Karı-koca

Boşamada Pişmanlık

Evli bir çift mahkeme kararı ile ayrılıyorlar. Sonra kadın pişman olup tekrar kocasına dönmek istiyor, bu mümkün müdür?

Isâmda boşama yetkisi erkeğe aittir. Boşamanın mahkemede olması da şart değildir. Karı-koca birbirlerine üç bağla bağlıdırlar. Haram ve çirkin bir davranış olmakla beraber, erkek bu bağların üçünü birden koparmışsa artık karısına istediği anda dönemeyecektir. Sözünü ettiğiniz olayda, henüz mahkemeye gidilmemişken, ya da mahkemede erkek karısını üç "talak"la boşamışsa, karısının ya da kendisinin pişman olması artık fayda vermez ve birbirlerinden kesinkes ayrılmış olurlar. Eğer koca karısının, bütün bağlarını koparmayı kastederek üç talakla boşanmamışsa tekrar birbirlerine dönebilirler. Boşama şekli "ric'î" (cayılabilir) ise nikâh yapmalarına bile gerek yoktur.

Boşama Yetkisini Karıya Vermek

Islâmda boşanma hakkı erkeğe verilmiştir. Kadın ancak mahkeme kararı ile boşanma isteyebilir ve meşru sebepler varsa boşanır.

Ancak erkek kendi iradesi ile kendisinin olan boşama hakkına karısına verebilir ve buna da Islâm hukukunda "tefvîzu't-talâk" adı verilir. Koca talakı karısına nikâh esnasında "tefviz" edebileceği gibi sonradan da edebilir ve bu bir "tevkîl=vekîl kılma" değil, "temlîk=mülküne verme, ona mülk kılma" olur. Çünkü vekil başkası adına çalışan kimsedir. Kendisini boşama yetkisi alan kadın ise, kendisi adına iş göreceğinden vekil olamaz, nikâhına doğrudan sahip olur. Bu durumda:

1. Kadın nikâh esnasında "boşama yetkisine bana vermen şartı ile seninle evlenmeyi kabul ederim" der, koca da kabul ederse koca bu hakkını artık geri alamaz, kadın istediği zaman kendisini boşar ve bu bir "bâin" talâk olur. ,

Boşama (Talak)

Islâm'da boşama hakkının erkeğin elinde olması, erkeğin, kadın istediği anda boşayabilmesi demek olacağı, bu yüzden boşanma olaylarının çoğalmasıyla kadınların gadre ugrayacağı iddia edilerek, IsIâm'daki "talak=boşama" müessesesi tenkit edilir.

Konunun Islâmî yönüne değinmeden, diyalektik açıklamasını vermeye çalışalım:

Boşadığı Eşine Dönmek

Bir hanımı, boşanmak istemediği halde, eşi boşarsa ve koca tekrar eşine dönmek isterse bu, dinen câiz olur mu?

Islâm fıkhına göre eşler birbirlerine üç bağ ile bağlıdırlar. Koca, karı-kocalık ilişkisi içinde yaşadığı eşiyle bu bağların üçünü birden koparırsa normal şartlarda artık ona dönemez: Birini ya da ikisini koparırsa bakılır: eğer "ric'î" talâkla (yani talâk ve boşama sözü ederek) boşamışsa, iddet süresi içerisinde, kadın istemese dahi, istediği zaman dönebilir. "Bâin" talâkla (yani ayrılık ifade eden sözlerle) boşamışsa, ya da "ric'î" talâkla boşayıp ta, kadının iddeti dolmuşsa, artık kadın kâbul etmedikçe, koca kendi istediğinde ve yeni bir nikâh yapmadan dönemez. Sizin boşanmanızın ne tür bir boşanma olduğunu bilmeden size özel bir şey söyleyemeyeceğiz.

Bir babanın kızına nasihati

Kırk yıllık bir evlilikten; geçirdiğim acı tatlı hatıralardan ve tecrübelerden sonra kızıma ve dolayısıyla bütün Müslüman kızlara gazeteniz vasıtasıyla önemli mesajlar, nasihatlar sunmak istiyorum. Huzurlu bir evlilik için gençlerin bu mesajlara kulak vermesini arzu ediyorum.

Çünkü bunlar dile kolay kırk yılın birikimi. Yetmişine merdiven dayamış, kimseden bir beklentisi olmayan düşüncelerini içinden geldiği gibi ifade eden yaşlı bir Müslümanın samimi tespitleri kabul edin bunları:

1- Kızım, nefsine, benliğine ağır gelse de önce şunu kabul et! Erkek, bedenen, aklen, ruhen kadından üstündür. Cenab-ı Hak, kadını erkeğin himayesine vermiştir. Çünkü, ayet-i kerimede, “Erkekler kadınlar üzerine hakimdirler; kadınların yöneticisi ve koruyucusudurlar.” (Nisa,34) buyurulmaktadır.

Bunu kabullenmenin sana bir zararı olmaz. Aksine çok faydası olur. Kabullenmediğin takdirde, netice değişmeyeceği gibi hem dünyada hem de ahırette bunun sıkıntısını çekersin!

Anneden gelinlik kızına mektup!

Genelde, evdeki kız çocuğu annesini örnek alır. Bunun için anne, her hâli ile kızına örnek olmalıdır. İşte bütün genç kızlarımıza, asırlar önce yaşamış, hâli vakti yerinde, soylu bir âileye mensup Ümâme Hanımın, gelinlik çağındaki kızına yazdığı örnek mektubu sunmak istiyoruz. Bilhassa zamanımızda her genç kızın çok ihtiyacı olan bir nasihat bu:

Sevgili Kızım! Bir kız, annesi ve babası zengin, asil diye evlenmeye ihtiyaç olmasaydı, senin ve benim hiçbir zaman evlenmeye ihtiyacımız olmazdı. Fakat, durum böyle değildir. Yavrum! Şimdi sana kırk yıllık evliliğimin tecrübelerine dayanarak bazı nasihatlerde bulunacağım.

Bu tavsiyelerimi iyice öğrenip icap ettirdiği şekilde hareket edersen, hayatın boyunca rahat edersin. Kocanla aranız hiçbir zaman bozulmaz. Bu dünyada mutlu bir ömür geçirdiğin gibi âhirette de ebedî saâdete ulaşırsın.

1- Kanaatkâr ol! Ya'nî, kocan tarafından getirilen yiyecek ve giyecek herşeyi memnuniyetle kabûl et. Çünkü, kanaat, kalbi huzura kavuşturur.

Erkeğin hanımı üzerindeki hakları

Erkeğin de hanımı üzerinde hakkı çoktur. Kadın kocası ile iyi geçinmelidir! Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:

“Kadının cihâdı, kocası ile iyi geçinmektir.” (Taberânî)

Bir kadın, kocasını güzel karşılar, güzel sözler söyliyerek hoşnutluğunu kazanmaya çalışırdı. Peyamber aleyhisselâm, kadının bu hareketinden dolayı kocasına buyurdu ki:

“Hanımına selâm söyle, yarı şehid sevâbına kavuştuğunu haber ver!” (Şir'a)

Kadınların Cennete girmeleri erkeklere göre daha kolaydır.

“Kadın, beş vakit namazı kılar, orucunu tutar, kendini yabancılardan korur ve kocasına muti olursa, Cennete girer.” (İbni Hibbân)

“ Kocası razı olduğu halde ölen kadın Cennete girer.” (Tirmizî)

Kadına zînet eşyâsı mubâhtır. Zînet almak için kocasını müşkül duruma düşürmemeli, yabancılara zînetlerini göstermemelidir! Böyle olunca zînetleri Cennete girmelerine ma'nî olmaz.

“Cennette kadınların az olduğunu gördüm. Sebebini sordum. "Onları altın ve zînet eşyâsı meşgûl etti." dediler.” (İ. Ahmed)

Kendini Kusûrlu Bilmek

Erkek, hep kendini kusûrlu görmeli, (Ben iyi olsaydım, o böyle olmazdı) diye düşünmelidir. Hanımının iyiliğini, iffetini Allahü teâlânın büyük ni'meti bilmelidir. Onun huysuzluklarına iyilikle muâmele etmeli, iyiliği çoğalıp, her işi seve seve yapınca, ona duâ etmeli ve Allahü teâlâya şükretmelidir.

Çünkü, uygun bir kadın büyük bir ni'mettir. İyi davranmak, sadece hanımı üzmemek değildir. Onun verdiği sıkıntılara da katlanmak demektir. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “Hanımının kötü huylarına katlanan erkek, belâlara sabreden Hz. Eyyüb gibi mükâfâtlara kavuşur. Kocasının kötü huyuna sabreden kadın da, Hz. Âsiye gibi sevâba kavuşur.” (İ.Gazâlî)

İyi müslüman olmak için hanım ile iyi geçinmek şarttır. Kur'ân-ı kerîmde de, “Onlarla iyi, güzel geçinin!” buyuruluyor. (Nisâ 19)

Aklı olan karı-koca, birbirini üzmez. Hayât arkadaşını üzmek, incitmek, ahmaklık alâmetidir. Zâlim, huysuz kimsenin hayât arkadaşı devamlı üzülerek sinirleri bozulur. Sinir hastası olur. Sinirler bozulunca, çeşitli hastalıklar hâsıl olur.

Erkeğin hanımına karşı davranışları nasıl olmalı?

Hanımının güzel huylu olmasını istiyen, önce kendisi güzel huylu olmalıdır! Kur'ân-ı kerîmde, insana gelen musîbetlerin, günâhları sebebiyle geldiği bildirilmektedir. O hâlde, dinimizin emîr ve yasaklarına riâyet eden, hanımı ile iyi geçinir. Fudayl bin İyâd hazretleri buyuruyor ki: “Dine uygun olmıyan bir iş yaptığımı, hanımımın huysuzluğundan anlardım. Hemen o işime tevbe ettiğim zaman, hanımımın huysuzluğu da giderdi. Böylece tevbemin kabûl edildiğini de anlardım.”

Aliyy-ül Havas hazretlerine hanımı küsmüştü. Hanımı, kocasına muhalefet etmek için ayrı testi, ayrı bardak kullanıyordu. Aliyy-ül Havas hazretleri, birgün yanlışlıkla hanımının testisinden su içince, hanımı hemen testiyi kırmıştı. Hazret, "Testiyi niçin kırdın?" bile dememiş, hiçbir şey olmamış gibi davranmıştı.

Eşit olmak mı huzurlu olmak mı istersiniz?

Batı, aileyi yıkım faaliyetinde en çok, ailenin temelini teşkil eden kadını istismar etmektedir. Onlar da çok iyi biliyorlar ki, ailenin temel taşı olan kadın yerinden sökülürse yıkım kendiliğinden gerçekleşmiş olacak. Son 60-70 yıldır, kadının iyiliği için, kadını kurtarmak için yapılan her faaliyet kadını daha da zor durumda bırakmış olup,onu ayrıca büyük bir çıkmaza sürüklemektedir.

Kadını özgürleştirmek, kocasına bağımlılıktan kurmak adına yapılan çalışmalar, onun özgürlüğünü daha da kısıtlıyor; koca bağımlığından kurtulan kadınlar başka yerlere daha çok bağımlıl olmak zorunda bırakılıyor. Yağmurdan kaçayım derken doluya tutuluyor kadın. Dimyad’a pirince giderken evdeki bulgurdan da mahrum kalıyor.

Geriye dönüşü olmadığı için de, şunun bunun oyuncağı olarak perişan bir halde hayatlarını tamamlıyorlar. Kurda kuşa yem oluyor. Bu da, zaten nazik ve hassas yapılı olan kadını yıpratıyor. Depresyona ve çeşitli hastalıklara sebep oluyor.

Kadın - erkek eşitliği

Zamanımızda kadın konusu çok istismar edilmektedir. Bilhassa kadın-erkek eşitliği meselesi... Halbuki, cinsleri, vasıfları farklı olanlar arasında eşitlik olmaz. Meselâ elma armuttan veya armut elmadan iyidir denemez. Çünkü cinsleri farklıdır. Onun için elma ile armut toplanmaz denir.

Cenâb-ı Hak, kadını, erkeği farklı yaratmıştır. Fizikî yapısı birbirine benzemez. Birbirine benzemeyen iki şey, birbiri ile mukayese edilmez.

Yüce Allah, kadını da, erkeği de her işe elverişli olarak yaratmamıştır. Kadın ile erkek iki ayrı cinstir, birbirine üstünlüğü söz konusu olamaz. Ancak vasıfları eşit olan iki şey arasında kıyaslama yapılır.

Kadın meselesi bütün dünyada olduğu gibi, bizde de yanlış yönden ele alınıyor... İlmî olmaktan çok, hissî sebeplerle ortaya atılan bir kadın-erkek eşitliği meselesinde kadınların hiçbir davâsı halledilemez. Çünkü başlangıç noktası yanlıştır. Kadın-erkek eşitliği altında kadına zulmediliyor aslında... Bunun için hissî olmayıp gerçekci olmak lazım.

Kendini Kusurlu Bilmek

Erkek, hep kendini kusurlu görmeli, "Ben iyi olsaydım, o böyle olmazdı" diye düşünmelidir. Hanımının iyiliğini, iffetini Allahü teâlânın büyük nimeti bilmelidir. Onun huysuzluklarına iyilikle muamele etmeli, iyiliği çoğalıp, her işi seve seve yapınca, ona dua etmeli ve Allahü teâlâya şükretmelidir. Çünkü, uygun bir kadın büyük bir ni'mettir.

İyi davranmak, sadece hanımı üzmemek değildir. Onun verdiği sıkıntılara da katlanmak demektir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: "Hanımının kötü huylarına katlanan erkek, belalara sabreden Hz. Eyyüb gibi mükafatlara kavuşur. Kocasının kötü huyuna sabreden kadın da, Hz. Âsiye gibi sevaba kavuşur."

İyi Müslüman olmak için hanım ile iyi geçinmek şarttır. Kur'an-ı kerimde de, "Onlarla iyi, güzel geçinin!" buyuruluyor. (Nisa 19)