Maneviyat

Allah indinde üstünlük

Dinimizde üstünlük, Allah indindeki kıymete göredir. Müslüman fakir bir zenci, Müslüman olmıyan bir imparatordan o kadar çok üstündür ki, mukayese bile kabul etmez.

Dinimizin, zenginlerin ve kadınların çoğunun Cehenneme gideceğini bildirmesi, zengine ve kadına hakaret değildir. Zenginlerin ekserisi, parasını faydalı işlerde kullanmadığı, zararlı işlerde kullandığı, israf ettiği için, onları ikaz etmek maksadı ile, (şunları yapmazsanız, Cehenneme gidersiniz) buyurulmuştur. Keza kadınlar da, erkeklere nisbetle daha fazla te'sir altında kalarak daha fazla günah işlediği için, (günah işlemeyin, Cehenneme gidersiniz) diye ikaz ediliyor. İyi kadınları ve servetini iyi yolda harcıyanları da cenab-ı Hak övüyor. Malı hayırlı şey olarak bildiriyor, saliha kadınları da övüyor. Kafir erkeklerin Cehenneme gideceğini bildirirken, Müslüman kadınların Cennete gideceğini haber veriyor.

Anneden gelinlik kızına mektup!

Genelde, evdeki kız çocuğu annesini örnek alır. Bunun için anne, her hali ile kızına örnek olmalıdır. İşte bütün genç kızlarımıza, asırlar önce yaşamış, hali vakti yerinde, soylu bir aileye mensup Ümame Hanımın, gelinlik çağındaki kızına yazdığı örnek mektubu sunmak istiyoruz. Bilhassa zamanımızda her genç kızın çok ihtiyacı olan bir nasihat bu:

Sevgili Kızım!

Bir kızın, annesi ve babası zengin, asil diye evlenmeye ihtiyacı olmasaydı, senin ve benim hiçbir zaman evlenmeye ihtiyacımız olmazdı. Fakat, durum böyle değildir.

Yavrum!

Şimdi sana kırk yıllık evliliğimin tecrübelerine dayanarak bazı tavsiyelerde bulunacağım. Bu tavsiyelerimi iyice öğrenip gerektiği şekilde hareket edersen, hayatın boyunca rahat edersin. Kocanla aranız hiçbir zaman bozulmaz. Bu dünyada mutlu bir ömür geçirdiğin gibi ahirette de ebedi saadete ulaşırsın.

1- Kanaatkar ol! Yani, kocan tarafından getirilen yiyecek ve giyecek herşeyi memnuniyetle, severek kabul et. Çünkü, kanaat, kalbi huzura kavuşturur.

Eğer sana yâr olayım diyorsan!?

Eğer sana yâr olayım diyorsan
Beş vakit farzını kıl kara gözlüm
Sen de benim gibi binamaz isen
Var git cehennemde yan kara gözlüm

Müslümanlık kıldan bir ince yoldur
Eğer ki sorarsan nimeti boldur
Sabah namazında nefsini öldür
Yönünü cennete dön kara gözlüm

Bir temizce abdest aldığın zaman
Dininin kadrini bildiğin zaman
Öğle namazını kıldığın zaman
Bütün tamam olur din kara gözlüm

Geçirme elinden gençlik fırsatın
Çıkarma kalbinden mahşer firkatin
Terk eyleme ikindinin sünnetin
Bir bölük bırakma bin kara gözlüm

Gönlünü yüceden uçurma sakın
Elinden devleti kaçırma sakın
Akşam namazını geçirme sakın
Dünya güzelisin sen kara gözlüm

(Ruhsati) korkumda olduğun zaman
Yalnız kabire girdiğin zaman
Yatsu namazını kıldığın zaman
Sana kurban olsun can kara gözlüm

Bilirim yine kifayetsiz kalır

Söyleyecek söz var mıdır su dünyada
Onu anlatmaya..

Kifayetsizdir her hece ilmik ilmik bağlar beni
Belki bir gül yaprağıdır içimde, onu söyleyen
Kirli ellerim, ziftten kara kalbim, çelimsiz bakışlarım…
Yıllarca onunla onsuz gecen yıllarım.

İçimdeki aşk denizinin damlalarıdır su satırlarda biriken
Ne hoştur Onu söylemek, ne hoştur Onu anlatmak
Kararan birkaç satir…

Ey Muhammed ne yücesin ki, anlatamıyorum seni
Su titreyen yüreğimle, su unutan...

Arar dururum yıllardır seni anlatacak bir söz
Sözler derki, yoktur onu anlatacak bir söz.

Toplasam da gülleri çeksem içime bir solukta
Üflesem bahar rüzgarı gibi sen koksan hecelerimde sen koksan
Bilirim yine kifayetsiz kalır Ey Muhammed.

İbrahim Cemil

Sevgi Kâinatın Mayasında Vardır...

Sevgi kâinatın mayasında vardır. Her şey sevgi ile açar. Toprağın bağrına düşen tohum sevgi güneşiyle filizlenir. Sevgi hayat suyumuzdur, kurumuş dudaklarımıza can katar. Sinesini açan anne sevgiyle kucaklar yavrusunu, sevgi emer, sevgi soluklar yavru, sonra gülücükler gönderir çevreye. Sevgi hoş gösterir her şeyi. İnsanca bakmanın ilk durağıdır sevgi. Cananı arzulama, candan vazgeçme halidir sevgi. “Ballar balını buldum, kovanım yağma olsun” fikrinin reftareleşmesidir sevgi. “Güzel görme, güzel düşünme” idealinin kanaviçeleşmesi; renk renk her şeye hayat üfleme hassasiyetidir.


Gözyaşıdır bazen sevgi. Anlatılamayanı boncuk boncuk hâl diliyle izhar etme keyfiyeti: “Sevgiden bakırlar altınlaşır, sevgiden dertler şifa bulur. Sevgiden tortular saflaşır, sevgiden ölüler dirilir, şahlar kul olur.”

Kalbimin Verdiği Söz ...

dedi: yere ve göklere sığmazsın ama benim kalbimdesin, bildim.


bildim, ben sana ta o zamandan evet evet evet dedim.


''güldüren de ağlatan da O '' olan Rabbim,

''dirilten de öldüren de'' O sensin ,bildim.



sensin ''güneşin ve ay'ın hareketlerini bir hesaba göre'' düzenleyen,


''ay için de sonunda kuru bir hurma dalına döneceği konaklar tayin'' eden.

sensin ''yakın göğü kandillerle donatan'', ''sensin geceyi gündüzü geceye katan''.


''iki doğunun da Rabbi, iki batının da Rabbi'' sen,

sensin ''güneş ve ay'ı bir araya getiren''.

''suyu taşıran'', ''yedi göğü ve yerden de bir o kadarını yaratan'',


sensin ''durur gibi göründüğü halde dağları yürütüp duran'',

Rabbim bildim sensin.



''gizli de açık da olsa kalplerde yatanı'' ve ''nefsimin bana fısıldadıklarını''

bilen sen,

evet dediğim,

sen, kalbimle benim arama giren, sen va'dine inanmam için benim kalbimi pekiştiren,

sen, benim içime iki kalp koymayıp da önce kilitleyen kalbimi, sonra açan aynı kalbimdeki kilidi,

bütün işlerin dönüp dolaşıp kendisine vardığı, sen,

Sen Aslında Sevmeye Hasretsin

İİçinde yaşadığımız karmaşık hayattan sıyrılıp, kısa bir an rahatlamak, başımızı dinlemek isteriz. Her insanın zaman zaman hissettiği bir duygudur bu. Kazandığımız paralar, edindiğimiz varlıklar, sürekli ilişki halinde bulunduğumuz insanlar, sahip olduğumuz makamlar, zaman gelir gözümüzde hiç olur. Bu varlığını hissettiğimiz, havasını soluduğumuz yaşama tarzından bir başka ifadeyle içinde öğütüldüğümüz çarklardan kurtulmayı düşleriz. Her insan böyle şeyler düşünmesine rağmen, bunun nasıl olacağını bilemez. Gezmeye gitse, eline olta alıp su kenarına koşsa, güncel değerlerin baskısından kurtulabilme maksadıyla kendisini spora verse, kimsenin uğraşmadığı şeylerle uğraşsa, yine de bu içini sarıp sarmalayan sıkıntıdan kurtulamaz.

Yunusça Sevgi

Açılır bağ-u bostanın,
Okunur dilde destanın.
Sen baktığın gülistanın,
Gülleri solmaz Allah’ım…

Kadir Gecesinin kadrini biliyor muyuz?

Büyük bir ülkenin sahibi ve sayısız hazineleri bulunan bir padişah tahta çıkışının yıl dönümünde, sarayın kapılarını halka açıp şöyle bir ilân yaptırmış:

“Ey millet! Herkes dilediği kadar altın, pırlanta, elmas, zümrüt, inci, mercan, zebercet alsın. Kabınızı getirin, istediğiniz kadar doldurun.”

Bedavadan hazinelerden gönlünce yararlanmak iyiymiş, hoşmuş ama; padişahın bir şartı varmış.

“Herkes hazineye akşamla sabah güneşin doğuşu arasında girebilecek.”

Halkın bir kısmı:

“Kim geceleyin uykusunu bırakıp da kalkacak, madem bir iyilik yapacaksın, evimize göndersene, deyip mışıl mışıl uyumuş.”

Bir kısmı ise:

“Gece de olsa gidelim. Fırsat bu fırsat, belki bütün ömrümüzde kazanamayacağımız kadar bir hazineye sahip oluruz” diyerek saraya koşmuş. Ama birkaç dakikada hazineden biraz altın ve mücevher alıp hemen evine gelip uyumuş.

Sevgiye Dair

Sevgi kâinatın mayasında vardır. Her şey sevgi ile açar. Toprağın bağrına düşen tohum sevgi güneşiyle filizlenir. Sevgi hayat suyumuzdur, kurumuş dudaklarımıza can katar. Sinesini açan anne sevgiyle kucaklar yavrusunu, sevgi emer, sevgi soluklar yavru, sonra gülücükler gönderir çevreye.

Sevgi hoş gösterir her şeyi. İnsanca bakmanın ilk durağıdır sevgi. Cananı arzulama, candan vazgeçme halidir sevgi. “Ballar balını buldum, kovanım yağma olsun” fikrinin reftareleşmesidir sevgi. “Güzel görme, güzel düşünme” idealinin kanaviçeleşmesi; renk renk her şeye hayat üfleme hassasiyetidir.

Gözyaşıdır bazen sevgi. Anlatılamayanı boncuk boncuk hâl diliyle izhar etme keyfiyeti: “Sevgiden bakırlar altınlaşır, sevgiden dertler şifa bulur. Sevgiden tortular saflaşır, sevgiden ölüler dirilir, şahlar kul olur.”

Aşk ve Hüzün

Bir kıvılcım çakar önce yürekte. Bin şimşek yankılanır her ocakta. Alev alır gözyaşlarına düğümlü duygular. Bir yangın sarar vücudu hücre hücre ve kaplar dimağı çepeçevre. Deprem geçirir vicdan. Acı bir sızı duyulur burun kemiklerinde. Çökerten bir zonklama çarpar şakaklara. Buruşur yüz etleri, kıvrılır dudaklar, süzülür gözler.. ve şıpır şıpır dökülür yıldızlar.



Bir dem gelir kesilir hıçkırıklar.. ve sessiz hafakanlar başlar. İçin için kaynar efkar otağı. Akıl, dalar gider bir hummalı düşüncenin ardına. Yollar, çıkmazlara çıkar yer yer.. bazen de giriftleşir. Nihayet, verilmiş bir karar gelir yolların ayrımında. Kristal bir kapı açılır, muammayı halledecek güzergâha.. ve yayılır bir ışık cümbüşü ufuklara.

Aşk: Üç Harf ile Beş Nokta

Neden mi üç harf beş nokta. Çünkü aşk ya da ışk kelimesi ayn, şın ve sad harflerinden ve bu harflerin üzerindeki üç noktadan müteşekkilde ondan.


Harflerle sınırlı, noktalarca sınırsız…Dur-durak bilmeyen, engel tanımayan. Girdiği her yerde baş tacı. Sultanlar sultanı, gönüller ilacı. Hükümranlığı ile dillere destan. Bütün canlar O’ndan, O’nunla, O’na hayran. Aşk deyince sarsılır âlem. Ne arş kalır, ne kürsî ne de levh u kalem. Serâpâ kaplamıştır her yanı. Görünen, görünmeyen ne varsa hepsine can.



Cana can katan ölümsüzlük iksiri, tüm canlara cânân. En kutsal yasa, en büyük tasa ve en küçük; devâsâ. Aşk; hareketsiz sükun, sükunetsiz hareket. Aşk; kelimelere sımayan bereket. Aşk; dibi görünmeyen bir derya.

Kur'an'da Sevgi

Kur'ân'da sevgi; genel anlamda rahmet kelimesi ile belirtilmiştir. Rahmet, Allahü Teâlâ'nın bir tavrı ve temel özelliğidir. Araf 156’da: "...Rahmetime gelince, O herşeyi topyekün sarıp kuşatmıştır. " ve En'am 54’te: "...Rabbiniz, rahmeti Kendisine bir tavır olarak yazdı..." buyurulur. Cenabı Allah'ın; rahmet kökünden türeyen rahman ve rahîm sıfatları; sevgi, şefkat ve merhamet anlamlarını da içermektedir. Yüce Yaratıcı'nın sonsuz sevgisi; insan-hayvan, melek-şeytan, dost-düşman hiçbir ayırım yapmadan bütün varlıkları kuşatmış, hepsi de korunma altına alınmıştır. Zaten yaratılış ve devam eden oluşun var edilme sebebi de sevgi değil midir?

İnsanlardaki Sevgi Duygusu

Biz sevgiden sudûr ettik
Sevgi üzerine yaratıldık
Sevgiye doğru yöneldik
Sevgiye verdik gönlümüzü


Sevgi, Yüce Yaratıcı'nın rahmet denizinden varlıklara yansıttığı eşsiz bir duygudur. Güzelliğin ve Sevginin Kaynağı Allahü Teâlâ, kâinatı sevgi üzerine yaratmış, insanlara da sevgi duygusunu en büyük güç ve kudret olarak vermiştir. Yavrusunu korumak için çok daha güçlü düşmanlarına saldırarak kendini feda eden anaların ve çevresini parçalayan en vahşi hayvanların bile yavrularına olan olağanüstü yakınlıkları, hep sevgi sırrının yansımalarıdır.



İnsanlar kimleri sevmeli ve kimleri de sevmemelidir? Cenâbı Allah; kullarına bir güç ve kudret olarak verdiği sevgi duygusunu, rıza ve isteği doğrultusunda yönlendirilmesini istemektedir. İnsanlar, vahyin ışığında yaratılanları severek basamak basamak yükselmeli, sonunda İlâhî Aşk'a kavuşabileceğinin umut ve mutluluğunu yaşamalıdır.

Kabağın Bir Sahibi Var

"Vaktiyle Kalenderîyye yoluna mensup bir derviş, nefsle mücahede makamının sonuna gelir. Meşrebin usulünce bundan sonraki makam Kalenderîlik makamıdır. Yani her türlü süsten, gösterişten arınacak, varlıktan vazgeçecektir. Fakat iş yamalı bir hırka giymekten ibaret değildir. Her türlü görünür süslerden arınması gereklidir... Saç, sakal, bıyık, kaş… ne varsa hepsinden. Derviş, usule uygun hareket eder, soluğu berberde alır.



- Vur usturayı berber efendi, der.



Berber dervişin saçlarını kazımaya başlar. Derviş aynada kendini takip etmektedir. Başının sağ kısmı tamamen kazınmıştır. Berber tam diğer tarafa usturayı vuracakken, yağız mı yağız, bıçkın mı bıçkın bir kabadayı girer içeri. Doğruca dervişin yanına gider, başının kazınmış kısmına okkalı bir tokat atarak:



- Kalk bakalım kabak, kalk da tıraşımızı olalım, diye kükrer.