Karı-koca

KADININ KOCANIN SOYADINI ALMASI

Resmi evlenmelerde kadın kocanın soyadını alıyor. Bu mesele Islam'da da böyle midir?

Soyadı meselesinin tarihi henüz yenidir ve Islâm tarihi boyunca uygulânmamıştır. "Soyadı" kişinin hangi soya ait olduğunu, kimlerden geldiğini ve bir anlamda kimin çocuğu olduğunu gösteren bir işarettir. Soyadı sayesinde insanın nesepli ya da nesepsiz olduğu anlaşılmış olur. Bu açıdan, bakıldığında, eğer bugün millet içinde ya da milletlerarası bir kolaylık sağlıyorsa ve de bu kolaylığı bizim tarihimizde kullanılan "künye" ve "lakap" gibi uygulamalar bugün artık temin edemiyorsa. soyadı uygulamasında bir mahzur olmaz denebilir. Çünkü Islâmda da önemli olan, kişinin nesebinin belli olması,(bk. Kâsimî, Serafu'1-esbhat 5) ve kimlerden doğmuşsa onlara nisbet edilmesidir. Soyadı uygulamasının câiz olmadığı konusunda da bir nas yoktur: Ancak kadının kocanın soyadını alması bize en az iki yönden mahzurlu ve gayr-i Islâmî geliyor:

KADININ KOCANIN KOLUNA GİRMESİ

Bu konuda naslarda ve fıkıhta bir şeyin söylendiğini bilmiyoruz. Anlaşılan bu bir âdet gelenek ve örf meselesidir.Buna göre batı kökenli olan bu adeti, sırf bizde olmadığı, büyüklerimiz yapmadığı için uygulamayanlar bir şey kaybetmiş olmazlar, aksine "gayret-i diniyye"lerini başkalarına karşı böyle küçük konularda bile canlı tuttukları için takdir görürler. Uygulayanlar da dinen mahzurlu bir iş yapmış sayılamazlar. Çünkü bunu yasaklayan hiçbir dinî ibâre yoktur. Kaldı ki, âdet olarak çarşıda pazarda kol-kola volta atmakla, yolun kaygan olması, vücutta bir rahatsızlığın bulunması, kalabalık vb. ihtiyaçlardan ötürü koluna girmesi birbirinden farklı şeylerdir. Âdet olarak uygulandığı yerlerde bu müslümanların örfünce hoş karşılanmıyorsa terketmek evlâdır. Ama söylediğimiz ihtiyaçlardan ötürü her yerde uygulanabilir.

KADININ HAKLARI

"Birisine bir kız çocuğu müjdelenirse, üzüntüsünden yüzü simsiyah kesilir..." (Kur'ân-ı Kerîm 16 (en-Nahl)/58 ) Bu âyette Allah (c.c.) cahiliyyet insanının kadına bakışını anlatır ve takbih eder. Halbuki, "Allah diledigine kız, dilediğine erkek, dilediğine ikisini birden verir, dilediğini de kısır yapar." (Kur'ân-ı Kerîm 42 (es-Sûrâ)/49)

KADIN KOMŞUSUNA KOCASINDAN İZİN ALMADAN GİDEBİLİR Mİ?

KADIN, KOCANIN KESİN İZİN VERECEĞİ KOMŞUSUNA KOCASINDAN İZİN ALMADAN GİDEBİLİR Mİ?

Konunun iki yönü vardır.

a) Kocanın hukuku ve izni ile ilgili yönü. Buna göre kadın, kocanın izin edeceğini bildiği komşusuna ondan izin almadan da gidebilir. Hattâ izin edip etmeyeceğini bilmediği komşusuna da gidebilir. Mübah olan bir şey yasak sözkonusu oluncaya kadar mübah olmaya devam eder. Komşularına, akrabasına gitmek, kadın için de erkek için de mübahtır; bu yüzden bunun için izin almaya bile gerek yoktur.

KADIN VE HAMAM

Islâm'da temizlik esas olmakla beraber, avretine ve mahremiyetine dikkat etmek de önemlidir. Eğer bir helâl, bir haram işlenmeden yapılamıyorsa, o helâl da terkedilir.

Kadınların da erkekler gibi vücutlarını hem maddi hem de manevî pisliklerden temizlemeleri şarttır. Ancak kadınlar da, yine erkekler gibi, avret yerlerini yasaklananlara göstermemek zorundadırlar.

KADIN DÖVME HAKKI

Islam, erkeğe karısını dövme hakkı(!) verir mi?

Önce bu konu ile ilgli görüşleri âyet ve hadisleri meallendirecek sonra da bunlarlâ ilgili mülâhazalarımızı arzetmeye çalışacağız.

İKTİDARSIZLIK

Erkeğe ârız olup, cinsî temasta bulunmasını engelleyen acizlik hastalığı. Buna Arapça "innet" bu durumda olan erkeğe de "innîn" denir. Erkeğe karşı cinsî istek duymayan kadın için de "innîne" terimi kullanılır.

Islâm hukukunda iktidarsızlık hâli evliliği etkileyen hastalıklardan sayılmıştır. Karı kocanın, birbirinin cinsî yönlerinden yararlanma hakları vardır. Kocanın zifafı gerçekleştirmesi gerekir. Evlilik akdi sırasında mevcut olan veya akitten sonra meydana gelen bazı hastalık ve kusurlar sebebiyle karının boşanma davası açma hakkı vardır. Kocanın, mahkemeye başvurmadan, eşini boşama imkânı her zaman bulunduğu için, herhangi bir hastalık veya kusur sebebiyle dava açma hakkı erkeğe tanınmamıştır.

Ebû Hanîfe ve Imam Ebû Yusuf'a göre, kadının hâkime başvurarak evliliğe son verdirebileceği kusurlar beş tanedir.

HUL' BEDEL KARŞILIĞI KADININ KOCASINI BOŞAMAK İSTEMESİ

Çıkarmak, gidermek, soymak ve soyunmak. Kadının ödemeyi kabul ettiği bedel karşılığında evlilik akdine son vermek, başka bir deyimle; eşlerin karşılıklı anlaşma yoluyla evliliğe son vermesi. Hul' yerine aynı anlamda muhâlea tabiri de kullanılır. İslâm hukukunda muhâlea, evliliği sona erdiren sebeplerden birisidir. Bazı durumlarda evliliğin bu yolla sona erdirilmesine ihtiyaç duyulabilir. Meselâ; eşler birbirini sevmez, biri diğerine saygı duymaz, anlasamaz ve birlikte yaşamak çekilmez hâle gelmiş olursa kocanın elinde boşama imkân ve yetkisi vardır. Fakat koca buna rağmen karısını boşamazsa ne yapılabilir? Kadın bu şiddetli geçimsizliğe ve çekilmez hayata katlanmaya devam mı edecektir? İşte bu gibi hallerde kadının bir bedel karşılığında kocasından ayrılması mümkündür. Bu fesih veya talak (boşama)dan ayrı bir boşama şeklidir (es-Serahsî, el-Mebsût, VI, 171-196; İbnü'l-Hümâm, Fethu'l-Kadr, III, 199-224; İbn Âbidin, Reddü'l-Muhtar ale'd-Dürri'l Muhtar, II, 556-5731)

Muhâlea kitap ve sünnet delillerine dayanır .

HUL' NE DEMEKTİR?

Hul' kocaya verilmek üzere bedel mukabilinde koca ile karı arasındaki evlilik hayatına son vermektir. Hanefi mezhebinde hul' bedel mukabilinde kişinin karısını boşamaktır. Şafii mezhebinde hul' bedel mukabilinde kişinin karısını boşamaktır. Şafii mezhebinde ise konu ihtilaflıdır. Bu bir boşamadır diyen olduğu gibi, boşama değil, nikahı fesh edip bozmaktır diyen de vardır. Fesh olduğu takdirde talak'ın sayısına tesir etmez. Buna göre hul' edilen kadın ile ikinci defa evlenmek caizdir, hatta kaç defa tekrar ederse yine evlenmeye engel olmaz. Bir kimse üç talakını bir şeye ta'lik eder, mesela: babanın evine gidersen üç talak ile benden boşsun dese, hul' fasihdir diyen bazı Şafii ulemasının kavline göre zevcesini bir şey mukabilinde hul' eder, sonra kadın bu esnada babasının evine gider ve akabinde iddet beklemeden yeni bir nikah ile onunla evlenirse ta'likden kurtulmuş olur. Çünkü eski nikah bozulmuş gitmiştir.

GERDEK GECESİ

Evlenmiş karı ve kocanın ilk defa bir araya geldikleri gece. Bu buluşmanın özelliği, kadın ve erkek için daha önce bilinmesi mümkün olmayan maddî ve manevî mahremiyetin ortadan kalkmasıdır. Çünkü o geceden önce, ayrı dünyalarda yaşayan iki insan, birbirlerine yaklaşarak aynı hayatı paylaşma durumuna gelmişlerdir. Bunun da ötesinde, aile olarak belirli hak ve görevleri "fiilen yaşama" olayını başlatmışladır.

Gerdek gecesini, sadece cinsî yönden iki farklı cinsin birbirlerini tanıması olarak görmemek gerekir. Bu beraberlik aynı zamanda, manevî ve hissî bir bütünleşmenin de başlangıcı olmaktadır. Olgunluk seviyesine gelen iki gencin, ondan sonraki hayatları belirli bir ölçü ve plan dâhilinde sürecektir. Bu bakımdan gerdek gecesi; son derece ciddî ve ağır sorumluluklarla dolu bir hayatın başlangıçanıdır. Tek kelime ile bir planlama kararının verileceği zamandır. Iki çift, paylaşacakları hayatta birbirleri için düşündüklerini açıkça anlatacak ve karşılıklı olarak yekdiğerinden beklediği tavır ve davranışları konuşacaklardır.

Gerdek, Islâmî bir olaydır.

GEÇİCİ EVLENME ENGELLERİ

Mutlak evlenme engelleri hiçbir şekilde ortadan kalkmazken, geçici veya nisbî evlenme engelleri belirli hallerde ortadan kalkabilir ve önceden evlenmeleri yasak olanlar geçerli bir şekilde evlenebilirler. Geçici evlenme engelleri; din ayrılığı, dört kadınla evli olma, üçlü boşama, bekleme süreleri, başkası ile evli bulunma, iki hısımla birden evlenmek gibi başlıklar altında toplanabilir. Bunları kısaca açıklayacağız.

1) Din ayrılığı: Evlilik hayatı, karıkoca arasında karşılıklı sevgi, saygı ve anlaşmanın bulunmasını gerektirir. Aynı dine mensup olanlar farklı dine inananlardan daha kolay ve daha iyi anlaşırlar. Eşlerin farklı dinden olması, doğacak çocukların dinî ve ahlâkî eğitimlerini de etkiler. Bu yüzden İslâm'da olduğu kadar, Hristiyanlık ve Yahudilikte de din ayrılığı bir evlenme engeli sayılmıştır.

Müslüman erkek veya kadın, müşriklerle evlenemez. Müşrik kapsamına puta tapanlar girdiği gibi aya, güneşe, ateşe ve tabiat güçlerine tapanlarda girer. Hiç bir dine bağlı olmayan ateistlerde yasak kapsamındadır.

Evli Kadının Nafakası

Bir kadın evlenip kocasının evine yerleştikten sonra bütün yiyecek, giyecek ve mesken masrafları kocaya aittir. Bunlar, israfa kaçmadan ve cimrilik de etmeden eşlerin sosyal seviyelerine göre sağlanır. Eşlerin her ikisi de zengin ise, buna uygun harcama yapılır. Ikisi de fakirse, kadın kocasından zenginler seviyesinde bir harcama isteyemez. Birisi zengin, diğeri fakirse, ortalama yol izlenir. Ancak bazı alimler nafakanın miktarı konusunda yalnız kocanın durumunun dikkate alınacağını söylerler.

Ayet-i kerîmelerde şöyle buyurulur: Annelerin yiyecek ve giyeceği gücünün yettiği ölçüde çocuğun babasına aittir" (el-Bakara, 2/233).

Hâli vakti geniş olan, nafakayı genişliğine göre versin. Rızkı kendisine daraltılan fakir de nafakayı Allah'ın ona verdiğinden versin. Allah hiçbir nefse ona verdiğinden başkasını yüklemez. Allah güçlüğün arkasından kolaylık ihsan eder" (et-Talak, 65/7).

Cinsel İlişkide Haramlar Ve Helaller

Bu konu başlıbaşına bir kitap ve araştırma konusu olduğundan, biz bu mevzuda söylenmesi gerekenlerin tümünü söylemeye çalışmayacak, bazı tereddütlü ya da önemli noktalara deginmekle yetinecegiz.

Boşanmanın Üç Talakla Olması

Boşama için üç talak şart mıdır? Bir erkek kagıda, "üçten dokuza kadar benden boşsun" yazdığında karısını boşamış olur mu? Bu hüküm Islam'a göre boşanmayı bilmeyen erkekler için geçerli midir? Yani kendisi yazdığının ne manaya geldiğini bilmiyorsa ve birileri böy1e yazmasını söylediği için yazmışsa yine karısını boşamış olur mu?...

Boşama için üç talak şart değildir. Nikâhlı olan karı-koca birbirlerine üç itibârî bağla bağlıdırlar. Sünnet olan boşama, erkeğin bu bağları belli şartlarla ve tek tek koparmasıdır. Tâ ki, düşünmeye ve başka ihtimallere fırsat bırakılmış olsun. Ancak erkek bu üç bağı birden koparırsa, çirkin bir bid'at olmakla beraber bu da gerçekleşir.