Nefs
Wolkmenli gençlik
Gençlerin ruhî halleri hiç dikkatinizi çekti mi bilmiyorum. Sanki gençler uyur gezer gibi. Refleksleri neredeyse dumura uğramış. Olumlu veya olumsuz tepki veremiyorlar. Hiçbir şeyi ciddiye almıyorlar. Kulaklarında Wolkmen, yeme-içme, gezme, dolaşma, kadın ve müzik. Bütün dünyaları bu.
1980’den beri gençlerin durumu hiç iç açıcı değil. Bunun için de istikbal pek iyi görünmüyor. Gençleri bu hale getiren, bu denli tahribata uğratan sebepler çok. Acaba bu sebepler arasında en büyük pay hangisinin? Bunu, bakınız M.Şahanov, “Medeniyetin Yanılgısı” adlı kitabında nasıl anlatıyor: “Günümüzde en tehlikeli şey, insanın ses vasıtasıyla tahribidir. Bir zamanlar Hitler'e sormuşlar, "Doğuda fethettiğimiz topraklara nasıl bir eğitim tarzı uygulayalım?" diye "Onlara sabahtan akşama kadar hafif müzik dinleteceğiz. Onlara düşünme, okuma fırsatını vermemek lazım. Çünkü manevî derinliği olmayan insanlar kendilerini hep mutlu hissederler" demiş.
Haklı mı mutlu mu olmak istersiniz!
Mail adresime, “Haklı olmak mı istiyorsun, yoksa, mutlu olmak mı?" deye bir mesaj geldi.. Evet, herkesin devamlı sorması gereken en önemli sorulardan biri de bu." Haklı mı olmak mutlu mu olmak!”
Hayatta, çoğu zaman ikisi de mümkün değildir. Haklı olmak ve iddialarımızı savunmak hem muazzam miktarda zihinsel enerji tüketir hem de hayatımızdaki insanlarla aramızda mesafe koyar. Haklı çıkma ihtiyacı, ya da başkasının hatalı olduğunu ispatlama arzusu, çevremizdeki insanları sürekli savunmada olmaya yönelteceği gibi bizi de baskı altında tutar.
Buna rağmen çoğumuz kendi doğrularımızı, başkalarının yanlışlarını kabul ettirmeye çalışarak zaman ve enerji tüketiriz. Birçok insan farkında olarak ya da olmayarak başkalarına hatalı olduklarını ispatlarsa, onların bunu minnettarlıkla karşılayacağını ya da en azından bir şeyler öğreneceklerini sanır. Bu çok yanlış bir düşüncedir! Bir düşünün: