Ömer Çelik
Bir İhtilali Hatırlamaktadır Nisan
Nisan, doğum günüdür aşkın.. Tarihinden ve tarifinden boşanarak, tarihini ve tarifini sadece bir kadını sevmekten ibaret kılmaktır..
Nisan, bir kadını, sevmeye cüret ederek sevmektir.
Bir kadını Nisan'ın diliyle sevmek, bütün ihtilalleri emziren, bütün iktidarları deviren kuvveti bahşeden ve kudretin her türlüsünü zarif bir meltemle tersyüz eden sırrı keşfetmektir.
Böylesine sevilmiş bir kadını hatırlamaktır Nisan, ve ihtilal emziren aşkların ve aşk gibi coşan ihtilallerin hafızasıdır. Hem devrimdir, hem de karşı-devrimdir, Nisan'ın diliyle sevilen bir kadın..
Böyle bir kadın, bir elin sıcaklığı gibi varolmuş olsa da, coğrafyasız bir ruh gibi hiç yaşamamış olsa da farketmez..
Nisan, bir elin sıcaklığı gibi yaşamış kadınları da, coğrafyasız bir ruh gibi hiç olmamış kadınları da bir ihtilal müjdesini emzirircesine doğurur.
Mavi Bir Ölüm
Yine sana sesleneceğim
Senin kim olduğunu hiç bilmeden
Senin kim olduğunu en çok bilerek
İsyankar zambakların çılgın nilüferlerin
Dört nala açan kiraz çiçeklerinin
Dudak kıvrımlarına yoldaş olacağım
Sarı bir hüzün kızıl bir gurur
Ve siyah bir öfkeyle konuşacağım sana
...........
Sana oklardan değil yaydan bahsedeceğim
Gülün dikeninden değil
Gülleri ve dikenleri doğurmaktan yorulmayacağım
Topraktan söz açacağım
Akan su gelmeyecek kelimelerime
Suyu şefkatle kucaklayan sessiz taşların canını yakan damlaları dillendireceğim
............
Yine sana sesleneceğim
Senin kim olduğunu hiç bilmeden
Bilmek istemeden
.........
Alaattin'in sihirli lambasından çıkan cin bana gelseydi
Ve ne dilersem dilememi isteseydi
Hiçbir şeyi elde etmeyi dilemezdim
Bir şeyden vazgeçmeyi isterdim sadece
Hayatta bir şeyden vazgeçmem lutfedilseydi
Bedeli her şeyim olsa bile