Nikah

“Gençlik cinnetten bir şube “

Gençlik cinnette olduğu için evlilik müessesesi gün geçtikçe çökmekte. Bu çöküşün daha hızlı olması için Medya elinden geleni yapmakta. Batı’da gerçek manada aile zaten kalmadı. Gençler normal evlenme yerine "Beraberliği” tercih etmekteler. Bizde de bu akım hayli mesafe aldı; çünkü bazı çevreler devamlı bunu körüklemektedirler. Halbuki, toplumun yapısını ilgilendiren yapılanmalarda, değişikliklerde çok dikkatli olunmalıdır. Çoğu zaman yapılan yanlışlığın telafisi mümkün olmamaktadır.

Bunun için, “cinsiyet konusunda” yayın yapan kuruluşlar, mutlaka, ama mutlaka, “kadın ve erkek psikolojisini”, “cinsiyet motivinin mahiyetini ve gücünü” çok iyi bilmek durumundadırlar. Bütün canlılar, üremek zorundadırlar. Üreme de türlere göre değişmektedir. İnsanlarda üremenin, yüce kitabımız Kur’an-ı kerimde buyurulduğu üzere “nikahlı çiftler arasında” cereyan etmesi gerekmektedir..

Böyle babadan böyle evlad olur

Tâbiînden, İslâm âleminde Eshâb-ı kirâmdan sonra yetişen evliyânın ve âlimlerin en büyüklerinden İmâm-ı A'zam Ebû Hanîfe hazretleri'nin babası Sâbit hazretleri, daha bekar iken temiz ahlâklı, takvâ ve verâ sâhibiydi. Zühdü, salahı ve ilmi pekçoktu. Yüzünde bir nur vardı.

Bir gün bir dere kenarında abdest alıyordu. Suda bir elma gördü. Elmayı alıp, abdestten sonra elinde olmayarak dişledi. Fakat tükrüğünde kan gördü. Kendi kendine; "Şimdiye kadar bana böyle bir hal olmamıştı. Buna sebep ısırdığım elma olmalı." dedi ve buna pişman oldu.

Elma sâhibini bulup helallaşmak için dere boyunca gitti. Nihâyet ısırdığı elmanın ağacını buldu. Ağacın sâhibini aradı. Onun cömerd ve ihsân sâhibi biri olduğunu öğrendi. Oradakiler; "Çok cömert ve ihsân sâhibidir. Elma ağacındaki bütün elmaları alsan, alma demez. Bir tane elmadan ne çıkar." dediler. Sâbit aramalardan sonra, bahçenin sâhibini buldu ve; "Ya elmanın parasını al, yahut helâl et." dedi.

Kırk gün bekledi

Merv şehri kâdısının bir kızı vardı. Ülkedeki, ileri gelen zengin, makam ve mevkı sâhibi kimseler bu kızı isteyince hiç birine vermedi. Bu zâtın Mübârek adlı, bağına-bahçesine bakan bir kölesi vardı. Aradan iki ay geçmiş meyveler olgunlaşmış bolluk bereket gelmişti.

Efendisi, Mübâ rek'ten üzüm isteyince, toplayıp getirdi. Getirdiği üzüm çok güzel olmasına rağmen henüz olmamıştı, başka üzüm istedi. O da ekşi çıktı. Efendisi; "Bahçede o kadar üzüm var, niçin böyle üzüm getiriyorsun?" demekten kendini alamadı.

Mübârek; "Efendim! Ekşisini tatlısını bilmiyorum!" diye cevap verdi. Bağ sâhibi; "Sübhanallah iki aydır bağdasın, daha hangisinin ekşi, hangisinin tatlı olduğunu bilmiyorsun." diye çıkıştı. Mübârek onları yemekle değil korumakla vazîfeli olduğunu biliyordu.

Efendisi; "Niçin onlardan yemedin?" deyince; "Siz benden bağınızdaki meyvelerin muhâfazasını istediniz. Yeyiniz demeyince alıp yemem uygun olur mu, emrinize karşı gelebilir miyim?" cevâbını verdi. Efendisi böyle bir hâdiseyle ilk defâ karşılaşmıştı.

Evlenmenin faydaları

Evlenmenin faydalarından birkaçı şunlardır:

1- Neslin devamı için evlilik şartı. Bunun için evlilikten maksadın biri de çocuk sahibi olmaktır. Ana baba çocukları sebebi ile hem nesli devam eder hem de dünyada ve ahırette birçok nimetlere kavuşur.

Hadis-i şerifte buyuruldu ki: “Öldükten sonra sevabı kesilmiyen iyi işlerden biri de, salih evlat yetiştirmektir. Ana-babası öldükten sonra böyle evladın ettiği duâlar, ana-babasına ulaşır.” (Müslim) Çocuk, ana-babasından önce küçükken ölür, ebeveyni de bu acıya katlanırsa, çocuk onlara ahırette şefaatçı olur. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: “Çocuğa Cennete gir, denir. Öfke ile "Ana-babamı almadan girmem" der. Sonra ana-babası ile Cennete girer.” (Nesâî)

2- Evlenmiyen kimse, gözünü haramlardan koruyamaz.
Evlilik, şeytanın kötülük yapmasından uzaklaştırabilir ve dinini korumaya yardım edebilir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

Evlenmenin önemi ve kıymeti

Evlenmek şart mı, evlenmek mi iyi evlenmemek mi? Önce bunun üzerinde duralım: Evlenmenin daha iyi olduğunu bildirdiği gibi, bekar kalmanın daha iyi olduğu da bildirilmektedir.

İnsanlar, zamanlar ve haller başka başka olduğu için, haberler de, başka başka olmuştur. Peygamberimiz Muhammed aleyhisselam zamanında, dünyayı Hıristiyanlık kaplamıştı. Papazlar, herkese rahib olmayı, yalnız yaşamağı emrediyordu.

Allah yolunda bulunabilmek ve Allahü tealaya yaklaşabilmek, ancak ruhbanlıkla, yani evlenmemekle olur sanıyorlardı. Papazlar herkese ruhbanlığı, yalnız, bekar yaşamağı emrettiğinden, bunu önlemek için Peygamberimiz, Eshabının, bekar yaşamasını yasak etti. "İslamiyette ruhbanlık yoktur" buyurdu.

Bir hadis-i şerifte de, "Nikah yapmak, benim sünnetimdir. Sünnetimi yapmıyan kimse, benden değildir" buyurdu. Daha nice hadis-i şerifler, zihinlerdeki yanlış fikirleri kaldırdı. Allahü tealanın yolunda, yalnız ruhbanlıkla gidilebilir düşüncesini gönüllerden çıkardı.

Gerçek huzurun adresi

Bugüne kadar, tarih boyunca yapılan bütün saldırılara rağmen, aileyi çökertmeye ve hatta yok etmeye yönelik bütün teşebbüsler sonuçsuz kalmıştır. Çünkü aile, fonksiyonları dipdiri olan bir sosyal müessesesidir. Ancak, bu topkeyün saldırılara karşı canlılığını ne kadar devam ettirebilecek? Eğer gerekli tetbir alınmazsa ayakta kalması zorlaşacak en azından fonksiyonlarının tamamını yerine getiremeyecek.

Bugün, bütün dünyada olduğu gibi, ülkemizde de çeşitli vesilelerle aile ve kadın üzerine iyi niyetli çalışmalar yapılmakta. Ancak, bazen, bu gibi çalışmaları saptırmak, şaşırtmak ve istismar etmek isteyen kötü ve art niyetli kimselerin sayısı da küçümsenmeyecek ölçüdedir. Kötü niyetliler gün geçtikçe artmaktadır.

Art niyetliler, genç erkek ve kızlara, nikah olmadan da birlikte yaşanabileceğini, aile kurmadan da çocuk sahibi olunabileceğini, artık, bekarlık ve bakirelik gibi komplekslere kapılmamak gerektiğini, fuhuş özgürlüğü...gibi zehirli fikirler ortaya atmakta, bunları desteklemek üzere, romanlar yazmakta, filmler çevirmekte.

Boşanma

Müslüman bulunduğu ülkenin kanunlarına uyar, suç işlemez. Çünkü, suç işleyerek cezaya sebep olmak günahtır. Bunun için evlenme ve boşanma işlerinde mevcut kanunlara aykırı hareket edilmemelidir. Resmi işlemler tamamlandan dini nikah yapılmamalıdır. Boşanmada da, hem dine hem de kanuna aykırı hareket edilmemelidir. Dinimize göre boşanma şöyle olmaktadır:

Boşamak için kullanılan kelimeleri erkeğin hanımına karşı söylemesi ile talak yani boşama hasıl olur.

Boşamak için kullanılan sözler iki çeşittir: Açık sözler ve kinayeli sözler.

"Sen benden boş ol", "Seni boşadım", gibi sözler açık sözdür. Bu sözler, şaka olarak veya şaşırarak da söylenince, anlamını bilmese bile, boşamış olur.

"Seni bıraktım, seni terk ettim" kelimeleri, çok kullanıldığı için açık söz kabul edilir

Dinimize göre nikah

İslam nikahının sünnete uygun olması için, salih Müslüman erkekleri toplamalıdır. Erkekler arasında hiçbir kadın bulunmamalıdır. Düğünde de erkekler ayrı evde, kadınlar başka evde toplanmalıdır. Gelini, kapalı bile olsa, hiçbir yabancı erkeğe göstermemelidir. Harama ehemmiyet vermiyen kafir olur. Nikah bozulur. Önce erkek ve kadın tarafından birer kişi konuşma yapmalıdır. Konuşma biter bitmez, kadının velisi veya vekili:

Bismillahi velhamdü lillahi vessalatü ala Resulillah, dedikten sonra, damada karşı: (..........) nın kızı (..........) yı, sana hanımliğe verdim. Velisi (veya vekili) bulunduğum (.........) kızı (..........) yı, (mesela on Reşad altını) muaccel yani peşin) mehr ile, sana hanımliğe verdim, der. Damad yok ise, bunları damadın vekiline söyler ve söylerken, sana demeyip (..........) oğlu (..........) ya verdim, der. Bu sözlere (İcab) yani teklif denir. Sonra damad şöyle cevap verir:

Kız isteme nişan ve çeyiz

Bir kimsenin alacağı kızı bizzat kendisinin talip olup velisinden istemesi caizdir. Hz. Ali, Fatıma validemizi bizzat giderek Peygamber Efendimizden istemiştir.

Evlenecek kız ve erkeğin iyi araştırılması lazımdır. Gençlerin kendi aralarında görüp konuşması,araştırması hissi olduğundan araştırma neticesi sağlıklı olmayabilir. Bunun için ana-baba veya diğer büyükler tarafından araştırmak daha sağlıklı olur. Hele dinimizce de haram olan, flört ederek tanışmak,görüşmek hiç iyi netice vermez. Çünkü bu esnada her iki taraf da en iyi taraflarını ortaya çıkarır. Birbirlerine rol yaparlar. Gerçek durum ancak evlendikten yani iş işten geçtikten sonra ortaya çıkar.Bunun için flört yolu ile gerçek durumun tespiti mümkün değildir. Tabii halini tespit ancak onun önceki tabii halini bilen tarafından yapılabilir. Bu da kızı veya erkeği iyi bilen kimselerden istifade ederek öğrenilebilir.

Evlenmek mi iyi evlenmemek mi?

Evlenmenin daha iyi olduğunu bildirdiği gibi, bekar kalmanın daha iyi olduğu da bildirilmektedir. İnsanlar, zamanlar ve haller başka başka olduğu için, haberler de, başka başka olmuştur. Eshab-ı kiramın ve Tabiinin zamanları ve halleri, evlenmenin daha iyi olduğunu gösteriyordu.

Bunda, üç sebep vardı:

1- Peygamberimiz Muhammed aleyhisselam zamanında, dünyayı hıristiyanlık kaplamıştı. İsa aleyhisselamın ruhaniyeti daha çok olduğu için, onun Eshabının ve ümmetinin haline ve zamanına, bekarlık, ruhbanlık, yalnızlık yakışırdı. Papazlar, herkese rahib olmayı, yalnız yaşamağı emrediyordu. Allah yolunda bulunabilmek ve Allahü tealaya yaklaşabilmek, ancak ruhbanlıkla, yani evlenmemekle olur sanıyorlardı.