Şiir

Ve Ben Seni Çok Özledim...

Yağmur da var
Çok sevdiğim rüzgar da
Bugün Pazar
Daha uyanmadı komşular
Damların üzerinde kuşlar
Daha rahatlar
Radyolarda eski şarkılar çalıyorlar bu saatlerde
Gönül penceresinden ansızın bakıp geçenlere doğru
Yağmur da var

Çok sevdiğim rüzgar da
Daha uyanmadı komşular
Bugün Pazar
Ve ben seni çok özledim
Dışan çıkmak istiyor canım
Tek başına haytalık etmek
Islanmak Pazar sabahında yağmurda
Boş caddelerde dolaşmak
Vitrinlerine bakmak mağazaların
Sinemaların afişlerine
Sokakların isimlerine

Telefon kulübelerinde uyuyan çocuklara
Bir merhaba demek sessizce
Sahilde martılara simit atmak
Otobüslerin ilk seferlerine binmek
Gitmek istiyor canım
Hayatın gittiği yere
Islık çalıp şarkılar uydurmak kendi kendine
Fırından taze ekmek alıp
Buğusunu çekmek içine
Ve ben seni çok özledim

Tam böyle bir şey
Çiçeğe su yürümesi
Bebeğin ağlaması
Toprağın uyanması
Yağmurun yağması

Yine Sana

Güneş gitti dağların arkasına,

Leyl vakti…

Vakit sensin goncagül,

Dinliyorum huşu içinde bir şiir söylevi…

Gözlerim kapalı,yüreğim sana dönük…

Siirin sesine karışıyor Ezan sesi,

La İlahe İllallah…

Sala da verecek şimdi,

Tabutumun arkasından,

Musalla taşının yanından,

Toprağımın hemen önünden…

İyi bilecekler goncagül,

Nereden bilecekler?

Eyüp de bir sabah ezanı,

Bir sabah namazı sonrası

İpimin çekileceğini…

Ey duacı,

Ben hazırım…

Beni de kat duana…



Sen hakkını verdin bu sevdanın goncagül,

Sıra bende…





Korkuyorum goncagül,

İçinde senin olmadığın bir hayal kurmaktan …



Korkuyorum goncagül,

İçinde benim olmadığım bir hayal kurmandan…



alıntı

Gözlerin

Ve gözlerin aklıma gelir
Ve sözlerin
Gidişin gitmiyor gözümün önünden
Ve izleri derin

İlk değilsin bu senin bildiğin
Ve yine biliyorsun sen en son sevdiğim

Şimdi uzaklardasın
Ben çamlar arasında bir hastane odasında
Ciğerimde bir ince hastalık
İçimde kapanmak bilmeyen bir yara

Biliyorum dönmeyeceksin
Hatta arkana bile bakmaksızın
Gün gelir belki bir yuva kurarsın
Oğlun olursa benim adımı koyar mısın?

Gittin
Dağ gibi sevdamı devirip ardında
Gittin
Allahaısmarladık bile demedin
Sazlar çalınır Çamlıca' nın bahçelerinde
O şarkıyı bir daha hiç söyleyemedim
Şimdi elimde bir bardak çay
Ve dudağımda buruk tebessüm
Kendi kendimi üzmemeye söz verdim
Ve ben seni hayatımın bir musalla taşının
en yakın yerinde sevdim

Mona Rosa

Mona Roza, siyah güller, ak güller
Geyvenin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Ah, senin yüzünden kana batacak
Mona Rozâ siyah güller, ak güller

Ulur aya karşı kirli çakallar
Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa
Mona Roza bu gün bende bir hal var
Yağmur iğri iğri düşer toprağa
Ulur aya karşı kirli çakallar

Açma pencereni, perdeleri çek
Mona Roza seni görmemeliyim
Bir bakışın ölmem için yetecek
Anla Mona Roza ben bir deliyim
Açma pencereni perdeleri çek

Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi
Bende çıkar güneş aydınlığa
Bir ''Nişan yüzüğü'' bir kapı sesi
Seni hatırlatır her zaman bana
Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi

Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Ve vardır her vahşi çiçekte gurur
Bir mumun ardında bekleyen rüzgar
Işıksız ruhumu sallar da durur
Zambaklar en ıssız yerlerde açar

Ellerin, ellerin ve parmakların

Mavi Bir Ölüm

Yine sana sesleneceğim

Senin kim olduğunu hiç bilmeden

Senin kim olduğunu en çok bilerek

İsyankar zambakların çılgın nilüferlerin

Dört nala açan kiraz çiçeklerinin

Dudak kıvrımlarına yoldaş olacağım

Sarı bir hüzün kızıl bir gurur

Ve siyah bir öfkeyle konuşacağım sana

...........

Sana oklardan değil yaydan bahsedeceğim

Gülün dikeninden değil

Gülleri ve dikenleri doğurmaktan yorulmayacağım

Topraktan söz açacağım

Akan su gelmeyecek kelimelerime

Suyu şefkatle kucaklayan sessiz taşların canını yakan damlaları dillendireceğim

............

Yine sana sesleneceğim

Senin kim olduğunu hiç bilmeden

Bilmek istemeden

.........

Alaattin'in sihirli lambasından çıkan cin bana gelseydi

Ve ne dilersem dilememi isteseydi

Hiçbir şeyi elde etmeyi dilemezdim



Bir şeyden vazgeçmeyi isterdim sadece


Hayatta bir şeyden vazgeçmem lutfedilseydi

Bedeli her şeyim olsa bile

Vakti Geldi Sevgili/Gidiyorum

Gidiyorum sevgili
Üzerime dar gelen
Tüm kostümleri çıkartarak
Geldiğim kadar çırılçıplak
Gidiyorum

Bazen istemesen de
Kıyılıyor aşklara
Cılız bir mum ışığının
İsli alevinden düşmek
Kızgın bir damla gibi
Ve donan o damlada
Kıvrılıp kalmak tek başına
Yapayalnız
Ve cansız


Gidiyorum sevgili
Geceyi göğsünden
Günü gözlerinden kurşunlayarak
Ardımda sevdaya dair tek bir iz bırakmadan
Faili meçhul ayrılıklar dosyasına
Bir yenisini ekleyerek
Gidiyorum


Elimi ellerinin sıcağına uzatmadan
Bir veda busesi dahi kondurmadan
Gözlerimi gözlerinle
Sözlerimi sözlerinle buluşturmadan
Tıpkı bir kaçak gibi
Gidiyorum

Sakın korkuyorum sanma sevgili
Yakalanmak ve hapis olmak bir yüreğe
İsteğim özgürlük değil
İstediğim yürekte
Mahkum olmayışımadır isyanım
Ve artık bu onuru da
Yaşamalı yıkılmışlıklarım



Şimdi dudaklarımı son kez değdirirken
Senli sevgi şiirlerime

Unutmak

Unutmak, yıldızların ciğerine saplanan Bir lâle yaprağına gömmektir sevgiliyi

Unutmak, bir kaktüsün küllerinde ansızın Alevli bir tapınak eylemektir sevgiyi

Unutmak, semendere zehir sunmaktır, gülüm Taş dolu yüreklerin lügatinde bulursun

Unutmak, sessizliğe yine kanmaktır, gülüm Unutulursa şair, sen de unutulursun

Bir dağın bir kuyuya tohum ektiği yerde Balığın yüzgecinden irin döktüğü yerde Kralın, kölelerin emrinde yürüdüğü Geminin bir köpükte okyanus aradığı Ay'ın arzı terkedip gökte durduğu ânda Serseri bir kurşunun ay'ı vurduğu ânda Başını ellerinin arasına al ve dur İşte o lahza gülüm, bu can seni unutur


Unutmak, bir saatin kırılan camlarında Zamanı çürüterek öldürmektir sevgiyi

Unutmak, bayramlığı giydirilen çocuğun Aldatılan göğsünde vurmaktır sevgiliyi

Unutmak, bir ülkenin tozlu kaldırımlarında Taşlara boğdurmaktır yağız atlı yiğidi

Gözlerim Doluyor

Asırlık hasretin hiç çekilmiyor
Benden yana bir gün olsun gülmüyor
Neler çektiğimi hiç mi bilmiyor
Gözlerim doluyor seni anarken

El ele yüzleri sevinçle görsem
Yüreğim burkulur asılır çehrem
Üzülmeyeceğim ne kadar desem
Gözlerim doluyor seni anarken

Gereklisin bana yaşamam için
Yıllardır kimbilir ne halde için
Sen de ağlar mısın hep için için
Gözlerim doluyor seni anarken

Sırdaşım yoldaşım bir gönül bağım,
Hazin sensizliğe elim ayağım.
Kendimden bihaber dışa yasağım
Gözlerim doluyor seni anarken

(alıntı:ENGİN NAMLI)

Uğurlama

Bu kente yalnızlık çöktüğü zaman,
Uykusunda bir kuş ölür ecelsiz;
Alıp da başını gitmek istersin,
Karanlık sokaklar kör sağır dilsiz...

Ey sevda kuşanıp yollara düşen:
Bilesin bu yollar dağlar dolanır,
Yare ulaşmadan düşersen eğer;
Yarına sesinin yankısı kalır.

Gecenin ucunda gün aralanır,;
Yar sevdası ile yürek bilenir,
Sızılı bir ırmak uğurlar seni
Su olup akarsın, kır çiçeklenir...

Ey sevda kuşanıp yollara düşen:
Bilesin bu yollar dağlar dolanır,
Yare ulaşmadan düşersen eğer;
Yarına sesinin yankısı kalır.

Günaydınım, Nar Çiçeğim, Sevdiğim

Şavkıması, sana doğru yolların,
Sana doğru, denizlerin çağrısı,
Çırıl çırıl ötelerde bir güzel,
Günaydınım, nar çiçeğim, sevdiğim..

Çıkmaz sokaklarda bu minyatür kim?
Bu göğüs kim, ya bu gözler, bu saçlar?
Uzak bir özlemde ayak seslerin,
Günaydınım, nar çiçeğim, sevdiğim..


Bu yıldızlar doğan günü çağrışır,
Bu gündüzler gözlerini çağrışır,
Ya kimlere verdin avuçlarını?
Günaydınım, nar çiçeğim, sevdiğim..


Vurdum tellerine seni, sazımın,
Sende anahtarı, alın yazımın,
Yağmur yağmur serpil yalnızlığıma,
Günaydınım, nar çiçeğim, sevdiğim..

Söz verdim unutacağım

SÖZ VERDİM UNUTACAĞIM

gidisin ecelim olsa da var git
sanma ki diz cöküp yalvaracağım
varsın da kalmasın senden bir ümit
sanma ki ardından ağlıyacağım

yalnız sen değilsin vefasız cıkan
yalnız ben değilim askta aldanan
anlamsız dönüpte arkana bakman
sanmaki dur diye haykıracağım

bilmedin askımı artık hic bilme
sevmedin ben gibi artık hic sevme
istemem pismanlık duyup da dönme
söz verdim kendime unutacağım...

(alıntı)

Biz ...

Yaşıyor ama uzaktaysam senden
Bil ki seni hiç unutmadım
Ölüm değilse bizi ayıran
Yazık olmuş ,hata yapmışsız
Senden yada benden ne farkeder
Şeytana uymuş aşkı yakmışız


Adımı söylemezdin bana seslenirken
Aşk derdin,aşkım derdin
Her aşk dediğinde
Beni kendinde daha da aşık ederdin
Buluştuğumuz anları hatırlıyorum
Güller açardı gönlümde sen gelirken
Üç-beş saat bile ayrılsak
Yapraklarım dökülürdü sen giderken


Yanyana duran iki yıldızdık sana göre
En parlak,en güzel olanı bendim
Gökyüzünde ki tek yıldızındım senin
Fırtınalarda saklanıp korunduğun
Liman olduğumu söylerdin
Ömrünün sonuna kadar beni seveceğini
Kalbini kalbime kelepçeleyip
Anahtarını okyanusa attığını söylerdin
Benim için kıyamet seni kaybettiğim gün demekti
Ruhumda sakladığım en değerli hazinemdin
Sonsuza kadarda saklayacağım
Yokluğumda sen nasıl olursun hayal ettiğimde

Kusursuz Aşk

Artık gitme demicem..!
Zaten iyice hazırsın bu sefer.
Herşeyi yanında götür.
Anılarımızı, umutlarımızı, sevgimi de al belki lazım olur...


Tek kelime etmesem diyorum ama etmeliyim.
Sana bilmediğin birşeyden bahsetmeliyim..!

Kendimden, evet onca zaman tanıdığını sandığın benden.
Hırcın yanımı gördün daha cok,
Oysa öyle uysal bi cocukmusumki
Neydi beni zaman zaman poyraz yapan.
Sanırım düşünmedim.

Birini ayrı tutsam da renklerin hepsini sevdim.
Mevsimleri de ...

Aslında cok sey var sevdigim.
Kavgalar ve savaslar dısında.

Birde niye olursa olsun vedalaşma anları.
İsterdimki uyumlu halimi yaşasaydın daima.
Ama bana hep vurgun saatlerimde geldin.
Yada sen vurdun.

Uzaklara bakardım uysal cocuklugumda.
İçimde dolmayan derin boşlugunda,
Denizden gelicek bir gemi bekledim durdum,
Sonra yıldızlara baktım yıllarca ve Sen sandıgım bir yıldıza...


Kadınlar, erkekler, cocuklar, sehirler tanıdım.

Kamelyam

Serin kavak yelleri esiyordu başımda
Ümit ekmiştim nadasa bıraktığım tüm tarlalara
Alnımdaki teri kurutsam diye
Bağrımı açtığım rüzgarlar
Tutam tutam
Saçlarımı götürdüler
Nasıl anlatsam
Kurşun sıktılar hayallerimin
En umulmaz yerinden

Artık Ağlamam Lazım

Hani her şeyimi hisseden
Hani benim yarınımdın sen
Yalan söyleyende sen
Kızıyorsam sevgimdendir hep sevgimden
Şimdi artık git istersen