Çocuk Yetiştirmek
Kendilerini aşağılamalarını engelleyin
Çocuklarınız benlik saygılarını kaybetmeye başlar başlamaz (içinde yaşadıkları kültür nedeniyle, belli bir yaşta bu kaçınılmazdır), kendilerini nasıl aşağıladıklarına dikkatlerini çekebilir ve duygularını farklı bir şekilde nasıl ifade etmeleri gerektiğini öğretebilirsiniz. Örneğin:
Kızınız - "Ne kadar aptal bir kızım! Bak ne yaptım?"
Siz - "Kendine aptal dememelisin. Çünkü sen aptal değilsin. Şöyle diyebilirsin "Artık bıktım, çünkü..."
Onların düzeyine inmeyi bilin
Bunun hem fiziksel, hem de zihinsel anlamda yapılması çok önemlidir. Pek çoğumuzun çocuklarla konuşurken eğilmek yerine, diz çökmek gerektiğini bilmemize karşın, bunu her zaman yapmadığını biliyorum. Bunu çocuğunuz söylediklerinizden sıkılıyorken de, birlikte hoş vakit geçirirken de yapmanız önemlidir. Fiziksel duruşunuzu değiştirmekle ona, duygularını anladığınız mesajını verirsiniz.
Ayrıca, çocukların zihinsel düzeyine inebilmeniz de çok önemlidir. Bu çocuğunuzun bulunduğu yaşın gerektirdiği özel dili öğrenmeniz anlamına gelmez. Sadece sizin konuştuğunuz sözcükleri ve kavramları anlayacak yaşa gelmeden, onları kullanmayın. Kullandığınız dilin uygun olmadığını düşünüyorsanız, televizyondaki çocuk programlarını izleyebilir ya da onların en sevdiği kitapları okuyabilir ve "uzman"ların kullandığı dil hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz. Zaman zaman söylediklerinizi anlayıp anlamadıklarını kontrol etmek için, söylediklerinizi tekrar etmelerini de isteyebilirsiniz.
Çocuklarınızın, yaşamınızdaki olumlu etkilerini onlarla paylaşın
Onlara, varlıklarının yaşamınızın niteliği üzerinde ne kadar olumlu bir etki yaptığını anlatın. Eğer sorunlarınızı da onlarla paylaşıyorsanız, onların her türlü sıkıntıya değdiğini belirtin ve yaşammızdaki olumlu katkılarından söz ederek, paylaştıklarınızı dengeleyin. Tanıdığım insanların çoğu çocukluklarını, ya doğum esnasında annelerine çektirdiklerinin, ya aile bütçesine getirdikleri yükün ya da zaten stresli bir insan olan babalarının sıkıntısını daha da arttırdıklarının ezikliği ile geçirmişlerdir.
Bu nedenle, çocuklarınız dünyayı yepyeni bir gözle görmenizi sağladı ise ya da her şeyin üzerinde tuttuğunuz bir sevgiyi ve güveni size ya-şattılarsa, lütfen bunları onlarla paylaşın ve kendinize saklamayın. Çünkü, her türlü sıkıntıya değdiklerini bilmek isterler.
Çocuğunuza Kendisini Sevmeyi Nasıl Öğreteceksiniz?
İç özgüven için gereken dört önemli noktayı bir kez daha anımsayalım:
• Kendini sevmek
• Kendini tanımak
• Kendine açık hedefler koymak
• Pozitif düşünce
Bu niteliklerin her biri ana baba olarak bizlerin tutumu ve davranışlarıyla orantılı olarak önemli ölçüde artar ya da azalır. Bu bölümde, sadece çocuklarımızın kendilerini iyi hissetmelerinde değil, aynı zamanda tüm dünyaya karşı iyimser bir tavır takınmalarında da biz anababaların nasıl yardımı olacağı konusunda birtakım pratik çözümlerden söz edeceğim.
Yeterince İyi Bir Aile Olmanın Yolları
"Bütün suç ailemde - annem hep ailenin dışında bir insan gibi davranırdı."
"Onun kabuğunun dışına çıkamamasına hiç şaşmıyorum - zaten onun aile ortamına dışarıdan birinin girmesi kesinlikle mümkün değildir."
"Herkesin birbiriyle yarıştığı bir aile ortamında, zavallı kızın başarı duygusu tatmasını nasıl bekleyebilirsiniz ki?"
"O ailede herkes kendisini başkalarından üstün görüyor - çocuklarına çok acıyorum. Zavallılar sanki kafeste büyüyor. Ne dışarıda oynamalarına, ne de alışverişe gitmelerine izin veriliyor. Yüzmeye bile ailece gidiyorlar."
Bunlar profesyonel psikologların değil, sokakta yürürken ya da trende seyahat ederken kulak misafiri olduğum bazı insanların konuşmaları. Aslında, yetenekli bir kulak misafiri bu tür gözlemlerle bir haftada bir kitap yazacak kadar malzeme toplayabilir!
Çocukların iç ve dış özgüven kazanmalarında aile yaşamının çok olumsuz etkileri olabileceğinin kabul edilmesine karşın, acaba "olumlu" etkisi olan niteliklerden herkesin haberi var mı?
Sağlıklı Bir Ev Ortamını Nasıl Sağlayabilirsiniz?
‘Yaşam evde başlar.’ T.S. Eliot
Ailenizi nasıl hazırlayacaksınız?
Pek çoğumuzun çocuklarımızı yetiştirdiğimiz ev ortamı ile ilgili olarak pek fazla bir seçim hakkı yoktur. Ancak, eğer böyle bir seçim hakkınız varsa, aklımızdan hiç çıkarmamanız gereken önemli birkaç nokta vardır. Bu kitabı okuyanların çoğunun, bu konuda da zaten ellerinden geleni yaptıklarına inanmama karşın, bu bölümü yazmak konusunda ısrarlıydım. Çünkü, ben de "Parent Effectiveness Training" (Etkin Ana-babalık Eğitimi) adlı kitabın yazarı Dr Thomas Gordon´ınkine benzer bir deneyim yaşadım:
‘Pek çok anababanın, konuklarına, çocuklarına gösterdiklerinden daha çok saygı ve ilgi göstermelerine çok şaşarım. Anababaların büyük kısmı, sanki çocukların çevrelerine uyum göstermesi gerektiğini düşünüyor.’
Çocukluğumun büyük bir bölümünü belediye yetkililerinin gözetimi altında geçirdim. Yaşadığım mekânlar resmi kuruluşlardı ve buralarda, içinde yaşayanların fizyolojik gereksinimlerinden çok, kafalarının etkin ve temiz olmasına önem veriliyordu.
Süper özgüven
Bu terimi, daha önce de söz ettiğim özelliklerin tümünün biraraya gelmesinden oluşan özgüven tipi için kullanıyorum. Süper özgüvenin diğerlerinden daha güçlü olmasının nedeni, iç ve dış özgüven arasındaki ilişkinin sürekli birbirini desteklemesidir.
İşte, çocuklar yuvadan uçmadan önce, hepsinin geliştirmesini yürekten istediğim ve "ideal" olan özgüven tipi budur. Ancak, gerçekçi olmak gerekirse, anababaların asıl amacının çocuklarına iç ve dış özgüveni "yeterince" vermek olmalı. Ayrıca, bir diğer önemli konu ise, özgüven çocuklukta kazanılırsa, "süper" özgüveni yetişkin oluncaya kadar geçen sürede kendiliklerinden kazanabilirler.
Özgüven (Kendine Güven) Nedir?
Son yıllarda "özgüven" sözcüğünü kullanmak çok moda oldu. Artık, araba, sigorta poliçesi, futbolcu, hatta hatta ruj satışlarında bile özgüven sözcüğü sık sık kullanılıyor. Bu sözcük herkese farklı şeyler ifade ediyor. Öyleyse, önce bu sözcüğü insanlar için kullandığımızda ne anlama geldiğini netleştirmemiz gerekir.
Pek çoğumuzun da bildiği gibi en çok karşılaşılan tanım şudur: "Özgüvenli insanlar, kendilerinden memnun ve kendileriyle barışık insanlardır."
Genel anlamda bu kavram çok net değildir ve kendimiz ya da çocuklarımız hakkında "kendinden memnun" ya da "kendisiyle barışık" terimlerini kullanmak isteyince, hemen birtakım sınırlamalar koymamız gerektiğini farkederiz. Ve işte bu noktada, "Özgüvenli insan nedir?" sorusunun yanıtını tam olarak verebilmenin önemini kavrarız.
Destekleyici ve paylaşımcı babalar
İnsanın kişilik özellikleri çeşit çeşit. İnsanda olması gereken en güzel özelliklerden biri de paylaşımcı ve destekleyici bir yapıya sahip olması. Eleştirmek, kurallar koymak, baskı yapmak, kızıp-bağırmak, yönetmek gibi eylemler kolay yapılabilen davranışlar arasında yer alırken, sevdiklerini desteklemek ve duyguları, düşünceleri paylaşmak ne yazık ki çok sık rastlanmayan ve insanın yapmakta zorlandığı davranışlar arasında yer almakta. Davranış bilimciler bunun nedenini, kişinin kendini kontrol etmesi ve bu kontrolün kolay olmaması olarak açıklıyorlar. Gerçekten de iç dünyamızı ve tepkilerimizi kontrol etmemiz çok da kolay değil. Ancak bunu başarabilen insanlar da yok değil.
Burada önemli faktörlerden birinin de, çocuklara saygı duymayı öğrenmemiş olmamız diye düşünüyorum. Çocuk büyütmeyi; onu devamlı kontrol etmek, onu yönlendirmek değil de, yönetmek, yasaklar koymak olarak niteliyoruz. Çocukları her an yanlış yapacak, potansiyel güvenilmez varlıklar olarak görüyoruz.
Sorumluluk duygusu gelişmemiş babalar
Sorumluluklarımız bizi hayata taşıyan ve yaşamı anlamlandırmamıza neden olan kimi zaman pozitif, kimi zaman da negatif yüklerimizdir. Sorumluluk duygusu çocuğa daha çok küçükken aşılanması gereken bir duygudur. Çünkü çocuk tüm yaşamı boyunca bu duygusu sayesinde ya başarılı ve mutlu olacak ya da başarısız olup yakınlarını mutsuz edecektir.
Sorumluluk duygusu gelişmemiş pek çok baba olduğunu biliyoruz. Bu babaların kişilik yapılarım incelediğimizde, sorumluluk almayı sevmeyen, sorumluluktan kaçan, sorumluluklarını başkalarının üzerine atmayı alışkanlık edinen erkeklerle karşılaşıyoruz. Sorumluluk duygusundan yoksun olan babalar doğal olarak çocuklarıyla ilgili de hiçbir sorumluluğu almazlar. Çocuklarına ilişkin tüm sorumluğu eşlerine yüklerler.
Yeni doğan bebeklerinin bakımıyla ilgili hiçbir görev yükünmezler. Anne geceler boyu bebekle ilgilenirken onlar mışıl mışıl uyurlar ve bundan asla rahatsız olmazlar. Bebeğin mamasını yapmak, gazını çıkarmak ya da bebekle ilgilenmek onlara Çok uzak davranışlardır.
Aşırı hoşgörülü anneler
Hoşgörülü olmak kesinlikle çok olumlu bir davranış biçimi.Ancak her durumda olduğu gibi, bu davranışımızda da aşırıya kaçıyorsak, hoşgörümüzün bize ve sevdiklerimize zarar verme olasılığı çok fazla demektir.
Hoşgörülü olmak, kişinin ve birlikte yaşadığı insanların hayatını kolaylaştırır. Hoşgörülü kişilerin, insanlar arası iletişimde başarılı ve kendileriyle barışık olduklarını biliyoruz. Ancak hoşgörünün aşırı olması ve sınırları aşması kişinin yaşamdaki dengesini bozar. Nasıl yemek yemek bedensel ihtiyacımızsa ve bul ihtiyacı dengeli karşılamak zorundaysak, nasıl aşırı yemek yersek bu bedenimize zarar verirse, işte hoşgörünün fazlası da ruh sağlığımıza zarar verir.
Çocuğunuzun Dil Gelişimini Biliyor musunuz?
İnsanı diğer canlılardan ayıran tek bir gelişim süreci var, o da dil gelişimi. Hayvanlarda motor ve duyusal gelişim sürecinin olduğunu biliyoruz. Oysa dil gelişimi sadece insanda var. Hepimiz sosyal varlıklarız ve birbirimizle iletişim kurmaya ihtiyacımız var. Birbirimizle iletişim kurmanın tek yolu; karşı tarafa duygu, düşünce ve isteklerimizi net ve açık bir şekilde ifade etmek.
Konuşmak kendimizi açıkça ifade etmenin zorunlu şartı. Konuşmadan ne yetişkinler ne de çocuklar iletişime geçebilir.! Konuşmazsak çocuğumuz bizi anlamayacağı gibi, çocuğumuz, konuşmazsa biz de onu anlamayız. Ancak bazen beklentiler o j kadar yoğundur ki, önyargılar o kadar çoktur ki, anne-baba kendi doğrularına o kadar tutunmuştur ki, çocuk konuşsa bile anlaşılmaz ya da yanlış anlaşılır.
Çocuğunuzun Motor Gelişimini Biliyor musunuz?
Çocuğun motor gelişimi onun kendi başına gerçekleştirdiği fiziksel gelişimdir. Emzirirken saçınızı çekiştirmesi, biraz daha büyüdüğünde her şeyi tutmaya çalışması, gördüğü her şeye dokunma isteği, bir süre sonra bulduğu ve uzanabildiği eşyaları ağzına götürmesi, sonraları evdeki eşyalarla oynaması, onlara dokunması, yere atması, fırlatması ve 1 yaş dolaylarında ayak ve bacaklarım da kullanarak bunlara tekmeler atmaya girişmesi, motor gelişim sürecinin yapısında olan davranışlardır. Yine bu dönemde çocuk emeklemeye, bir yerlere tutunarak evin içinde gezmeye ve sonunda yürümeye başlar. Çocuğun motor gelişimi fiziksel gücünün artışıyla doğru orantılıdır denilebilir. Çocuğun gücünün artması, kilo alması, boyunun uzaması, kemik ve kaslarının güçlenmesi, eklemlerindeki hareket yeteneğinin gelişmesi, motor gelişim sürecinin bir parçasıdır.
Çocuk Eğitiminde Aile
Ebeveynlik, sadece olduğunuz bir şey değil, yapınanız gereken bir görevinizdir. Anne-baba olmak, eylemi gerektirir. Ebeveynlik; İslam, yaşam, ilişkiler, dürüstlük ve saygı gibi konularda çocuğunuzun neleri bilmesi gerektiğine karar vermenizi de içerir. Kendi kişisel karakterlerini oluştururken çocuklarmıza belli konularda yardım etmeyi kapsar. Anne baba olmak, çocuğumuza nasıl bağımsız ve sorumluluk sahibi iyi müslümanlar olacağı hususunda örnek olmayı gerektirir.
İslam'a ve insanlığa hizmet eden, huzurlu bir dünya ve aile için sağlıklı nesillere ihtiyaç vardır, bunun için de kadınlarımıza çok büyük görevler düşünmektedir. Kadınlarımız çocuklarmın elbiselerinin temizliğine gösterdikleri özenden daha çok kalplerinin temizliğine, çocuklarmın karmlarmı doyurmaya gösterdikleri özenden daha fazlasını kafalarmın doyurmaya özen göstermek zorundadır, aksi halde çocuklarımız bir canavar olarak yetişecektir.
Çocuğunuza Neyi Öğretmeyi İsterseniz?
- Çocuk donmamış beton gibidir. Üzerine ne düşerse izi kalır.
- Çocukların nasihattan çok iyi örneklere ihtiyacı vardır.
- Çocuğunu iyi eğiten kimse, düşmanının bel kemiğini kırar.
- Çocuğun ortaya koyacağı şahsiyet; fıtrî değil kesbiîdir, terbiyevîdir.
Sevgili anne ve babalar, Çocuğunuzu.............
-Hoşgörüyle yetiştirirseniz, Sabırlı olmayı öğrenir.
- Destekleyip yüreklendirirseniz, Kendine güven duymayı öğrenir.
- Yaptığı güzel şeyleri över ve beğenirseniz, Takdir etmeyi öğrenir.
- Hakkına saygı gösterirseniz, Adil olmayı öğrenir.
- Güven ortamı içinde yetiştirirseniz, İnançlı olmayı öğrenir.
- Kabul ve onay gösterirseniz, Kendini ve başkalarını sevmeyi öğrenir.
- Aile ortamı içinde dostluk ve arkadaşlık gösterirseniz, Bu dünyada mutlu olmayı öğrenir.
- Sevgi içinde büyütürseniz, Güvenmeyi öğrenir.
- Sürekli eleştirirseniz, Kınama ve ayıplamayı öğrenir.