Kadının Yeri
Tarihe Yön Veren Şahsiyetlerin Annesi Olmak
20. yüzyılda sanayileşme ve kentleşmenin hızlanması sonucunda köyden kente yönelen göç artarak devam etmiş ve kadınlar geleneksel rollerini değiştirerek şehirli iş gücüne katılmışlardır. Bu durumun oluşturduğu demografik ve sosyal değişimlerden ülkemizde nasibini almış, buna bağlı olarak kadının aile içindeki yeri ve annelik rolü de etkilenmiştir. Kadın annelik ve ev hanımlığının yanı sıra çalışma hayatına atılmış, sosyal ve ekonomik hayatta daha fazla ve etkin rol almaya başlamıştır. Bu değişim annelik görevlerini eskisi gibi (geleneksel) yürütmesini ve yaşamasını zorlaştırmıştır. Ancak kadınların üstlendiği mesleki ve diğer toplumsal rollerin yanı sıra doğal olarak anneliğini de devam ettirmesi gerektiğinden sosyo-psikolojik yükü artmıştır.
İslamiyette kadınının yeri
İslam dini, kadını en yüksek dereceye çıkarmıştır. İslamiyetin kadına verdiği kıymeti hiçbir din, hiçbir düşünce vermemiştir. İslam kadınına; erkek akrabasından, fitre verecek kadar zengin olanlardan, en yakın bulunanı, bakmağa mecburdur. Yakın akrabası yoksa veya fakir iseler, (beytülmal) yani devlet, her türlü ihtiyaçlarını vermeğe memurdur.
İslam kızı, İslam kadını, geçim derdinden, düşüncesinden muaftır. O, çalışarak, didinerek, para kazanmaya mecbur değildir. Her şey onn ayağına gelecektir. Din-i İslam ona bu kıymeti vermiştir. Fakat, kadının, İslamiyeti, dinini, imanını, farzaları, ibadetleri, haramları öğrenmesi farzdır. Babasının veya kocasının ona bu ilimleri öğretmesi lazımdır.