular,
• Çocukluk fobileri,
• Çocukların depresyonları,
• Tırnak yeme,
• İştahsızlık ya da aşırı yemek yeme,
• Uyku bozuklukları,
• Öfke nöbetleri,
• Ağlama nöbetleri,
• Okul başarısında düşme,
• Dikkati toplamada zorluk,
• Vurdumduymazlık,
• Aşırı duyarlılık,
• Yaşıtlarla ve çevreyle iletişim kurma sorunları,
• Özgüven eksikliği,
• Kendisiyle ve hayatla barışık olmama,

Boşanmadan önce evlilik terapisi alın

Evliliğiniz her geçen gün daha da kötüye gidiyor ve siz boşanmayı son çare olarak görüyorsanız, bu kararı almadan önce evlilik terapisi almanızda fayda var. Evlilik terapileri eşlerin, sorunlarına daha gerçekçi bakmalarına, birbirlerini suçlamak yerine sorunlarına sahip çıkmalarına ve olumlu çözümler üretmelerine neden olabiliyor.

Evlilik terapisine başlamak için son noktaya gelmek gerekmiyor. Sağlıklı olan, sorunlar daha küçükken böyle bir yardım almak. Sorunların arapsaçına dönmesini beklememek gerekiyor. Fiziksel hastalıklarda olduğu gibi, psikolojik sorunlarda da erken teşhis çok önemli. Eşler evliliklerinin sağlıksızlaştığını ve hastalandığını hissettiklerinde önlem almalılar, evlilik can çekiştiğinde ya da öldüğünde değil. Ancak her ne olursa olsun, eşler boşanma gibi önemli bir kararı almadan önce uzman yardımına başvurmalılar. Çocuklarının bu boşanmadan nasıl etkilenebilecekleri konusunda bilgi sahibi olmalılar.

Boşanmanın çocuk üzerindeki etkileri

Aile içindeki her birey boşanmadan olumsuz etkilenir.Yetişkinler çocuklara oranla daha kontrollü olduklarından, çocuklar boşanma olayından yetişkinlere göre daha çok etkilenirler.

Boşanmanın çocuklar üzerindeki etkilerine baktığımız zaman, bu etkilerin çocuğun yaşına, kişilik gelişimine, anne-baba tutumlarına ve çocuğun cinsiyetine göre değişim gösterdiğini görüyoruz. Örneğin, boşanma olayından kız çocukların en çok etkilendikleri yaş beş iken, erkek çocuklarda ergenlik döneminin başlangıcı, yani on bir on iki yaşlar olarak karşımıza çıkıyor.

Babalarına âşık kızlar

Kendinize ve hayata güvenin

Eşlerinden ayrılan kişilerin en büyük sorunu güven sorunudur. "Bir evliliği bile yürütemedim" diye düşünen kişinin kendisine ve hayata olan güveni azalır.

Erkekler her ne kadar duygularını gizleyip belli etmeseler de onların da iç dünyalarında kendilerine, kadınlara ve hayata karşı güvensizlik besledikleri biliniyor.

Evliliğiniz herhangi bir nedenden ya da birçok faktörün birleşmesiyle sona ermiş olabilir. Şu bir gerçek ki, evliliğinizin bitişinden sadece siz sorumlu değilsiniz. Her ilişkide eşler o evliliğin iyi ya da kötü gitmesinden yüzde elli sorumludurlar. Hiçbir evlilikte, evliliğin bitişinden hiç kimse yüzde yüz sorumlu değildir. Akıl hastalıklarını ve madde bağımlılıklarını bu kategoriye almıyoruz tabiî ki.

"Çivi çiviyi söker"e inanmayın

Erkeklerin kadınlara oranla daha cesaretli olduklarını söyleyen davranış bilimciler, boşanan erkeklerin zaman kaybetmeden flört etmeye başladıklarını, olumsuz biten evlilik deneyimlerini ve eski eşlerini bir an önce unutmak amacıyla kendilerini dışarıya yönelttiklerini belirtiyorlar. Ancak erkekler bu davranışlarıyla kendilerini daha da çıkmaza sokabiliyorlar.Bir an önce kurulması gereken dengeli hayatlarını bir türlü oluşturamıyorlar.

Bir evliliği ya da eski eşi unutmak dengesiz bir hayat yaşayarak olmayacağı gibi, kişinin var olan dengelerini de alt üst eder. Erkeğin kendisine olan saygısını azaltabileceği gibi, sindeki kişilerin saygı ve sevgisini de yitirtebilir. İş yaşamı verimsizleşir, maddi olarak kayıpları başlar, dostlukları bitebilir kısacası kişi kendisini daha da olumsuz şartlarda bulabilir.

Hayatınızı düzenlerken çocuğunuzu unutmayın

Artık tek kişilik bir yaşam sizi bekliyor diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Artık evli olmayabilirsiniz ama bu artık baba olmadığınız anlamına gelmiyor. Çocuğunuz annesiyle yaşıyor olabilir ama aynı zaman da sizinle de yaşayacak. Bu yüzden hayatınızı düzenlerken çocuğunuzu da göz önünde bulundurmalısınız.

Evinizde çocuğunuzun da mutlaka odası olmalı: Çocuğunuz sizde kalacağı zamanlarda da kendisini evinde hissetmeli. Çünkü ev çocuğun güven duygusunu pekiştiren bir faktördür. Bu nedenle, yaşayacağınız ev bekâr evi gibi olmamalı. Evin bir odasını çocuğunuza ayırmalısınız. Yatağı, giysi dolabı, oyuncakları, çalışma masası, kütüphanesi ve özel eşyalarının olduğu kendisine özel bir oda yapmalısınız.

Duygusal sorumluluklarınızı da ihmal etmeyin

Erkekler çocuklarına karşı olan sorumluluklarım genellikle maddi boyutlarla sınırlarlar. Çocuğu iyi bir okulda okutmakla tüm maddi ihtiyaçlarını karşılamakla ve çocuğun her istediğini almakla ona olan görevlerini yerine getirdiklerine inanır ve mutlu olurlar. Buna vicdanı rahatlatmak da diyebiliriz.

Boşanmış babaların, çocuklarına karşı olan vicdanlarım rahatlatmak adına da aynı davranış ve tutumlara başvurduklarını; biliyoruz. Bir baba şöyle demişti: "Çocuğunuzla ilgilenin diyorsunuz, biliyor musunuz ki, ona daha yeni, en son model bir cep telefonu aldım." Bu babanın çocuğunun daha on yaşında olduğunu da belirtmek isterim.

Ne yazık ki, çocuklar da bir süre sonra babalarının bu tutumlarını kullanmaya başlarlar. Para makinesi olarak görülen balar durumu anladıklarında ne kadar üzülseler de iş işten geçmiştir artık. On beş yaşındaki bir genç kız babasını tanımlarken; şu sözleri kullanmıştı: ´´Babama ihtiyacım paraya ihtiyacım olduğu zamanlardır. O da bunu bilir. Onu her aradığımda ne kadar para istediğimi sorar." Bir başka gencin babasına yaklaşımını sizlere aktarayım:

Baba olmaktan boşanamayacağınızı unutmayın

Eşinizle olan duygusal bağınız bitmiş ve evliliğiniz sona ermiş olabilir. Hayat gözünüze eskisinden daha zor ya da toz pembe görünebilir. Evliliğinizin bitişiyle birlikte, pek çok sorumluluğunuz da bitmiş olabilir ancak hayat boyu sürecek çok önemli bir sorumluluğunuzu göz ardı etmemeniz gerekiyor: baba olmanız.

Genellikle erkekler eşlerinden boşandıktan sonra, sanki çocuklarından da boşanmış gibi davranırlar. Boşanan eski eş aranmazken, bunun yanına çocuk da eklenir. Çocuk da aranıp sorulmaz. İhtiyaçları nelerdir, neye gereksinimi vardır ve en önemlisi, babasına olan duygusal ihtiyacı ne durumdadır, babasını özlemiş midir, ağlıyor mudur, babasının gidişiyle kendisini nasıl hissediyordur gibi sorular erkeğin ya aklına gelmez ya da aklına getirmek istemez.

Boşanmış baba olmak

Erkeklerin kişilik yapılarını incelediğimizde, duygularım kadınlar kadar dışa vurmadıklarını, duygusal dünyalarıyla kadınlar kadar yüzleşmediklerini görüyoruz. Erkekler duygusal anlamda zedelendiklerinde, hiç acı çekmiyormuş gibi davranabiliyorlar. Erkekler kadınlara göre daha az ağlıyorlar ya da hiç ağlamıyorlar. Bu yüzden kalp krizi geçiren insanlara baktığımızda büyük çoğunluğu erkekler oluşturuyor. Ve bu yüzden erkekler, kadınlar kadar uzun ömürlü olamıyorlar.

Kadın boşandığı zaman eve kapanıp yas tutarken, erkek kendisini dışarı atıp hiçbir olağanüstü durum yokmuş gibi davranabiliyor. Erkekler iş ve arkadaş çevrelerine boşandıklarını uzun süre söylemiyorlar. Kısacası erkekler acılarını, üzüntülerini, hayal kırıklıklarını paylaşmıyorlar ve hatta kendilerine bile zor itiraf ediyorlar.

Tekrar evlenmek sizi korkutmasın

Boşanmış kadın ve erkekler üzerinde yapılan araştırmalar,boşanan kişilerîn ikinci kez evlenmekten korktuklarını ortaya koyuyor. Bunun nedenlerine baktığımızda;
• İkinci evliliği de yürütememe korkusu,
• Yeniden hayal kırıklığı yaşamaktan çekinmek,
• Acı çekmekten korkmak,
• Yeniden bir insanı tanımanın zorluklan,
• Çocuk ya da çocukların yeni kişiye uyum sağlayıp sağlamayacaklarının kaygısı,
• Karşı cinsten nefret eder duruma gelmek,
• Boşanmayla biten olumsuz evlilik deneyiminden kurtulamamak,
• Karşı cinse güvenmemek,
• Kendine güvenmemek,
• Evlilik kurumuna güvenmemek gibi nedenler geliyor.

İlk evliliğiniz boşanmayla bitti diye, ikinci kez de aynısı ola çak anlamında bir genelleme yapmanız sizi yanlış kararlara götürebilir. Tabiî ki evlenip evlenmemek her insanın özgür seçimidir ancak hayatın yalnız yaşanmayacağı gerçeğini de göz di etmemek gerekir. Ayrıca çocukların her zaman aile ortamına ihtiyaçları vardır.