Gül Yaprağı
Bilirim yine kifayetsiz kalır
Söyleyecek söz var mıdır su dünyada
Onu anlatmaya..
Kifayetsizdir her hece ilmik ilmik bağlar beni
Belki bir gül yaprağıdır içimde, onu söyleyen
Kirli ellerim, ziftten kara kalbim, çelimsiz bakışlarım…
Yıllarca onunla onsuz gecen yıllarım.
İçimdeki aşk denizinin damlalarıdır su satırlarda biriken
Ne hoştur Onu söylemek, ne hoştur Onu anlatmak
Kararan birkaç satir…
Ey Muhammed ne yücesin ki, anlatamıyorum seni
Su titreyen yüreğimle, su unutan...
Arar dururum yıllardır seni anlatacak bir söz
Sözler derki, yoktur onu anlatacak bir söz.
Toplasam da gülleri çeksem içime bir solukta
Üflesem bahar rüzgarı gibi sen koksan hecelerimde sen koksan
Bilirim yine kifayetsiz kalır Ey Muhammed.
İbrahim Cemil
Gül Yaprağı
Uzaklarda bir dergah vardı,burada bilgeliğin gizlerini aramak için gelenleri kabul ediyordu. Burada geçerli olan incelik; anlatmak istediklerini konuşmadan açıklayabilmekti. Birgün dergahın kapısına bir yabancı geldi. Yabancı kapıda öylece durdu ve bekledi.
Burada sezgisel buluşmaya inanılıyordu, o yüzden kapıda herhangi bir tokmak, çan veya zil yoktu. Bir süre sonra kapı açıldı, içerideki kişi, kapıda duran yabancıya baktı.
Bir selamlaşmadan sonra sözsüz konuşmaları başladı. Gelen yabancı, dergaha girmek ve burada kalmak istiyordu.Talip, bir süre kayboldu, sonra elinde ağzına kadar suyla dolu bir kapla döndü ve bu kabı yabancıya uzattı.