Anne Ve Baba

Saygısını Azaltacak Dil Kullanmamak

Aşağıdaki sözcükleri belki de çok masumane kullanıyorsunuzdur. Fakat unutmayın ki, bu sözcüklere eşlik eden sözsüz bir dil de varsa, işte o zaman kullanılan sözcükler artık aşağılayıcı ve zarar verici olur. (Örneğin, müstehzi bir gülüş, saldırgan bir ses tonu, bıkkınlık ifade eden bir iç çekiş, havaya kalkmış kaşlar, başın ters ters sallanması, vs.)

Etiket
Siz çocuklar...
Senin gibi insanlar...
Şimdiki çocuklar...
Ne kadar tipik bir çocuksun
Ne kadar inatçısın
Şimdi bu giydiklerin mi moda? Ah, şimdiki nesil...
Amatör psikologlar
Ne kadar tembelsin...
Ne kadar düşüncesizsin...
Bebek gibi davranıyorsun
Bence senin sorunun...
Kendini... hissetmiyorsun, sadece ...
Gerçekten bunları söylemek istediğini zannetmiyorum
Sadece sorun çıkarmak için böyle davranıyorsun
Bir dakika şurada oturup, beni dinleyemiyorsun, değil mi?
Bu sana göre bir iş değil
Biliyorum sen böyle ...
Dikkat çekmek istiyorsun
Aman sen deneme
Sen yapamazsın
Söylemek istediği şey
Mesafe koymak
Çocukların her dediğine kulak asma Tamam! Pes ettim. Seni dinlemiyorum
Karşılaştırmak

Sözcüklerinizi çok dikkatli seçin

Bütün anababalar bazen utanç duyacakları şeyler söylerler. Hepimizin dağarcığında içimizdeki içgüdüsel anababaya programlanmış, karşımızdakini ezecek bazı sözcükler vardır. Ancak, elbette söylediklerimize azami dikkati göstererek, bu sözcükleri daha az kullanmayı başarabiliriz. "Bu garip sözcüklerin ne zararı olur ki" diyebilirsiniz, ama bunları her gün işiten bir çocuğun benlik imgesi zarar görebilir.

Aşağıda vereceğim örneklere bir göz atın - hatta sizin sürekli kullandıklarınızı da (sürekli kullandığınız, ama "keşke böyle demeseydim" dedikleriniz) bu listeye ekleyin. Sonra bu listeyi ailenize verin ve bu sözlerden birini kullandığınızda sizi uyarmalarını isteyin. Böylelikle benlik saygılarına zarar verecek bir dil kullanmak yerine, sözcükleri daha dikkatli seçebilir ve gerektiğinde özür dileyebilirsiniz, (ilerideki bölümlerde kendinizi daha iyi ifade edebileceğiniz ve daha yapıcı bir dil kullanabilmeniz için değişik bilgiler bulacaksınız.)

Haksızlıkla karşılaştığında onun tarafını tutun ve onu koruyun

Toplumumuzda çocuk haklan her geçen gün daha da önem kazansa da, çocuklarımızın bir biçimde haksızlık ya da istismarla yüz yüze gelmesi ve bu yüzden kendilerini çok güçsüz ve zayıf hissetmeleri olasıdır. Günlük yaşamda başlarına çok değişik şeyler gelebilir. Örneğin:

- daha büyük çocuklar tarafından taciz edilebilir
- düşüncesiz biri çocuğunuzla alay edebilir ya da onu aşağılayabilir
- öğretmeni tarafından gereksiz yere cezalandırılabilir
- süpermarket sırasında sıralarını başkalarına kaptırabilir
- spor etkinliklerinde haksızlığa uğrayabilir
- alışveriş yaparken kendisine eksik para üstü ya da kırık bir oyuncak verilebilir

Bu tür durumlarda siz ne yapabilirsiniz? Tepkiniz elbette çocuğunuzun yaşına ve her bir olayın yapısına göre değişecektir. Aynı zamanda aşağıda söz edeceğim etkenlerin de rolü olacaktır:

Her bir çocuğun gereksinimine göre zaman ayırın

Çocuğunuz birden fazlaysa, her bir çocuğunuza ayrı zaman ayırabilmeniz çok önemlidir, ancak unutmayın bu zamanı eşit olarak bölmeniz gerekmez. Zamanınızı ve enerjinizi çocuğun gereksinimine göre ayırmanız daha akıllıca olacaktır. Kardeşlerine daha çok ilgi gösterirsek, bir çocuğun benlik saygısına zarar vereceğimiz gibi bir yanlış inanış da söz konusudur. Aslında, bütün insanların eşit olmasına karşın, herkesin aynı ölçüde desteğe ve dikkate gereksinimi olmadığı dersini, çocuklar normal bir aile yaşamında öğrenirler. Ve elbette, eğer çocuk yeterince iç özgüven kazanmışsa, benlik saygısı da, gereksinimi kendininkinden fazla olanlara karşı daha cömert ve düşünceli olma fırsatı verilerek güçlendirilebilir.

Çok değerli zamanınızdan biraz cömertlik yaparak onu önemsediğinizi kanıtlayın

Artık "çok değerli zaman" terimini tüm dikkatimizi çocuklarımızın duygusal, psikolojik ve zihinsel gereksinimlerine (fiziksel gereksinimlerinin aksine) ayırdığımız zaman için kullanıyoruz. Eğer çocuklarınız çok küçük ve zamanınızın en büyük kısmını onların iyi beslenmesine, bezlerinin yıkanmasına ve evinizin hijyen koşullarına uygun temizliğine ayırmak zorunda iseniz, üstelik çalışan bir kadınsanız, çocuklarınızın psikolojik ve zihinsel gereksinimlerine ayıracağınız zaman elbette çok kısıtlı olacaktır. Ancak, zamanınız ne kadar kısıtlı olursa olsun, çocuklarınıza bu anlamda zaman ayırmanız gerekir, çünkü çocuklarınızın kendilerini değerli hissetmeleri için bundan daha etkin bir yol yoktur.

Yaptığı işe karışmayarak duyduğunuz güveni belli edebilirsiniz

İster kumdan bir kale yapmak, ister zor bir matematik projesi hazırlamak olsun, çocuğun herhangi bir etkinliği tek başına yapmasına izin vermek, ona duyduğunuz saygının sözsüz ifadesidir. Ana babalar, genellikle farkında olmadan, çocuklarının sıkıntı çekmelerine dayanamayarak, gereksiz yerlerde yardıma koşarlar. Bu yüzden, çocuğunuza yardım etmeden ya da önerilerde bulunmadan önce, çocuğunuzun böyle bir yardıma gerçekten gereksinimi olup olmadığını ve benlik saygısı kazanabilmesi için onu sorunuyla başbaşa bırakmanızın daha iyi olup olmayacağını kendinize bir sorun. Şunu da unutmayın ki, çocuklar da aynı yetişkinler gibi, bir işi (genellikle hata yapsalar da) kendi kendilerine yapmaktan daha çok mutluluk duyarlar.

Bırakın güçlü oldukları konularda çocuklarınız size yardım etsinler

Belli bir süre için işsiz güçsüz kalan herkes, başkalarına yardım etme duygusunun ne olduğunu ve benlik duygusu için bunun ne kadar önemli olduğunu bilir. Bir işi kendiniz çok daha çabuk yaptığınız ya da çocukların oyunlarını bozmak istemediğiniz ve bu nedenle onlardan yardım istemediğiniz zaman, bu gerçeği anımsamanızda yarar vardır.

Çocukların yaşamlarında çok sıkıcı ve tatmin olmayacakları pek çok işi yapmaları gerekecektir, ama yine de çocukların size yardım ederek tatmin olmaları mümkündür. Eğer, birine yardım ederken çok özel yeteneklerimizi kullanıyorsak, kendimizi değerli hissetmemiz doğaldır. Örneğin, yaratıcı gücü fazla olan bir çocuğun masayı hazırlamasına ya da odayı dekore etmesine veya bir başka çocuğun bozuk paralarınızı saymasına ya da dolabınızı yeniden düzenlemesine izin verebilirsiniz.

Kendilerine dikkat etme ya da kendilerini besleme konusunda onları teşvik edin

Yetişkinlerin azalan benlik saygılarını yeniden kazanmalarını sağlamak için, onlara kendilerini iyi beslemelerini öneririm. Bu önerim önce karşımdakilerin kafasını karıştırır: "Kendini beslemekle ne kas-dediyorsunuz?" sorusunu sorarlar hemen. Kendilerini iyi hissetmeleri için özel olarak tasarlanmış bir programa katılmak fikri onlar için çok yabancıdır, çünkü çocukken onlara dolaysız bir şekilde ya da örneklerle kendilerini nasıl besleyecekleri öğretilmemiştir. Sonuç olarak da, kendi kendilerini olumsuz yönde etkileyecek pek çok alışkanlık edinmişlerdir (örneğin, geç yatmak, yanlış beslenmek, yeterince egzersiz yapmamak, dinlenmeye zaman ayırmamak, stresli ya da yorucu bir işten sonra dinlenmemek vb.). Çocuklarımıza mümkün olduğunca erken yaşta, hem bedensel, hem zihinsel sağlığımıza gereken özeni göstererek kendimizi sevdiğimizi kanıtlamamız ve kendimize olan saygımızı zedeleyecek alışkanlıklar edinmememiz gerektiğini öğretmeliyiz.

Onların düzeyine inmeyi bilin

Bunun hem fiziksel, hem de zihinsel anlamda yapılması çok önemlidir. Pek çoğumuzun çocuklarla konuşurken eğilmek yerine, diz çökmek gerektiğini bilmemize karşın, bunu her zaman yapmadığını biliyorum. Bunu çocuğunuz söylediklerinizden sıkılıyorken de, birlikte hoş vakit geçirirken de yapmanız önemlidir. Fiziksel duruşunuzu değiştirmekle ona, duygularını anladığınız mesajını verirsiniz.

Ayrıca, çocukların zihinsel düzeyine inebilmeniz de çok önemlidir. Bu çocuğunuzun bulunduğu yaşın gerektirdiği özel dili öğrenmeniz anlamına gelmez. Sadece sizin konuştuğunuz sözcükleri ve kavramları anlayacak yaşa gelmeden, onları kullanmayın. Kullandığınız dilin uygun olmadığını düşünüyorsanız, televizyondaki çocuk programlarını izleyebilir ya da onların en sevdiği kitapları okuyabilir ve "uzman"ların kullandığı dil hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz. Zaman zaman söylediklerinizi anlayıp anlamadıklarını kontrol etmek için, söylediklerinizi tekrar etmelerini de isteyebilirsiniz.

Çocuklarınızın, yaşamınızdaki olumlu etkilerini onlarla paylaşın

Onlara, varlıklarının yaşamınızın niteliği üzerinde ne kadar olumlu bir etki yaptığını anlatın. Eğer sorunlarınızı da onlarla paylaşıyorsanız, onların her türlü sıkıntıya değdiğini belirtin ve yaşammızdaki olumlu katkılarından söz ederek, paylaştıklarınızı dengeleyin. Tanıdığım insanların çoğu çocukluklarını, ya doğum esnasında annelerine çektirdiklerinin, ya aile bütçesine getirdikleri yükün ya da zaten stresli bir insan olan babalarının sıkıntısını daha da arttırdıklarının ezikliği ile geçirmişlerdir.

Bu nedenle, çocuklarınız dünyayı yepyeni bir gözle görmenizi sağladı ise ya da her şeyin üzerinde tuttuğunuz bir sevgiyi ve güveni size ya-şattılarsa, lütfen bunları onlarla paylaşın ve kendinize saklamayın. Çünkü, her türlü sıkıntıya değdiklerini bilmek isterler.

Onu koşulsuz sevdiğinizi vurgulayın

Çocuğun bazı davranışlarından hoşlanmadığınız için ona karşı kırgın olduğunuz ya da çok yorgun olduğunuz için, sevginizi dile getiremeyecek durumda olsanız bile, onu her zaman çok sevdiğinizi bilmesi gerekir. Ayrıca, ona olan sevginizin birtakım koşullara bağlı olduğunu düşünmemelidir. Gerçekle uzak yakın hiçbir ilgisi olmasa da, çocukların pek çoğu, sınavlarından iyi notlar almazsa ya da yüzme yarışlarında birinci gelmezse, anababasının sevgisinin azalacağına inanır. Birkaç yıl önce, bu tür bir yanlış anlaşılmanın nasıl olabileceğine tanık oldum. Yeni bir semte taşınınca, 17 yaşındaki kızım okul değiştirmek zorunda kalmasın diye, ona eski semtimizde bir daire kiraladık, ilk aylarda aramızda bir gerginlik olduğunu farkettim. Üstelik, ona destek olmak için verdiğim çabaların da hiçbir yararı yoktu. Önce, kendisini itilmiş hissettiğini ya da korktuğunu düşündüm. Sonra çıkan bir tartışmada durumun hiç de öyle olmadığı ortaya çıktı. Gerekli olgunluğu göstermez ve evine iyi bakamazsa, para yardımını keseceğimden korkuyormuş.

Çocuklarınıza onları ne kadar sevdiğinizi söyleyin

Anababası tarafından sevilen bir çocuk, kendini sevmeyi öğrenir. Bu artık bilinen bir gerçek, ama her terapist, sürekli olarak, değişik nedenlerle, bu çok değerli psikolojik armağandan nasibini almayan insanlarla karşı karşıya gelmektedir. Bu tür insanlardan başka, daha sıklıkla karşılaştığımız pek çok insanın yorumları ise şu doğrultuda olmaktadır:

"35 yaşıma gelinceye kadar babamın beni sevdiğini bilmiyordum. Bunu da üstelik kız kardeşimden öğrendim, babamdan değil."

"Annem herhalde bizleri çok seviyordu, çünkü bizler için hep fedakârlık yapardı. Ama yine de emin değilim, çünkü bunu bize hiçbir zaman ifade etmedi."

Çocuğunuza Kendisini Sevmeyi Nasıl Öğreteceksiniz?

İç özgüven için gereken dört önemli noktayı bir kez daha anımsayalım:

• Kendini sevmek
• Kendini tanımak
• Kendine açık hedefler koymak
• Pozitif düşünce

Bu niteliklerin her biri ana baba olarak bizlerin tutumu ve davranışlarıyla orantılı olarak önemli ölçüde artar ya da azalır. Bu bölümde, sadece çocuklarımızın kendilerini iyi hissetmelerinde değil, aynı zamanda tüm dünyaya karşı iyimser bir tavır takınmalarında da biz anababaların nasıl yardımı olacağı konusunda birtakım pratik çözümlerden söz edeceğim.

Yeterince İyi Bir Aile Olmanın Yolları

"Bütün suç ailemde - annem hep ailenin dışında bir insan gibi davranırdı."

"Onun kabuğunun dışına çıkamamasına hiç şaşmıyorum - zaten onun aile ortamına dışarıdan birinin girmesi kesinlikle mümkün değildir."

"Herkesin birbiriyle yarıştığı bir aile ortamında, zavallı kızın başarı duygusu tatmasını nasıl bekleyebilirsiniz ki?"

"O ailede herkes kendisini başkalarından üstün görüyor - çocuklarına çok acıyorum. Zavallılar sanki kafeste büyüyor. Ne dışarıda oynamalarına, ne de alışverişe gitmelerine izin veriliyor. Yüzmeye bile ailece gidiyorlar."

Bunlar profesyonel psikologların değil, sokakta yürürken ya da trende seyahat ederken kulak misafiri olduğum bazı insanların konuşmaları. Aslında, yetenekli bir kulak misafiri bu tür gözlemlerle bir haftada bir kitap yazacak kadar malzeme toplayabilir!

Çocukların iç ve dış özgüven kazanmalarında aile yaşamının çok olumsuz etkileri olabileceğinin kabul edilmesine karşın, acaba "olumlu" etkisi olan niteliklerden herkesin haberi var mı?

Sağlıklı Bir Ev Ortamını Nasıl Sağlayabilirsiniz?

‘Yaşam evde başlar.’ T.S. Eliot

Ailenizi nasıl hazırlayacaksınız?

Pek çoğumuzun çocuklarımızı yetiştirdiğimiz ev ortamı ile ilgili olarak pek fazla bir seçim hakkı yoktur. Ancak, eğer böyle bir seçim hakkınız varsa, aklımızdan hiç çıkarmamanız gereken önemli birkaç nokta vardır. Bu kitabı okuyanların çoğunun, bu konuda da zaten ellerinden geleni yaptıklarına inanmama karşın, bu bölümü yazmak konusunda ısrarlıydım. Çünkü, ben de "Parent Effectiveness Training" (Etkin Ana-babalık Eğitimi) adlı kitabın yazarı Dr Thomas Gordon´ınkine benzer bir deneyim yaşadım:

‘Pek çok anababanın, konuklarına, çocuklarına gösterdiklerinden daha çok saygı ve ilgi göstermelerine çok şaşarım. Anababaların büyük kısmı, sanki çocukların çevrelerine uyum göstermesi gerektiğini düşünüyor.’

Çocukluğumun büyük bir bölümünü belediye yetkililerinin gözetimi altında geçirdim. Yaşadığım mekânlar resmi kuruluşlardı ve buralarda, içinde yaşayanların fizyolojik gereksinimlerinden çok, kafalarının etkin ve temiz olmasına önem veriliyordu.