Bağlılık
Kusursuz anababaların 7 melek özelliği
1. Güç - Ortalama 15-20 yıl boyunca, birkaç insanın kendilerine bağımlı olmalarına dayanabilecek kadar güçlü olmak; çocukları büyüyünceye kadar, onlara çok güçlü ve güvenilir oldukları izlenimini verebilmek için, kendi ruhsal ve bedensel sağlıklarına daima öncelik verebilmek. Bu nedenle de bu tür anababalar, enerjilerinin tümünü ve aşırıya kaçmayan ve bağımlılıktan uzak sevgilerini çocuklarına sonsuza dek verecek güce sahiptir.
2. Duyarlılık - Duygularını ve gereksinimlerini henüz gerektiği gibi ifade edemeyen ailenin küçük bireylerinin bu durumuna karşı hazırlıklı olmak. Bu anababalar tek tek her bir çocuğun özelliğine göre insiyatif kullanabilir, çocuk yetiştirme konusundaki kuramlara ya da katı kurallara körü körüne bağlanmazlar. Kendi gereksinimleri konusunda da duyarlı davranırlar, kendilerine bağımlı olan aile bireylerine gereken sevgiyi ve şefkati gösterebilmek için, duygularını birtakım paravanların arkasına gizlemezler.
Yâr'e Dîl-teşne
Durup dinlediğim sessizliğindi önce...
İncinmiş yanlarından tanımıştım seni.
İç’im yanmıştı kapının arkasına çömelip ellerinin başının arasına aldığında
Sözcüklerine bağladım tebessümü Yâr...
Yürünesi yollar kapanası olduğunda kanadı yitik turnalar gördüm rüyamda...
Korkular sobeledi ömrümü çıkmazlarda...
Akordu bozuldu ömrümün...
Sustu(n).... zayii oldum...
Ellerimi cebime koydum, hüzün bulaştı parmaklarıma...
Poyrazın zulmune takıldı uçurtmalarım...
Yüreğim(n)e takıldı ayaklarım.
Düş’tüm; dizleri kanadı kısa pantolonlu çocukluğumun...
Cân’ımı yaktı masallar...
İltica ettiği ülkeden sınırdışı edilmiş olmanın hüznü ile açtım ellerimi Yıldızların Sahibine...
Bir yaş düştü iç’ime...
Ardından bir kelam dilime....
La Tâknatu ... La Tâknatu minAllah...
Düş’tüm kuyuların dibine... ama hiç düşmedim zifiri karanlık ümitsizliğe Yâr ...
KADININ KOCANIN KOLUNA GİRMESİ
Bu konuda naslarda ve fıkıhta bir şeyin söylendiğini bilmiyoruz. Anlaşılan bu bir âdet gelenek ve örf meselesidir.Buna göre batı kökenli olan bu adeti, sırf bizde olmadığı, büyüklerimiz yapmadığı için uygulamayanlar bir şey kaybetmiş olmazlar, aksine "gayret-i diniyye"lerini başkalarına karşı böyle küçük konularda bile canlı tuttukları için takdir görürler. Uygulayanlar da dinen mahzurlu bir iş yapmış sayılamazlar. Çünkü bunu yasaklayan hiçbir dinî ibâre yoktur. Kaldı ki, âdet olarak çarşıda pazarda kol-kola volta atmakla, yolun kaygan olması, vücutta bir rahatsızlığın bulunması, kalabalık vb. ihtiyaçlardan ötürü koluna girmesi birbirinden farklı şeylerdir. Âdet olarak uygulandığı yerlerde bu müslümanların örfünce hoş karşılanmıyorsa terketmek evlâdır. Ama söylediğimiz ihtiyaçlardan ötürü her yerde uygulanabilir.
Gözlerinden yüreğine aktarırcasına
Alışılmışın dışında bir başlangıçla,
beraberliğe adım attık
Biraz kuşkulu, biraz da
boşvermişli bir tavırla
Oysa zamanın her ilerleyişinde yazılanlar
ve yürekten gelen anlatımlar sonucu,
baglılıgın en iyimser ve
en sevecenine dogru yol alıyoruz
Ve zaman aşımı sonrasında,
duygularımızı kagıt üzerine
sergileyen sen ve ben,
Sıcak, sımsıcak beraberliği
sonsuza dek yaşatacagız
İşte o gün, buluştugumuz gün
ellerini avucumun içine alıp,
gözlerinden yüregine aktarırcasına,
sana, seni sevdiğimi söyleyeceğim
Bağlanmayacaksın
Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
"O olmazsa yaşayamam." demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle o daha az sever seni,
Senin onu sevdiğinden.
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de
korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin,
Güneşi, ayı, yıldızları...
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
"O benim." diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan birşeylerin...
Mesela gökkuşağı senin olacak.
İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait
olacaksın.
Mesela turuncuya, yada pembeye.
Ya da cennete ait olacaksın.
Bunda da Bir Hayır Vardır
Bir zamanlar Afrika da ki bir ülkede hüküm süren bir kral vardı. Kral, daha çocukluğundan itibaren arkadaş olduğu, birlikte büyüdüğü bir dostunu hiç yanından ayırmazdı. Nereye gitse onu da beraberinde götürürdü. Kralın bu arkadaşının ise değişik bir huyu vardı. İster kendi başına gelsin ister başkasının,ister iyi olsun ister kötü,her olay karşısında hep aynı şeyi söylerdi: "Bunda da bir hayır var!"
Bir gün kralla arkadaşı birlikte ava çıktılar. Kralın arkadaşı tüfekleri dolduruyor, krala veriyor, kral da ateş ediyordu. Arkadaşı muhtemelen tüfeklerden birini doldururken bir yanlışlık yaptı ve kral ateş ederken tüfeği geriye doğru patladı ve kralın baş parmağı koptu. Durumu gören arkadaşı her zamanki sözünü söyledi: "Bunda da bir hayır var!"
Kral acı ve öfkeyle bağırdı:
"Bunda hayır filan yok! Görmüyor musun, parmağım koptu? "Ve sonra da kızgınlığı geçmediği için arkadaşını zindana attırdı.
Sevilenle İmtihan
Sallantı toz bulutu haline gelmişti. Biz dışarı çıkamadan tavan üzerimize çökmüştü. Ben senin üzerine düştüm, portmanto ise benim üzerime… Ve sen acı çekiyordun. Çünkü kırılan camlar bacağına batıyor, üstüne üstlük ben de hareket edemiyor ve sana acı veriyordum.
Her şey güzel olacaktı. Sen, ben ve hayatımız... Hayallerimiz ve hedeflerimiz... Seni tanıyıp sevdikten sonra hayatıma dair verdiğim sözler… Hepsi çok güzel olacaktı, sen de olsaydın…
Seni tanımak, bana hayatı tanımak gibi geldi. Seni tanımak ve senin ideallerini hayata taşıma yolunda beraber olmak için söz vermiş ve bu beraberliği, ömür boyu sürdürme kararımızı nikâhla noktalamıştık. 'Daima mutlu olacağız ve bir gün gelip ölüm muvakkaten ayırsa bile, birbirimizi unutmayacağız.' diye nikâh memuruna söz verdik. Önce kilometre taşımdın, şimdi ise hayat arkadaşım…
"Çünkü Biz Dostuz" diyenlere
BİR GÜN BUNALIRSAN VE SIKINTINI PAYLAŞMAK İSTERSEN BENİ ARA;
İKİ ELİM KANDA OLSA GELİRİM,SIKINTINI YOK EDERİM...
BİR GÜN AĞLAYACAK GİBİ OLURSAN DA ARA BENİ...
SENİ BELKİ GULDUREMEM AMA SÖZ VERİYORUM ,
SENİNLE BİRLİKTE AĞLAYABİLİRİM...
BİR GÜN UZAKLARA KAÇMAK İSTERSEN BENİ ARAMAKTAN ÇEKINME,
SENİ BELKİ DURDURAMAM AMA SENİNLE KOŞABİLİRİM
BİR GÜN YÜKSEK BİR YERDEN ATLAMAYA KALKARSAN DA ARA BENİ,
SENLE BİRLİKTE ATLAYAMAM AMA AŞAĞIDA BEKLER ;
SENİ TUTABİLİRİM...
BİR GUN HERHANGİ BİR KONUDA KARARSIZ KALIRSAN ARA BENİ;
SENİ SENDEN FAZLA DÜŞÜNÜR SANA FİKİRLER VEREBİLİRİM...
BİR GÜN KİMSEYİ DİNLEMEMEYE KARAR VERİRSEN DE ARA BENİ;
AĞZIMI AÇMAYACAĞIMI SÖYLEDİKLERİNİ DİNLEYECEĞİMİ BİL...
BİR GUN BENİ ÜZDÜĞÜNÜ DÜŞÜNÜRSEN DE ÇEKINME; YİNE ARA BENİ...
GÖRECEKSİN SANA KIYAMAM, KIZAMAM, ÜZEMEM SENİ...
BİR GÜN BENİ ARARSAN VE BENDEN KARŞILIK ALAMAZSAN;