Nasihat

Bir ihtiyarın kızına nasihatı

Sevgili kızım, dünyadaki bütün insanlar mesûd olmak ister. Fakat, mesûd olan, pek azdır. Neden bu böyledir? Çünkü, saadetin neden ibâret olduğu bilinmiyor. Asıl iş, saadetin ne olduğunu bilimektedir. Saadet, yalnız dünya saadetinden ibâret değildir. Aksine, asıl saadet âhıret saadetini elde etmektir. Âhıret saadeti nasıl elde edilir? Âhıret saadeti için Allahü teâlânın emirlerine yâni Kur'an-ı kerime ve Peygamberimizin sözlerine itaat etmek lâzımdır.

Allahü teâlânın emirleri arasında: Öldükten sonra tekrar dirilimek, yâni âhırete inanmak da vardır. Cenâb-ı Hak âhıretin nihâyetsiz olduğunu, ebedî olduğunu bize bildiriyor. Dünya hayatı ise, sayılı günlerden ibârettir. O hâlde, saadet iki başlı demektir. Biri âhıret saadeti, öteki dünya saadeti. Bu iki saadetten hangisi önemlidir?

::::SEVDİĞİN KADAR SEVİLİRSİN:::

YERİN SENİ ÇEKTİĞİ KADAR AGIRSIN,
KANATLARIN ÇIRPINDIĞI KADAR HAFİF.
KALBININ ATTIGI KADAR CANLISIN
GÖZLERİNİN UZAĞI GORDUGU KADAR GENÇ,

SEVDIKLERIN KADAR IYISIN,
NEFRET ETTIKLERIN KADAR KÖTÜ,
NE RENK OLURSA OLSUN KAŞIN GÖZÜN
KARŞINDAKİNİN GÖRDÜGÜDÜR RENGİN,

YAŞADIKLARINI KÂR SANMA,
YAŞADIGIN KADAR YAKINSIN SONUNA,
NE KADAR YAŞARSAN YAŞA,
SEVDİĞİN KADAR ÖMRÜN,

GÜLEBİLDİĞİN KADAR MUTLUSUN,
ÜZÜLME BİL Kİ AĞLADİGİN KADAR GÜLECEKSİN,
SAKIN BİTTİ SANMA HERSEYİ,
SEVDİĞİN KADAR SEVİLECEKSİN,

GÜNEŞİN DOĞUŞUNDANDIR,DOĞANIN SANA VERDİĞİ DEGER,
VE KARŞINDAKİNE DEGER VERDİĞİN KADAR İNSANSIN,
BİR GÜN YALAN SÖYLEYECEKSEN EĞER,
BIRAK KARŞINDAKİ SANA GÜVENDİĞİ KADAR İNANSIN,

AY IŞIGINDADIR SEVGILIYE DUYULAN HASRET,
VE SEVGİLİYE HASRET KALDIĞIN KADAR ONA YAKINSIN,
UNUTMA YAĞMURUN YAĞDIĞI KADAR ISLAKSIN,
GÜNEŞ'İN SENİ ISITTIGI KADAR SICAK,

KENDİNİ YANLIZ HİSSETTİĞİN KADAR YANLIZSIN,
VE GÜÇLÜ HİSSETTİĞİN KADAR GÜÇLÜ,
KENDİNİ GÜZEL HİSSETTİGİN KADAR GÜZELSİN,
İŞTE BUDUR HAYAT, İŞTE BUDUR YAŞAMAK,

BUNU HATIRLADIGIN KADAR YAŞARSIN,

Resulullahın kadınlarla sözleşmesi

Peygamber efendimiz Mekke'nin fethinden sonra erkeklerle sözleşti, dine uymada nelere dikkat edeceklerini bildirdi. Erkekler bildirilen bu hususlara uyacaklarına dair Resulullaha söz verdiler. Bu sözleşmeden sonra Peygamber efendimiz kadınlarla sözleşmeğe başladı. Kadınlarla yalnız söz ile olup, mübarek eli, kadınların ellerine dokunmadı. Kötü huylar, kadınlarda, erkeklerden daha çok olduğundan, daha çabuk tesir altında kaldıklarından kadınlarla sözleşirken, erkeklerden daha fazla şart, araya kondu. Allahü teâlânın emirlerini yapmış olmak için, bunlardan kaçınmak lazım geldiği bildirildi.

Bu sözleşmede bulunan kadınlara Resulullah efendimiz hayır dua etti ve aflarını diledi. Bu sözleşmeyi her kim okuyup kabul edip bunlara uyarsa bu sözleşmeye dahil sayılır ve bu duaya kavuşur.

Anneden gelinlik kızına mektup!

Genelde, evdeki kız çocuğu annesini örnek alır. Bunun için anne, her hali ile kızına örnek olmalıdır. İşte bütün genç kızlarımıza, asırlar önce yaşamış, hali vakti yerinde, soylu bir aileye mensup Ümame Hanımın, gelinlik çağındaki kızına yazdığı örnek mektubu sunmak istiyoruz. Bilhassa zamanımızda her genç kızın çok ihtiyacı olan bir nasihat bu:

Sevgili Kızım!

Bir kızın, annesi ve babası zengin, asil diye evlenmeye ihtiyacı olmasaydı, senin ve benim hiçbir zaman evlenmeye ihtiyacımız olmazdı. Fakat, durum böyle değildir.

Yavrum!

Şimdi sana kırk yıllık evliliğimin tecrübelerine dayanarak bazı tavsiyelerde bulunacağım. Bu tavsiyelerimi iyice öğrenip gerektiği şekilde hareket edersen, hayatın boyunca rahat edersin. Kocanla aranız hiçbir zaman bozulmaz. Bu dünyada mutlu bir ömür geçirdiğin gibi ahirette de ebedi saadete ulaşırsın.

1- Kanaatkar ol! Yani, kocan tarafından getirilen yiyecek ve giyecek herşeyi memnuniyetle, severek kabul et. Çünkü, kanaat, kalbi huzura kavuşturur.

Öğrendik ki...

Arkadaslarimizin degisebilecegini kabul edersek, arkadas
degistirmek zorunda kalmayiz.

Ögrendik ki... En sevdigimiz kisi bile bizi bir kez kirabilir, ama o
her zaman affedilmeyi hak eder.

Ögrendik ki... Gerçek dostluk ve gerçek ask, araya mesafeler bile girse
büyümeye devam eder.

Ögrendik ki... Bir saniyede yaptiginiz birsey size hayat boyu kirik
bir kalp birakabilir.

Ögrendik ki... Olmak istedigimiz gibi biri olmak bazen hayat boyu
sürebilir.

Ögrendik ki... Sevdiklerimizin yanindan ayrilirken son sözlerimiz
güzel seyler olmali, belki de bu onlari son görüsümüzdür.

Ögrendik ki... Yaptiklarimizin sorumlulugu bize aittir, nasil
hissedersek hissedelim.

Ögrendik ki... Biz davranislarimizi kontrol etmezsek davranislarimiz
bizi kontrol etmeye baslar.

Ögrendik ki... Bir iliski ne kadar atesli sekilde baslasa da, tutku gün
geçtikce söner. Birbirine gerçekten bagli olanlar, kalplerindeki sevgi
asla sönmeyenlerdir.

Ögrendik ki... Kahramanlar, dogru seyi dogru zamanda ve sonuçlarini
düsünmeden yapanlardir.

Ögrendik ki... Adalet parayla saglanmaz.

Ögrendik ki... En iyi arkadaslarimiz, birlikte hiçbirsey yapmadan da

Patates, Yumurta ve Kahve!

Bir zamanlar, her şeyden sürekli şikayet eden; Her gün hayatinin ne kadar berbat olduğundan yakınan bir kız vardı Hayat, ona göre, çok kötüydü ve sürekli savaşmaktan, mücadele etmekten yorulmuştu.

Bir problemi çözer çözmez, bir yenisi çıkıyordu karşısına.

Genç kızın bu yakınmaları karşısında, mesleği aşçılık olan babası ona bir hayat dersi vermeye niyetlendi.

Bir gün onu mutfağa götürdü.
Üç ayrı cezveyi suyla doldurdu ve ateşin üzerine koydu.

Cezvelerdeki sular kaynamaya başlayınca, Bir cezveye bir patates, diğerine bir yumurta, sonuncusuna da kahve çekirdeklerini koydu Daha sonra kızına tek kelime etmeden, beklemeye başladı.

Kızı da hiçbir şey anlamadığı bu faaliyeti seyrediyor ve sonunda karşılaşacağı şeyi görmeyi bekliyordu.

Ama o kadar sabırsızdı ki, sızlanmaya ve daha ne kadar bekleyeceklerini sormaya başladı.

Babası onun bu ısrarlı sorularına cevap vermedi.
Yirmi dakika sonra, adam cezvelerin altındaki ateşi kapattı.
Birinci cezveden patatesi çıkardı ve bir tabağa koydu.
İkincisinden yumurtayı çıkardı.

Sevgi Kadar Söz, Söz Kadar Sevgi

Büyük büyük sözler dökülüyor dudaklarımızdan. Öyle her kişinin değil, “er” kişinin elde etmeye muvaffak olduğu sevgiden, muhabbetten, zor ele geçen adaletten söz ediyoruz. Teraziye gelmez değerlerden olduğundan, kimde ne olduğunu bilmek için sarrafa ihtiyaç var.

Gelin biz kendi meziyetlerimizin sarrafı olup bu gün, tartalım elde olan varımızı. Misal, kalbimiz ne kadar geniş, bu genişlikte hangi duygular kendine yer bulmuş? Futbol sahası kadar büyük bir boşluk mu taşıyoruz yoksa kaburgalarımızın altında?

Bir bakmayla batma

YARAMAZ KIZ
21 yaşındayım. Yaramazım dedim; ama aslında aklı başındayım. Hayatımda bir kez öylesine platonik ilgim olmuştu. (5-6 yıl önce) geçenlerde iş toplantısında bir bey dikkatlice baktı bana. Hiç oralı olmadım. 9 yaş büyüktü ve nişandan ayrılmıştı. Toplantı sonrası “ASLINDA NEDEN OLMASIN?” dedim. Olay geçti. 2 ay sonra bir toplantı daha. Yine dikkatlice bakmalar. Yavaş yavaş ısınmış hatta bayağı içimden ilgilenmiştim. Ama 2. rauntta da yüz vermedim. Sonra duydum nişanlanmış. YI-KIL-DIM... Meğer ne derece değerliymiş benim için. Döner mi sizce? Fırsat kaçtı mı? Bir-iki kişi istedi bu arada. Oyalandım, ama istemedim. Kabul etmedim.

Dr. Can

YARAMAZ KIZ...
1) Belki, böylesi hayırlı olmuştur.

Belki, onlar evlenip mutlu olacaklar.

Belki, nişanlısından ayrılıp, seninle evlenecek. Ve sen o adamın değerini bir başka anlayacaksın.

Belki evlenip mutsuz olup boşanacak ve sen “nişandan ayrılmış” dediğin adamla (bu sefer dul adamla) evleneceksin.

Belki, sen ve o hiç evlenmeyeceksiniz.

La - Tahzen / Üzülme

La- Tahzen / Üzülme

Karşı karşıya kalabileceğin muhtemel bir musibet için en kötü ihtimal ne olabilir sorusunu kendine sor. Sonra bu muhtemel sonuca kendini alıştır, ona tahammül etme konusunda kendine telkinde bulun. "Allah bize yeter, O ne güzel vekildir" ayetini tedebbür ederek bu hali sakin bir şekilde iyimser bir tabloya dönüştürmeye bak.

La- Tahzen / Üzülme

- Şunu unutma yaşadığın günün sınırları içinde yaşamazsan sıkıntı ve kaygıların artacak demektir. Biraz daha açarsak; Sabaha çıktıktan sonra artık akşamı bekleme, akşama kavuşunca da sabahı bekleme. Ne maziye takıl kal ne de gelecek kaygısı içinde ol. Yani ânı yaşa.

La- Tahzen / Üzülme

- İnne maal usri yüsran / Her zorlukla birlikte kolaylık vardır. Yani kolaylık zorluğun içinde saklıdır!.. Bir başka ifade ile; kolaylık; zorluk zannettiğimiz şeyin taa kendisidir!..

La- Tahzen / Üzülme

Gençlik ve Aşk

Genç olarak dünya ve ahiretle ilgili birçok arzularınız, hedefleriniz vardır. Bunları gerçekleştirme yolunda hızla çabalarken türlü türlü engellerle karşılaşırsınız.

Gençlik döneminde yoğunlaşan problemler içerisinde “cinsel duygular”la ilgili imtihan kadar zor, tehlikeli, büyük ve hayatı etkileyen bir mesele yoktur. Aslında bu imtihan hayatın büyük bir safhasını içine alır. Ancak 15-30 yaş arası kadar yoğun bir biçimde hiçbir zaman yaşanmaz.

Özellikle bu zamanda cinselliğin, hemen her aşağı arzular için istismar edilmesi, karşı konulması zor bir baskı altında bırakır gençleri. Ne yazık ki, toplumsal hayatımızın her safhası, gençlerimizin bu imtihandan başarısız çıkmaları için dizayn edilmiş gibidir.

Sevmek

  • Sevmek inanmaktır.

  • Sevmek yaşamaktır.

  • Sevdiğini kendisi gibi, kendisinden de çok duyumsamaktır.

  • Sevmek sevdiği olmaktır.

  • Sevmekte ikilikler kalkar, bir olmalara gidilir. İki ten, iki kalp, iki gönül yoktur sevgide. Tek bir kalp olunur, tek bir yürek olunur.

  • Sevmek paylaşmaktır . Sevdiğiyle sevdiğini paylaşmaktır. Sevdiğiyle kalbini bölüşmektir sevmek. Ki tek kalp olunsun.

Hanıma Nasıl Davranmalı?

İslâm âlimlerinden, " Hasen Fehmî Efendi",Âile seâdeti bâbında şöyle derdi:

"Güzel huylu " olmalı bir erkek hanımına.Şefkat ve muhabbetle davranmalı hep ona.Ev içinde, dâimâ " Güler yüzlü" olmalı.Ona karşı yumuşak ve nâzik davranmalı.Önce selâm vermeli, girince eve erkek.

Hatırını sormalı, hem ( Nasılsın?) diyerek.Neş'esiz, üzüntülü görürse onu eğer,Tesellî eylemeli söyleyip güzel şeyler.

Onu "Çok sevdiğini " bildirmeli kendine.İştirak etmelidir sevincine,derdine.
Ağır ve zor işleri, meselâ çarşı pazar,İşlerini, hanıma yaptırmamalı zinhâr.


Kolaylık göstermeli ona ev işlerinde.
Ve yardım etmelidir, çocuk terbiyesinde.
Yemede, giyinmede, imkânı varsa şâyet,İyisini almaya etmeli sa'y-ü gayret.


Onu, hiç bir sûrette aslâ dövmemelidir.Dövmek değil, "Sert " bile, hiç söylememelidir.
Resûlullah buyurdu: ( Eşini dövse bir zât,Bilsin ki, dâvâcısı mahşerde benim bizzât.)

Sâliha Bir Hanım Olmak

Güzel kizim, unutma!..

Sâliha bir hanim olmak; incelik ister, fedâkarlik ister.
Gönlündeki deryâyi costurup inciler devsirmek gerek. Sevmek gerek hanimliGi, anneliGir;

Merhametli olmaya bas koymak, gönül tasinla bütün âleme serin, berrak bir yaGmur olup kupkuru topraklari münbit hâle getirmek kolay deGildir, elbette.

Hazret-i Âmine'lik rûhuna bürüneceksin önce.
Kimdir Âmine? Ne demektir Âminelik rûhu?
Emâneti en iyi tasiyan demek. Hâmil olduGun yükün "emanet" olduGunu bilip, rûhun bu yük altinda ezilecek, dokuz ay çile çekeceksin.


Dilinden geçen zikri yüreGinde hissedeceksin ki, ardindan insanliGa numûne olacak bir "sadaka-i câriye" birakabilesin.

Sonra Hazret-i Hacer olup teslimiyet baGrindan zemzem akitmaktır; Yanacaksin, kosacaksin, aGlayip O'na dayanacaksin ki, zemzemler fiskirsin, kurak yüreklerden.

* * *

iki gözümün isiGi!