Bebek Bakımı
Bebekler için hazır değil, ev yapımı gıdalar
Sağlıklı olmasını istiyorsanız bebeğinizi, hazır mama veya pürelerle değil, evde hazırladığınız gıdalarla besleyin.
Illinois Üniversitesi'nde görevli gıda bilimi profesörü Susan Brewer, bebeklere katı gıdalara geçtiklerinde balık da yedirilmesini öneriyor. Geleneksel olarak bebeklere püre halinde sebze ve meyveler verildiğini ve daha sonra tahıllara ve hububatlara geçildiğini söyleyen Profesör Brewer, balık yemenin bebeğe sağlıklı bir beyin ve kalp gelişimi için değerli Omega-3 yağ asitlerini sağlayacağını belirtiyor.
Uzmanlar, hazır mamalar yerine evde yapılanların bebeklerin sağlıklı gelişimi açısından daha yararlı olduğunu söylüyor. İşte bebeğiniz için evde hazırlayabileceğiniz gıdalara birkaç örnek:
Bebekler için doğal bakım
Gülücükler, kahkahalar ve su şıpırtılarıyla yankılanan banyo... Plastik ördekleri de unutmayın. Bebeğinizin doğumuyla banyoda değişiklikler yapmanız gerekecek.
Su israfından, bebeğinizin yumuşak cildi için alacağınız ürüne kadar her şeyi planlamanın vakti geldi Dr. Alan Greene Hayykitap’tan çıkan ‘Sağlıklı Bebek Yetiştirme Rehberi’nde etiketlerin üzerindeki ‘mesajları’ iyi okumak gerektiğini vurguluyor. Greene’e göre, kimyasal içeren bakım ürünlerini satın almak yerine, evde kendi ürünlerinizi hazırlayabilirsiniz.
HASSAS CiLTLERE
- Her gün banyo yaptırmaya gerek yoktur. Altını değiştirdikten sonra ılık suyla poposunu yıkamak yeterlidir.
- Vücudunu yıkarken, sabun kullanmayın.
- Altını sık sık değiştirirseniz, bazen hava alması için bezsiz bırakırsanız pişikten koruyabilirsiniz.
Ağlayan bebeği sakinleştirmenin 5 yolu
Ağlayan bebeği sakinleştirmek için çok fazla uğraşmaya gerek yok. ABD'li ünlü Çocuk Doktoru Harvey Karp'ın uygulaması çok kolay yöntemiyle 5 dakika dolmadan bebeğiniz sakinleşiyor.
Birçok anne için en dayanılmaz olanı bebeklerinin ağlamasıdır. Bebeği susturmak sakinleştirmek için ev halkı seferber olur. Sırayla kucaktan kucağa taşınır, ayakta sallanır, iki ucundan tutulan bir çarşafın ortasına yatırarak saatlerce sallanır. Sizin enerjinizin tükendiği an, eğer şanslıysanız bebeğin de sakinleştiği andır.
Oysa bütün bunlara hiç gerek yok. Amerikalı ünlü Çocuk Doktoru Harvey Karp, "Son derece basit yöntemlerle ağlayan bebeğinizin sakinleşmesini sağlayabilirsiniz" diyor.
Emziği bala şekere batırmayın
Yrd. Doç. Dr. Çiğdem Küçükeşmen, emziklerin bal, pekmez ve şekere batırılması ile yere düştükten sonra bir erişkinin ağzında temizlenerek tekrar çocuğun ağzına verilmesinin, diş problemlerine yol açtığını söyledi.
Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Diş Hekimliği Fakültesi Pedodonti Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Çiğdem Küçükeşmen, emziklerin bal, pekmez ve şekere batırılması ile yere düştükten sonra bir erişkinin ağzında temizlenerek tekrar çocuğun ağzına verilmesinin, diş problemlerine yol açtığını bildirdi.
Küçükeşmen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, annelerin bilinçsiz davranışlarının çocukların küçük yaşta diş problemleri yaşamasına neden olduğunu söyledi.
Bebeklere verilen emziklerin, kullanım aşamalarında yaşanan yanlışlıkların, ağız ve diş sağlığı açısından ileride büyük sorunlara neden olabileceğine dikkati çeken Küçükeşmen, ''Bal veya pekmeze batırılan ya da yere düştükten sonra erişkinin ağzında temizlenerek çocuğa verilen emzikler, çocukların küçük yaşta diş problemleri yaşamasına neden oluyor. Bu, çocuğun ağzında mikroorganizmaların oluşmasına sebep oluyor'' dedi.
Kendimizi Çocuğumuza Nasıl Tanıtıyoruz?
Yeni doğmuş bebekler ağlarken "anne" dermiş gibi gelir etrafındakilere çoğu zaman. Belki de o çaresiz ve aciz çığlıklarda gizli "anne" lafzını duymak için hazır olduğundan kulaklar ve kalpler. İlk kelimeler de dört gözle beklenen baba ya da anne olur genellikle. Yavrularımızın bizlere ilk hitâbı ne heyecan vericidir! Dünyaya gözlerini açmalarından itibaren yaşanılan en özel anlardan biri, çocuklarımızın bizi zikredişleri. Anne- baba olduğumuzun ilk sözlü tasdiki, onların minik dudaklarından dökülenlerle. Anne ve baba oluş... Hem büyük bir ikrâm, hem büyük bir sorumluluk.
Anne olmayı benimseyemedinizse...
Bazı kadınlar gerek kişilik yapıları, gerekse yaşam tarzları nedeniyle anne olmayı bir türlü benimseyemezler. Pek çok kadın danışanımdan, "Ben anne olmak için yaratılmamışım" cümlelerini çok duyarım. Bu kadınlar anne olmanın getirdiği sorumlulukları taşımakta zorlanırlar. Çocuğun peşinden koşmak, çocuğun yemek ve uyku düzenini sağlamak ve çocuğun düzenine göre yaşamını ayarlamak, çocuğun dersleriyle ilgilenmek, çocuğun duygusal yaşamını paylaşmak, arkadaş ilişkilerini kontrol etmek, arkadaşlarını ve arkadaşlarının ailelerini tanımak, çocuğa sosyal alanlar oluşturmak, çocuğun yeteneklerini keşfedip (spor, güzel sanatlar vb.) Bu yetenekleri doğrultusunda onu desteklemek ve bunun gibi daha pek çok sorumluluk ve uğraşı, bazı kadınlara büyük bir yük gibi gelir.
Çocuğunuz büyüyor...
İşten eve her dönüşünüzde minik bebeğiniz biraz daha farklı. O artık gözle görülür bir biçimde günden güne büyüyor. Bunu hissedebiliyor musunuz? Bebeğiniz sizi her geçen an daha farklı algılıyor ve size ihtiyacı daha da artıyor. Bunu görebiliyor musunuz? Eşiniz size onunla biraz ilgilenmenizi söylediğinde, eşinizin bu isteğini mantıklı mı buluyorsunuz, yoksa küçücük bir çocuğun size ne gibi bir ihtiyacı olabileceğini mi düşünüyorsunuz? Çocuğunuzla oynuyor ve onunla güzel zamanlar paylaşıyor musunuz; yoksa o annesinin eteğinin dibinde mutfakta dolaşırken, siz de ayaklarınızı uzatmış televizyonda akşam haberlerini mi izliyorsunuz?
Annenin Çocuğunu Emzirme Zorunluluğu
Kadının hak ve görevleri açıklandığında, Çocuk emzirme ve ev süpürme ile dahî görevli olmadığı söylenir. Peki süt annelerin hem kendi çocuklarını, hem de başkalarınkini emzirmeleri nasıl mümkün olacaktır?
Meselenin esasını anlamak için, Bakara Sûresindeki konuyla ilgili âyet-i kerimenin mealine bir göz atalım: "Anneler çocuklarını emzirmeyi tamamlamak isteyenler için iki bütün yıl emzirirler. Evlât kendisine ait olan babaya da, emzirenlerin yiyecekleri, giyecekleri uygun ölçüde bir borçtur. Gerçi herkes gücüne göre sorumlu tutulur. Ne bir anaya yavrusu ile, ne de bir babaya yavrusu ile zarar verilmemelidir. Vârise düşen de aynı borçtur. Eğer baba ve ana karşılıklı rıza ve müsavere ile çocuğu memeden kesmek isterlerse, kendilerine bir günah yoktur. Eğer çocuklarınızı başkasına emzirtmek isterseniz, vereceğinizi güzel güzel verdikten sonra yine size günah yoktur. Allah'dan da korkun ve bilin ki, Allah ne yaparsanız görür, basîr'dir." (2/233)
Bebeğinizin Düzenli Bir Uyku Çekmesi İçin Ne Yapmalısınız?
- Bebeğiniz gece uykudan sık sık uyanırsa; gerginleşmemeye gayret edin. Sinirlerinize hakim olun. Eşinizle birlikte düşünün ve ne yapmanız gerektiğine daha önceden karar verin.
- Bazen de bebeğinizi yanınıza alın, ona güzel şeyleri fısıldayın. Ona sevginizden, kendisinden yana olduğunuzdan bahsedin.
- Bebeğiniz açken uyumaz, onu doyurun.
- Bebeğinizin nasıl olsa gecenin belli saatlerinde uyanıp sizi de uyandıracağını dikkate alarak gündüzün ilk fırsatta uyumaya çakışın. Uyku konusunda kendinizi küçük ayrıcalıklarla takviye yoluna gidin.
- Belki beş-altı ay kendi odanızda yatırıp uyuttuktan sonra, artık bebeğinizi odanızdan ayırmak için uygun olan zaman dilimi sizin için başlıyor demektir. Ona başka bir yer bulun.
- Bebeğinizi yatırıp uyutmak istediğinizde bazen kendiniz de onunla birlikte yanına kıvrılarak uyumayı deneyin, yani birlikte bir güzel uyku çekin.
- Bebeğinizin kendine has bir uyku ritmi varsa mümkünse onu uygulamaya bakın. Kendi programınızı onunkine uydurmaya çalışın.
Bebeklere Bakmanın ve Sağlıklarını Korumanın Püf Noktaları Nelerdir?
01- Bebekler yetişkinlerin ilgisine muhtaçtır, bu doğru. Ancak en yakınlarını bile sürekli başında istemez, dinlenip uyuma ihtiyacı vardır.
02- Ağlayan bir bebek cevap ister. Üstelik ne kadar küçükse cevap verme süreniz o kadar kısa olmalıdır. İlginiz onu şımartmaz, bebeğe onu sevdiğinizi ve anladığınızı gösterir.
03- Bebek gaz sancısıyla ağlıyorsa, bacaklarını bedenine doğru çekmeniz iyi sonuç verir. Her bacağı dönüşümlü olarak bükerek gövdesine hafifce bastırmanız fazla gazın dışarı çıkmasını sağlar.
04- Bebeği uyumadan beşiğine yatırırsanız, uykuya daima ve derin uyuma konusunda problemlerin çıkmasını önlemiş olursunuz.
05- Geceleri mamasını loş ışıkta yedirirseniz gece ile gündüz arasındaki farkı öğrenir.
06- Geceleri zorunlu olmadıkça altını açmayın. Çünkü bez değiştiriken bebeğin uykusu dağılır ve bu her gece tekrarlanırsa, alışkanlık haline gelir ve her gece aynı saatte bebek uyanır.
Bebeklerin Beslenmesinde Nelere Dikkat Etmeli
- Bebeğinizin midesi ancak kendi yumruğu kadardır. O halde onu sık sık doyurmayı unutmayın.
- Zamanla bebeğinizin acıkmalarının arası uzar. Halbuki ana rahminde iken bebeğinizin beslenmesi hiç kesintisiz devam ediyordu.
- Bebeği "yalancı meme" ve ona benzer şeylerle aldatmayın.
- Bebeğinizi sütünüz ya da sütünüz yetmiyorsa onun yerine tutabilecek bir besin maddesiyle beslemeyi ihmal etmeyin.
- Bebeğinizin her ağlaması açlığından değildir. Gerçek sebebini araştırın.
- Beslenmesi için bebeğin sakinleşmesini temin edin.
- Bebeğinizin beslenmesinde "biberon" gibi araçlar da kullanablirsiniz. Biberonu yatık vaziyetteki bebeğinize verin, tutturun ve düşürmemesine yardımcı olun.
- Bebeğinizi boğacak gibi tutmayın. Rahat ve kendi tercihini dikkate alarak besleyin. Daha başka değişik şekillerde de beslenebilmesi için yollar deneyin. Esnekliği elden bırakmayın.
- Bebeğinizle evinizin değişik yerlerinde uzanın, yatın.
- Bebeğinizle konuşma denemeleri yapın, ona sokulmayı ihmal etmeyin.
- Bebeğinizle her fırsatta sıcak ve yakın ilişki halinde olun.
Bebek Neden Ağlar?
Bebekler derlerini ağlayarak anlatırlar. Onun derdini anlamak büyüklere düşer.
Bebeklerin ağlamasını belli başlı sebepleri vardır. bunlar şöyle sıralanabilir:
1- Açlık,
2- Altının ıslaklığı,
3- Fazla sıcak veya soğuk hava şartlarından etkilenmesi,
4- Gaz birikmesi, gazını rahat yapamaması,
5- Sancılanması,
6- Yattığı yerin rahat olmaması,
7- Uykusuz kalması,
8- İlgi ve sevgiye muhtaç halde olması vs. gibi.
Dikkatli bir anne bebeğin ağlamasının sebeplerini büyük ölçüde bilebilir. Akla gelen ilk tedbirleri alır.
Bebeğin ağlaması dinmiyorsa biraz daha ince ve derin düşünüp başka sebepler araştırır.
Yine de çare bulamıyorsa, doktora danışmak gerektiğine inanmalıdır.
Sürekli ağlayan, sakinleştirilmesi zor, huysuz bir bebeğiniz mi var, öyleyse;
- Altı ıslaksa kurulayın.
- Bebeğinizi bazen battaniyesine koyun, bazen omuzunuza yaslayın, bazen beşiğine yatırın, hafifçe ve yavaşça sallayın.
"Hu, hu, hu, ninni, ninni" diye mırıltılı şarkılar söyleyin, bazen de ayağınızda da sallayın. Siz de bebeğinizle beraber rahatlamaya çalışın.
Bebekle İletişim Nasıl Kurulur?
Bebeğinizle nasıl iletişim ve "ortak bağ" kurabilirsiniz?
-Evvela kendiniz karı-koca olarak aranızda "sevgi, saygı ve hoşgörüye dayalı" bir "iletişim" kurduğunuzda, bebeğinizle de "özellikle" sevgide odaklaşan bir "iletişim" kurabilmeniz söz konusu olacaktır. Yani aile ortamında bebeniğizle iletişim kurabilmenizin sırrı "sevgide ve ona ait duyarlılığınızda" yatmaktadır. Bu inceliği bilin.
-Bebeğinizi doyurma, bakımlı kılma, sevgisini gözlemleme gibi durumları gözönünde bulundurarak "ana-baba-çocuk" üçlüsünün duyum, his, duygu ve duyarlık gibi hassasiyetlerini ciddi manada korumak gerekir.
-Bebekle ana rahmindeyken başlar, altı yaşına kadar devam eder "iletişim".
-Bebeğinizin ağlamaları, ona dokunmanız, onu sevmeniz, onu okşamanız, onunla ilgilenmeniz, onun gözlerine bakmanız, onun hareketleriyle ilgilenmeniz gibi, hal ve tavırlarınız, onunla kurmanız gerekli olan "iletişim" alanına girer.