Hüzün

Sevgi nedir?

Hemen hemen herkes bu soruya kendince bir cevap bulmustur.
Sevgi kimine göre bir duygudur,kiminin inanmadigi,kiminin taptigi bir
duygu.
Sen arkadasim! Bana sevginin tanimini yap dedigimde ,bana verecegin ilk
cevap ne olurdu?
Tahmin edebiliyorum.
Buna cevap vermek gerçekten çok zor.
Imkansiz degil ama zor.
Sevgi için bir çok tanim yapilir.
Ama gerçek cevabin "sevgi" kelimesinin içinde oldugunun kimse farkinda
degildir.
Sevgi sevgidir!
Sevgi bir sakizi sevdiginle paylasmaktir,sevgi hissetmektir,sevgi
dokunmaktir,sevgi aglamaktir sevgi gülmek,sevinmektir
sevgi,düsünmektir,sevgi acimaktir,sevgi annedir,sevgi çocuktur,sevgi
devlettir,sevgi Allahin Kullarina hediyesidir... Sevgi sensin ,sevgi ben,sevgi o....
Sevgi çok seydir,sevgi asktir,arkadasliktir,dostluktur,komsuluktur...
Sevgi her seydir be güzelim...Sevgi her sey...

SEVGI SENSIN BE GÜZELIM SEVGI SENSIN ANLIYOR MUSUN SEN!!!

Bir Yürekte Cannn olabilir misiniz?
O yürege Can Katabilir misiniz?
Bir Cannn'immm kelimesine o yürekte bin anlam katabilir misiniz?
Gözlerde isiltilar, piriltilar görebilir misiniz?
Çalinmis Zamanlari renk renk yasayabilir misiniz?

Kardelen

Bu bendeki bir dert ki, anlatamam kimseye...
Kulak verip de beni dinler misin kardelen?
Sardı tüm benliğimi, mecalim yok gülmeye
Sen de benle aĞlayıp, inler misin kardelen?

Mis gibi sıla kokan eş-dost mektuplarında,
Taze güller yeşerir eski anılarında
Hatıralarla dolu gurbet akşamlarında
Hasret denen türküyü söyler misin kardelen?

Bütün duygularını bir deftere yazmanın,
Dertlerini duymayan duvara anlatmanın,
içinde ne var ise, hep içine atmanın,
Ne demek olduğunu, bilir misin kardelen?

Dostu oldum kaç defa sabahsız gecelerin.
Defterimde yeri yok anlamsız hecelerin.
Çözemedim bir türlü; bu zor bilmecelerin
Cevabını sen bana, çözer misin kardelen?

Ne kadar tattırsa da ayrılık acısını,
Unutamazsın yine onun hatırasını.
Bir kenara bırakıp acısı, tatlısını
Hepsini bir kalemde siler misin kardelen?

Anlat sen de içinde, dök dışına ne varsa...
Hiç düşünme kalbimi, bırak yansın yanarsa.
Bu derdi sen benimle paylaşır mısın yoksa,
Bakıp bakıp halime, güler misin kardelen?

Bilirim ben yerini, sormam sana nerdesin...
Senin yurdun dağlarda, sen hep yükseklerdesin.

Bulutla Yıldızın Hikayesi

Bir zamanlar gökyüzünde Birbirlerini gerçekten çok seven Bir bulutla yıldız
varmış...bulut , gökyüzünün en şeker, en pembe bulutu, yıldızsa; en parlak,
umudu en çok yansıtan yıldızıymış...

gökyüzündeki her varlık onların sevgisi kıskanırmış. tatlı Bir
kıskkançlıkmış taBii ki onların ki... ama Biri varmış ki, bulut ve yıldızın
ayrılmalarını yürekten istiyormuş. hem de yıldızın en yakın arkadaşı
olmasına rağmen...

bulut Biraz safmış, kimseyi kıramazmış... yıldızsa 'bulut' u için elinden
gelen herşeyi yapaBilir, herkese meydan okuyaBilirmiş... zaten onun için Bir
bulutu Bir de çok sevdiği dostu peri varmış... nereden BileBilirmiş ki,
perinin Bir gün bunların hepsini yıldızla bulutun ayrılmaları için
kullanacağını?...

Bir gün nazar değmiş, bulutla yıldıza... hiç yoktan Bir sebepten
tartışmışlar. bulut, çekip gitmiş, hatalı olmasına rağmen...yıldızsa
"nasılsa bulutum beni seviyor, dönecektir." diye düşünmüş. fakat hiç Bir şey
beklediği giBi gitmemiş. ve bulut dönmemiş...kim Bilir, belki de cesaret

SABIR neydi...

Nur-ı aynım, iki gözüm, bildinmi neydi sabır?

Ya neydi kirpiğinin kıvrığına tutulup kalan burukluk.Hani neydi nesre çevrilemeyen söz. Neydi bilgiye adanmış ayazların derununu dolduran acı.

Sabır bir aydınlık,sabır bir teselli... Büyük sahraya yağmur,istiridyeye inci... Sabır göz pınarlarını kurutan ferahlık; sabır hüzünler kulübesinin ışığı... Eyyub ile Yakub, Derviş ile Sultan...

Nur-ı aynım,iki gözüm bildinmi neydi sabır?

Haşre dek yokluğa hüküm giymiş bir güzelin kadehindeki iksirmiydi; son gezginin gözyaşlarıyla suladığı bir çiçekmi,ıssız harabelerin eşiğinde ıstırabı emerek büyümüş nazenin bir kelebekmi?

Karlı caddelerin kıyısında açmış ayın ondördü zambaklar bilir sabrı, nur-ı aynım, altın şehirlere uçan ebabiller bilir. Sadık rüyalarda bir gemi Ağrı dağına çıkar sabırla ve yaralı süvariler geçer kehkeşanlardan darüşşifalara doğru. Serazad türküsüyle hercai bir bülbül konar Kitab'ın son sayfasına, sabrı şeydalanır seherler ve sabahlar boyu nur-ı aynım, sabrı şeydalanır.

"Bir Senin Sesin Eyler Gamdan Âzâde Beni"

Bir senin sesin eyler gamdan âzâde beni
Selâmın ganî kılar şâhdan ziyâde beni
Bî-ümîd olsam da endîşe-i istikbâlle
Tebessümün kâfîdir dâim dilşâde beni

Elif bilmez câhil idim cemâlini görmeden
Arz-ı keremin yetti nâgâh irşâde beni

Gam yegâne âşinâmdır dilde hicrânın varken
Bir vuslatın gark ider hadsiz neşâte beni (Hulûsî)

(Beni hüznün ellerinden ancak senin sesin kurtarıyor.
Selâmın bir padişahtan daha zengin kılıyor fakiri.

İstikbal endişesiyle ümitsizliğe düştüğümde
Bir tebessümün yeterli oluyor mutlu olmam için.

Yüzünü görmeden önce hiçbir şey bilmiyormuşum ben,
Ey elif-kâmet, keremin bir anda aydınlatıverdi gönlümü.

Senden ayrıldığımda tek dostum hüzün oluyor.
Kısacık bir kavuşma, sonsuz bir sevinç demek benim için.)

"Dön"

denize karşı bir bankta oturmuştu yalnızlık..
çağırsa gelir miydi peşinden onu en çok seven?
sevgi emekti hani?
gelmeliydi..affetmeliydi..yanarsa pişmanlıktan,
kendi karanlığında kaybolursa insan,
ne verilen selamı anlar ne de bi ışık görür gönül gözü..
o çok sevendir tek çare!
yalnızlık acı sözün özü...

aklıma düştün yine yine bu gece,
andım aslında seni her gün her gece!
yalnızca bir heceydi aşk,yetmezdi bize,
cümlelerden ibaret şiirdik senle..
yanıp tutuştum döndüm deliye,
neden bırakıp gittin niye bu çile?
yanıp tutuştum döndüm deliye
niye bu ayrılık niye bu çile?




dön gel hadi gel,sensiz dünya bana dar!
nerde şimdi bende büyük umutlar,
dön gel hadi gel sensiz dünya bana dar!



özledim seni yine yine bu gece,
gönül yerinde durmuyor hasret gelince..
ihtimal yok mu sanki dönüp gelmene?
ne imkansız engeller aşmıştık senle..




dön gel hadi gel,sensiz dünya bana dar!
nerde şimdi bende büyük umutlar,
dön gel hadi gel sensiz dünya bana dar!

"Aşk Denen Tek Hece Hâlâ Sende"

Ne işim var bu saatte burada
Belki gelirsin diyemi bekliyorum seni
Gelmeyeceğini bilerek beklemek, sanki
Öleceğini bilerek kurşundan kaçmak gibi
O metalin soğuğunu hissetmek teninde
Son kez nefes almak istersin ya hani...

Gecenin ayazı çok soğuk
Gözyaşımsa beni ısıtmak istercesine sıcak
Yanaklarımda izler oluşturmuş akan yaşlar
Hissediyorum, geçtiği yerler hala ıslak
Ve ben gecenin dört buçuğunda ağlarken
Aklımda sen varsın, yanımda da hayalin...

Zor bir karara vardım, seni düşünerek
Ben vazgeçtim senden, o güzel gözlerinden
Belki de üzdüm seni, kırdım istemeden
Hem kendime hem de sana ağladım bu gece
Ama hâlâ sende, bana ait olan, aşk denen tek hece.
Ben senden vazgeçtim, sen beni istemeyince...



"Aşk Denen Tek Hece Hâlâ Sende
Her Ne Kadar Vazgeçtim Desem de..."

Gözlerim gözlerine bakmak içindir!

Bir geldin. Hasretini bıraktın zindanıma. Karanlık karanlığa düştü. Gece gecenin üstüne indi.

Parmaklıklar dağıldı; yüzün esir aldı beni. Taşlar toz oldu; özlemin taş kesildi. Gözlerine zincirlediler gözlerimi. Gidişin hüzünlü bir sonbahardı, unutmadım.

Yıldırımlar düşürdün bakışından göğsüme Saçlarım beyaz alev aldı. Yandım. Taş üstünde taş oldum. Suskunluğum utançtan duvarlar ördü. Sağnak sağnak yağmur oldum, yağdım küskünlüğümün çölüne. Çığ olup kendi yalnızlığıma katlandım. Uzaklığını yorgan yaptım çıplak ruhuma. Sözün güneşin yüzünü güldürürdü, unutmadım.

Sessizliğin yeniden yeniye yanmış bir kül gibi. Rüzgâr aldı nefesimi. Buzdan sütunlara çarpıldı sesim. İçimin içinde bir gurbet oldun. Sen gittin gideli, dağlar yollardan saklanır oldu. Öyle derinleşti ki vadiler; gölgeler içine girmeye nazlandı. Bütün çöllerin tozlarını yutmuş gibi dudaklarım, ah etmekten bile usandı. Susuşun ibret dolu bir kitaptı, unutmadım.

Biz bu sonbaharda buluşacaktık...

Biz bu sonbaharda buluşacaktık...'

geleceğin yollara umudumu yerleştirdim. dikenlerin üzerine sevdamı
gergef yaptım ki, hepsi güle dönsün. bahar gelecekti, sen de
gelecektin baharla. o zaman visaline açacaktı bütün çiçekler ve visal
kokacaktı her biri. rüzgâr vuslat türküleriyle esecek, yapraklar sana
(s.a.v) doğru kımıldanacak, semalar gelişine ağlayacaktı sevinçten.
sen (s.a.v) gelecektin, bulutlar siyah örtüsünü çıkaracaktı. yıldızlar
sönecek, aydınlığında parlamaya devam edeceklerdi. sen (s.a.v)
gelecektin; ay kararmışlığını seninle giderecek, güller gibi kokmanın
ne demek olduğunu senden öğrenecekti. sen (s.a.v) gelecektin; güneş
yeniden tebessüm edecekti. Sen (s.a.v) gülecektin, zerreler ihtizaza
gelecekti. sen (s.a.v) gülecektin, bin bir Ebu Zerr bakışlı hasbi
yüreğimin çöllerinden geçip Bedr'e fethe gidecekti. sen
(s.a.v)gülecektin, kâinat gülecekti seninle.

'bahar geldi geçti, sen gelmez oldun.'

geleceğin yollarda, ümidim taşların gözyaşlarını barındırdı. dikenler
parçaladı sevdamın gergefini. bahar geldi, çiçekler hasretine açtı.

Biliyor musun?

Biliyormusun bu gece senin icin neler neler yazacagim..................
Biliyormusunsenin icin gonlumde yeni bir sayfa acacagim................
Omrumun son baharinda,cikmaz sokaklarda seni arayacagim................
Bulmak icin anilarimi bir bir yirtacagim...............................
Ey mechul sevgili bu gece saatlerimi seninle paylasacagim...............
Sen yanimda olmasanda seninle yasayacagim..............................
Ssen anlamasanda..Bu gece bir baska olacak bende duygular...............
Oldurecegim icindeki yalnizliklari.....................................
Seninle yasayacagim dakikalari,mutlu anilari............................
Mazideki asklarimiza izin verecegim bu gece,seninle olmak icin.........
Gonlumun zincirlerini kiracagim yaninda olmam icin.....................
Bu gece yagmurlari dinleyecegim gozyaslarima inat......................
Yoruyecegim kalbimin sahillerine,umursuzca.............................
Orkideler takacagim saclarina,bahcelerimden............................
Seni koklayacagim gullere inat.........................................
Sen bilmem hangi kentin aksamlarindasin................................

Elhan-ı Şita

ir beyaz lerze, bir dumanlı uçuş,
eşini gaib eyleyen bir kuş gibi kar
gibi kar
geçen eyyâm-ı nevbaharı arar...
ey kulûbün sürûd-i şeydâsu,
ey kebûterlerin neşideleri,
o baharın bu işte ferdâsı
kapladı bir derin sükûta yeri
karlar
ki hamûşâne dem-be-dem ağlar.
ey uçarken düşüp ölen kelebek
bir beyaz rîşe-i cenâh-ı melek
gibi kar
seni solgun hadîkalarda arar.
sen açarken çiçekler üstünde
ufacık bir çiçekli yelpâze,
nâ'şun üstünde şimdi ey mürde
başladı parça parça pervâze
karlar
ki semâdan düşer düşer ağlar!
uçtunuz gittiniz siz ey kuşlar;
küçücük, ser-sefîd baykuşlar
gibi kar
sizi dallarda, lânelerde arar.
gittiniz, gittiniz siz ey mürgân,
şimdi boş kaldı serteser yuvalar;
yuvalarda -yetîm-i bî-efgân!-
son kalan mâi tüyleri kovalar
karlar
ki havada uçar uçar ağlar.
destinde ey semâ-yı şitâ tûde tûdedir
berk-i semen, cenâh-ı kebûter, sehâb-ı ter...
dök ey semâ -revân-ı tabiat gunûdedir-
hâk-i siyâhın üstüne sâfî şükûfeler!
her şahsâr şimdi -ne yaprak, ne bir çiçek!-
bir tûde-i zılâl ü siyeh-reng ü nâ-ümid...

Bizim Hikayemizi Biz Yazarız! ...

Ha sonbahar gelmiş;
Sarısını hüznümden, serinliğini yüreğimden damıtıp...
Ha gündüze küsmüşüm...
Boynumun büküklüğüne bahanem çok!
Gözyaşı ustasıyım; işsiz...
Ve yalnız...
(Sonra seni düşündüm... Bir an! Ey sevgili! “Ahir zaman” deyip geçiştirmek çok zor! Ne kılıcımda kan izi var. Ne muhabbetin dindiriyor acımı. Bu hal nedir?)

Şiir aramayın enkazımda...
Ha sonbahar gelmiş; ha gündüze küsmüşüm...
‘Aşk yâresi’ anlatmaz hâlimi,
Aşk bendim!
(Adını koyamadığımız bu işte: Bin kere düşüp, bin kere kalktık ayağa... Çokça haykırıp, çokça sindik... Aynada suretimiz yok şimdi...)

Şimdi bir musalla taşından seyrediyorum gökyüzünü...
Akşam sonrası, alacakaranlık.
Çıplak dalların arasından; koyu bulutlar...
Hiçbir şeyin vakti değil; avlu bomboş...
Sözün bittiği yerdeyim yani...
Yani herşey nafile...
(Biliyorum; son nefesten önce ölünmez. Biliyorum; hâlâ buradayız. Biliyorum; bu miras bizim...)

Gözyaşı ustasıyım; işsiz...
Ve yalnız...
Acımı ezan dindirir!

Ey İstanbul

Zaman ayrılığı vurur…
dipsiz bir sevda yokuşunda…
yanımda kal..bırakma yaban sevdalara…
düşü olmayan acı sonsuzluğa…


Geceye inat yokluğunda…
bir bedel ki sürgünlerde sensizliğim…
sonu yok…dönüşü yok…
bedeli bensizlik olsun ihanetinin…


Dün gece bizim deniz fenerinin altında oturdum…
gökyüzü, deniz ve de ben…
her akşam seni bekliyoruz!
Ne olur dön sevgilim…sensiz yaşayamam!


gitme ruhum…
sen yokken hicran düşer bu şehre…
gitme sevgim…
sen yokken tutsak düşerim bir isyan gecesine…
ölürüm…
sen yokken…


birtanem!
sabahı bekledim saatlerce…ama ya sonra?
Sen yoksun ya şimdi…korktum!
Belki sabah olmaz diye…olsa da sen yoksun diye…


kent vurur şehir ışıkları söz vermiş bir aşka…
bilmem…bilemem…
ferin aydınlatır mı içimi bir daha…
kaybolursun puslu rüyaların ardında…
gurura yokuş sevdalarda…



Birileri ağlıyordu hesapsız gidişime…annem ağlıyordu…
senle süslenmiş sokaklardan geçerken ben ağlıyordum…
ama olsun…dedim ya birtanem!..
geriye bir hiç kalsa da benden, andım olsun yazgıma!..

Yüreğim yanmadı hiç bu kadar..."

Hiç sevmedim kimseyi senin kadar....
Yüreğim yanmadı hiç bu kadar..."

Bir el bazen neleri ayakta tutabiliyor hiç düşündünüz mü

ve neleri yıkabiliyor tek başına ?

Bir eli tutmak bir insanı hayata bağlamakla eş değerde olabiliyorsa

eğer bunun adı aşktır.

Böyle bir eli tutmak hayatı bulmaktır belki de....

Hiç sevmedim seni sevdiğim kadar dersin birine ve sonra onun arkasına dönüp gitmesini izlemek

ne zordur. Bir eliyle hayata bağlamak bir eliyle o verdiği hayatı geri almak gibi...


Bazen mecburu ayrılıklar mecburi acılar yaratır.

Bile bile kapıyı aralık bırakırsın ve tüm yalnızlığın ve hüznün içeri dolmasına izin verirsin.

Buna rağmen aklının bir köşesinde sonsuzluk vardır. Bitmedik , bitemez , bitmeyecek...


Bir ömrü bir aşka adamaktır bu belki ve elbette yürek ister ayrıysan.

Dönüş yolları geçilemeyecek kadar darsa bile bir umut koyup sol yanına beklersin hayatının

ışığının o derin karanlıktan gelmesini. Zaman geçtikçe göremez olursun hiçbir şeyi gözlerinin

Merhaba Hüzün...

Tekrar hayatıma hoş geldin. Epeydir uğramıyordun bana... Alışmıştım yokluğuna, hani iyiceydide... Bilmem nedendir son bir yıldır bırakmadın yakamı... Sana alışmıştım da. Belkide çok sevdin beni, yalnızlığımı, umutsuzluğumu, küskünlüğümü... Aslında bende sevdim seni galiba... Bir ara bıraktın beni ama ... Çok özledin ki geri geldin... Hoş geldin, umarım hayatıma verdiğin o burukluğu mutluluğa dönüştürmem için bana güç olursun... Bana mutluluk kaynağı olursun...

Seni seviyorum hüzün... Her ne kadar bazen bana çok acı versen de biliyorum ki gelişinle beraber, bana umudu da getirirsin... Farkındalığıda... Gerçi bunu farkına son iki gelişinde vardım ama olsun zararın neresinden dönülse kardır hesabı, yine de beni umutlandırıyorsun...

Hoş geldin hüzün... "Her karanlık gecenin mutlaka sabahı vardır" gerçeğini tekrar bana getirdiğin için hoş geldin... Hayatımı ne senle nede sensiz geçireceğimi biliyorum... Ama umarım bu gelişlerinin sonunda hep sabah olur... Ben bunun için elimden geleni yapacağım umarım sende yaparsın...

Seni seviyorum hüzün...